5. AVRUPAYLA BÜTÜNLEŞME SÜRECİNİN YEREL YÖNETİMLERE ETKİLERİ.

Cumhuriyet döneminde başlatılan yeniliklerin ivmesiyle modernleşmelerini sürdüren yerel yönetimler, bir yandan da uluslararası alandaki gelişmelerden etkilenmeye başlamışlardır. Her alanda Batı’ya açılan bir toplumda yerel yönetimlerin bu değişimlerden uzak kalması beklenemezdi. 2.Dünya Savaşı sonrası yeniden yapılanan Avrupa’nın yeni kurumlarında yer almayı ulusal politika olarak benimseyen ülkenin genel gidişine uygun olarak, yerel yönetimler de bu kurumlarla yakın ilişkiler kurmaya ve bunlara üye olmaya başlamışlardır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliğine üye olma süreci, şüphesiz geniş incelemelerin konusudur ve yerel yönetimleri de kapsamaktadır. Bu açıdan, Avrupa Birliği içerisinde yerel yönetimler konusunda sağlanan gelişmeler ve değişen yaklaşımların yakından izlenmesi önem arzetmektedir.

Ancak, Avrupa’yla bütünleşme sürecinde incelenen konu yerel yönetimler olduğunda, karşımıza öncelikli olarak Avrupa Konseyi yapılanması çıkmaktadır. Avrupa Birliğinin ilk şekli olan Ortak Pazar’ın kuruluşundan ve onu hazırlayan diğer anlaşmaların yapılış tarihinden de önce kurulan Avrupa Konseyi, geniş Avrupa ailesi için bir demokrasi çatısı oluşturmuştur. Bu çatı altında, demokrasinin beşiği olduğu söylenen yerel yönetimler kendilerine, birlikte gelişip ortaklıklar yapacakları bir zemin bulmuşlardır: “ Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi”.

Avrupa Birliği, Konsey’in yerel yönetimler alanında yaptığı çalışmaları üye ülkelerinin uyması gereken düzenlemeler olarak görmüştür. Başta Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı olmak üzere, Sınırötesi İşbirliği Sözleşmesi ve Kentsel Şart gibi Konsey kaynaklı metinler, Birlik için yol gösterici nitelikte olmuş ve Birlik politikalarına dahil edilmiştir.

Dolayısıyla, kitabımızın bu kısmında Avrupa Konseyi bölümü öncelikle ele alınmış, bu iki önemli kurumun ortaya çıktığı yapı tarihsel gelişime uygun olarak Konsey bölümünden önce incelenmiş ve Avrupa Birliği bölümünden önce tekrarlanmamıştır. Altını çizmek gerekir ki, aynı dönem içinde peşpeşe ortaya çıkan bu kurumlar, Avrupa bütünleşmesine hizmet eden, birbirlerini destekler nitelikte ortak hedefler belirleyen ve ortak çalışmalar yapan kuruluşlardır. Bu ortak hedeflerin ve çalışmaların başında ise yerel ve bölgesel yönetimlerin güçlendirilmesi gelmektedir.

5.1. Avrupa Konseyi ve “Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi”

Yalnızca Türkiye’nin değil, diğer aday ülkelerin Avrupa Birliği’ne giriş süreci boyunca, yerel yönetimler arası ilişkiler ve yerel yönetimlerde yapılması gereken uyum çalışmaları, genel olarak Avrupa Konseyi mekanizmalarıyla sağlanmaktadır. Avrupa Konseyi’nin önemli kurumlarından biri haline gelen ve Ulusal bir delegasyonla temsil edildiğimiz Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi, geçiş sürecindeki öneminin ötesinde, yerel yönetimlerimizin gelişmesi ve Avrupa standartlarına kavuşmasında yaşamsal bir rol oynamaktadır.

5.1.1. Avrupa Konseyi’nin Kurulduğu Dönemin Özellikleri

2. Dünya Savaşı sonrası dönemde, Avrupa devletleri arasında ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda "işbirliği" yapılmasından, ortak bir coğrafya ve tarihe sahip olan bu ülkelerin "birleştirilmesine" kadar geniş bir yelpazeye yayılan fikirler siyasal alanda farklı biçimlerde ifadesini bulmuştur.

Böyle bir birliğin güç kullanılarak oluşturulmasına yönelik girişimlerin yanı sıra, özellikle I. Dünya Savaşından ve bu savaşın eseri olan yıkımdan sonra, devletlerin eşitlik temeline dayanan, gönüllü ve barışçı işbirliğinin sağlanmasına yönelik tasarılar ortaya atılmıştır.

Avrupa'nın yeniden imar edilmesi, savaş yaralarının sarılması ve bir bütünlüğe yöneltilmesi amacıyla yapılan girişimleri değerlendiren gözlemciler, farklı faktörleri ve bakış açılarını ön plana çıkarmışlardır. Yapılan çalışmalara bakıldığında, genel olarak iki ana faktörün ağırlık kazandığı görülmektedir: Avrupa bütünleşmesinin tarihin derinlerinde yatan kökleri ve 2. Dünya Savaşı'nın etkileri. Gerçekte birbirini tamamlar ve destekler nitelikteki bu faktörler-arasında karşılıklı etkileşim söz konusudur (Erbay ve Yener,1999: 7-8).

Bazı araştırmacılar savaş sonrası gelişmelerin köklerini uzak geçmişte görmüşlerdir. Avrupa Birliği'nin tarafları ve destekçileri ağırlıklı olarak bu görüşü paylaşmışlardır. Bunlar, Avrupa'nın uzun bir geçmişten beri, kendine has ve tanımlanabilir bir bütünlüğe sahip olduğunu ve Avrupa’nın geçmişte olduğu gibi gelecekte de pek çok şeyi paylaşacağını iddia etmişlerdir. Bu düşüncelerine kanıt olarak, Avrupa'nın modern medeniyetin beşiği olduğunu; kendine özgü değerleri, kültürü, sanatı ve edebiyatı bulunduğunu ileri sürmüşlerdir. Gelişmesini tamamlayamamış dünya ülkelerinin önemli bölümünün örnek aldığı modernleşme anlayışının yeşerdiği bölge olan Avrupa kıtası bu işlevini devam ettirmeliydi.

Geçmişte yaşanan çatışmalar göz önüne alındığında, birlik taraftarı bu görüşlerde idealist yanların ağır bastığı görülmektedir. Ancak, Avrupa ülkelerinin birbirleriyle olan coğrafi yakınlıklarının büyük ölçüde belirleyici olduğu, benzerliklerinin yanı sıra ülkeler arasındaki farklılıklar ve savaşların kıtanın tarihi geçmişinde önemli yer tuttuğu da göz ardı edilemez. Dünya'nın en büyük iki savaşı ve bu savaşlara sebep olan çıkar çatışmaları Avrupa ülkeleri arasında ortaya çıkmıştır.

II. Dünya Savaşı, Batı Avrupa devletler sisteminin değişim noktasını belirleyen unsurdur. Savaşın bitiminden bir kaç yıl sonra devletler işbirliğine yönelmişler, hatta bazı olaylar karşısında ve bazı alanlarda savaş öncesinde tahmin edilemeyecek biçimde birbirlerine yakınlaşmışlardır. Bu değişimin gerçekleşmesinde, savaş sonrası ortaya çıkan zorlayıcı etkilerin yanı sıra üç ana faktör rol oynamıştır. Bunlar politik faktörler, ekonomik faktörler ve karşılıklı bağımlılık olarak sıralanabilir.

5.1.2. Avrupa Konseyi’nin Kuruluşu

II. Dünya Savaşı sonrası dönemde, özellikle 1948-1957 yılları arasında, Avrupa'da savaşın yaralarını sarma ve yeniden yapılanma amacıyla yoğun bir arayış süreci yaşanmaya başlamıştır. Askeri, siyasi ve ekonomik anlaşmalar yapılmış, uluslararası örgütler oluşturulmuş ve işbirliğini artırıcı önemli çabalar sarf edilmiştir.

19.yüzyıl dünyasının çok kutuplu güç sistemlerinin merkezinde olan Avrupa, yüzyılın 2. yarısında Doğu - Batı eksenine oturan iki kutuplu güç sisteminde tekrar ve etkin bir biçimde yerini alabilmenin mücadelesine başlamıştır.

Bu dönemde temelleri atılan ve faaliyetlerini giderek artan ölçüde devam ettiren önemli kuruluşlardan biri de Avrupa Konseyi'dir. Bu önemli uluslararası olay, 1948 baharında Belçika Antlaşması'nı imzalayan ülkelerin (İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Luxemburg) hükümetler arası müzakerelerinin bir sonucuydu.

Mart 1949'da Danimarka, İrlanda, İtalya, Norveç ve İsveç'e Belçika Antlaşması'nı imzalayan bu beş ülkeyle birlikte Avrupa Konseyi'nin kuruluş yasasını oluşturmak üzere davetler gönderildi. 5 Mayıs 1949' da Londra'da biraraya gelen bu on ülkenin dışişleri bakanları, resmi bir törenle Avrupa Konseyi kuruluş Anayasa'sını imzaladılar.77 Konsey Anayasası'nın 1. maddesine göre:

a- Avrupa Konseyi'nin amacı, ekonomik ve sosyal ilerlemelerini kolaylaştırmak ve kendi ortak mirasları olan ülkü ve prensiplerini gerçekleştirmek amacıyla üyeleri arasında daha güçlü bir birliğin sağlanmasıdır.

b- Bu hedef konseyin organlarında, ortak sorunların ortaya konması, ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel, yasal ve idari konulardaki sorunların tartışılması, ortak eylem kararları ve antlaşmalar yoluyla ve insan hak ve temel özgürlüklerinin korunmasıyla gerçekleştirilebilir.

c- Konseye katılım üyelerin Birleşmiş Milletler, diğer uluslararası kuruluşlar ve taraf oldukları birliklerdeki işbirliklerini hiçbir biçimde etkilemez.

d- Ulusal savunmaları ilgilendiren konular Avrupa Konseyi'nin çalışma alanına girmez (Erbay ve Yener,1999: 14-15).

5.1.3. Avrupa Konseyi'nin Yapısı

Avrupa Konseyi'nin yapısını oluşturan üç önemli organı vardır. İlki, hükümetlerin temsil edildiği, üye ülkelerin Dışişleri Bakanlarından oluşan Bakanlar Komitesi; ikincisi, parlamentoların temsil edildiği, ulusal parlamentoların üyelerinden atanan üyelerden oluşan Parlamenterler Meclisi ve üçüncüsü, yerel ve bölgesel yönetimlerin temsil edildiği ve bunların seçilmiş üyeleri arasından oluşturulan Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresidir (Erbay ve Yener,1999: 16-17).

Konsey'in Asamble tarafından beş yıl için seçilen bir genel sekreteri ve ona bağlı görev yapan sekreterya personeli bulunmaktadır. Avrupa Konseyi'nin merkezi Fransa'nın Strasbourg kentindeki Avrupa Sarayı (Palais de l'Europe) dır. Avrupa Parlamentosu'nun olağan toplantıları da burada yapılmaktadır.78

5.1.4. Avrupa Konseyi'ne Üye Ülkeler

Hukuk kurallarının üstünlüğü ilkesini kabul eden, insan temel hak ve özgürlüklerini yargı çerçevesinde garanti edebilen her Avrupa ülkesi, Avrupa Konseyi'ne üye olabilir.

5 Mayıs 1949' da on ülke tarafından kurulan Avrupa Konseyi’ne, hemen ardından Ağustos 1949'da Türkiye ve Yunanistan dahil olmuştur. 2015 yılı itibarıyla Konsey, kırk yedi üye ülkesi bulunan, hükümetler arası politik bir kuruluştur. Bakanlar Komitesinde bir üye ile temsil edilen üye ülkelerin, Parlamenter Asamble ve Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’ndeki aynı olan temsilci sayısı 324’dür (Bu sayı kadar da -324- yedek üye vardır). Türkiye her iki kuruluşta 18 üyeyle temsil edilmektedir(coe.int, 2015).79

5.1.5. Avrupa Konseyi'nin Amaçları

Avrupa Konseyi'nin başlıca amaçları, 2005 yılında Varşova Zirvesi’nde yapılan yeni düzenlemeyle belirlenen siyasi görev tanımlamasında şöyle sıralanmıştır (coe.int, 2013):

- İnsan haklarını, çoğulcu demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü korumak,

- Avrupa kültürel kimliğini ve çeşitliliğinin gelişmesini cesaretlendirmek ve bu bilinci geliştirmek,

- Avrupa toplumlarının karşılaştığı sorunlara (azınlıklar, ırkçılık, hoşgörüsüzlük, çevre korunması, bioetik değerler, AİDS, uyuşturucu vb.) ortak çözümler üretmek,

- Siyasal,yasal ve anayasal reformları destekleyerek, Avrupa’daki demokratik istikrarı sağlamlaştırmak.

Avrupa Konseyi, savunma dışında Avrupa toplumlarının karşılaştıkları tüm büyük sorunlarla ilgilidir. Konseyin çalışma programı; insan hakları, medya, hukuki işbirliği, sosyal ve ekonomik sorunlar, sağlık, eğitim, kültür, tarihi ve kültürel miras, spor, gençlik, yerel ve bölgesel idareler ve çevre gibi alanları kapsar.

Konsey, Avrupa hükümetler arası iletişimi güçlendirmek ve ortak çözümlere ulaşabilmek amacıyla, ilgilendiği alanlarda üye ülkelerin sorumlu bakanlarının katıldığı periyodik konferanslar düzenlemektedir. Ayrıca, Konsey, sıradan insanları temsil eden 400’yakın sivil toplum kuruluşuna danışman olarak hizmet verebilmekte ve büyük sosyal sorunların çözümü için onların, parlamento üyeleri ve ilgili kuruluşlarla diyalog içine girebilecekleri platformları yaratabilmektedir.

5.1.6. Avrupa Konseyi'nin Gerçekleştirdiği Sözleşmeler

Avrupa Konseyi amaçlarını yerine getirmek için gayret göstermiştir ve bu gayretini artırarak devam ettirmektedir. Özellikle insan hakları ve yerel yönetimler konularında ortak Avrupa idealine uygun adımlar atılmıştır. Ayrıca, şu anda kırk yediye ulaşan üye sayısı ve Avrupa'nın en geniş katılımlı kurumu sıfatıyla ortak çıkarların ve problemlerin tartışıldığı önemli bir uluslararası zemin olarak görevini sürdürmektedir. Bu güne kadar gerçekleştirilen sözleşmeler, Konsey çalışmalarının ulaştığı boyutların anlaşılması için önemli bir göstergedir. Bu sözleşmeler içinde özellik arz eden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

*

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi,

*

Avrupa Sosyal Şartı,

*

Avrupa Kültür Sözleşmesi,

*

Yabani Hayat ve Doğal Yaşam Bölgeleri Hakkında Sözleşme,

*

İşkencenin Önlenmesi Hakkında Bir Sözleşme,

*

Spor İzleyicilerinde Şiddet Hakkında Bir Sözleşme,

*

Sınır Ötesi Televizyon Hakkında Bir Sözleşme,

*

Verilerin Korunması Hakkında Bir Sözleşme,

*

Ulusal Azınlıkların Korunması İçin Çerçeve Sözleşmesi,

*

Siber Suçlar Sözleşmesi,

*

Terörizmin Engellenmesi İçin Sözleşme.

5.1.7. Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi (AYBYK)

Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi (AYBYK), Avrupa Konseyi’nin üç organından biridir. Kuruluşunun ilk yıllarında, Avrupa Konseyi’nde yerel ve bölgesel yönetimleri temsil eden danışman organ olarak tanımlanmaktaydı (Erbay ve Yener,1999: 24). Zaman içinde görevlerinde meydana gelen değişiklikler sonucu Kongre, “ 47 Avrupa ülkesinin seçilmiş iki yüzbin yerel ve bölgesel meclis üyesini temsil eden 648 üyeden oluşan, bütün Avrupa’yı kapsayan bir politik meclis” olarak tanımlanmaya başlamıştır (coe.int, 2015).

Yerel ve bölgesel yönetimleri Avrupa Birliği sürecine ve Avrupa Konseyi çalışmalarına katmak; yerel ve bölgesel demokrasiyi tesis edip işlerliğini artırmak; yerel ve bölgesel yönetimlerin bir yandan kendi ulusal demokratik kurumlarıyla, diğer yandan Konsey'in üye ülkelerinin yerel ve bölgesel yönetimlerini temsil eden Avrupa kurumlarıyla yakın işbirliği içinde olmasını sağlamak ve özellikle Avrupa'daki bölgeler arası ve sınır bölgeleri arasındaki işbirliğini güçlendirmek (Erbay ve Yener,1999: 24) olarak belirlenen Kongre’nin amaçları hakkında da bazı değişikliklere gidilmiştir.

Bu değişikliklere göre, Kongre’nin rolü, yerel ve bölgesel demokrasinin düzeyini yükseltmek, yerel ve bölgesel “yönetişimi” geliştirmek ve bunların özerkliklerini güçlendirmektir. Kongre, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda ortaya konan ilkelerin uygulanmasına özel bir önem verir. Yerelleşme ve bölgeselleşme süreçlerini ve kentler ve bölgeler arasındaki sınırötesi işbirlğini cesaretlendirir (coe.int, 2013).

Bu amaçlarını gerçekleştirmek için Kongre, Strazbourg’daki merkezinde gerçekleşen çalışmalarının yanı sıra, izleme80 , uzman heyetler gönderme, seçimlerde gözlemci bulundurma, programları bütünleştirme, hükümetlerle diyalog kurma ve Yerel Demokrasi Kurumları, Avrupa Birliği nezdinde bir kuruluş olan Bölgeler Meclisive Sınırötesi İşbirliği Bölgeleri (Euroregions) ile ilişki içinde bulunma gibi faaliyetleri gerçekleştirir (coe.int, 2013).

İlk kez Ocak 1957' de "istişari" düzeyde biraraya gelen AYBYK, Ocak 1960'da yaptığı toplantısında kuruluş esas ve yetkilerini belirleyen Kuruluş Yasası’nı kabul etmiş, Bakanlar Komitesi'nin de onayıyla 1961'den bu yana daimi bir statü kazanmıştır. 1974'e dek iki yılda bir toplanan konferans, 1975'den sonra Kuruluş Yasası'nda yapılan değişikliklerle her yıl toplanmaya başlamıştır. 1994'e kadar "daimi konferans" statüsünde olan AYBYK, 1994'de Bakanlar Komitesi'nde alınan bir kararla Kongre'ye dönüşmüştür. 2007 yılında Kongre tarafından kabul edilen yeni Kuruluş Yasası, 2011 yılında Bakanlar Komitesi'nin onayı ile yürürlüğe girmiş ve Kongre yılda iki kez toplanmaya başlamıştır.

Genelde toplantıları üç gün devam eden AYBYK, bu günlerde Bakanlar Komitesi'ne gönderilecek kararları görüşerek kabul eder. Önce, Parlamenterler Asamblesi'nin görüşüne gönderilen kararlar, daha sonra onay için Bakanlar Komitesi'ne gider.

İlke olarak Parlamenterler Asamblesi ile aynı81 sayıda sandalyeye sahip olan Kongre, toplam kırk yedi ülkeden 324 asil, 324 yedek üyeden oluşmaktadır. Ülkelerin bu Kongre'deki sandalye dağılımı da, Parlamenterler Asamblesi'ndeki ile aynıdır. Seçilmiş yerel ve bölgesel temsilciler ya da doğrudan seçilmişlere karşı sorumlu resmi görevlilerden oluşan delegelerin görev süreleri iki yıllık dönemler halindedir. AYBYK temsilci heyetlerinde ülke coğrafyalarının, politik yapılarının, yerel ve bölgesel yönetim modelinin ve kadın-erkek oranının dengeli biçiminde temsili koşulu aranır (coe.int, 2015).

5.1.7.1. Organları ve Çalışma Sistemi

Kongre, Yerel Yönetimler Kanadı (ya da Odası) ve Bölgesel Yönetimler Kanadı olarak adlandırılan iki "kanat"tan oluşmaktadır. Her Kanat, başkan ve yedi başkan yardımcısından oluşan bürosunu iki yılda bir seçer. Ayrıca, Kongre başkanı da iki yılda bir ve sırayla her bir kanattan olmak üzere seçilir. Her iki kanatın bürosu ve Kongre'nin Başkanı, Genel Kurul hazırlıklarını ve her iki kanatın çalışmalarını koordine etmekten, bütçenin hazırlanması ve ödeneklerin ayrılmasından sorumlu olan Kongre Bürosu'nu oluştururlar. Kongre Genel Kurulunun ve Yasal Forum’un toplantıda olmadığı zamanlarda işlerin yürütülmesinden de sorumlu olan Kongre Bürosu, genel politikalarla ilgili öneriler hazırlar ve seçim gözlemcisi heyetlerini seçer.

2010 yılında aldığı kararla Kongre kendi yapısını ve çalışma yöntemlerini değiştirmiştir. Bu kararla İzleme Komitesi (Monitoring Committee), Yönetişim Komitesi (Governance Committee) ve Gündemdeki İşler Komitesi (Current Affairs Committee ) adlarıyla üç yeni komite kurulmuştur.

2011 yılında Kongre Kuruluş Yasa’sında yapılan değişiklikle, daha önce Kongre organlarından biri olan Sürekli Komite’nin (Standing Committee) yerine,Yasal Forum (Statutory Forum) adıyla Büro üyelerini ve Ulusal Delegasyon Başkanları’nı kapsayan bir organ oluşturulmuştur. Yasal Forum genel kurul toplantıları arasındaki dönemde Kongre’nin yerine görev yapmaktadır(coe.int, 2013).

5.1.7.2. Çalışma Alanları

En önemli ilkeleri, yerel yönetimler arasında dayanışma ve işbirliğini geliştirmek olan AYBYK' nin bugünkü çalışma alanları, yerel demokrasilerden gençlik sorunlarına kadar uzanan geniş bir yelpazedeki sorunları kapsar hale gelmiştir. AYBYK' nin bugüne dek yaptığı yerel yönetimlerle ilgili çalışmalardan önemlileri şöyledir:

1

- Yerel özerklik konusunda gerekli anayasal ve yasal düzenlemelere yol gösterici nitelikte; yetki, kontrol, finansman yönetimi gibi yerel yönetimlerin demokratik işlerliği için gerekli olan ilkeler içeren Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı,82

2

- Ulusal sınır bölgelerinin her iki tarafındaki belediye ve bölge yönetimleri arasında işbirliğini öngören, sınırlarda bölgesel planlama, ekonomik kalkınma ve çevre korunması gibi model düzenlemeleri içeren,Yerel Topluluklar ve Yönetimler Arasında Sınır Ötesi İşbirliği Avrupa Çerçeve Sözleşmesi (ve bu sözleşmeyle ilgili üç protokol),

3

- Avrupa Kentli Haklan Deklerasyonu çerçevesinde, yerel yönetimlere kentli haklarına saygılı yönetim ve yaşanabilir kentler için kirlilik, çevre, güvenlik, konut, tarihi mirasın korunması, vb. gibi yönetim konularında yol gösterici ipuçları içeren Avrupa Kentsel Şartı,Avrupa Kentsel Şartı II ve Yeni Bir Kentlilik İçin Manifesto,

4

- Yabancıların yaşadıkları ülkelerde yurttaşlık ve politik haklarını kullanabilmelerini düzenleyen Yabancıların Sosyal Yaşama Yerel Düzeyde Katılmaları Antlaşması,

5

- Yerel ve bölgesel yöneticiler arasında, Avrupa düzeyinde işbirliğinin kurulmasını sağlayan ve yerel yönetimler idaresinde pratik yöntemler tanımlayan Avrupa Eğitim Organizasyonları Ağı,

6

- Özellikle Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin yerel ve bölgesel özyönetimlerini yeniden kurma süreçlerinin çeşitli alanlarında teknik ve hukuki yolgösterici nitelikteki LODE programı (Adını “Local Democracy” den alır)

7

- Avrupa Peyzaj Sözleşmesi,

8

- Bölgesel Demokrasi İçin Başvuru Çerçeve Belgesi.

5.2. Türkiye’nin İmzaladığı Yerel Yönetimlerle İlgili Avrupa Konseyi Sözleşmeleri

5.2.1. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı

Avrupa Konseyi tarafından hazırlanarak 1985 yılında imzaya açılan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı,16 Mayıs 2013 tarihinde son olarak San Marino onaylamıştır. Böylece,Konsey üyesi 47 üye ülkenin hepsi tarafından onaylanarak kabul edilen Şart özel bir konum elde etmiştir.(coe.int, 2015).83

Şart’ın hazırlanma sürecinde ve içeriğinde belirleyici olan kavram “yerel özerklik”tir. Şart’ın ruhunun açıklanması, zaman zaman tartışmalara konu olan bu kavramın anlaşılmasıyla yakından ilgilidir.

5.2.1.1. Yerel Özerklik Nedir, Ne Değildir?

Avrupa Konseyi, geleceğin Avrupa Birliği’nin en önemli temel taşlarından birinin “özerk yerel yönetimler” olduğu inancıyla, Avrupa ülkelerinde ortak bir toplumsal değer olan yerel özerkliğe, kuruluşundan beri büyük önem vermiştir.

Yerel yönetimlerin demokratik ve özerk kuruluş niteliğini kazanmaları için, karar organlarının seçimle işbaşına gelmiş olmaları, kendi işlerini kendi organları eliyle, dışarıdan hiçbir karışma olmaksızın, görmeleri ve tüzel kişilik sahibi bulunmaları gerekmektedir. Özerklik, bir yerel topluluğun, yerel nitelikte olan işleri, kendi başına, kendi organlarıyla görebilmesi ve buna olanak verecek kaynaklara da sahip olabilmesidir (Erbay ve Keleş, 2013: 24-25).

Yerel özerkliğin iki yönü vardır: Birincisi yerel organların merkezle olan ilişkileriyle ilgilidir. Yerel yönetimlerin bu ilişkilerinde merkezden tümüyle bağımsız olması söz konusu değildir. Bağımsızlık, özerklikten farklı bir kavramdır. Özerklik kapsamında asıl olan, yerel birimlerin kendi işlerini, merkezin karışması olmaksızın, kendi olanaklarıyla görebilmesidir. İkincisi ise, yerel yönetimlerin yerel toplulukla, yani halkla olan ilişkilerini ilgilendirir. Seçilmiş yerel organların, halkı gereği gibi temsil edebilmelerini, temsil yönteminin, bu nitelikteki kişilerin seçilmesine elverişli olmasını anlatır.

Avrupa Konseyi’nin organlarının yerel özerklik konusundaki gelişen tutumu alınan çeşitli kararlara yansımıştır. Örneğin, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Sürekli Konferansı’nın bir kararında bu konuda şöyle deniliyor: “Beldeden bölgeye kadar her topluluk kendisini ilgilendiren işlerde kendi başına karar alabilme özgürlüğüne sahip bulunabilmelidir.” (Keleş, 2012: 55).

Avrupa Konseyi’nde 1984 yılına kadar hazırlanan birçok karar tasarısında da yerel özerklik ilkesinin anayasalarda yer alması isteği vurgulanmıştır. Özerkliğin, kamu hizmetlerinden önemli bir bölümünün, yurttaşların yararına olarak, yerel yönetimlerin sorumluluğu altında yerine getirilmesi anlamına geldiği vurgulanmıştır. Bu hakkın, serbest, eşit, gizli, dolaysız, genel oy kurallarına göre seçilmiş organlar eliyle kullanılması öngörülmüş; bir başka kuruluşa açıkça bırakılmamış olan yerel hizmetlerle ilgili görevlerin yerel yönetimlerce görülmesi ilkesi benimsenmiştir.

Konsey bu ilkeleri daha da geliştirerek, 1985 yılında, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı adı altında, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Avrupa Bakanlar Konferansı’nda kesinleştirmiş ve imzaya açılmıştır. Türkiye tarafından da kimi çekincelerle 1991 yılında onanmış olan Şart, yerel özerklik konusunda gerekli anayasal ve yasaldüzenlemelere yol gösterici nitelikte; yetki, kapsam, denetim, mali kaynaklar gibi yerel yönetimlerin demokratik işlerliği için gerekli olan ilkeleri içermektedir (Keleş, 2012: 56-57).

Şart’ın 2. ve 3. Maddelerinde, özerk yerel yönetim kavramının ne anlama geldiği, içeriğinin ve öğelerinin neler olduğu açık bir biçimde tanımlanmıştır. Bu maddelere göre, özerk yerel yönetim ilkesi, yasalarla ve uygun olduğu durumlarda anayasalarla tanınacaktır. Özerk yerel yönetimden anlaşılması gereken, yerel yönetimlerin, yasalar çerçevesinde, kendi sorumlulukları altında, yerel halkın hizmet gereksinmelerini karşılayacak kamu etkinliklerinin önemli bir bölümünü düzenleme hak ve olanağına sahip bulunmalarıdır(Erbay ve Keleş, 2013: 25).

Yerel yönetimlerin özerkliği kavramı üzerinde, Şart’a taraf olan Türkiye’de de yapılan bazı tartışmalara açıklık kazandırması açısından eklemek gerekir ki, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, yerel yönetimlerin “devlet içinde devlet” olmalarını öngören bir belge değildir. Şart’a göre, yerel yönetimler “yasalar çerçevesinde” belli bir özerklikten yararlanan, ama kesinlikle “bağımsız” olmayan yönetim birimleridir (Delcamp, 2001: 21).

5.2.1.2. Özerklik Şartı’nın İçeriği

Kısaca, yerel yönetimlerin haklarını korumak amacıyla ortak Avrupa standartlarını düzenleyen bir metin olan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Önsöz ve üç bölümden oluşmakta, bu ana kesimlerin içinde toplam 18 madde yer almaktadır.

Önsöz bölümünde Şartı imzalayan Avrupa Konseyi üyesi Devletlerin kabul ettikleri maddelerin dayandığı genel ilkeler sıralanmıştır. Buna göre, Avrupa Konseyi, üyelerinin ortak mirasları olan ideal ve ilkeleri korumak ve gerçekleştirmek için daha ileri bir birlik sağlamayı ve bu amacın gerçekleştirilmesi için yönetim alanında anlaşmalar yapmayı amaçlamaktadır.

Yurttaşların kamu işlerinin yönetim ve yönlendirmesine katılma hakkı Avrupa Konseyine üye Devletlerin tümünün paylaştığı demokratik ilkelerden biridir ve bu hakkın en doğrudan kullanım alanı yerel düzeydir.

Demokratik rejimin temellerinden biri olan yerel yönetimler, gerçek yetkilerle donatıldığında, hem etkili hem de yurttaşlara yakın bir yönetim sağlanacaktır. Ayrıca, özerk yerel yönetimlerin korunması ve güçlendirilmesi, demokratik ilkelere ve yönetimde adem-i merkeziyetçiliğe dayanan bir Avrupa oluşturulmasına önemli bir katkı sağlayacaktır.

Bu amaçlara ulaşmak için, demokratik bir şekilde oluşan karar organlarına ve yerel yönetimlere verilen sorumlulukların yerine getirilmesinde kullanılacak olanaklar, yöntemler ve gerekli kaynaklar bakımından geniş bir özerkliğe sahip yerel yönetimlerin varlığına gereksinim vardır.

Şartın ana kesimini oluşturan 1.Bölümünde 10 madde (2-11 maddeler) yer almaktadır. Bu bölüm, Şartın ruhunu şekillendiren özerk yerel yönetimler kavramını ve kapsamını açıklamakta; bu yönetimlerin sınırları, kaynakları, görevleri, görevlileri, denetlenme biçimleri, yapabilecekleri işbirlikleri ve yasal korunmalarıyla ilgili hükümleri düzenlemektedir.

Şartın 2. maddesine göre, özerk yerel yönetimler ilkesi ulusal mevzuatla ve uygun olduğu durumlarda anayasa ile tanınacaktır.

Özerk yerel yönetim “kavramı” 3. maddede açıklanmaktadır. Buna göre, özerk yerel yönetim kavramı, yerel yönetimlerin, yasalarla belirlenen sınırlar çerçevesinde, kamu işlerinin önemli bir bölümünü kendi sorumlulukları altında ve yerel halkın çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hakkı ve olanağı anlamını taşır.

Bu hak, doğrudan, eşit ve genel oya dayanan gizli seçim sistemine göre serbestçe seçilmiş üyelerden oluşan ve kendilerine karşı sorumlu yürütme organlarına sahip olabilen meclisler ya da kurul toplantıları tarafından kullanılacaktır. Bu hüküm, mevzuatın olanak verdiği durumlarda, vatandaşlardan oluşan meclislere, referandumlara ya da vatandaşların doğrudan katılımına olanak veren diğer yöntemlere başvurulabilmesini hiçbir şekilde etkilemeyecektir.

Şartın 4. Maddesi altı kısımdan oluşmakta ve özerk yerel yönetimin “kapsamını” açıklamaktadır. Buna göre, yerel yönetimlerin temel yetki ve sorumlulukları anayasa ya da yasayla belirlenecektir. Bununla birlikte, bu hüküm yerel yönetimlere yasaya uygun olarak belirli amaçlar için yetki ve sorumluluklar verilmesine engel olmayacaktır.

Yerel Yönetimler, yasa tarafından belirlenen sınırlar içerisinde, yetki alanlarının dışında bırakılmış olmayan ya da başka herhangi bir makamın görevlendirilmemiş olduğu tüm konularda faaliyette bulunmak açısından tam takdir hakkına sahip olacaklardır.

Kamu sorumlulukları genellikle ve tercihen yurttaşlara en yakın olan yönetimler tarafından kullanılacaktır. Sorumluluğun bir başka yönetime verilmesinde, görevin kapsam ve niteliği ile yetkinlik ve ekonomi gerekleri göz önünde bulundurulmalıdır.

Yerel yönetimlere verilen yetkiler bütünüyle ve yalnız yerel yönetimlere aittir (tam ve münhasır). Yasada öngörülen durumların dışında, bu yetkiler öteki merkezi ya da bölgesel yönetimler tarafından zayıflatılamaz ya da sınırlandırılamaz.

Yerel yönetimlerin merkezi ya da bölgesel bir yönetim tarafından yetkilendirildiği durumlarda, bu yetkilerin yerel koşullarla uyumlu olarak kullanılabilmesinde yerel yönetimlere olanaklar ölçüsünde takdir hakkı tanınacaktır.

Yerel yönetimleri doğrudan ilgilendiren tüm konulara ilişkin planlama ve karar alma süreçleri içinde, olanaklar ölçüsünde zamanında ve uygun biçimde kendilerine danışılacaktır.

Şartın 5.maddesi yerel yönetimlerin sınırlarının korunması konusunu düzenlemektedir. Yerel yönetimlerin sınırlarında, mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden danışılmadan değişiklik yapılamaz.

Şartın 6. maddesi, yerel yönetimlerin görevleri için gereken uygun yönetsel örgütlenme ve gerekli kaynakları düzenlemektedir.

Yasayla düzenlenmiş daha genel hükümlerle ters düşmemek koşuluyla, yerel yönetimler kendi iç yönetsel örgütlenmelerini, bunları yerel ihtiyaçlarla uyumlu kılmak ve etkin yönetim sağlamak amacıyla, kendileri kararlaştırabileceklerdir.

Yerel yönetimlerde görevlilerin çalışma koşulları liyakat ve yeteneğe göre yüksek nitelikli görevli çalıştırılmasına imkân verecek ölçüde olmalıdır; bu amaçla yeterli eğitim, ücret ve mesleki ilerleme olanakları sağlanmalıdır.

Şartın 7.maddesine göre yerel düzeyde seçilmiş temsilcilerin görev koşulları görevlerin serbestçe yerine getirilmesi olanağını sağlayabilmelidir. Görev koşulları, söz konusu görevin yürütülmesi sırasında yapılacak masrafların uygun biçimde mali tazminiyle birlikte, uygunsa, kazanç kaybının tazminine ya da yapılan işin karşılığında ücret ve buna karşılık gelen sosyal sigorta primlerinin ödenmesine olanak sağlayacaktır.

Şartın 8.maddesi yerel yönetimlerin faaliyetlerinin yönetsel denetimini düzenlemektedir. Yerel yönetimlerin her türlü yönetsel denetimi ancak yasayla ya da anayasa ile belirlenmiş durumlarda ve yöntemlerle gerçekleştirilebilir. Yerel yönetimlerin faaliyetlerinin yönetsel denetimi normal olarak sadece yasayla ve anayasal ilkelerle uygunluk sağlamak amacıyla yapılacaktır (hukuka uygunluk denetimi). Bununla beraber, üst düzeydeki yönetimler yerel yönetimleri, kendileri adına gerçekleştirmeye yetkili kıldıkları işlerin gereğine göre yapılıp yapılmadığı konusunda yönetsel denetime tabi tutabileceklerdir (yerindelik denetimi). Yerel yönetimlerin yönetsel denetimi, denetleyen yönetimin müdahalesinin, korunması amaçlanan çıkarların önemiyle orantılı olarak sınırlandırılmasını sağlayacak biçimde yapılmalıdır.

Şartın 9. maddesinde yer alan yerel yönetimlere sağlanacak mali kaynaklarla ilgili ilkeler sekiz kısım altında sıralanmaktadır. Buna göre,ulusal ekonomik politika çerçevesinde, yerel yönetimlere kendi yetkileri içinde serbestçe kullanabilecekleri yeterli mali kaynaklar sağlanacak ve yerel yönetimlerin mali kaynakları anayasa ve yasayla belirlenen sorumluluklarla orantılı olacaktır. Yerel yönetimlerin mali kaynaklarının en azından bir bölümü, oranlarını, yasanın koyduğu sınırlar içinde, kendilerinin belirleyebilecekleri yerel vergi ve harçlardan sağlanacaktır.

Mali bakımdan daha zayıf olan yerel yönetimlerin korunması amacıyla, potansiyel mali kaynakların ve karşılanması gereken mali yükün eşitsiz dağılımının etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik olarak, mali denkleştirme yöntemlerinin ya da buna eş önlemlerin alınması gerekir. Bu yöntemler ve önlemler yerel yönetimlerin kendi sorumluluk alanlarında kullanabilecekleri takdir hakkını azaltmayacaktır. Yeniden dağıtılan kaynakların yerel yönetimlere tahsisinin nasıl yapılacağı konusunda, kendilerine uygun bir biçimde danışılacaktır.

Yerel yönetimlere yapılan hibelerde (karşılıksız yardımlar), mümkün olduğu ölçüde, belli projelerin finansmanına tahsis edilme koşulu aranmayacaktır. Hibe verilmesi yerel yönetimlerin kendi yetki alanları içinde kendi politikalarına ilişkin olarak takdir hakkı kullanmadaki temel özgürlüklerine zarar vermeyecektir.

Maddenin son kısmı, yerel yönetimlerin sermaye yatırımlarının finansmanı için, yasayla belirlenen sınırlar içerisinde, ulusal sermaye piyasasına girebilecekleri hükmünü taşımaktadır.

Şartın 10.maddesi yerel yönetimlerin birlik kurma ve birliklere katılma haklarını düzenlemektedir. Yerel yönetimler yetkilerini kullanırken, ortak ilgi alanlarındaki görevlerini yerine getirebilmek amacıyla, başka yerel yönetimlerle işbirliği yapabilecekler ve yasalar çerçevesinde birlikler kurabileceklerdir. Her Devlet, yerel yönetimlerin ortak çıkarlarının korunması ve geliştirilmesi için birliklere üye olma ve uluslararası yerel yönetimler birliklerine katılma hakkını tanıyacaktır. Yerel yönetimler, yasayla öngörülen koşullarda, başka devletlerin yerel yönetimleriyle işbirliği yapabilirler.

Şartın 11.maddesi özerk yerel yönetimlerin yasal korunması konusunu düzenlemektedir.Buna göre, yerel yönetimler kendi yetkilerinin serbestçe kullanımı ile anayasa ya da ulusal mevzuat tarafından belirlenmiş olan özerk yönetim ilkelerine uygunluğun sağlanması amacıyla yargı yoluna başvurma hakkına sahip olacaklardır.

Şartın 2.Bölümü çeşitli hükümler başlığı altında üç maddeyi (12-14) kapsamaktadır. 12. madde, Şart imzalayan her ülkenin yükümlülükleriyle;13. Madde bu Şart'ın kapsayacağı yönetimlerle ve 14. madde imzacı ülkeler tarafından Avrupa Konseyine Şartın uygulamalarına ilişkin bilgi sağlanması konularıyla ilgilidir.

Bu bölümün 12.Maddesinde yer alan hükme göre, bu Şartı imzalayan her ülke, Şart'ın 1.Bölümündeki paragraflardan en az 10 tanesi aşağıdakilerin arasından seçilmek üzere, en az 20 paragrafı ile kendisini bağlı kabul etmeyi taahhüd edecek ve Avrupa Konseyi Genel Sekreterine bildirecektir. 84

— Madde 2,

— Madde 3, paragraf 1 ve 2,

— Madde 4, paragraf 1, 2 ve 4,

— Madde 5,

— Madde 7, paragraf 1,

— Madde 8, paragraf 2,

— Madde 9, paragraf 1, 2 ve 3,

— Madde 10, paragraf 1,

— Madde 11

Şartın 3. Bölümü, imza, onay, yürürlüğe girme, topraklara ilişkin hükümler ve Şarttan çekilme gibi teknik hükümleri içeren dört maddeden oluşmaktadır (15-18. Maddeler).

5.2.1.3. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na Ek Protokol

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı değişen koşullara uygun hale getirmek amacıyla yapılan çalışmalar içinde önemli görülen “katılım” konusunda, “Yerel Yönetim Faaliyetlerinde Katılım Hakkına İlişkin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na Ek Protokol” hazırlanmış, 16 Kasım 2009 tarihinde Utrecht’te (Hollanda) kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir(coe.int, 2013).85

Yedi maddeden oluşan Ek Protokolün Önsöz’ünde, kamusal işlerin görülmesinde “katkıda bulunma hakkının” üye ülkelerce paylaşılan ortak demokratik değerlerden biri olduğunun altı çizilerek, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na, yerel yönetimlerin faaliyetlerine katılma hakkını güvence altına alan bir ekleme yapılmasının uygun olacağı belirtilmiştir.86

Bu hakkın düzenlenmesiyle ilgili ilkeleri içeren 1. Maddeye göre, taraf devletler sınırları içinde bulunan herkese yerel yönetimlerin faaliyetlerine katılma hakkı tanıyacaklardır. Katılma hakkı, yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının kullanılmasını belirlemeye ya da etkilemeye çalışmak hakkı demektir. Yasalar bu hakkın kullanılmasını kolaylaştırmanın araçlarını sağlayacaklar ve bu hakkın kullanılmasına ilişkin ayrıntılar, koşullar ve sınırlamalar yasayla gösterilecektir (Keleş, 2012: 67).

Ek Protokolün 2. Maddesi katılım hakkına ilişkin önlemlerin uygulanmasıyla ilgili hükümleri içermektedir. Taraf devletler yerel yönetimlerin işlerine katılma hakkını hayata geçirmek üzere gereken bütün önlemleri alacaklar ve bu hakkın uygulanabilmesini kolaylaştırmak için yerel yönetimleri güçlendireceklerdir. Bu amaçla, yerel yönetimlerde yurttaşların katılımına yönelik olarak, danışma toplantıları, halk oylamaları ve dilekçe hakkı gibi yöntemler geliştirilecek, belgelere erişim sağlanacak, bilgilerin ve iletişim teknolojilerinin kullanılması özendirilecektir.

Ek Protokolün 3. Maddesi, bu protokolün uygulanacağı yerel yönetim kategorilerini; 4. Maddesi bu şartın uygulanacağı topraklara ilişkin hükümleri; 5. Maddesi imza ve yürürlüğe girme ilkelerini; 6. Maddesi Ek Protokolden çekilme yöntemlerini; 7. Maddesi ise Avrupa Konseyine yapılacak bildirimler konusunu düzenlemektedir. Bu maddeler Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki ilgili maddelere benzer hükümler içermektedir.

5.2.2. Yerel Topluluklar ve Yönetimler Arasında Sınırötesi İşbirliği Avrupa Çerçeve Sözleşmesi

Avrupa Konseyi'nin üye ülkeler arasındaki işbir¬liğini geliştirmeye yönelik olarak yürüttüğü önemli çalışma alanlarından biri "Sınırötesi İşbirliğidir."

Tarih, coğrafi, ekonomik ve çevresel açılardan ortak yönleri olan ve bütünlük arzeden sınır bölgelerinde anlaşmaya dayalı işbirlikleri kurmayı ve sorunlara ortak çözümler bulmayı hedefleyen sınırötesi işbirliğnin hukuki temelini oluşturmak üzere, Konsey tarafından hazırlanan "Yerel Topluluklar ve Yönetimler Arasında Sınırötesi İşbir¬liği Avrupa Çerçeve Sözleşmesi" 21 Mayıs 1980 tarihinde imzaya açılmış, yeterli sayıda üye ülkenin imzasından sonra, 22 Aralık 1981 tarihinde yürürlüğe girmiştir(coe.int, 2013).87

2013 yılı itibarıyla Sözleşme 39 üye ülke tarafından imzalanmış, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 36 üye ülke tarafından onaylanarak yürürlüğe konmuştur. Türkiye, Sınırötesi İşbirliği Sözleşmesi’ni, 4.2.1998 tarihinde imzalamış, 11.7.2001 tarihinde onaylamış ve 12.10.2001 tarihinde yürürlüğe koymuştur.

Sözleşmeye Türkiye tarafından çekince konarak, yapılacak işbirlikleri Türkiye’nin diplomatik ilişkisi olan ülkelerin yerel yönetimleriyle sınırlandırılmıştır. Ayrıca, sınırötesi işbirliği yapabilecek yerel yönetimler İl Özel İdareleri, Belediyeler, Köyler ve bu amaç için Türkiye’de kurulmuş olan yerel yönetim birlikleri olarak belirlenmiştir (coe.int, 2013).

5.2.2.1. Sınırötesi İşbirliği Nedir?

Bir “sınırötesi bölge”, coğrafi, tarihi, çevresel, etnik gruplar, ekonomik imkanlar vs. açı-sından potansiyel ortak yönleri olan; belli konularda bütünlük arz eden; fakat sınırın her iki tarafındaki devletlerin egemenliği altındaki bölgedir. Sınırötesiişbirliğinin temel prensibi, sınırlarda yer alan bu bölgelerde anlaşmaya dayalı ilişkiler oluşturmak yoluyla benzer sorunlara ortak çözümler bulmaktır.

Sınırötesi işbirliğinin geliştirmeyi planladığı alanlar 6 bölümde incelenebilir:

1. Çevre, tarım ve mekânsal planlama,

2. Turizm,

3. Kültür, eğitim ve araştırma

4. Taşımacılık, ulaştırma, güvenlik ve haberleşme,

5. Ekonomi ve istihdam,

6. Sınır nüfusu, sağlık ve sosyal hizmetler.

Yerel yönetimler arasında sınırötesi işbirliği oluşturma sürecinin aşamaları ise şunlardır:

1. İlişkilerin olmadığı aşama.

Yönetim birimleri ve halklar birbirini tanımaz ve kendilerine yeter bir tarzda yaşarlar. Bu¬nun sonucu olarak, sınırlar bir ayrışma ve güvenlik hattı gibi algılanır.

2. Karşılıklı bilgi alışverişi aşaması.

İlk ilişkilerin kurulduğu bu aşama yerel yönetimler için oldukça önemlidir. Yöneticiler ara¬sında resmi olmayan toplantılar yapılır ve karşı taraf yazılı olarak bilgilendirilir. İşbirliği yapabilmek için komşuların siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel yapıları hakkında daha çok bilgiye ihtiyaçları vardır.

3. Danışma aşaması.

Herhangi bir karar almadan önce komşu birimler işbirliği yapmayı düşündükleri alanlar¬da birbirlerini bilgilendirecek ve birbirlerine danışacaklardır. Bu tip danışmalar genellikle resmi olmayan bir tarzda gerçekleşir ve sonuçları bağlayıcı değildir.

4. İşbirliği aşaması.

Bazı alanlarda yerel politikalar, sınırötesi işbirliği olmaksızın etkin olarak uygulanamaz. Sınırötesi işbirliği konusundaki deneyimler ortaya çıkarmıştır ki; ortak çözümler sadece sınırın iki yanındaki toplumların benzer sorunlarla karşı karşıya oldukları durumlarda geçerli ve etkili sonuçlar doğurabilir.

5. Uyumlaşma.

6. Bütünleşme.

Bu son iki aşama ulaşılması hedeflenen nihai aşamalardır.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Sözleşmeyi Avrupa yapılanması sürecinde, sınırötesi bölgelerde hayati bir rol oynayacak yeni bir yapının temel taşı olarak tasarla¬mıştır. Meclise göre, bu Anlaşma'da belirtilen ilkeler sınırın her iki yanındaki komşuluk ilişkileri¬ni ve yerel yönetimler arasındaki sorumlulukların paylaşımını düzenleyen yeni bir ulus¬lararası hukuk doktrinine temel olacak niteliktedir.

Sözleşme sınırötesi işbirliğinde daha sonra yaşanan bir dizi gelişmeye yol açmış ve sı¬nırötesi işbirliğinin mümkün olan şekilleri için bir başvuru belgesi haline gelmiştir.

5.2.2.2. Sınırötesi İşbirliği Sözleşmesi’nin İçeriği88

Avrupa Konseyi'nin hedefi üyeleri arasında da¬ha kapsamlı bir bütünleşmeye ulaşmak ve işbirliğini desteklemektir. Sözleşmenin Başlangıç bölümüne göre bu hedefe özellikle yönetim alanında yapılacak anlaşmalarla erişilecektir.

Avrupa Konseyi, hedeflerine ulaş¬ma konusunda Avrupa'nın yerel yönetim birimlerinin etkin katılımını da sağlamayı amaçlamaktadır. Bunun için, sınırlardaki yerel toplulukların ve yerel yönetimlerin arasındaki işbirliği önem taşımaktadır. Bu işbirlikleri bölgesel, kentsel ve kırsal gelişme, çevrenin korunması, ka¬mu hizmetlerinin geliştirilmesi ve acil durumlarda karşılıklı yardımlaşma gibi konularda geliştirilebilir.

Geçmişte yaşanan tecrübeler göstermiştir ki, Avrupa'daki yerel ve bölgesel yönetimler arasındaki işbirliği, bunların kendi görevlerini etkin bir biçimde yapmalarını ve sınır böl¬gelerindeki gelişmelere katkıda bulunmalarını kolaylaştırmıştır.

Avrupa Konseyi bu tip işbirliklerini olabildiğince desteklemeyi ve bu yolla sınır bölgeleri¬nin ekonomik ve sosyal gelişimlerine ve Avrupa halkını bütünleştirecek olan hemşehrilik ruhuna katkıda bulunmayı kararlaştırmıştır.

Sözleşmenin 1. Maddesine göre, tarafların her biri kendi sorumluluk alanlarındaki yerel topluluklar ve yerel yönetimlerle, diğer tarafın sorumluluk alanındaki yerel topluluklar ve yerel yönetimler arasında sınırötesi işbirliğinin kolaylaştırılmasını ve geliştirilmesini ta-ahhüt eder.

Sözleşmenin 2. Maddesinde sınırötesi işbirliği kavramı ve bazı terimler açıklanmaktadır.Sözleşmede geçen sınır ötesi işbirliği kavramı,” iki ya da daha fazla akit tarafın yetki alanı içindeki yerel topluluk ya da yönetimler arasındaki komşuluk ilişkilerini güçlendirmeye ve teşvike yönelik her türlü uyumlu eylem ve bu amaç için gerekli her türlü anlaşma ya da düzenlemenin akdedilmesi anlamında” kullanılmıştır. Sınırötesi işbirliği, yerel topluluk ya da yönetimlerin iç hukuk tarafından tanınan yetkileri çerçevesinde gerçekleştirilecektir.

Sözleşmenin 3. Maddesine göre, bu sözleşme bakımından akit taraflar Avrupa Konseyi çerçevesinde, yerel topluluk ya da yönetimler arasında yapılmış çerçeve anlaşmalardan esinlenmiş olan her türlü yerel topluluk ya da yönetim girişimini destekleyecektir.

Bu sözleşme çerçevesinde yapılacak anlaşmalar ve düzenlemeler, her bir akit tarafın uluslararası ilişkiler ve genel politika açısından iç hukukunda belirlenmiş olan yetkilerine ve yerel topluluk ya da yönetimlerin tabi oldukları kontrol ya da denetim kurallarına gereken dikkat gösterilerek aktedilecektir.

Sözleşmenin 4. Maddesi uyarınca, her akit taraf, sınır ötesi işbirliğinin gelişmesini ve sorunsuz bir şekilde işleyişini engelleyebilecek hukuki, idari ve teknik zorluklan ortadan kaldırmak için gayret gösterecek ve diğer akit taraf ya da taraflara durumun gerektirdiği ölçüde danışacaktır.

Sözleşmenin 6.maddesine göre her akit taraf, diğer bir akit tarafın, bu sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesini kolaylaştırmak maksadıyla istediği her türlü bilgiyi, mümkün olan en geniş ölçüde sağlayacaktır. 7. Maddesine göre ise her akit taraf, ilgili yerel topluluk ya da yönetimlerin, bu sözleşme çerçevesinde kendilerine açık olan faaliyet imkanları konusunda bilgilendirilmeleri için gereğini yapacaktır.

Sözleşmedeki diğer maddeler sözleşmenin imza, onay, bildirim, yürürlük, katılım ve çekilme süreçleriyle ilgili teknik hükümleri içermektedir.

5.2.3. Avrupa Peyzaj Sözleşmesi

Avrupa Konseyi tarafından 20.10.2000 tarihinde imzaya açılan ve 29 ülke tarafından imzalanarak onaylanan Avrupa Peyzaj Sözleşmesi 2004 yılında yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, Türkiye tarafından 2000 yılında imzalanmış, 2003 yılında onaylanmış ve 2004 yılında yürürlüğe konmuştur(coe.int, 2013).

Sözleşmenin amacı, Avrupa’nın doğal ve kültürel peyzajlarının bir bütün olarak korunmasını, yönetilmesini ve planlamasını geliştirmek ve bu konularda işbirliğini gerçekleştirmektir. Sözleşmeyi imzalayan ülkeler, peyzajı insan çevresi için gerekli bir unsur olarak tanımayı; peyzaj politikaları belirlemeyi ve uygulamayı; bu politikaları yerel, kültürel, çevresel, tarımsal, sosyal ve ekonomik politikalarla bütünleştirmeyi; peyzaj konusunda bilinç düzeyini artırmak için gerekli uygulamaları hayata geçirmeyi kabul etmişlerdir.

Sözleşmenin yerel düzeyden Avrupa düzeyine kadar pek çok resmi ya da özel çalışma alanında etkileri bulunmaktadır. Peyzajla ilgili olarak alınacak kararlarda katılımcı bir yaklaşım isteyen Sözleşmenin uygulanmasında sorumlulukların bölüşümü, sözleşmeye taraf olan ülkelerin anayasal ilkelerine ve yasal düzenlemelerine uygun olacaktır. Hem yerel yönetimlere, hem de merkezi yönetime sorumluluklar verilen uygulamalarda, yetki devri ilkesine saygı gösterilecek ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı dikkate alınacaktır(coe.int, 2013).

5.3. Bölgesel Demokrasi İçin Başvuru Çerçeve Belgesi

5.3.1. Bölgesel Demokrasi İçin Başvuru Çerçeve Belgesi’nin Oluşturulma Süreci89

İyi işleyen bir demokrasinin Avrupa’da barış ve istikrarın temellerinden birini oluşturduğu inancından hareketle, yerel ve bölgesel demokrasiyi güçlendirmek ve insan haklarına saygıyı korumak Avrupa Konseyi’nin ana hedefleri arasında yer almıştır. Yerel ve bölgesel yönetimler, farklılıkları sayesinde, demokrasinin temel ilkelerinin canlılığını ve halkın yaşadığı çevrenin yönetimine katılımını da yansıtmaktadır. Bu anlayışla yola çıkarak Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı hayata geçiren Konsey, bölgeler için eksikliği hissedilen benzer ve koşut bir belgenin oluşturulması amacıyla çalışmalar başlatmış ve sürdürmüştür (The Congress of Local and Regional Authorities, 2010: 5-6).

Haziran 1993’de, Cenevre Kantonu ile İsviçre Konfederasyonu’nun daveti üzerine Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Daimi Konferansı tarafından Cenevre’de toplanan “Avrupa’da Bölgeselleşme: Gelişme ve Bakış Açıları” Konferansı, Avrupa Konseyi’nin bölgelere ve bölgeselleşmeye olan ilgisinin ilk açıklaması niteliğindeydi.

1997 yılında, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongre’si ,“Avrupa Bölgesel Yönetimler Özerklik Şartı Taslağı”nı kabul etmiştir. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, aldığı 1349 sayılı tavsiye kararıyla, Şart’a tam desteğini ilan etti. Kararda, Parlamenterler Meclisi’nin ve Kongre’nin çalışmalarına katkı yaptığına inanılan bu Şart taslağının sunduğu siyasal fırsatın Bakanlar Komitesi tarafından kavranması ve Şart’a, onaylanıp imzaya açılmadan önce, son şeklinin verilmesi amacıyla hükümetler arası bir uzmanlar komitesine gönderilmesi tavsiye ediliyordu.

2002 yılında Finlandiya’da gerçekleştirilen Yerel ve Bölgesel Yönetimlerden Sorumlu Avrupa Bakanları Konferansı’nın 13. toplantısında, Bakanlar, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı model alarak, Konferans sırasında düzenlenmiş olan ilkeleri (daha sonra bunlardan “Helsinki İlkeleri “olarak söz edilmiştir) hesaba katan farklı biçimlerde taslak yasal belgeler hazırlaması için Yerel ve Bölgesel Demokrasi Avrupa Komitesi’ne (CDLR) görev (iş tanımı: terms of reference) verilmesini Bakanlar Komitesi’nden istemiştir.

Bakanlar Komitesi, Rec(2004)12 numaralı tavsiye kararında, yerel ve bölgesel yönetimlerinin sınırlarını ya da yapılarını yeniden biçimlendirme sürecinde olan üye ülkeler için, başta “yönetimler arası danışma gerekliliği” olmak üzere, bazı yol gösterici esaslar saptadı. Bu esaslara göre, bütün reform süreçleri, etkin, saydam, hesap verebilirlik ve temsili kurumsal diyalog(görüşme) ilkeleri üzerine oturtulmalıydı. Halkın bilgiye ulaşım hakkı sağlanmalı ve görüşme sonuçları en kısa sürede halka açık duruma getirilmelidir. Eğer kurumsal görüşmeler temsil esasına göre yapılacaksa, görüşülen konular üzerinde meşru çıkarları olan her düzeydeki yerel ve bölgesel yönetimler, siyasal yapılarına bakılmaksızın, görüşmelerin tarafı olmaya davet edilmelidir. Son olarak, ilgili bütün bilgilerin zamanında ve açık biçimde oluşturulmuş yöntemlerle bütün katılımcıların kullanımına uygun duruma getirilmesi de zorunludur.

Budapeşte’de gerçekleştirilen Yerel ve Bölgesel Yönetimlerden Sorumlu Bakanlar Konferansı’nın 14. toplantısında, Bakanlar, Valencia’da yapılacak olan 15.Konferansta görüşülecek gelişmeler, yenilikler ve konular hakkında, Yerel ve Bölgesel Demokrasi Avrupa Komitesi’ne (CDLR) ayrıntılı bir rapor hazırlama görevi verdi. Valencia Konferansı esnasında da “özerk bölgesel yönetim konusunun ve bu alanda yürütülen diğer çalışmaların, demokratik toplumların bu önemli ilkesine hak ettiği ilgiyi göstermek için, 2009’da Utrecht’de yapılacak gelecek toplantıda gözden geçirilmesine” karar verildi.

Bu sırada Kongre, 1997’de bir “Avrupa Bölgesel Yönetimler Özerklik Şartı” taslağı yazarak daha önce başlatmış olduğu çalışmasını sürdürmüştür. Daha sonra da, bunu 240(2008) numaralı Tavsiye Kararına ekleyerek, “Bölgesel Demokrasi Avrupa Şartı” taslağı başlıklı bir öneriye dönüştürdü. Bu metin, üye ülkeler tarafından bir sözleşme formunda kabul edilmemiştir, ancak başvuru çerçeve belgesinin oluşturulmasında yönlendirici rol oynamıştır (coe.int , 2012).

Kendisine Valencia’da (2007) verilen görev doğrultusunda hareket eden Yerel ve Bölgesel Demokrasi Avrupa Komitesi (CDLR), 2008’de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne, bir “ Bölgesel Demokrasi İçin Başvuru Çerçeve Belgesi” oluşturmak üzere Kongre ile birlikte çalışması önerisini sundu.

Bu öneri doğrultusunda başlatılan, Yerel ve Bölgesel Demokrasi Avrupa Komitesi (CDLR) ile Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin ortak çalışmaları, üye ülkelerin (iç yapılanmalarını dikkate almaksızın) kurumsal gelişmelerine yardım etmek amacıyla, bir”Bölgesel Demokrasi İçin Başvuru Çerçeve Belgesi” hazırlamanın önemini ortaya koymuştur. Bu ortak anlayışla hazırlanan belge, 2009 yılında Utrecht’de gerçekleştirilen Yerel ve Bölgesel Yönetimlerden Sorumlu Avrupa Bakanları Konferansı’nda kabul edildi (coe.int , 2012).

Bölgesel Demokrasi İçin Başvuru Çerçeve Belgesi, bir bölgeselleşme sürecine başlamak veya yerel ve bölgesel yapılarında reform yapmak isteyen hükümetler için bir rehber olarak kullanılabilecek olan, hangisinden kaynaklandığına dayalı herhangi bir öncelik sıralaması olmaksızın Bakanlar Komitesi’nin ve Kongre’nin aldığı kararların bir derlemesi ve bir sentezidir.

Hükümet Temsilcilerinin, Kongre’nin ve Uluslararası Hükümet Dışı Örgütlerin yardımıyla Yerel ve Bölgesel Demokrasi Avrupa Komitesi’nde(CDLR) son biçimi verilen “Başvuru Çerçeve Belgesi”, yönetimin farklı düzeyleri arasındaki yetki ve sorumlulukların dağılımında mümkün olan en iyi dengeyi oluşturmaya çalışan hükümetlere yardım etmek amacını güden bir araçtır.

“Başvuru Çerçeve Belgesi”nde, yerellik ilkesinin90 , sosyal ve yerel uyum ilkesinin91 ve egemen bir devletin mekânsal birimleri arasındaki dayanışmaya duyulan ihtiyacın (ya da “federal” sadakatin)92 üzerinde de durulmaktadır.

Belge, aynı zamanda ,-ülkeden ülkeye dereceleri farklılaşan- “ bölgesel çıkarlar” kavramının ortaya çıkışını dikkate almaktadır. Bu kavram, kültür ve eğitim, sosyal koruma ve sağlık işleri, dengeli ve sürdürülebilir kalkınma, doğanın ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve ekonomik politikalar gibi bölgesel eylem alanlarını kapsar. Bütün bu ilkeler ve kurulu bir devlet yapısındaki “yaşam kuralları” hep birlikte demokrasi ilkelerinin özünü oluşturur (Erbay ve Keleş, 2013: 28).

5.3.2. Belgenin Niteliği ve Belgeden Beklenen İşlevler

Avrupa Konseyi’nde, yapıları ve özel kurumsal nitelikleri ne olursa olsun, bölgesel yönetimler, demokratik yapıları, örgütleri, yetkileri ve öz kaynakları, devlet içindeki konumları, diğer yönetim birimleriyle ve yurttaşlarla ilişkileriyle ilgili olarak başvurabilecekleri kaynaklara ve yetkilere sahip olacaklardır.

Çağdaş, açık, çeşitli düzeylerde etkin, dayanışmacı ve katılımcı, sürdürülebilir kalkınmayla ve halkın refahıyla ilgili bir bölgesel demokrasi sistemini desteklemek amacıyla bütün bu faktörler, “Avrupa Konseyi Bölgesel Demokrasi İçin Başvuru Çerçeve Belgesi”olarak adlandırılan bu belgede bir araya getirilmiştir (The Congress of Local and Regional Authorities, 2010: 3 ).

Bölgesel demokrasi, derecesi ve nitelikleri, son zamanlarda demokrasi, etkinlik ve halka hizmet kavramları arasında bir uzlaşma sağlamanın en iyi yolu olarak ortaya çıkan çok basamaklı yönetim anlayışı (multi-tier governance)93 çerçevesinde her devletin kendisi tarafından belirlenecek olan bölgesel özerklik olmaksızın kavranamaz.

Bu belgenin politik gücü ve kapsadığı başvuru kaynaklarının etkisi, sadece Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimlerden Sorumlu Bakanlar Toplantısı’nın 16 Kasım 2009 tarihinde Utrecht’de yapılan birleşiminde kabul edilen bir metin olmasından değil; fakat, aynı zamanda içeriğinin, ağırlıklı biçimde, Helsinki İlkeleri olarak adlandırılan belgeye ve Kongre tarafından 2008 yılında kabul edilen “ Bölgesel Demokrasi Avrupa Şartı Taslağı” na dayandırılmasından kaynaklanmaktadır.

Bölgesel kuruluşların haklarını ve görevlerini içeren ve merkezi yönetim ile temel yerel yönetim kademesi arasındaki yönetimlerle ilgili olan bu ilkeler bütünü, iki ana işleve sahip olacaktır.

Birinci işlevi şudur: Ülkeler kendi bölgesel yönetimlerini kurmaya veya bunlarda reform yapmaya karar verdiklerinde, bu ilkeler bir “ esin kaynağı” olarak hizmet edebilecektir.

İkinci işlev ise şöyle özetlenebilir: Bu belge, Avrupa Konseyi’nin yasal görevlerinden olan, üye ülkelerde bölgesel demokrasinin gelişimini izleme görevi yapılırken, Kongre’nin dayandığı siyasal başvuru ilkelerinin bir parçası olarak işlev görecektir.

Hem “resmi olmayan eşiti” ve hem de "ayrılmaz parçası” sayıldığı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın bağlayıcı gücüne sahip olmayan “Avrupa Konseyi Bölgesel Demokrasi İçin Başvuru Çerçeve Belgesi” , buna rağmen, kapsadığı standartların, Kongre’den, Parlamenterler Meclisi’nden, Bölgeler Komitesi’nden ve daha geniş anlamıyla, bölgesel toplumdan ve onun ana birliklerinden genel kabul görmüş olması nedeniyle büyük bir sembolik değere sahiptir.

Her ülke, kendine ait bölgesel farklılıkları koruyarak, kendi bölgesel düzeydeki kurumsal deneyimini biçimlendirmek amacıyla, en kullanışlı ve uygun bulduğu ilke, kavram ve özellikler için başvuru çerçeve belgesinin 4 bölümünden ve 56 paragrafından yararlanabilir ve böylece yönetimin kalitesini kendi halkının çıkarına geliştirebilir.

Başvuru Çerçeve Belgesi, bölgesel yönetimlere, demokratik yapıları, örgütlenmeleri, yetkileri ve öz kaynakları, devlet içindeki konumları, diğer yönetimler ve yurttaşlarla ilişkileriyle ilgili ilkeler sunmaktadır(coe.int , 2012).

Esnekliği, alternatif tercihleri ve sunduğu bölgesel seçeneklerin çokluğu sayesinde metin, federal, bölgeselleşmiş ya da sadece yerelleşmiş ülkeler için de kullanılabilir.

Bununla birlikte, yazılımındaki anlayışa bağlı kalınarak güvenilir bir yolla başvurulması kaydıyla, bu Çerçeve Belgesi, içerdiği önemli ilkeler esas alınarak her yerde uygulanmalıdır. Bu ilkeler, bölgesel demokrasinin her düzeyi gözetilerek; vazgeçilmez demokratik meşruiyet, yeterli özerklik ve yönetsel eylemler için gerçek bir potansiyel, devlet tarafından tanınan ve saygı duyulan bir statü ve yurttaş katılımı adları altında bu metinde düzenlenmiştir.

Kongre’nin arzusu, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın oynadığı ve oynamaya devam ettiği role benzer biçimde, bu metnin, demokrasi ve yönetimin kalitesi bakımından daha fazlasını talep eden 21.yüzyıldaki bölgesel yönetimlere öncülük ve yöneticilik yapmakla görevli olanlar için esin kaynağı olabilmesidir.

Kongre, henüz bölgesel yönetim kademesi olmayan ülkelerde, siyasal gücü yurttaşa yakınlaştıran bu çeşit ara yapılanmaları oluşturmak için, bu belgenin“bölgesel istek” yaratabilmesini de ummaktadır (The Congress of Local and Regional Authorities, 2010: 4 ).

Ancak, “bölgesel istek yaratılması” arzusundan hareketle, ” bölgeselleşme” kavramı tartışma konusu edildiğinde; birbirine karıştırılan ve gerçek anlamından uzaklaştırılan bazı terimlere de kısaca işaret etmekte yarar vardır. “Bölgeselleşme”, yönetsel bir sürece ve bir yönetim tekniğine karşılık gelen bir terimdir. “Bölgecilik”, bölgesel düzeyde kendi yazgısını belirleme hakkına sahip olma (self-determinasyon) isteğini yansıtan bir terimdir. ”Bölgesel özerklik”, bölge yönetimlerinin kendi ulusal yasaları içindeki statülerine ve kurumsal konumlarına karşılık gelen bir terimdir (Keleş ve Erbay, 1999: 20).

Ulus-devlete sıcak bakmayan “bölgeci” akımlar, ulusal yasalar içinde yürütülen yönetsel süreçleri tanımlayan “bölgeselleşme” ve ”bölgesel özerklik” kavramlarını, özellikle Avrupa Konseyi kurumlarına atıfta bulunarak zaman zaman kendi “bölgecilik” hedefleri doğrultusunda, anlamının dışına taşarak kullanmaktadırlar. Oysa, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresinin 1997 yılında kabul ettiği Bölgesel Özerklik Şartı Taslağı’nın giriş bölümünde yer alan Şart’ın temel felsefesinde, bölge yönetimlerine özerklik tanımanın, herhangi bir biçimde, devlete bağlılık ilkesiyle çelişmesine izin verilmeyeceği; bölgelerin, parçası oldukları devletlerin ulusal birlik ve bütünlüklerine zarar veremeyecekleri anlayışı açıkça ortaya konmuştur(Keleş ve Erbay, 1999: 13).

Bunun ötesinde,yukarda belirtildiği üzere, Haziran 1993’de, Cenevre’de toplanan ve Avrupa Konseyi’nin bölgelere ve bölgeselleşmeye olan ilgisinin ilk işaretlerinden biri olan “Avrupa’da Bölgeselleşme: Gelişme ve Bakış Açıları” Konferansı’nda açıklandığı gibi, “ Etnik kimlik üzerinde gereğinden çok durulması, şoven bir ulusalcılığa ve bölgeciliğe yol açabilir ki, böyle bir duruma karşı, yerel ve bölgesel demokratik yönetimlerin kesinlikle tepki göstermeleri gerekir. Her ne kadar, Avrupa Konseyi, bütün üye devletlerde daha çok yerinden yönetimi, Avrupa’nın bütünleşmesini, devlet sınırlarının, serbest bilgi, mal ve insan devinimlerine bir engel olmaktan çıkarılmasını özendirici bir kampanya yürütmekte ise de, her düzeyde hoşgörüsüz ve şoven davranışların filizlenmesine karşı kesin bir tavır içindedir.” (Keleş, 2012: 102-103).

5.3.3. Bölgesel Demokrasi İçin Başvuru Çerçeve Belgesinin İçeriği

Bölgesel Demokrasi İçin BaşvuruÇerçeve Belgesi, Bölgesel Mimari, Bölge Yönetiminin Organları ve İç Örgütlenmesi (Bölgesel Demokrasi),Mali Durum ve Ulusal ve Uluslararası İlişkiler adlarını taşıyan dört ana bölüm altında toplam 56 maddeden oluşmaktadır.

“Bölgesel Mimari” adıyla düzenlenen ve 1 ile 31.maddeler arasındaki 32 maddeyi kapsayan Birinci Bölümün içinde bölgesel yapı, yetkiler, başka yönetim basamaklarıyla ilişkiler, merkezi yönetimlerle bağlantılar, özerk bölgesel yönetimin korunması kısımları yer almaktadır.

‘Bölgesel yapıyı’ açıklayan kısımda yer alan ilk iki maddeye göre, bölgesel yönetimler yerel yönetimlerle merkezi yönetim arasında yer alan - belirli bir bölgeye ait - yönetimlerdir. Bu durum, bölgesel ve yerel yönetimler arasında mutlaka hiyerarşik bir ilişki olacağı anlamına gelmez. Bölgesel yönetimlerin var olduğu yerlerde, özerk bölgesel yönetim ilkesi ulusal yasalar ya da uygun olduğu durumlarda anayasa tarafından tanınacaktır.

Çerçeve Belgesi’nin 3. Maddesinden 13. Maddesine kadar olan kısımda ‘bölgesel yönetimlerin yetkileri’ sıralanmıştır. Buna göre, özerk bölgesel yönetim kavramı, bölgesel yönetimlerin anayasa ve yasaların çizdiği sınırlar içinde, kamu işlerinin bir kısmını kendi sorumlulukları altında, bölgesel halkın çıkarları doğrultusunda ve yerellik ilkesine uygun biçimde düzenleme ve yönetme yetkisine ve olanağına sahip olması anlamını taşır.

Bölgesel yetkiler, anayasa, bölge yasaları ya da ulusal yasalar tarafından tanımlanmalıdır. Bölgesel yönetimler, yasa ya da anayasa tarafından belirlenen sınırlar içinde, yetki alanlarının dışında bırakılmış olmayan ya da başka her hangi bir yönetimin görevlendirilmemiş olduğu tüm konularda faaliyette bulunmak açısından tam takdir hakkına sahip olacaklardır. Bölgesel yetkilerde yapılacak düzenlemeler ya da kısıtlamalar anayasaya ya da yasalara dayandırılacaktır.

Bölgesel yönetimler, kendi yetkilerinin kapsadığı alanlarda karar alma ve yönetme erklerine sahip olacaklardır. Bu erkler bölgeye özel politikaların kabul edilmesine ve uygulanmasına fırsat vereceklerdir. Karar alma erkleri yasa yapma erkini de içerebilir.

Özel amaçlar için ve yasal sınırlar içerisinde, başka kamu kuruluşları tarafından bölge yönetimlerine yetkiler aktarılabilir.Yetkilerin bölgesel yönetimlere aktarıldığı durumlarda, yerine getirilecek işlerin bölgesel koşullara uyarlanması için, anayasanın ya da yasaların çizdiği çerçevede, bu yönetimlerin takdir yetkisi kullanmalarına izin verilecektir.

Bölgesel yönetimler, bölgesel diller de dahil, bölgenin kültürünü geliştirmek ve bölgenin kültür mirasını korumak ve iyileştirmek konularında sorumlu olacaklardır.

Bölgesel ekonomik gelişme, bölgesel sorumlulukların önemli bir yönünü oluşturacak ve bölgedeki ekonomik birimlerin ortaklığıyla yürütülecektir. Bölgesel yönetimler, bölgede ihtiyaç duyulan istihdam artışı için eğitim ve öğretim olanaklarının uygun hale getirilmesine yardımcı olacaklardır.

Sosyal refah ve halk sağlığı bölgesel yönetimlerin eylem alanı içinde olacaktır. Bölgesel yönetimler aynı zamanda, bölgede sosyal uyumun geliştirilmesinden sorumlu olacaklardır.

Bölgesel yönetimler tarafından yapılan ve bölgenin alandaki örgütlenmesini etkileyen her girişimde, bölgenin dengeli olarak gelişmesi, ana hedeflerden birini oluşturacaktır. Bölgesel yönetimler doğal kaynakların ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve iyileştirilmesinden sorumlu olacaklar ve bu bağlamda yerel, ulusal, Avrupa düzeyinde ve uluslararası politikaları göz önünde bulundurarak bölgenin sürdürülebilir kalkınmasını sağlayacaklardır.

Birinci Bölümün üçüncü kısımı, ‘başka yönetim basamaklarıyla ilişkileri’ düzenlemektedir ve 14 ile 17.maddeler arasındaki dört maddeyi kapsamaktadır.

Bu maddeler göre, bölgesel yönetimler ile diğer ulus-altı yerel yönetim birimleri arasındaki ilişkiler, bu belgede ortaya konan özerk bölgesel yönetim, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda ortaya konan özerk yerel yönetim ilkeleri ve yerellik ilkesi doğrultusunda düzenlenecektir.

Bölgesel yönetimler ve diğer ulus-altı yerel yönetimler, yasalarla belirlenen sınırlar içinde, karşılıklı ilişkilerini belirleyebilir ve birbirleriyle işbirliği yapabilirler.Bölgesel yönetimler, hemşerilerinin ihtiyaçlarını karşılamak ve genel amaçlarına ulaşabilmek için yerel yönetimlerle işbirliğine gidecektir.

Kendilerini doğrudan ilgilendiren bütün konuların çözümü ile ilgili planlama ve karar alma süreçlerinde mümkün olduğunca uygun bir zamanda ve uygun yöntemlerle, yerel yönetimlere danışılacaktır.

Birinci Bölümün ‘merkezi yönetimlerle bağlantılar’ adlı dördüncü kısımı, karar alma sürecine katılma, denetleme ve bölge yönetimleri yerine geçerek karar verme, bağlılık (sadakat), ülkesel bütünlük ve uyum alt başlıklarını içermekte ve 18 ile 28. Maddeler arasındaki 11 maddeyi kapsamaktadır.

‘Karar alma sürecine katılma’ alt başlığı altında yer alan üç maddeye göre, yetkilerini, temel çıkarlarını ya da özerk bölgesel yönetimin kapsamını etkileyen konularda, bölgesel yönetimlerin devlet kararlarının alınmasına, üçüncü bölümde tanımlandığı biçimde katılma hakları olacaktır. Bu katılım, karar alma organlarında temsil edilme yöntemiyle ya da devlet ve ilgili bölgesel yönetimler arasında danışma ve müzakereler aracılığıyla sağlanacaktır. Uygun olan yerlerde, katılım, devlet yetkilileri ile bölgesel yönetimlerin temsil organları arasındaki danışma ve müzakereler yoluyla da sağlanabilecektir.

Devletin yaptığı ve özerk bölgesel yönetimin kapsamını veya yetkilerini ilgilendiren uluslararası görüşmelerde ve anlaşmaların uygulanmasında, bölgesel yönetimler ya da onların temsil organları, anayasanın ya da yasaların olanaklı kıldığı ölçüde, uygun organlar ya da yöntemlerle temsil edilecekler ya da onlara danışılacaktır.

‘Denetleme ve Bölge Yönetimleri yerine geçerek karar verme’ alt başlığı altında yer alan dört maddeye göre, merkezi yönetimler tarafından bölgesel yönetimler üzerindeki her türlü denetim, normal olarak, sadece bu yönetimlerin eylem ve işlemlerinin yasalarla uygunluğunu sağlamak amacıyla yapılacaktır (hukuka uygunluk denetimi). Bununla birlikte, kendilerine devletçe aktarılmış yetkilerin denetimi bir yerindelik değerlendirmesini de içerebilecektir.

Bölgesel yönetimlerin idari denetimi, ancak anayasa ve yasalarla belirlenmiş durumlarda ve yöntemlerle gerçekleştirilebilir. Bu denetim, işlemler yapıldıktan sonra uygulanacaktır. Alınacak her önlem, korunması amaçlanan çıkarların önemiyle orantılı olmalıdır.

Ulusal ya da federal yönetimler, bölgesel yönetim organlarının yerine geçerek yapacakları geçici görevlendirmelere ilişkin yetkilerini sadece istisnai durumlarda ve anayasa ve yasalarla belirlenen yöntemlerle gerçekleştirebilirler. Bu yetki, bölgesel yönetimlerin kendilerine verilen yetkilerin uygulanmasında ciddi biçimde başarısız oldukları belirli durumlarla sınırlandırılacaktır. Bu yetkiden, korunması amaçlanan çıkarlar doğrultusunda, orantısallık ilkesine uygun olarak faydalanılacaktır.

Bölge yönetiminin yerine geçerek karar verme önleminin sonucu olan karar alma yetkisi, yalnızca ilgili bölgesel yönetimin çıkarları doğrultusunda çalışan personele verilecektir. Devletçe aktarılmış sorumlulukların söz konusu olduğu olaylar bu durumun dışındadır.

‘Bağlılık (sadakat), ülkesel bütünlük ve uyum’ alt başlığı altında yer alan dört maddeye göre,bölgesel yönetimler ve merkezi yönetim arasındaki ilişki, karşılıklı sadakat ve eşit saygınlık ilkeleri üzerinde temellendirilecek ve devletin birliğine, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygıyı gerektirecektir.

Özerk bölgesel yönetim, merkezi yönetim ile bölgesel yönetimler arasındaki ilişkilerde olsun, bölgesel yönetimler ve diğer yerel yönetim birimleri arasındaki ilişkilerde veya bölgesel yönetimler ve yurttaşlar arasındaki ilişkilerde olsun, zorunlu olarak her devletin ülke düzeyinde örgütlenmesine saygılı olmayı ve hukukun üstünlüğüne uyum sağlamayı gerektirir. Bölgesel yönetimler Anayasadan ve hukuktan kaynaklanan zorunlulukları yerine getirmeyi sağlamak için gerekli bütün önlemleri alacaklardır.

Özerk bölgesel yönetim uygulaması, merkezi yönetimin ekonomik ve sosyal uyum hedeflerine ve ülke çapında benzer yaşam şartlarına ulaşmayı ve dengeli kalkınmayı amaçlayan çalışmalarına, bölgesel yönetimler arasında bir dayanışma ruhuyla katkıda bulunacaktır.

Birinci Bölümün ‘özerk bölgesel yönetimin korunması’ adlı beşinci kısmında yer alan üç maddeye göre, bölgesel yönetimler anayasalarla belirlenebilirler ya da yasayla kurulabilirler. Bir defa kurulduktan sonra, bölgelerin varlığı anayasa ya da yasa tarafından güvence altına alınır ve yalnızca kendilerini kuran yasanın ya da anayasanın tamamen aynı yöntemle değiştirilmesi koşuluyla kaldırılabilirler.

Bölgesel yönetimler, kendi yetkilerinin serbestçe kullanılması ve iç hukuk tarafından belirlenmiş olan özerk bölgesel yönetim ilkelerine uyulmasının sağlanması amacıyla yargı yoluna başvurma hakkına sahip olacaklardır.

Bölgesel sınırlar ilgili bölge yönetimlerine önceden danışılmadan değiştirilemeyecektir. Önceden danışma bir halk oylaması ( referandum) biçiminde yapılabilir.

Çerçeve Belgesi’nin 2. Bölümü “Bölge Yönetiminin Organları ve İç Örgütlenmesi (Bölgesel Demokrasi)” adı altında düzenlenmiştir. Bu bölümde, özerk örgütlenme, bölge yönetiminin organları, görev koşulları, bölge yönetiminin yapısı, iyi yönetim (yönetişim) adı altında yer alan beş kısım, 32 ile 43. Madde arasındaki toplam 12 maddeyi kapsamaktadır.

‘Özerk örgütlenme’ kısmında yer alan 32. Maddeye göre, bir anayasa ya da yasa, bölgelere, kendi statüleri ve kurumları dahil, iç örgütlenmelerini belirleme hakkını tanıdığı durumlarda, bu hakkı mümkün olduğunca geniş biçimde tanımlayacaktır.

‘Bölge yönetiminin organları’ nı belirleyen maddelere göre, bölge yönetimlerinin bir temsili meclisi bulunacaktır. Bu meclis tarafından doğrudan doğruya yerine getirilmediği yerlerde, yürütme sorumluluğu, yasa tarafından belirlenen koşullara ve yöntemlere uygun biçimde, meclise karşı sorumlu bir kişiye ya da organa verilecektir. Yürütme organının doğrudan halk tarafından seçildiği yerlerde, bu organın mutlaka meclise karşı sorumlu olması gerekmez, ancak eylemlerinden dolayı meclise hesap vermesi gerekir.

Özerk bölgesel yönetim hakkı, doğrudan, serbest ve gizli oy ile seçilmiş meclisler tarafından kullanılacaktır. Bu kural, yasanın izin verdiği durumlarda, yurttaşlardan oluşan meclislere, halkoylamasına ya da yurttaşların doğrudan katılımına olanak veren diğer yöntemlere başvurulabilmesini hiçbir şekilde etkilemeyecektir.

Bölge meclisleri, genel oy ilkesine dayanan serbest ve gizli oy yöntemiyle doğrudan seçilecektir. Ya da bölgeyi oluşturan özerk yerel yönetimlerin halk tarafından seçilmiş temsilcilerince - kendi aralarından- seçecekleri üyeler aracılığıyla, dolaylı olarak seçilecektir.

‘Görev koşulları’ kısmında yer alan iki maddeye göre, seçilmiş bölge temsilcilerinin görev koşulları, görevlerin serbestçe yerine getirilmesi olanağını sağlayabilmelidir. Görev koşulları uygun bir mali ödenek tahsis edilmesine ya da söz konusu görevlerin yürütülmesi sırasında yapılacak masrafların uygun biçimde tazminiyle birlikte, uygun olan durumlarda da kazanç kaybının bütünüyle ya da kısmen karşılanmasına veya yapılan iş karşılığında ücret ve buna karşılık olan sosyal sigorta primlerinin ödenmesine olanak sağlayacaktır.

Meclis üyeleri, bu meclisin toplantıları boyunca kendilerini özgürce ifade etme hakkına sahip olacaktır. Temsil göreviyle bağdaşmadığı düşünülen işlevler ve eylemler yasayla belirlenecektir.

Seçilmiş bölge temsilcilerine karşı yaptırımlar uygulamanın mümkün olduğu yerlerde, bu yaptırımlar yasayla belirlenmeli, korunmaya çalışılan çıkarın önemiyle orantılı olmalı ve yargı denetimine tabi olabilmelidir. Görevin askıya alınması ve göreve son verilmesi sadece istisnai durumlarda öngörülebilmelidir.

‘Bölge yönetiminin yapısı’ adlı kısımdaki üç maddeye göre, bölge yönetimleri kendi mal varlıklarına, kendi yönetimlerine ve kendi personellerine sahip olacaklar ve yasaların çizdiği çerçeve içinde, yönetim sistemlerinin iç yapılanmalarını ve organlarını özgürce belirleyeceklerdir.

Bölge yönetimlerinin personelinin çalışma şartları kamu hizmetinin genel ilkelerine uygun ve liyakat ve yeteneğe göre yüksek nitelikli eleman çalıştırılmasına imkan verecek şekilde olacaktır. Bu amaçla ilgililere uygun eğitim fırsatları, ücret ve ilerleme olanakları sağlanacaktır.

‘İyi yönetim (yönetişim)’ olarak düzenlenen kısımda yer alan maddelere göre, bölge yönetimleri, kamu hizmetlerinin görülmesinde yurttaşların katılım haklarını kullanmalarını cesaretlendirecek ve yönetimi halka daha yakın duruma getirmeyi amaçlayacaklardır.

Özerk bölgesel yönetim uygulaması, karar alma sürecinde bilgilendirme ve alınan kararların değerlendirilebilmesi ilkelerine uygun olacaktır. Aynı zamanda, esneklik, açıklık, saydamlık, katılım ve kamuya hesap verebilirlik hedeflerini gözetecektir.

Bölgesel düzeyde kamu görevlerinin yerine getirilmesi, iyi yönetim ve kamu hizmetlerinde iyi kalite ilkelerine uygun olacaktır.

Çerçeve Belgesi’nin 3. Bölümü “ Mali Durum” adı altında düzenlenmiştir. Bu bölümde, kaynaklar, mali denkleştirme ve transferler, borçlanma adı altında yer alan üç kısım, 44 ile 53. Madde arasındaki toplam 10 maddeyi kapsamaktadır.

‘Kaynaklar’ kısmında yer alan dört maddeye göre, bölge yönetimleri, yetki ve sorumluluklarıyla uyumlu ve bu yetkilerini etkin biçimde yerine getirmelerine izin verecek, öngörülebilir nitelikte kaynaklara sahip olacaklardır.

Bölge yönetimleri, görevlerini hayata geçirmek için, kendi kaynaklarını serbestçe düzenleyebilmelidirler. Kendi öz yetkilerinin uygulamasında bölge yönetimleri, özellikle, serbestçe kullanabilecekleri kendi öz kaynaklarına dayanabileceklerdir. Bu kaynaklar, yasalara uygun olarak, bölgesel vergileri, bölgesel yönetimler tarafından belirlenen diğer gelirleri, devlet vergilerinden ayrılan belirli payları, devleti ve bölgeyi oluşturan yerel yönetimler tarafından belli bir amaca yönelik olmaksızın sağlanan fonları kapsayabilir.

Bölge yönetimlerine sağlanan kaynakların dayandığı mali sistemler, görevin yürütülmesi için gereken harcamalardaki gerçek artışların olabildiğince izlenebilmesine olanak tanımaya yetecek ölçüde çeşitlilik arz etmeli ve esneklik taşımalıdır.

‘Mali denkleştirme ve transferler’ kısmında yer alan beş madde mali bakımdan güçsüz olan bölgelerle ilgili düzenlemeleri kapsamaktadır.

Mali olarak daha zayıf olan bölge yönetimlerinin korunması, potansiyel mali kaynakların ve karşılanması gereken mali yükün eşitsiz dağılımının etkilerini gidermeye yönelik mali denkleştirme yöntemleriyle ya da buna eş önlemlerle sağlanacaktır. Bu yöntemler ve önlemler, bölge yönetimlerinin mali kaynaklarının yönetsel özgürlüklerini engelleyecek ölçüde kısıtlanması sonucunu doğurmamalıdır.

Bölge yönetimlerine devletçe yapılan mali transferler, bölgesel yetkilere ilişkin tarafsız ölçütlere dayandırılan, önceden belirlenmiş kurallara uygun olarak yürütülecektir. Bölge yönetimlerine yapılan bağışlar, mümkün olduğunca, belirli projelerin finansmanı için verilen özel tahsisli fonlar niteliğinde olmayacaktır.

Bölge yönetimlerine yapılan mali transferler, görevlerini yerine getirirken, takdir haklarını kullanan bu yönetimlerin temel özgürlüklerini sınırlamayacaktır. Bu transferler yasaların koyduğu kurallar doğrultusunda yürütülecek ve bölgenin görevleriyle ilgili nesnel ölçütlere dayalı olacaktır.

Bölge yönetimlerine yapılacak her görev aktarımı, o görevi yerine getirmeye yetecek mali kaynakların transferiyle birlikte gerçekleştirilecektir.

‘Borçlanma’ kısmında yer alan 53. Maddeye göre, bölge yönetimleri, sermaye yatırımlarının finansmanı için yasayla belirlenen sınırlar içinde, sermaye piyasasından borçlanabileceklerdir.

“Ulusal ve Uluslararası İlişkiler” adı altında düzenlenen ve 54 ile 56. Maddeler arasındaki üç maddeyi kapsayan Çerçeve Belgesi’nin dördüncü ve son bölümü, bölgelerin geliştirecekleri ilişkiler hakkında hükümler içermektedir. Buna göre, bölge yönetimlerine, yasaların çizdiği çerçeve içinde ve görevli oldukları konularda, birlikler kurma ve bölgelerarası işbirliği çalışmalarında görev üstlenebilme hakkı sağlanacaktır.

Ulusal hukukun ya da Avrupa hukukunun izin verdiği ölçüde, bölge yönetimleri, Avrupa kurumlarının çalışmalarına katılma veya bu amaçla oluşturulmuş organları aracılığıyla temsil edilme hakkına sahip olacaktır.

Bölge yönetimleri, bu yönetimlerin uluslararası örgütlerine üye olabilirler; kendi yetkileri çerçevesinde ve yasalara, uluslararası sorumluluklara ve devletin dış politikasına uygun olarak, diğer ülkelerin yerel yönetimleriyle işbirliği yapabilirler.

5.3.4. Çerçeve Belge Hakkında Değerlendirme

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı gibi, Konsey üyesi ülkeler tarafından anlaşma formunda kabul edilmiş bir metin olmasa da, Avrupa Konseyi Bölgesel Demokrasi İçin Başvuru Çerçeve Belgesi’nin, Helsinki ilkelerine ve Kongre tarafından kabul edilmiş olan Avrupa Bölgesel Yönetimler Özerklik Şartı’na dayandırılması ve Bakanlar Konferansı’nda kabul edilmesi, bu belgenin politik gücünü ve içerdiği başvuru kaynaklarının bir yasal dayanağa sahip olduğunu göstermektedir.

Başvuru Çerçeve Belgesi, bir yandan kendi bölgesel yönetimlerini kurmaya ya da bunlarda reform yapmaya karar veren ülkelere bir “esin kaynağı” olarak hizmet ederken, diğer yandan da, Konsey’e üye ülkelerde bölgesel demokrasiyi izleme görevi yapılırken dayanılan siyasal başvuru ilkelerinin bir parçası olarak işlev görecektir.

Esnekliği, alternatif tercihleri ve sunduğu bölgesel seçeneklerin geniş ölçeği sayesinde metin, federal, bölgeselleşmiş ya da sadece yerelleşmiş ülkeler için de kullanılabilir niteliktedir.

Başvuru Çerçeve Belgesi’nden yararlanmak isteyen ülkeler ya da bunu arzulayan bölgesel unsurlar, bu belgenin 25. Maddesinde altı çizilen “bölgesel yönetimler ve merkezi yönetim arasındaki ilişki, karşılıklı sadakat ve eşit saygınlık ilkeleri üzerinde temellendirilecek ve devletin birliğine, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygıyı gerektirecektir” ilkesine unutmamak zorundadırlar (Erbay ve Keleş, 2013: 38).

5.4. Yerel Yönetimlerin Doğrudan Taraf Olduğu Bir Sözleşme: Avrupa Kentsel Şartı

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi tarafından 1992 yılında kabul edilen Kentsel Şart, kentleri, ilk defa, toplumların karşılaştığı sorunların çözümünde rol alabilecek “ortak oyuncu”94 olarak görerek Avrupa’da çığır açan bir girişimdi.95

Avrupa Kentleri, Kentsel Şartın kabul edildiği tarihten beri, küreselleşmenin ön cephesinde yer almışlar, yeni teknolojik, ekolojik, ekonomik ve sosyal koşulların sonuçlarına uyum sağlamak için Avrupa’da harcanan çabaların odağı haline gelmişlerdir. Yaşanan değişimlere yanıt olarak, Kongre 29 Mayıs 2008 tarihinde, yerel yönetimlerin politikalarına öncü olması amacıyla “Avrupa Kentsel Şartı II-Yeni Bir Kentlilik İçin Bildirge” sini kabul etmiştir. Avrupa’nın kentsel “müktesebatını” içeren Bildirge, ilk Kentsel Şartı yeni gelişmelere uygun hale getirerek, kentsel yaşam için yeni bir yaklaşım sergilemekte ve Avrupa ülkelerini sürdürülebilir kentler ve yerleşimler için harekete geçirmeyi hedeflemektedir(coe.int , 2013).

Kentsel Şart II’ nin metni, kentleri yeni sorunlara yanıt verebilecek şehir planlaması ve yönetim gücüne kavuşturan bir ilkeler ve kavramlar bütününden oluşmaktadır. Şart, yeni bir kentsel yaşam kültürü için kapsamlı bir yaklaşım ve ayrıntılı bir model sunmaktadır.

Kentsel Şart II’ye göre, kent planlaması, gelişme ve yönetim şu ana hedeflerin gerçekleştirilmesine öncülük etmelidir:

• Yurttaşların ilgi ve gereksinimlerinin ana öncelik olduğu “yurttaşlar için kentler” ;

• Yerel ve küresel çevreye saygılı olan “sürdürülebilir kentler”;

• Kendi içinde ve diğer kentlerle, mümkün olan en büyük sosyal uyumu geliştirmeyi taahhüt eden “uyumlu kentler”;

• Yaratıcı çeşitliliğe verimli alanlar sağlayan, bilgi ve yeniliklerin öncülüğünü yapan, bilim ve kültürün merkezi olarak “modern kentler” (coe.int , 2013).

Kentsel Şart II’ nin metninde, bu hedeflerin yanı sıra, Avrupa’nın kentleri ve yerleşimlerine ilişkin, aşağıda özetlenen, bazı önemli saptamalar yer almakta, bazı sorunlara değinilmekte ve bunların çözümlerine yönelik ilkeler ve düşünceler ileri sürülmektedir(coe.int , 2013):

Kentler, artan nüfus ve göç, kenar mahallelerde yaşanan krizler, yayılan yerleşimler, otomobil kullanımındaki aşırı çoğalma gibi etkileri yaygın sosyal ve ekonomik değişimlerle ve özellikle çevresel sorunlarla karşı karşıyadır.

Çok yönlü bu sorunların çözümü amacıyla, ekonomi, toplum ve çevre arasında ulaşılacak yaşamsal bir uzlaşma için en uygun ortamı oluşturan Avrupa’nın kentleri ve yerleşimleri, gelecek nesillere aktarılması gereken sosyal, ekonomik ve kültürel değerlerdir.

Kentlilerin bizzat kendilerine ait olan Avrupa kentlerinin ve yerleşimlerinin, özellikle katılım açısından, demokrasinin yeni isteklerini dikkate alan bir kentsel yönetişim modeli oluşturma sorumlulukları vardır.

Yaratıcı çeşitliliği destekleyen ve yenilikçilik için önemli bir güç oluşturan kentler ve yerleşimler, kişisel gelişim, öğrenme ve bilgiye erişme açısından en uygun ortamlardır; sınırları içinde var olan çoklu kimlikleri ve kültürleri bir araya getirme ve bunların karşılıklı olarak birbirlerini zenginleştirmesini sağlama potansiyeline sahiptirler.

Refahın öncü güçleri ve küreselleşme sürecinin önemli oyuncuları olan bu yerleşimler, Avrupa’nın gelecekteki kalkınma biçimi olan bilgi temelli ekonomiler için uygun bir ortam oluşturmaktadır.

Gelişmedeki önceliklerin merkezinde olan kentler ve yerleşimler, her şeyden önce, oralarda yaşayanlar, yani kentliler için kurulmuştur; ancak bunlar aynı zamanda, yerel ve küresel çevreye saygılı, sürdürülebilir yerleşimlerdir.

Bu bağlamda, Kentsel Şart II’yi destekleyenler için, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın içerdiği değerlerin ve ilkelerin, özellikle kentlilerin “ katılım hakkının” yerel düzeyde yaşama geçirilebileceğine olan inanç ve “yerellik” (subsidiarity) ilkesine olan bağlılık geçerliliğini korumaktadır.

Geniş kentsel alanların yönetilmesinin karmaşıklığı dikkate alındığında, bu ilkeleri uygulamak ve sorumlulukları gerçekleştirmek için, açık ve kesin bir şekilde tanımlanmış, demokratik yöntemlerle seçilmiş ve “kentsel yönetişim” ilkesinden uzaklaşmayan yönetimlere gereksinim olduğu görülmektedir.

Belirtmek gerekir ki, kentsel yayılma, ulaşım ve iletişim altyapısı, konut hakkı, çevrenin korunması gibi konular, yalnızca yerel yönetimlerin kapsamıyla sınırlandırılamaz; bu konuların bölgesel, ulusal ve Avrupa düzeyinde, dengeli ve saygılı bir ortaklık içinde düzenlenmesi gerekli ve olanaklıdır.

Kentsel alanlarda daha da özel bir şekil alan ve tehlikeler yaratan çevre sorunlarına karşı önlemler almanın ötesinde, kentler ve yerleşimler, küresel çevrenin korunması, iyileştirilmesi ve yönetiminde de önemli roller oynayacaklardır.

Çevre sorunlarıyla baş edebilmek için, sürdürülebilir bir kentsel kalkınmanın, büyümeleri denetim altında tutulabilen farklı kent formları ve farklı ulaşım modelleri çevresinde düzenlenmesi gerekir. Kentler ve yerleşimlerde gerçekleştirilecek sürdürülebilir kentsel kalkınmanın, “sosyal eşitlik” isteği olmadan düşünülemeyeceği de unutulmamalıdır.

Arzu edilen kentler ve yerleşimler, herkesin iyi bir yaşam kalitesine sahip olduğu, özellikle eğitim, sağlık, kültür ve konut sektörlerinde sağlanan hizmetlerde istenen niteliğe erişebildiği yerleşimlerdir. Buralar, aynı zamanda uyumlu, dışlayıcı olmayan, farklılaşmış ve üstün yaşam düzeyine ulaşmış bir toplum yaratma hedefini de yansıtan, gerçek bir toplumsal karışımın yer aldığı alanlar olacaktır.

Toplumların kendine özgü birer değeri olan kentler ve yerleşimler için, bugünkü gelişmelerin çeşitli tehlikeler içerdiği ve demokratik, kültürel, sosyal ve ekonomik bağlamda önemli sorunlarla karşı karşıya oldukları unutulmamalıdır.

Kendilerine özgü geçmişleri, kişilikleri ve çeşitlilikleri ile Avrupa için bir fırsat olan kent ve yerleşimlerin tek bir gelişme modeline bağlı kalmaları düşünülemez. Ancak, sürdürülebilirlik hedefine ulaşmaya çalışırken kent ve yerleşimlerin bakış açılarını salt yerel ölçekle sınırlamamaları, diğer yerel katmanlarla işbirliklerine gitmeleri ve ağlar kurmaları kolaylaştırıcı bir rol oynayacaktır.

Kentsel Şart II, Avrupa’nın kentleri ve yerleşimleri için, değerlerin paylaşımına ve deneyimlerin karşılıklı alışverişine dayalı yeni bir kentsel proje oluşturmak amacıyla yapılan bir çağrıdır. Bu çağrının amacı, bir yandan “kentler ve yerleşimlerin kendi bireyselliklerini koruması”, diğer yandan ortak insani değerlerin, bireysel özgürlüklerin, ekonomik zenginliğin, sosyal dayanışmanın, yeryüzüne ve canlı kültüre gösterilen ilginin, Avrupa’nın geneli ve geleceği bağlamında içselleştirilerek sürdürülmesidir.

5.5. Avrupa Birliği ve Yerel Yönetimler

Yurttaşlarına daha iyi hizmet verebilmek amacıyla, halka en yakın yönetim birimi olan yerel yönetimlere büyük önem veren Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde tek bir yerel yönetim modeli yoktur. Birlik düzenlemeleri, örgütlenme biçimi ve görev ayrımı gibi yerel yönetim sistemine ilişkin konularda üye ülkelere herhangi bir yaptırımda bulunmaz. Ancak, Avrupa Birliği, sınırları içindeki yerel yönetimlerde uygulanmak üzere, en temel özelliği demokratik ve katılımcı bir yönetim olan, ortak bir “yönetişim” anlayışı geliştirmeyi hedeflemektedir.

Avrupa Birliği tarafından benimsenen “İyi Yönetişim” ilkesi uyarınca, yerel yönetimlerin çalışmaları yurttaşların denetimine açık olmalı, kamu hizmetleri etkin ve katılımcı bir şekilde sunulmalı ve bu nitelikler sürdürülebilir kılınmalıdır.

Tek bir modelin dayatılmadığı, ancak yerelleşme, katılım, açıklık ve hesap verilebilirlik gibi ortak anlayış ve ilkelerin geliştirildiği Birlik üye ülkelerinin yerel yönetimlerine özgü ortak özelliklerden bahsetmek mümkündür.

Avrupa Birliğine üye ülkeler, yerel yönetimlerin geliştirilmesi ve yerel demokrasinin artarak güç kazanması anlayışını önemli bir ortak değer olarak benimsemektedir. Bu anlayışı uygulamaya aktaracak ilkelerin başında ise “yerellik ilkesi” gelmektedir.

5.5.1.Yerellik İlkesi (Subsidiarity)96

1993 yılında yürürlüğe giren ve Avrupa Birliği’ni kuran Maastricht Antlaşması ile birlikte, yerellik ilkesi, Avrupa Birliği’nin temel ilkelerinden biri olarak benimsenmiş ve hukuken bağlayıcılık kazanmıştır. Ancak bu kavram, Maastricht Antlaşması öncesinde de tartışılmakta ve gündeme gelmekteydi.

Yerellik ilkesi Avrupa Topluluğu’nun kurucusu Antlaşması olan 1951 tarihli Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Antlaşması’nın 95.maddesinde, 1972 Spinelli Raporu’nda ve Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan 1985 tarihli Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartında yer almıştır. 1994 Avrupa Birliği Parlamentosu Yerel Yönetimler Konferansında yerellik ve yerel demokrasi “Avrupa Birliği’nin temel ilkeleri” arasında sayılmıştır (Özcan, 2002: 646-647).

Avrupa Birliği Parlamentosu tarafından hazırlanan 1984 tarihli Avrupa Birliği Antlaşma taslağında yerellik ilkesi, bir taraftan yetki bölüşümü kuralı olarak, öte yandan yetki kullanımı kuralı olarak yer almıştır. 1986 tarihli Avrupa Tek Senedi’nde yerellik ilkesi ilk defa çevre politikaları ile ilişkili olarak antlaşma hukukuna girmiştir (Metin ve Altan,2011: 134)

Avrupa’nın bütünleşmesinde yerel ve bölgesel yönetimlerin işlevine önem kazandırması açısından 1993 tarihli Maastricht Antlaşmasında yapılan iki düzenlemeden birincisi subsidiaritiy (yerellik) ilkesidir.97 Antlaşmanın, genel anlamda demokrasinin, özel olarak da yerel ve bölgesel demokrasinin bir güvencesi olarak, 3/B maddesine konan yerellik ilkesi, bir yönüyle, Avrupa Birliği ile üye devletler arasında yetkilerin kullanımını düzenleyen ilkedir. Bu ilke uyarınca, münhasır yetkisine girmeyen alanlarda Avrupa Birliği, ancak öngörülen eylemin amaçlarının üye devletler tarafından gerektiği şekilde gerçekleştirilemeyeceği ve söz konusu eylemin boyutları ve etkileri itibarıyla kendisi tarafından daha iyi yerine getirilebileceği durumlarda harekete geçebilmektedir. Aksi takdirde söz konusu eylem; ulusal, bölgesel ya da yerel düzeyde, üye devletler tarafından gerçekleştirilmektedir. (DPT, 2004:42-43).98

Maastricht Antlaşması’nda siyasal birlik konusunda uluslararası uzlaşmanın sağlanması, siyasal gücün aşırı bir şekilde Brüksel’de toplanmasına karşı bir güvence olarak görülen bu ilke sayesinde gerçekleşmiştir.Öte yandan, bu ilkeyi sadece AB ile ulus devletler arasındaki işbölümü açısından yorumlamak da doğru olmaz. İlke, ülke-altı yönetim düzeylerinde de geçerli olacak, ulus-devletin merkezi ile alt bölgeleri arasındaki işbölümünü belirlemekte uygulanacaktır. (UNDP&TESEV, 2005:94).

Maastricht Antlaşması’nın A maddesinin 2. paragrafında yer alan ve “kararların, halka olabildiği ölçüde yakın düzeylerde alınması gerektiğini” belirten kuralın, yerelliğe verilen önemin bir başka göstergesidir.99

Gerek Avrupa Birliği kurumları gerekse Avrupa Konseyi’nin büyük önem atfettiği "yerellik" ilkesi, bu yönüyle,yerel ve bölgesel yönetimlere daha çok yetki aktarılarak özerkliklerinin arttırılmasını öngörmektedir.

Yerellik ilkesi gerçekte, yönetimin tüm alanlarında uygulanabilecek örgütleyici bir ilkedir. Yerellik, yönetim alanında gerçekleştirilen çalışmaların ve alınan tüm kararların amaca uygun etkiye sahip olabilmesi için halka en yakın yerlerde yapılması gereğini anlatmaktadır. Yerel ve bölgesel yönetimler, yönetimin birçok alanında bu özelliğe sahiptir (IULA-EMME, 2005:194-195).

Ancak, bu ilkeye ve içeriğine bütüncül bir açıdan yaklaşanlar, konuyu sadece halka yakınlık açısından değerlendirmemektedir.Yerellik ilkesi, yalnızca kamu hizmetlerinin sunulmasını değil aynı zamanda en uygun ölçekte gerçekleştirilmesini öngörmektedir. Başka bir deyişle, yerellik ilkesine göre, toplumda sorumluluklar en verimli ve uygun düzeyde ele alınmalı, karar verilmeli ve hayata geçirilmelidir. Yerel demokrasiyi ve yerel özerkliği destekleyen yerellik ilkesi için, hizmetlerin optimizasyonu ve verimliliği de benzer bir önem taşımaktadır (Yılmaz, 2005:138).

Bu düşünceyi paylaşanlara göre, yerellik ilkesiyle, gerçekte, aşağıdan yukarıya doğru bir yönetsel yapı oluşturulması amaçlanmamaktadır. Yani, istenen, yalnız bir alt basamaktaki örgütün belli bir görevi yerine getirmeye gücünün yetmediği durumlarda, üst düzeyde bulunan örgütün (Birlik’in) işe karışmasına olanak veren bir yapının oluşturulması değildir. Kastedilen optimizasyon ve etkinlik ilkelerine uygun olarak çalışan bir yapı oluşturmaktır (Keleş, 2006:84).

1997 tarihli Amsterdam Antlaşması yerellik ilkesiyle ilgili yeni bir düzenleme getirmemiş, Maastricht Antlaşması’ndaki hükümler Antlaşma’nın 5. Maddesinde yer almıştır. Ancak, Avrupa Birliği’nin “yerellik ilkesine uyma yükümlülüğünün” açıkça Amsterdam Antlaşma’nın metninde öngörülmesi önemlidir.

Yerellik ilkesi, Avrupa Birliği Zirvesinde Devlet ve Hükümet Başkanları tarafından 2007 yılında imzalan ve 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması’nın 3b maddesinin 1 ve 3. fıkralarında yer almıştır. Yapılan bu düzenlemelerle yerellik ilkesinin yargısal denetimi güçlendirilmiş, hem ulusal parlamentolar hem de bölgeler komitesi, yerellik ilkesine uyulup uyulmadığının yargısal yoldan denetlenmesini isteme hakkına sahip olmuşlardır. (Metin ve Altan,2011:138-139)

5.5.2. Bölgeler Komitesi

Avrupa Birliği içerisinde yerel yönetimler hem birlik politikalarından etkilenmekte, hem de Birlik politikalarını etkilemektedirler. Dolayısıyla Birlik-yerel yönetim ilişkileri tek yönlü değil, karşılıklıdır. Bu etkileme mekanizmaları içerisinde Bölgeler Komitesi, Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Komitesi (CEMR), Avrupa Bölgeler Konseyi (AER), EUROCITIES ya da METREX gibi Avrupa’da örgütlenmiş yapılar sayılabilir (Mengi, 2007: 102).

Sözü edilen örgütlenmeler içinde yer alan Bölgeler Komitesi, Avrupa Birliği içinde bölge yönetimleri ve yerel yönetimlerin sesi olarak nitelendirilmektedir.100 Avrupa Birliği yurttaşlarının önemli bir kısmı, yerel ve bölgesel olarak seçilmiş temsilcilerin kendilerini Avrupa Birliği düzeyinde daha iyi temsil etme niteliğine sahip olduklarına inanmaktadır (cor.europa.eu, 2013).

Avrupa Birliği’nin yaptığı yasal düzenlemelerin neredeyse dörtte üçünün yerel ve bölgesel düzeye doğrudan etkisi vardır.Bu nedenle, Avrupa Birliği yurttaşları bu düzenlemelerin yapılma sürecine dahil edilmeli ve yurttaşlara en yakın seçilmiş yönetimlerin görüşleri alınmalıdır.

Bölgeler Komitesi, bölgesel ve yerel temsilcilerin Avrupa Birliği’ndeki meclisidir. Bölge başkanları, belediye başkanları ve bölge ve kentlerin seçilmiş temsilcilerinden oluşan 344 üyesi vardır.

Aslında, seçildikleri bölge ve kentlerde yaşayan ve buralarda çalışan üyeler hem seçmenleriyle sürekli ilişki içindedirler, hem de Avrupa Birliği’nin karar alma ve yasa yapma sürecinde seçmenlerinin sesi olurlar ve onların Avrupa Birliği’ndeki gelişmeleri izlemelerini sağlarlar (cor.europa.eu, 2013).

Kuruluş tarihi olan 1994 yılından beri Bölgeler Komitesi, Avrupa Birliği’ni kendi yurttaşlarına yakınlaştırmaya çalışmaktadır. 2009 tarihli Lizbon Antlaşması Bölgeler Komitesi’nin rolünü genişletmiş ve tanınmasını güçlendirmiştir.

Lizbon Antlaşması yürürlüğe girdiğinden beri, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği Konseyi, aşağıda belirtilen alanlarda yürüttükleri yasal süreçlerde Bölgeler Komitesi’ne danışmak zorundadırlar: ekonomik ve sosyal uyum, Avrupa Taşımacılık Ağı, sağlık, eğitim ve kültür, istihdam, sosyal politika, çevre, taşımacılık, mesleki eğitim, sivil savunma, iklim değişikliği ve enerji (cor.europa.eu, 2013).

Yerellik, yakınlık ve ortaklık Bölgeler Komitesi’nin üç temel ilkesini oluşturmaktadır. “Yerellik” ilkesine göre, Avrupa Birliği kararları olabildiğince halka yakın biçimde alınmalı ve ulus, bölge ya da yerel düzeyde daha etkin biçimde yerine getirilecek alanlarda Avrupa Birliği düzeyinde hiçbir eylem yapılmamalıdır. Yerellik prensibi ihlal edildiğinde, Bölgeler Komitesi’nin bunu Avrupa Birliği Adalet Divanı’na götürme hakkı vardır.

“Yakınlık” ilkesine göre, yönetişimin her düzeyi halka yakın olmak zorundadır. Ulusal, bölgesel ve yerel yönetimlerin eylemlerinde açıklık, demokratik sürece halkın katılımını sağlayan temel unsurdur.

“Ortaklık” ilkesine göre, yönetişimin dört düzeyi - Avrupa Birliği, ulusal, bölgesel ve yerel- “Avrupa’da iyi yönetişimi” sağlamak için sıkı işbirliği yaparlar. Yönetişimin bu dört düzeyi de vazgeçilmezdir ve karar alma süreçlerine dahil edilmek zorundadırlar (cor.europa.eu, 2013).

5.5.3. Uyum Sürecinde Türk Yerel Yönetim Sisteminde Yapılan Bazı Düzenlemeler

Avrupa Birliği’nin yerel yönetim ve yerelleşme alanında Türkiye’den beklentileri hem “Katılım Ortaklığı Belgesinde” hem de İlerleme Raporlarında gündeme gelmiştir. Ayrıca, Avrupa Konseyi’nin Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ile ilgili beklentileri de, AB uyum politikalarının bir parçası olarak değerlendirilebilir (Mengi, 2007: 104).

Avrupa Birliği’ne katılacak ülkelerin uyum sürecinde Birlik müktesebatına101 göre yapması gereken değişikliklerin içinde yerel yönetimler alanında gerçekleştirilecek düzenlemeler önemli bir yer tutmaktadır. Avrupa Birliği’nde kamu yönetimi içinde yerel yönetimlerin yapısı esas olarak yerellik ilkesi çerçevesinde tanımlanmakta ve yerel ölçekte demokratik yaşamın güvencesi olarak öne çıkmaktadır (UNDP&TESEV, 2005:94).

Türk kamu yönetiminde Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde102 yönetsel reform çabaları gerçekleştirilirken, yerel yönetimler alanında, yerelleşme ilkesi doğrultusunda düzenlemelerin yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir. 1990’lı yıllarda devletin küçültülerek yerel yönetimlerin güçlendirilmesi anlayışının ön plana çıkmasında önemli etkenlerden biri Avrupa Birliği ilişkileri olmuştur (Gül ve Özgür, 2004:190-191).

Helsinki Zirvesinde (1999) aday ülke statüsü onaylandıktan sonra, Türk yönetim sisteminde yapılan değişikliklerde, başta yerellik ve bölgeselleşme alanları olmak üzere, Avrupa Birliği müktesebatının etkisinin arttığı görülmektedir.103

Artan bu etkinin yansıması olarak, 2003 yılında alınan bir Bakanlar Kurulu Kararı’nda “Kamuda Yönetişim’in Güçlendirilmesi”104 başlığı altında yerel yönetimlerle ilgili bazı temel değerlendirmeler yapılmış ve hedefler belirlenmiştir. Buna göre, yetersiz yerel kaynaklar ve ağır bir merkezi denetim altında çalışan yerel yönetimler, Türkiye’nin taraf olduğu Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na uygun olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Bu kapsamda yerel yönetimlerin yetki ve görevlerini saymak yerine merkezi yönetimin görev ve işlevleri belirlenecek, geriye kalan her türlü yerel ve ortak (mahalli ve müşterek) nitelikli görev ve hizmetler yerel yönetimlerin görev alanına verilecektir. Gerçekleştirilecek reformlar sayesinde yerel yönetimler, merkezi yönetimin belirleyeceği ilke ve standartlar ile ulusal ve bölgesel planlara uygun olarak, yerel ve ortak nitelikli ihtiyaçların karşılanması konularında kendi kararlarını alan, kaynaklarını oluşturan, projelerini uygulayan ve halkın denetimine açık, çağdaş yönetim birimleri olarak yeniden yapılandırılacaktır.

Yasalaşamayan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı’nın yanı sıra, 2004- 2005 yıllarında gerçekleştirilen ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunlarını kapsayan yerel yönetimler reformu, Avrupa Birliği uyum sürecini ve yukarda sözü edilen Bakanlar Kurulu kararındaki anlayışı yansıtan çalışmalar olarak değerlendirilebilir.105

Kitabın son bölümünde ayrıntılı olarak ele alınacak olan bu yasaların yanı sıra, üzerinde durulması gereken bir diğer gelişme, Türkiye’de kalkınma ajanslarını kuran “Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun” dur. Kamu yönetimi sistemine yeni ve çeşitli yönleriyle eleştirilen bir kurum ekleyen yasanın uygulanma sürecindeki gelişmeler, güncel tartışma konuları arasına hızla giren “bölgeselleşme” kavramının içinin doldurulmasında etkili olacaktır.

5.5.3.1. Kalkınma Ajansları

Türkiye’de, Avrupa Birliği uyum sürecinde, özellikle kurum fonlarından yararlanmak için yeni bir bölgeselleşme politikası geliştirmek amacıyla, Birlik kuralları ile uyumlu bir “İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması” çalışmasına gereksinim duyulmuştur.106 Bölgenin sosyal ve ekonomik analizlerinin yapılması ve bölgesel politikaların belirlenmesi amacıyla karşılaştırılabilir rakamsal veri toplama temeline dayanan bu çalışma, 2001 yılında Avrupa Birliği tarafından hazırlanan Katılım Ortaklığı Belgesi ve Türkiye tarafından hazırlanan Ulusal Program’da kısa vadeli öncelikler arasında yer almıştır.

İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması’na göre, ülke 81 İl, 26 İl Grubu ve 12 Geniş İl Grubu olmak üzere üç kademeli bölge istatistik birimine ayrılmıştır. 2002 tarihli ‘İlerleme Raporu’ ve 2003 tarihli genişletilmiş ‘Katılım Ortaklığı’ belgelerinde, yukardaki sınıflandırmada 26 İl Grubu olarak belirlenen Düzey-2’lerde bölgesel kalkınma planları hazırlanması ve bu planları uygulamak üzere bölge birimleri kurulması istenmiştir.

Bu isteği karşılamak üzere, “5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun” hazırlanmış ve 2006 yılında kabul edilmiştir.107

Yasa ile, bölgesel gelişmeyi hızlandırmak ve sürdürülebilirliğini sağlamak, bölgelerarası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak amacıyla kalkınma ajansları kurulmuştur. Bu amaca ulaşabilmek için devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi, kaynakların yerinde ve etkin kullanımının sağlanması, yerel potansiyelin harekete geçirilmesi beklenmektedir.108

5.6. 10 Avrupa Ülkesinde Yerel Yönetimler

Kitabın ilk baskısında yer alan ve yerel yönetimleri açısından önem taşıyan beş Avrupa ülkesine (İsveç, Birleşik Krallık, Fransa, Almanya ve İtalya) ek olarak, beş yeni ülke incelenmiştir.

- Belçika ve İspanya, yerel ve bölgesel yönetim yapıları özellikle güney-doğu ile irtibatlı gelişmelerde Türkiye’ye zaman zaman örnek gösterildiği için seçilmiştir. Bazı kesimlerce ileri sürülen benzerliklerin ya da yol gösterici niteliklerin bu yapılarda gerçekten olup olmadığı tartışmalıdır. Bu ülkelerin yerel yönetim biçimlerinin anlaşılması ve ülkemize örnek olup olamayacaklarının değerlendirilmesi yönünden katkı sağlanabileceği düşünülmüştür.

- 2014 yılında yayınlanan Dünya İnsani Gelişmişlik Endeksinde 1. sırada yer alan ve bu konumunu sürdüren Norveç’in, bu gelişmeye önemli katkısı olan yerel yönetimlerinin anlaşılması açısından incelenmesi faydalı görülmüştür.

- Türkiye’nin Avrupa Birliği sınırındaki komşu ülkeleri olan Bulgaristan ve Yunanistan, özellikle yerel yönetimlerimizin “Sınır Ötesi İşbirliği Projelerini” geliştirdiği ve geliştirebileceği ülkeler olmaları açısından ele alınmıştır.

5.6.1. İsveç 109

5.6.1.1. Yasal Dayanaklar

İsveç’te anayasa düzeyinde (anayasal statüde) 4 adet yasa bulunmaktadır. Bunlardan, “Yönetim Senedi” (The Instrument of Government, 1974) yerel ve bölgesel yönetimler için anayasal koruma sağlayan bir yasadır.

Bu yasanın 1. Bölüm, 1. Kısmında: “İsveç’te tüm yetkiler gücünü halktan alır. Mevcut Yönetimin temeli, özgür düşünce ve seçme hakkıdır. Bu da temsili ve parlamenter bir yönetim sistemi ve yerel yönetimler tarafından uygulanır” ifadesi yer almaktadır.1. Bölüm, 7. Kısımda, “İsveç ‘de yerel yönetimin (belediyeler) temel birimleri ve il konseyleri bulunur. Belediyelerde ve il konseylerinde karar verme yetkileri, seçilmiş meclisler tarafından yürütülür. Belediye ve İl Meclisleri, hizmetlerin temini için gerektiğinde vergi salmaya da yetkilidir” denilmektedir.

Belediyeler ve İl Konseyleri (County Councils)nin işleyişi 1991 de yürürlüğe giren Yerel Yönetim Yasası ile düzenlenmiştir. Bu Yasa, belediyeleri ve il konseyleri ile bunların görevlerini, yetkilerini, yapılanmalarını, seçilmiş temsilcilerini, meclislerini, komitelerini, yerel yönetimlerce kurulan ortak birimlerin işlevlerini, finans yönetimlerini, denetimlerini ve yasallık denetimiyle ilgili hükümleri içeren 10 bölümden oluşmaktadır.

5.6.1.2. Yerel/Bölgesel Yönetimlerin Yapısı

İsveç İllere, il Konseylerine ve belediyelere bölünmüştür. İller esasen, merkezi hükümetin bölgesel ölçekte idari olarak bölümlenmesidir. Bir yerel yönetim birimi olan İl Konseylerinin bölge sınırları genellikle İllerle örtüşmektedir. İsveç’te 21 İl, 20 İl Konseyi ve 290 Belediye vardır.110

Belediye sınırları, iki ya da daha fazla belediyenin birleştirilmesi, ayrılması ya da bir belediyenin bir kısmının başka bir belediyeye katılmasıyla değiştirilmiş olur. Hükümet kararını gerektiren sınır değişiklikleri, ancak bir belediyenin ya da belediyenin bir bölümünün uzun süreli ya da kalıcı biçimde yararına olacağına inanılırsa yapılır. Böyle bir durumda söz konusu belediye/belediyelerin istek ve düşünceleri dikkate alınmaktadır.

İl Konseylerinin sınır değişiklikleri de benzer işlemlerle gerçekleştirilir. Ancak yine de bazı farklar bulunmaktadır. En önemli fark hükümetin, il konseylerinin ya da yerel halkın görüşlerini özel olarak dikkate almak zorunda olmamasıdır.Sınır değişikliği ya da yapısal bir değişiklik için danışma niteliği taşıyan referandumlara gitmek de mümkündür.

İl Yönetim Kurulları, bölgesel düzeyde merkezi hükümet adına hareket eder. İl Yönetim Kurulları, il düzeyindeki koordinasyonu sağlamaktan en üst düzeyde sorumlu olan birimdir. En yetkili karar organı Hükümet tarafından atanan yürütme komitesidir.

İdari birimlerin görevleri geniş bir alanı kapsamaktadır. Bunlar arasında izinler, kayıtlar ve Avrupa Birliği fonlarıyla, diğer hibelerin dağıtılması gibi genel idari konular olarak adlandırılabilecek işler sayılabilir. İl Yönetim Kurulları ayrıca bölgenin özel şartlarını ve gereksinimlerini de dikkate alarak, İlin ulusal hedeflere ulaşmasını sağlayacak gelişmelerin kesintisiz biçimde sürdürülmesinden sorumludur.İl Yönetim Kurulları bazı konularda belediyelerde denetim de uygular. Bu faaliyetlerin amacı, çevre koruma ve sosyal hizmetler gibi alanlarda, düzenlemelerle uyumun sağlanmasıdır.

5.6.1.3. Değişik Kategorideki Yerel ya da Bölgesel Yönetim Birimleri

Yerel seçimler sonucunda seçilmiş olan temsilcilerden oluşan Karar Alma Organları (Meclisler), Belediyelerde “Belediye Meclisi”, İl Konseylerinde ise “ İl Konseyi Meclisi” adını alırlar.

Meclislerin en düşük üye sayısı, belediye ya da il konseyi sınırları içinde oy kullanma hakkına sahip yerleşik seçmen sayısına göre belirlenir. Meclis üyesi seçimleri her dört yılda bir parlamento seçimleri ile birlikte yapılır.

Meclisler tarafından üyeleri arasından seçilen ya da (dışarıdan) atanan Yürütme Kurulları, Belediyelerde “Belediye Yürütme Kurulu”, İl Konseylerinde ise “ İl Konseyi Yürütme Kurulu” adını alırlar.Yürütme Kurulu Üyeleri, Meclis tarafından oy verme hakkına sahip ve genel seçimlerde aday olabilecek şartları taşıyan kişiler arasından görevlendirilir. Bu görev için, seçilmiş meclis üyeleri arasında yapılan seçimlerde nispi temsil yöntemi geçerlidir.

Belediyenin başkanı belediye yürütme kurulunun da başkanı olup, il konseyindeki eşdeğeri, il konseyi yürütme kurulu başkanıdır. Bu Kurul başkanlarının karar verme yetkisi sınırlıdır. Kararların pek çoğu kurullar tarafından ortaklaşa alınır. Başkanlar görevlerini Devlet adına yürütmezler. En üst kademedeki resmi görevli belediye başkanı olarak adlandırılır. Yönetimin başı personeli yönetir ve belediyedeki tüm yönetimin koordinasyonundan sorumludur.

İl konseylerinde, karar verici organ il konseyi meclisi, yürütme organı da il konseyi yürütme kuruludur. Ayrıca bir dizi komite de bazı yürütme faaliyetlerinde bulunmaktadır.

Belediyelerdeki yapı da temel olarak aynıdır. Karar verici organ belediye meclisi, yürütme organı belediye yürütme kuruludur. Burada da meclisin onayına sunulmak üzere teklifler hazırlayan, kendi görev alanlarında çalışmalar yürüten çeşitli komiteler mevcuttur.

Meclisler, belediye ya da il konseyi için önem taşıyan ya da gerektiğinde ilke kararları ya da konular hakkında kararlar alan birimdir. Bu kararlar özellikle, faaliyetlerdeki amaç ve yöntemleri, bütçe, vergi ve diğer önemli mali sorunları, komitelerin yapılanması ve işleyiş şekilleri, komitelerin ve hazırlık komitelerinin seçimi, denetçilerin ve yedeklerinin seçimi, seçilmiş temsilcilerin mali haklarının dayanakları ve yıllık rapor ve görevden ayrılma, konularını içerir.

Meclis bir komiteyi belli bir konuda ya da birtakım konularda kendi yerine karar almak üzere görevlendirebilir. Komiteler verilen bu görevlere ilişkin olarak Meclise rapor verirler.

Belediyelerin ve il konseylerinin çalışmalarını düzenleyen hükümler Yerel Yönetim Yasasında yer almaktadır. Bu hükümlere göre belediyeler ve il konseylerinde, bir karar verici organ (meclis), bir yürütme kurulu (belediye ve il konseyi yürütme kurulu) ve bir de olağan üstü durumlar için bir kurul (doğal afetler gibi) oluşturulması zorunludur. Meclis, işlerin yönetimi ve yürütülmesi için gerekli gördüğü durumlarda ayrıca komite ya da kurul oluşturma yetkisine sahiptir.

5.6.1.4. Halkın Karar Mekanizmalarına Doğrudan Katılımı

Belediye ya da il konseyi yürütme kurulları, bir konuyu hazırlık aşamasında referanduma götürmeye karar verebilirler. Bir konunun referanduma götürülüp götürülmeyeceği konusu, belediye meclisi ya da il konseyindeki oy verme hakkına sahip üyelerin en az % 5 inin talebi ile gündeme alınabilir. Belediye referandumları sadece danışma amaçlıdır.

İl konseyleri ve belediye meclisleri bir komitenin özerk bir yönetim birim oluşturarak, bir işletmeyi ya da kurumu yönetmek üzere görevlendirmesi hususunda karar alabilirler.Belediyeler ve il konseyleri, beldelerinde yaşayan halka, mecliste öneri sunma hakkı (Halkın Talebi) verilmesini de sağlayabilirler.

5.6.1.5. Yerel Seçilmiş Temsilcilik Görevlerinin Kayıt ve Koşulları

Yerel seçimlerde aday olmak isteyenlerin İsveç vatandaşı ya da bir Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşı olması ya da seçimlerin yapılacağı tarihte en az üç yıldır sürekli olarak İsveç’te ikamet ediyor olması gerekmektedir. Ayrıca en az 18 yaşında olmak ve aday olunan yerin yerel yönetim sınırları içinde ikamet etmek de zorunludur. Görev süresi dört yıldır.

Belediye ya da il konseyi tarafından atanmış olan üst düzey resmi görevliler, seçimlerde aday olamazlar. Diğer taraftan seçilmiş bir temsilci, hem mecliste hem de belediye ya da il konseyindeki bir ya da birkaç komitede birden eşzamanlı olarak görev yapabilir. Ayrıca bir kişinin aynı anda hem belediyede hem de il konseyinde seçilmiş olarak görev yapması da mümkündür.

Belediyeler ve il konseyleri, belediye ya da il konseyi meclislerinde temsil edilen politik partilere yardımlarda bulunabilirler. Parti yardımlarının kapsam ve şeklini meclis belirler.

Seçilmiş bir temsilci, seçilmiş olduğu birim içindeki karar verme süreçlerinde yer almak zorundadır. Temsilcilerin kişisel ve/ya da mali varlıklarıyla ilgili bir beyanda bulunmaları zorunlu değildir. Seçilmiş bir temsilci görevleriyle ilgili konularda yargılanabilir. İstifa etmek istemesi durumunda bu talebini Meclis’e sunmak zorundadır. Seçilmiş bir temsilcinin görev dönemini tamamladıktan sonra yapacağı iş ve aktiviteler konusunda herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır.

Seçilmiş temsilcilerin çalışma koşullarını yerel uygulamalara göre düzenleyen ulusal bir mevzuat bulunmaktadır. Ancak bu görevler için çalışma saatlerine ilişkin herhangi bir kayıt yoktur. Toplantılar gece ya da gündüz yapılabilmektedir. Yerel temsilcilere, yüklenmiş oldukları özel sorumlulukların ve bu görevin yerine getirilmesinde yardımcı olmak üzere ofis ve sekreterlik hizmetleri sağlanmaktadır.

Yerel seçilmiş temsilciler görevlerinin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmek üzere yapmakta oldukları işten izin alabilirler. İşlerinden ayrıldıkları zaman kaybedecekleri gelirleri, emeklilik ve izin haklarını karşılayacak bir ödemeye hak kazanırlar. Meclis ayrıca, seçilmiş temsilcilerin görevleri gereği ortaya çıkan seyahat giderleri ile diğer giderlerin karşılanmasına, yine görevlerin karşılığı olan ücretlerle, emeklilik ve diğer finansal yardımların belli bir oranda ödenmesine karar verebilir.

Yerel yönetimler, seçilmiş temsilcilerin partilerine finansal destek sağlamakla da yükümlüdür. Bu destekler genelde yerel mecliste temsil edilen tüm partilere, sahip oldukları sandalye sayısı oranında, temel destek olarak verilir.

Genel olarak bakıldığında, temsilciler arasında erkekler hala çoğunluktadır. Belediyelerde yerel seçilmiş temsilcilerin % 41’i ve Komite başkanlarının %30’u kadındır. Kadınlar, çocuk bakımı, okullar ve sosyal hizmetler konularındaki komitelerde daha çok görev almaktadırlar.

İl Konseylerinde, Meclislerdeki temsilcilerin % 49’u ve Komite Başkanlarının %44’ü kadındır.

5.6.1.6. Yerel Ve Bölgesel Yönetimlerin Farklı Birimleri Arasında Yetkilerin Dağılımı111

İsveç’te yerel yönetimler uzun yıllardan beri çok geniş bir özerkliğe sahiptirler. Yasalara göre, belediyeler ve il konseyleri yerel özerklik ilkeleri çerçevesinde hizmetlerini yürüttüklerinden dolayı, Devletle ilişkilerinde özel bağımsız bir konuma sahip oldukları belirtilmektedir.

Belediyeler ve il konseyleri, yetkili oldukları konularda ve kendi sınırları içinde yaşayan kişileri ilgilendiren hususlarda, kamu yararı gözeten kararlar alma hakkına sahiptirler. Belediyelerin yetkileri Yerel Yönetim Yasasıyla ile eğitim, sosyal hizmetler, çevre gibi konularda belediyelerin yükümlülüklerini belirleyen özel yasalarla düzenlenmiştir.

5.6.1.7. Yerel/Bölgesel Yetkililer Arasında İşbirliği ve Diğer İlişkiler

Belediyeler ve il konseyleri, yerel yönetimlerin kapsamındaki konuların yönetimini, konuyla ilgili özel bir şirkete, ticari ortaklığa, kar amacı gütmeyen bir birliğe, bir vakfa ya da kişiye devredebilirler. Ancak, yetkileri devretmek mümkün değildir.

Belediyeler ve il konseyleri, kamu kuruluşu statüsüne sahip yerel/bölgesel federasyonlar kurmak ya da bunlara katılmakta serbesttirler. Bu federasyonlar, belediye ve il konseylerinin yasalar çerçevesinde yürütmekte oldukları ya da yükümlü oldukları konularla ilgili olarak çalışırlar. Bu durum, yetki kullanmayı da kapsayabilir.112

Belediye kuruluşları/girişimleri ya da yerel yönetim federasyonları gönüllülük esasına dayanmakta olup, bir ya da birkaç konu üzerinde çalışmak üzere kurulmuşlardır.Bu girişim üyelerinin birbirleri arasındaki ilişkiler, özel girişimlerin sahipleri arasındaki gibidir. Belediye kuruluşları, birlikler konusundaki genel kurallara uymak zorundadırlar.

Ulusal ya da bölgesel düzeydeki yerel yönetim birliklerine ilişkin yasal hükümler ve bunların merkezi yönetim birimleriyle ilişkileri konusunda özel bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Merkezi hükümetle ilişkiler söz konusu olduğunda, Belediye kuruluşları özel girişimlerden farklı bir konuma sahip değillerdir. Bu durum federasyonlar için de geçerlidir.

İsveç belediyelerinin başka ülke belediyeleri ile yürüttükleri işbirliği programları ile ilgili özel bir düzenleme bulunmamaktadır. 1977 yılında yerel yönetimlere, diğer ülke belediyeleriyle işbirliği yapma izni verilmiş olup, bu konuda herhangi yasal bir engel yoktur.İsveçli yerel yönetimlerin uluslar arası birliklere üye olmaları ile ilgili herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır.

5.6.1.8. Finansman

Yerel yönetimler “vergilerin sahibidir”. Başka hiçbir yönetimin pay alamadığı vergi olan gelir vergisi, belediye ve il konseyi gelirlerinin yaklaşık %70 ini oluşturmaktadır. Bu vergiler merkezi hükümet birimleri tarafından toplanır ve yerel yönetimlere aktarılır.Yerel yönetimler yasal bir yetkilendirme olmadan yeni vergiler koyma hakkına sahip değillerdir. Ayrıca devlet vergilerine ek, başka hiçbir vergi alamazlar.

Üst makamlar tarafından verilen yardımların çoğu devlet hibesi olup, belediye ve il konseylerinin gelirlerinin % 15-20 sini oluşturur. Miktarı her yıl Parlamento tarafından belirlenen bu hibeler, genel hibeler ve belli amaca ayrılmış hibeler olarak ikiye ayrılmaktadır.

Belediyelerin ve il konseylerinin, tüm toplum için eşit yaşam koşulları hazırlamak gibi önemli bir sorumlulukları vardır. “Dengeleme/Eşitleme Sistemi Yönetimi”nin ilkesi, tüm belediye ve il konseylerinin eşit finansal şartlarda çalışmasını sağlamaktır. Dengeleme sistemi, gelir dengelemesi, harcama ihtiyaçlarının dengelenmesi, yapısal hibe, geçiş hibesi ve kişi başı “düzenleme” hibesi olmak üzere beş bölümden oluşur.

Diğer gelir kaynakları; yerel/bölgesel kurumların sunduğu hizmetler için kullanıcıların ödediği ücret ve harçlarla, yerel/bölgesel kurumların taşınmazlarından gelen kira ve faizleri kapsamaktadır. Ayrıca, belediyeler ve il konseyleri gelirlerini arttırmak amacıyla mülklerini satabilirler.

Yerel yönetimlerin nereden ya da kimden borç alacaklarına ilişkin herhangi bir kısıtlama yoktur. Yurtdışından bile borç alabildikleri gibi, bunun için herhangi bir onaya da ihtiyaç duymazlar. Ancak merkezi hükümet bir borç alma mercii değildir.

Üst kurumlar tarafından doğrudan bir mali denetim uygulanmamaktadır. Yine de merkezi hükümet yerel yönetimlerdeki mali hareketleri takip eder. Ancak bu, belediyelerin ya da İl konseylerinin yetersizliklerini ya da hatalarını kontrol etmek ya da düzeltmek amaçlı bir takip değildir.Merkezi hükümet yerel yönetimleri, hibe miktarları ile dolaylı olarak denetleyebilir. Parlamento, yerel yönetimlerin belirlediği yerel gelir vergisi limitlerine kısıtlamalar koyabilir.

Dengeli bir bütçenin olması zorunluluğu 2000 yılında yürürlüğe girmiş ve Yerel Yönetimler Yasası içerisinde de bir şart olarak öngörülmüştür, ancak dengeli bütçenin sağlanamaması durumunda da yerel yönetimlere herhangi bir yaptırım uygulanmaz.

5.6.1.9. Yerel/Bölgesel Yönetimlerin Denetimi

Yerel yönetimlerin yapılanmasına ilişkin esaslar ile çeşitli görev ve sorumlulukları nasıl yerine getireceklerine ilişkin hususlar Devlet tarafından belirlenir. Devlet aynı zamanda görevlerin nasıl yerine getirildiğini denetlemekle de sorumludur. Devlet denetiminin iki temel unsuru vardır. Bunlardan ilki, belediyelerin ve il konseylerinin görevlerini yasalara uygun biçimde yerine getirdiklerinin Devlet tarafından onaylanması zorunluluğu; ikincisi ise devlet denetiminin yerel özerklik ilkesinin “anlam”ını bozmaması gereğidir. Devlet denetimi, bu iki durum arasındaki dengeyi gözetir.

Devlet denetimi yasal (hukuki), mali ya da politik olabilir. Devletin, yasalarla ya da devlet birimlerini yetkilendirerek doğrudan ya da dolaylı olarak denetimi sağlayacak çeşitli yöntemleri mevcuttur. Devlet tarafından alınan bu önlemlerin ve bu denetimlerin amacı, belediyelerin yanlış ya da yasal olmayan kararlarını ve etkilerini engellemektir.

Yerindelik denetimi, Ulusal Sağlık ve Sosyal Yardım Kurulu, Ulusal Eğitim Ajansı, İl Yönetim Kurulları, Parlamento Ombudsmanı ve Hukuk Müşaviri gibi bazı merkezi hükümet yetkilileri ve birimleri tarafından yapılmaktadır.

Belediyeler ve il konseylerinin kararlarının birçoğu yasal denetime tabiidir. Bu konudaki itirazlar idari mahkemelere, sivil mahkemelere ya da özel mahkemelere yapılabilir. Yasal denetime tabi olan Kararlar, Yerel Yönetimler Yasası ve pek çok özel yasaların içerisinde belirtilmiştir.

Yasallık/Hukukilik denetimi asla sıradan/olağan (ex officio) bir işlem olmayıp, bir belediyenin aldığı herhangi bir kararla ilgili bir şikâyet üzerine başlatılır. Bu açıdan söz konusu faaliyetlere karşı Devletin yapacağı denetimler, tamamen vatandaşların yapacakları başvurulara dayanmaktadır. Bu nedenle yasallık denetimi vatandaşlar için bir hak arama biçimiyken, aynı zamanda Devlet için de yerel yönetimleri denetleme yöntemi olarak görülmelidir.

Adli makamların yetkili oldukları yasal denetimler, İdari Mahkemeler, Sivil Mahkemeler ve Özel Mahkemeler tarafından yapıldığını belirtmek gerekir. Belirtmek gerekir ki, İsveç’te anayasa mahkemesi bulunmamaktadır. Mahkemeler Anayasaya aykırı buldukları yasaları uygulamama hakkına sahiptirler.

5.6.1.10. Yerel/Bölgesel Yönetimlerin Kararlarına Karşı Bireysel Başvuru Yolları

Bir belediyenin almış olduğu bir karara karşı itiraz hakkı, sadece o belediye sınırları içinde kayıtlı, orada taşınmaz sahibi olan ve yerel vergisini ödeyen, yani o belediyede yaşayan kişilere aittir. Yüksek mahkemeler, söz konusu kararı ancak yasallık açısından inceleyebilir. Karar hatalı ise iptal edilir, ancak değiştirilemez.

5.6.1.11. Yerel/Bölgesel İdari Personel

Belediyeler ve il konseyleri çalıştıracakları kişilerin istihdamı ile yönetsel ve akçal konumlarını belirlemek konularında merkezi hükümetten tamamen bağımsızdırlar. Dolayısıyla yerel yönetim çalışanlarının, çalışma koşulları da devlet memurlarından farklıdır.

5.6.1.12. Yürürlükte Olan ya da Öngörülen Yenilikler

İsveç’te hükümet tarafından oluşturulan bir Komite; merkezi, bölgesel ve yerel yönetimler arasındaki görev ve sorumlulukları incelemek üzere görevlendirilmiştir. Komite, ekonomik ve demografik değişimleri de göz önüne alarak yürürlükteki sistemi inceleyecek ve giderek artan uluslararasılaşmanın (küreselleşme), belediyeler ve il konseylerinin sunduğu sosyal yardım hizmetlerine olan etkisini irdeleyecektir.

5.6.2. Birleşik Krallık113

5.6.2.1.Yasal Yapı

Birleşik Krallık yazılı hukuk, medeni hukuk ve antlaşmalarla birlikte bir Anayasa’ya sahip, üniter(tek yapılı) bir devlettir.114 Yerel yönetimler ise, Parlamento tarafından oluşturulmuş yasal birimlerdir. Benzer biçimde İskoçya ve Galler’de de Birleşik Krallık Parlamentosu tarafından kendilerine devredilmiş yetkileri olan, yeni oluşturulmuş ara birimler bulunmaktadır. Bu birimlerin yetkileri ve görev kapsamları, kendilerine özel yasalarla verilmiştir.

Londra’da ve İngiltere’nin diğer yerlerinde yerel yönetimlerin çerçevesini oluşturan temel yasalar olan 1963 ve 1972 Londra Yönetim Yasaları, 1985 Londra Yönetim Yasası ile değiştirilmiş ve bu yasa da 1992 yılında son şeklini almıştır. Bu yasalarla yerel yönetim alanlarıyla ve bu alanlardaki yerel birimlerle ilgili düzenlemeler yapılmıştır.

Galler’deki yerel yönetimler 1972 Yasası ve 1974 Yerel Yönetim (Galler) Yasası ile düzenlenmiştir. İskoçya’ya ilişkin temel hükümler, 1973, 1975 ve 1994 Yerel Yönetim (İskoçya) yasalarında yer almaktadır. Kuzey İrlanda’daki yerel yönetim sistemi ise 1972 Yerel Yönetim (Kuzey İrlanda) Yasası ile yönetilmektedir.

1998 İskoçya Yasası ve 1998 Galler’in Yönetimi Yasası, Anayasal durum ile Birleşik Krallık Parlamentosu tarafından devredilmiş yetkilere sahip, merkezi ve yerel yönetim arasındaki yeni birimlerin işleyişini düzenler. 1998 Kuzey İrlanda Yasası, Kuzey İrlanda’daki yetkilendirilmiş yönetimle ilgili yeni düzenlemeleri içermektedir.

5.6.2.2.Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Yapısı

Birleşik Krallık, İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda olmak üzere 4 ülkeden oluşmaktadır. Yönetim ise, merkezi hükümet, yerel yönetimler ve (İskoçya ve Galler’de) devredilmiş yetkileri olan ara kademe hükümetleri içeren, üç ana kademeden oluşur.115

2000 yılında, İngiltere’deki yerel yönetim birimlerinin sayısı,

1 Londra Şehir Konseyi116 (Corporation of the City of London);

32 Londra Belde Yönetimi117 (London Borough);

34 Kontluk Meclisi118 (County Council);

238 Alt Bölge Meclisi119 (District Council);

36 Metropoliten Alt-bölge Meclisi120 (Metropolitan District Council) ve

46 Tek seviyeli (tek yapılı) Meclis121 (Unitary Council)

olmak üzere, toplam 387’dir.

Galler’de bu sayı, 11 tek seviyeli Kontluk Meclisi ve 11 tek seviyeli Kontluk Alt-Bölge Meclisi olmak üzere 22’dir. Galler’deki 22 tek seviyeli yerel yönetim birimi, tek kademede önemli tüm yerel yönetim hizmetlerini sağlamaktadırlar.

İskoçya’daki önemli tüm yerel yönetim hizmetleri, 32 tek seviyeli yerel yönetim birimi tarafından tek kademede sağlanmaktadır. Kuzey İrlanda’da ise 26 Alt-bölge Meclisi vardır.122

Sayılan bu ana yerel yönetim birimlerine ek olarak, İngiltere’de çok sayıda mahalle meclisi (parish councils) ve belediye meclisi (town councils), İskoçya ve Galler’de de yine seçimle işbaşına gelmiş halk meclisleri (community councils) bulunmaktadır. Bu meclislerin çok az yasal yetkileri olmasına karşılık önemli bir danışmanlık rolleri vardır.

5.6.2.2.1. Özel alanlara özgü yapılanmalar

İskoçya

İskoçya’da, ayrı bir İskoç Parlamentosu ve İskoç Hükümeti kurulmasına ilişkin maddeler içeren, bununla birlikte yetkilendirilmiş yeni yönetişim sistemini de düzenleyen 1998 İskoçya Yasası, 1 Temmuz 1999 da yürürlüğe girmiştir. Parlamentonun 129 üyesi vardır. Bunlardan 73’ü tek turlu oylamayla, kalan 56 üye de siyasi parti listelerinden nispi seçim yöntemiyle seçilmektedir.

İskoç Parlamentosu, Westminster’deki Birleşik Krallık Parlamentosunun kendisine devretmiş olduğu yetkiyle; sağlık, eğitim, yerel yönetimler, ekonomik kalkınma, ulaşım, çevre, kırsal konular ile hukuk ve düzenin sağlanması gibi iç işleyişi ilgilendiren birçok konuda temel yasaları yapabilmektedir. Daha önce bu konular, Birleşik Krallık Merkezi Hükümeti’nin içinde yer alan, İskoçya’dan sorumlu Bakan tarafından yürütülmekteydi.

Dış politika, savunma, sosyal güvenlik, ulusal vergiler, ekonomik ve mali politikalar gibi Birleşik Krallık çapındaki konular ise Westminster’deki Birleşik Krallık Parlamentosunun yetkisinde kalmıştır. İskoçya Başbakanı ve Westminster Parlamentosundaki İskoç milletvekilleri ise halen burada İskoç halkının çıkarlarını temsil etmeye devam etmektedir.

1998 Yasasıyla yerel yönetimlerin yetkileri, alan sınırları ve görevleri, yerel finansman ve vergilendirme de içinde olmak üzere yereli ilgilendiren bir çok konuda İskoç Parlamentosuna genel bir yasama yetkisi verilmiştir.

Galler

1 Temmuz 1999 da yürürlüğe girmiş olan 1998 Galler Hükümeti Yasası, Galler’de 8 üyeli bir Kabine tarafından yönetilecek ayrı bir Galler Eyaleti Meclisi kurulmasını öngören, yetkilendirilmiş bir yönetişim sistemini düzenlemektedir. Meclisin 60 üyesinden 40 tanesi tek turlu oylamayla, kalan 20 üye de siyasi parti listelerinden nispi seçim yöntemiyle seçilmektedir.

Meclis, ekonomik kalkınma, sağlık ve sosyal yardım, eğitim-öğretim, yerel yönetim, konut, ulaşım ve turizm gibi konularda izlenecek politikalarla ilgili olarak, Birleşik Krallık Hükümetinin onayına gerek olmaksızın ikincil yasaları yapmaya yetkilidir. Bu konular, daha önce merkezi hükümette yer alan Galler’den sorumlu Bakan tarafından yürütülmekteydi.

Galler Eyalet Meclisi’nin ayrıca, yerel yönetimlerin sınırları, yetkileri, görevleri, yerel finans kaynakları ile vergilendirmelerin düzenlenmesi gibi yerel yönetimleri ilgilendiren konularda da ikincil yasalar yapma yetkisi bulunmaktadır. İskoçya’nın konumuna benzer biçimde, Galler’den sorumlu Bakan ve Galler Parlamento üyeleri de Westminster Parlamentosunda Galler halkının çıkarlarını korumak üzere bulunmaktadır.

Kuzey İrlanda

1998 Kuzey İrlanda (Seçim) Yasası Kuzey İrlanda Meclisinin 108 üyesinin nispi temsil yöntemiyle seçilebilmesi için gerekli yasal zemini oluşturmuştur. Söz konusu Yasa, tarım, sağlık ve sosyal hizmetler, ekonomik kalkınma, maliye ve personel, eğitim ve çevre konularındaki tüm yasama ve yürütme yetkilerini belediyeler arası (cross-community basis) düzeyde Meclis’e veren düzenlemeler de içermektedir.

Yetkilendirme düzenlemeleri altında yürütme faaliyetlerinin Meclis adına, Birinci Bakan ve Birinci Bakan Yardımcısı ile konulardan sorumlu en fazla 10 Bakan’dan oluşan bir ‘Yürütme Komitesi’ tarafından yürütülmesi öngörülmektedir.

Bölgesel hizmetlerden sorumlu birçok ‘bölge kurulu’, halen Kuzey İrlanda kurumlarına/Bakanlıklarına bağlı olarak çalışmaktadır. Eğitim ve kütüphaneler ile sağlık ve sosyal hizmetler, bölge kurulları tarafından sağlanan hizmetlerdir.

Londra

Temmuz 1999 itibarıyla Parlamento’nun gündemindeki yasa123 , Londra’da, kent çapında Londra şehri için doğrudan seçilmiş bir Londra Belediye Başkanı ve ayrıca seçilmiş 25 üyeli bir Meclisten oluşacak yeni bir kent yönetimi olan Londra Büyükşehir Yönetimi (LBY) kurulmasına ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Buna göre Meclis üyelerinin 14 tanesinin basit çoğunlukla seçilen ve özel alanları temsil eden üyeler olması; herhangi bir özel alanı temsil etmeyen diğer 11 üyenin ise ‘Londra için seçilmiş üyeler’ olarak, siyasi parti listelerinden nispi seçim yöntemiyle seçilmesi öngörülmektedir.

Bu yeni düzenleme ile Londra’daki bütün 32 belde belediyesi (borough) ile Londra Şehri Belediyesi, sorumlu oldukları hizmetlerin tümünü sağlamayı sürdürürken ulaşım, çevre vb. gibi birtakım konularda da, yetki alanı içine girecekleri yeni yönetim (LBY) ile ortak çalışacaklardır.

Belediye Başkanının asıl görevleri önemli konularda stratejik politikalar geliştirmek ve bunları Ulaşım Birimi, Kalkınma Ajansı, Metropoliten Polis Yönetimsi, Yangın ve Acil Durum Planlama Kurumu gibi işlevsel yürütme birimleri ile hayata geçirmektir.

Belediye Başkanının stratejik politika geliştirebileceği konular ise şunları kapsamaktadır: Londra ve çevresinin iyileştirilip geliştirilmesi için Beldeler (Boroughs) ve diğer yerel yönetimlerle işbirliği yapılması; kentin planlaması konusunda bütüncül bir çerçevenin belirlenmesi; kültür, turizm ve spor faaliyetlerinin geliştirilip yaygınlaştırılması, bütünlüklü bir ulaşım politikasının geliştirilip uygulanması ve halkın sağlığının korunması.

Meclis Belediye Başkanının faaliyetlerini sorgulayabilir, Belediye Başkanı’nın genel bütçesini ve faaliyetlerini kabul edebilir ya da değişiklik isteyebilir, gelirlerin arttırılması konusundaki önerileri kabul edebilir. Ayrıca, ulaşım ve ekonomik kalkınmayla ilgili birimlerle, polis ve itfaiyenin performansını denetler. Bunun yanı sıra, Londra’da yaşayanlar için önemli olduğunu düşündüğü her tür konuyu inceler.

5.6.2.2.2. Yapıdaki Değişiklikleri Düzenleyen Yasal Düzenlemeler

İngiltere’de, yerel yönetimlerle ilgili değerlendirmelerde bulunmaktan ve yeni düzenlemeler yapmaktan, yasal olarak bağımsız bir birim olan “Yerel Yönetimler Komisyonu” sorumludur. Bu Komisyon gerektiğinde yapısal konularda, alan sınırlarına ya da seçimlere ilişkin değişiklik önerilerinde bulunabilir. İçişleri Bakanı söz konusu Komisyonu, yerel yönetim birimleriyle ve mağdur vatandaşlarla görüşülmesi ve danışılması da dahil olmak üzere, belli konularda yönlendirebilir.

5.6.2.2.3. Merkezi Yönetimin Yerel/Bölgesel Düzeydeki Birimleri

İngiltere’deki, yerel yönetimleri ilgilendiren genel konularla birlikte bir takım özel konularla (örneğin ulaşım) ilgilenen esas merkezi kurum Çevre, Ulaşım ve Bölgeler Bakanlığı’dır.124

İngiltere’deki çeşitli hükümet programlarının bölgelerde uygulanmasından ise, 9 hükümet/yönetim biriminden oluşan bir kurumsal ağ sorumludur. Bu programlar Çevre, Ulaşım ve Bölgeler Bakanlığı, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı ile Eğitim ve Çalışma Bakanlığının yetki alanındaki konulardır.

Hükümetin, İngiltere’deki Bölgelerin kalkınmasını teşvik etme ve karar yetkilerinin bölgesel düzeye devri konusundaki taahhütlerin gereği olarak, 1999 yılında Londra dışında İngiltere’deki Bölgeleri kapsayan sekiz adet Bölge Kalkınma Ajansı kurulmuştur. Bölge Kalkınma Ajanslarının dokuzuncusunun da 2000 yılında, Londra için kurulması düşünülmektedir. Bu Ajanslar Çevre, Ulaşım ve Bölgeler Bakanı tarafından atanan ve iş çevreleri, yerel yönetimler, eğitim kurumları, ticaret odaları ile kırsal, çevresel sektörlerle gönüllü kuruluşların temsilcilerinden oluşan Kurullarca yönetilmektedir.

Bölge Kalkınma Ajanslarının amaçları, ekonomiyi geliştirmek ve canlandırmak, iş verimliliğini, yatırımları ve rekabeti teşvik etmek, istihdamı desteklemek, beceri eğitimini arttırmak, becerilerin uygulamasını yaygınlaştırmak ve geliştirmek, sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmaktır.

Temel görevleri ise, Bölgesel Ekonomik Stratejinin hazırlanması, belli dönüşüm programlarının yürütülmesi, yerli ve yabancı yatırımları çekmek, AB Yapısal Fonlarının yönetiminde ana ortak olmak, hükümete, diğer programlarla ilgili olarak, amaçları doğrultusunda önerilerde bulunmaktır.

Mevcut Anayasal çerçeve içinde Hükümet 1998 tarihli Bölge Kalkınma Ajansları Yasası kapsamında, bölgelerin sesini duyurabilmek amacıyla (Londra dışındaki) tüm bölgelerde “Bölgesel Oda’lar” oluşturmuştur. Bölgesel Oda’lar yerel meclis üyeleri ile çeşitli sektör temsilcilerinin, Bölge’nin ekonomik, sosyal ve çevresel olarak iyileştirilmesi için çalıştığı gönüllü bir oluşumdur.

5.6.2.3. Yerel Ve Bölgesel Yönetimlerin Birimleri /Yönetim Organları

Birleşik Krallık yasaları uyarınca bir yerel yönetim, genel seçim ve gizli oyla seçilen meclis üyelerinden oluşur. Yerel yönetimler, hem Karar Alma hem de Yürütme organı biçiminde çalışan ve tüzel kişiliği olan yapılardır. Meclis bütün olarak ya da belirli meclis üyelerinden oluşan yetkilendirilmiş komiteler ve alt-komiteler şeklinde çalışabilir ya da memurlarını görev yapmak üzere yetkilendirebilir.

İngiltere’de yerel yönetimlerin ayrıca oluşturulmuş bir yürütme organı yoktur. Yerel yönetimin siyasi başı, liderdir. Meclis üyelerinin politik gruplara bölündüğü durumlarda bu kişi, (üyeleri tarafından seçilmiş) çoğunluk partisinin lideri olup, Meclis politikalarının yönlendirilmesinden sorumludur. İskoçya ve Galler’de, yetkilendirilmiş yönetimlerin politik başı İskoçya’da Başbakan ve Galler’de Başbakan Yardımcısıdır. Kuzey İrlanda’da ise bu kişi, Başbakan ya da kendisiyle birlikte ortak yetkilendirilmiş Başbakan Yardımcısı’dır. Londra şehri yönetiminin Politik başı, Londra Belediye Başkanıdır.

Yürürlükteki yerel yönetim yasalarına göre, yerel yönetimin yetkili olduğu konulardaki Meclis yetkileri komisyonlara, alt komisyonlara ya da bireysel olarak yöneticilere devredilebilir. Yetki devrine rağmen, bu kişi ve komisyonlar, hiçbir zaman Meclis adına tam bağımsız olarak hareket edemezler.

5.6.2.4. Karar Alma Sürecine Halkın Doğrudan Katılımı

Mevcut durumda, yerel yönetimler düzeyinde referanduma gitme yöntemi karar verme sürecinin zorunlu bir parçası olmasa da, bu yönetimlerin bir kısmı referandumla halka danışmaya, gönüllü bir uygulama olarak başvurmaktadır.

Reform önerilerine göre, bazı tanımlı koşullarda yerel yönetimlerce referanduma gidilebilmesine olanak tanıyan özel yetkiler kullanılabileceği belirtilmektedir. Örneğin bir beldede yaşayanlar, belediye başkanının doğrudan seçilebildiği bir yerel özerk-yönetim modelinin uygulanıp uygulanamayacağı konusunda referanduma gidilebilmesi için Meclis’lerine yazılı başvuruda bulunabilirler.

Öte yandan, yerel halk önemli bulduğu ya da endişe duyduğu konularda sesini duyurabilmek için İngiltere’deki mahalle meclisleri (parish councils) ya da İskoçya’daki ya da Galler’deki halk meclisleri (community councils) gibi organlara üye olmak yoluyla baskı grupları oluşturabilir. Halk bu tür eylemlerini, birçoğu ülke çapında faaliyet gösteren gönüllü kuruluşlar aracılığıyla da sürdürebilir.

Arazi kullanım (imar) planlarının hazırlık aşamasında halk temsilcilerine, bu planlarla ilgili görüşlerini dile getirme fırsatı verilmektedir. Önerilen planların halka duyurulması ve halkın görüşlerinin alınmasının, yerel yönetimlerce sağlanması beklenmektedir. Bu süreçte planlara itiraz etme ve bu itirazların dikkate alınıp çözülmesine ilişkin düzenlemeler de yürürlüktedir.

Londra şehri yönetimi ile ilgili önerilerde, Londra Belediye Başkanı’nın senede bir kez “Londra’nın Durumu Tartışmaları” ve senede iki kez de “Halkın Sorgulama Zamanı” toplantılarını düzenlemesi istenmektedir. Bu toplantıların tümü, halk temsilcilerine açık olacaktır.

5.6.2.5. Yerel Seçilmiş Temsilcilerin Statüsü

Bir adayın seçilebilmesi için, 21 yaş ve üzerinde, İngiliz vatandaşı, İngiliz Milletler Topluluğu vatandaşı, İrlanda Cumhuriyeti vatandaşı ya da herhangi bir Avrupa Birliği üyesi devletin vatandaşı olması koşulu aranmaktadır. Bunun yanı sıra adayın seçilmek istediği yerel yönetimin seçmen listesinde kayıtlı bulunması ya da son 12 ayda bu yerel yönetim sınırları içinde herhangi bir taşınmaz satın almış/kiralamış olması ya da bu seçim alanı sınırları içinde ikamet ediyor ya da çalışıyor olması gerekmektedir.

Her meclis üyesi, seçim bölgelerinde, genel seçimlerde oy kullanma hakkına sahip reşit kişilerin gizli oyu ile seçilmektedir. İngiliz Seçim Yasası’nda bir kişinin aynı anda, birden fazla, “seçimle işbaşına gelinen” görevde bulunmasını engelleyici herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Meclis üyesi olmak isteyen kişiler genellikle bu işi gönüllü olarak yapar ve para kazanabildikleri başka bir işte çalışmayı da sürdürürler.

Tüm seçilmiş temsilciler Meclis’in görev kapsamındaki konularla ilgili olarak herhangi bir maddi çıkar ilişkisi içinde olup olmadıklarını Meclis’e bildirmek zorundadırlar. Yasa gereği tüm seçilmiş temsilciler mali durumlarını, gelirlerini, mülk ve şirket ortaklıklarını ayrıca özel bir kayıtla (mal beyanı) bildirmek zorundadırlar.

Bir Meclis Üyesi’nin birbirini izleyen 6 ay boyunca geçerli bir mazereti olmaksızın toplantılara katılmaması üyeliğinin düşürülme nedenidir.

Adaya ya da partisine, seçim harcamalarının finansmanı için herhangi bir kamu yardımı sağlanmamaktadır. Bunun yanı sıra, adayın bir seçim için harcayabileceği tüm miktar da sıkı biçimde denetlenmektedir. Adayın kendisi ya da bağlı olduğu parti (ya da parti tarafından yetkilendirilmiş olan bir kişi) dışında hiç kimse, adayın seçim propagandasıyla ilgili herhangi bir harcama yapamaz.

Meclis üyelerinin yaptıkları iş her ne kadar gönüllü bir kamu hizmeti olarak düşünülse de, resmi görevlerinin birçoğu için çeşitli tahsisatlar bulunmaktadır. Her yerel yönetim, kendi tahsis sınırlarını kendisi belirler. Her meclis üyesine belirli bir ödeme yapılabilmektedir.

5.6.2.6. Yetkilerin Yerel ve Bölgesel Yönetimler Arasında
Dağılımı

Yetkilendirilmiş birimlerin yasama yetkilerine ilişkin olarak, Birleşik Krallık‘daki yerel ve ara yönetim kademelerinde yapılacak yapısal, yetkisel ve kapsamla ilgili tüm değişiklikler Birleşik Krallık Parlamentosu tarafından yapılır.Parlamento, yasama yetki ve görevlerini, yerel yönetim ve yetkilendirilmiş birimlere “parlamento kararları” biçiminde devreder. Yetkilendirilmiş birimlerin, Birleşik Krallık Parlamentosu’nun onayını gerektirmeden uygulayabilecekleri, kendilerine özel yasal yetkileri de vardır.

Yerel yönetimlerin görev ve hizmetlerine ilişkin yetki, sorumluluk ve işlerin dağılımı, yerel yönetimin hizmet alanının büyüklüğüne, yerel yönetimin türüne ve hizmetin şekline göre değişmektedir.

Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin yetki ve sorumlulukları, geniş ve onlara özgü biçimde Parlamento tarafından verilmiştir ve bunlar, bazı kısıtlı alanlar dışında, genellikle hiçbir konuda Merkezi Hükümetin Birimleri gibi görev yapmazlar.

5.6.2.7. Yerel/Bölgesel Yönetimlerin Kademeleri Arasındaki İşbirlikleri ve Diğer İlişkiler

Yerel yönetimler çeşitli şekillerde yasal ve gönüllü işbirlikleri ya da ortak komiteler oluşturabilirler. Yerel yönetimler ve diğer birimler arasındaki gönüllü işbirlikleri, en iyi uygulamalarla ilgili bilgi paylaşımlarının ve ortak konularda çalışmaların yapılabileceği çeşitli ağlara ya da gruplara katılımları yoluyla da özendirilmektedir.

Yerel yönetimler, kendilerinin toplu çıkarlarını temsil etmek üzere oluşturulmuş gönüllü Birliklere katılmak konusunda özgürdürler. Bu Birlikler, Yerel Yönetim Birliği (İngiltere’deki Yerel Yönetimlerin çıkarlarını temsil eder), İskoç Yerel Yönetimler Konvansiyonu, Galler Yerel Yönetimler Birliği ve Kuzey İrlanda’daki Yerel Yönetimler Birliği gibi organizasyonları içerir.

Yerel Yönetimlerin, Avrupa Belediyeleri ve Bölgeleri Konseyi (Council of European Municipalities and Regions) gibi uluslar arası gönüllü kuruluşların üyesi olmaları konusunda da herhangi bir kısıtlama yoktur. Birleşik Krallık yerel yönetimleri aynı zamanda, Avrupa Konseyi’nin Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi ve Avrupa Birliği’nin Bölgeler Komitesi gibi resmi uluslararası kurumlarda da temsil edilmektedirler.

Yerel yönetimler, ülkeleri dışındaki yerel yönetimlerle kardeş-şehirlik ya da projelerde teknik destek gibi çeşitli uluslararası işbirliklerine de girebilirler.

5.6.2.8. Finansman

Yerel yönetimlerin finansmanıyla ilgili düzenlemeler, büyük oranda İngiltere’deki durumu tanımlamaktadır. Ancak Birleşik Krallığın diğer ülkelerinde de benzer düzenlemeler uygulanmaktadır.

Tek özel yerel vergi, Emlak Vergisidir. İngiltere, İskoçya ve Galler’de ilk kez 1 Nisan 1993 de yürürlüğe giren Emlak Vergisi, yerel yönetimler tarafından, kendi bütçe ihtiyaçlarını karşılamak üzere oluşturulmuştur.

Alt-bölge meclisleri, Londra Beldeleri ve özerk yerel yönetimler, Emlak vergisi kalemlerini tahakkuk ve tahsil etmekle yükümlüdürler.

Konut-dışı gayrimenkul sahipleri (dükkanlar, fabrikalar, bürolar ve depolar gibi) bu malları üzerinden Emlak Vergisi yerine, Ulusal Konut Dışı Vergi olarak da bilinen işyeri/işletme vergilerini öderler. İşletme vergilerini, her alan için tek bir Meclis toplar ve toplanan tutarı ulusal bir “havuz”a aktarır. Daha sonra bu havuzdaki para, İngiltere’de Merkezi Hükümet tarafından yerel yönetimlere, nüfus büyüklüklerine göre yeniden dağıtır.

Yerel Yönetimlerin harcamalarını finanse etmek üzere, genel ve özel/özgün olmak üzere 2 tür hükümet hibesi vardır. Genel Hibe, Gelir Destek Hibesi olarak bilinir ve bir yerel yönetimin kendi görev alanındaki herhangi bir amaç için kullanabileceği, koşulsuz bir hibedir. Ayrıca, hükümet özel amaçlar için oluşturulmuş belirli programlar için bir dizi özel ve özgün hibe de vermektedir.

İskoçya, devredilmiş yetkilerine dayanarak, Birleşik Krallık çapındaki vergilendirmeden bir blok-hibe almaktadır. Benzer şekilde Galler Meclisi de devredilmiş yetkilerinin harcamaları için Birleşik Krallık Hazinesi’nden hibe almaktadır.

Yerel yönetimlerin arazi almak, ıslah etmek, yeni bir okul ya da yol yaptırmak ya da mevcut mülkleri iyileştirme gibi görevlerinin yanı sıra; kendilerine ait ana varlıkları borçlanmak, satmak, arazi ve binaları kiralamak gibi yollarla finans kaynağı oluşturma yetkileri vardır.

Bir yerel yönetimin yıllık olarak borçlanabileceği tutar, Hükümetçe onaylanacak krediler için sınırlandırılmıştır. Yerel yönetimler, alınacak kredilerin kaynaklarının yasal olarak denetlenmesine bağlı olarak, kredi koşullarında pazarlık yapmak ya da yeniden görüşmekte serbesttirler.

5.6.2.9. Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Denetlenmesi

Yerel yönetim faaliyetlerinin genel idari denetiminden yalnızca tek bir birim sorumlu değildir. Yerel yönetimler, herhangi bir tüzel kişi ya da herhangi bir gerçek kişi gibi, mahkemelerin denetimine tabidir. Kişisel bir hakka tecavüz etmeleri ya da bir sözleşmeyi ihlal etmeleri halinde, haksız fiil nedeniyle dava edilebilir ya da ceza hukukuna giren bir suç işlemeleri durumunda bundan dolayı yargılanabilirler.

İngiltere’de ve Galler’de yerel yönetimlerin mali denetim ve teftişleri Teftiş Komisyonları, İskoçya’da İskoçya Hesaplar Komisyonu ve Kuzey İrlanda’da Yerel Yönetim Müfettişi tarafından yapılır.

Yerel yönetimlerin kararları, herhangi bir yasal sorun doğurduğunda mahkemelere taşınabilir. Yerel yönetimlerin faaliyetlerinin idari incelemesi (her ne kadar denetim değilse de), yerel yönetim ombudsmanları tarafından yapılır. Ombudsman yolsuzluğa ve beceriksiz, kötü yönetime neden olan uygulamalarla ilgili şikayetleri soruşturabilir. Bu şikayetlerin raporlanmasında ombudsman, saptadığı herhangi bir haksız uygulamaya karşı yaptırım olarak bir kısım önerilerde bulunabilir.

5.6.2.10. Yerel/Bölgesel İdari Personel

Belli bir takım yüksek pozisyonlarla ilgili yasal zorunlulukların dışında yerel yönetimler, kendi istihdam ve işgücü büyüklüklerini, yapısını ve dağılımını belirlemekten kendileri sorumludur. Memurlar ve diğer çalışanlar doğrudan işe alınırlar ve atamaları liyakat ilkesine göre yapılır.

Yerel yönetimlerde çalışanların hak ve ücretleri genellikle yerel yönetim ve çalışanları temsil eden sendikalar arasında yapılan doğrudan görüşmelerle belirlenir.

Yetkilendirilmiş birimlerin çalışanları, devlet memurlarına uygulanan şart ve koşullarda istihdam edilirler.

5.6.3. Fransa125

5.6.3.1. Yasal Yapı

Anayasa’nın 72. Maddesine göre Fransa Cumhuriyeti’nin alan yönetimleri Komünler, İller ve denizaşırı topraklardır. Bunun dışında herhangi bir alan yönetiminin oluşturulması126 ancak yasalarla mümkündür. Bu alan birimleri, yasalarda belirtilen koşullar çerçevesinde seçilmiş meclisler tarafından özgürce yönetilirler.

Fransa Anayasasının 74. Maddesine göre ülkenin denizaşırı topraklarının, tüm Cumhuriyetin çıkarları çerçevesinde, kendi çıkarlarını da gözeten özel bir yapılanması vardır.

Anayasa’nın 34. maddesine göre yerel meclislerin seçim sistemine ilişkin kurallar yasalarla belirlenir. Yasalar, aynı zamanda bu alanların, kendi kaynaklarıyla yerel yönetimler tarafından özgürce yönetilmesinin temel ilkelerini de belirlemektedir.

Komünlerin (Belediyelerin) yönetimine ilişkin yasal hükümler Belediye Yasasında ayrıca yer almaktadır (Code des Communes). Bu yönetimler, 1884 den bu yana birbirini izleyen birçok yasanın 6 Şubat 1992 tarihli belediyeler arası işbirliğine ilişkin değişikliği ile oluşturulmuştur.127

İllerin yönetimine ilişkin hükümler ise, çoğu 10 Ağustos 1871 tarihli Yasa’da olmak üzere, 2 Mart 1982 tarihli Yasa ile yetkilerin devrine ilişkin diğer Yasalarda (7 Ocak 1983, 22 Temmuz 1983 ve 10 Haziran 1985) yer almaktadır.

Bölgeler için belirleyici hükümler ise 5 Temmuz 1972 tarihli Yasa, 2 Mart 1982 tarihli Yasa ve yetkilerin devri Yasalarında (7 Ocak 1983, 22 Temmuz 1983 ve 24 Şubat 1985) mevcuttur.

5.6.3.2. Yerel Ve Bölgesel Yönetimlerin Yapısı

Yerel Yönetimlerin temel alan bölümlenmeleri: Komünler, İller, bölgeler ve birliklerdir (kamu işbirliği kurumları).

Fransa kara topraklarında (Metropoliten Fransa), özel yapılı komünler de içinde olmak üzere, toplam 36 570 komün vardır. Denizaşırı bölgelerde bu sayı 200’ün üzerindedir.128

İl sayısı, kara topraklarında 96, denizaşırı bölgelerde 4 olmak üzere toplam 100’dür. Bölge sayısı, kara topraklarında 22129 , denizaşırı bölgelerde 4 olmak üzere toplam 26’dır. Farklı yapılarda kurulmuş 18.000 civarında birlikten söz edilmektedir.

Devletin sivil Kurumlarının yetkili taşra birimleri (services déconcentrés) 3 idari bölümde organize olmuştur: Bölgeler (régions) (26 tane), İl’ler (départements) (100 adet) ve İlçeler (arrondissements) (336 adet).

Bölgeler ve İl’ler, aynı zamanda hem alan yönetimleri (yerel ve bölgesel yönetimler), hem de Devletin taşradaki birimleridir. Vali (The prefect), Bölgelerde ya da İllerde merkezi hükümeti temsil eden mülki amirdir ve Bakanlar Kurulu tarafından atanır. İlçe, İl’in bir bölümü olup Vali’nin bir kademe altındaki bir mülki amir olan İkinci Vali (the sub-prefect)130 tarafından yönetilir.

5.6.3.3. Farklı Yerel ve Bölgesel Yönetim Kategorilerinin Birimleri

5.6.3.3.1. Komünler (Belediyeler)

Belediye Meclisi Komün’ün işlerini danışarak yürüten birimdir. Karar alma organı olan Meclis, bir Başkan, bir ya da daha fazla Başkan Yardımcısı ile Belediye Meclis Üyelerinden meydana gelir. Meclis üyelerinin sayısı Komünün nüfusuna göre farklılık gösterir. Seçim yöntemi de Komünün nüfusuna bağlı olarak değişmektedir. Belediye Meclisleri, her altı yılda bir tamamen yenilenir.

Belediye Meclislerinde Yürütme görevi Belediye Başkanına aittir. Belediye Başkanı ve Yardımcıları Belediye Meclisi tarafından gizli oy ve mutlak çoğunlukla seçilirler.Belediye Başkanı aynı zamanda Komünün Siyasi Başkanı’dır.

Komün yönetiminin başkanı olarak Belediye Başkanı, Belediye Meclisinin aldığı kararları yürütür. Belediye Başkanı bütçenin hazırlanmasından, bütçe teklifinde bulunmaktan ve yapılan harcamalardan sorumlu olan kişidir.

5.6.3.3.2. İller

İller, Genel Konsey tarafından yönetilir. Genel Konsey’in Başkanı aynı zamanda İl’in de siyasi başkanıdır.131 Konsey üyeleri, her seçim bölgesine (kanton) bir sandalye esasına göre seçilir ve sayıları İllere göre değişiklik gösterir. Konsey Başkanı, Konsey Başkan Yardımcıları ile diğer üyeler, Genel Konsey üyeleri tarafından seçilir.

Genel Konseyin kararlarını hazırlayan ve uygulayan Genel Konsey Başkanı İl’in yürütme organıdır. Bütçeyi hazırlamak ve sunmak, İldeki harcamalara izin vermek ve Yasa ile başka şekilde düzenlenmediği sürece gelirleri belirlemek Genel Konsey Başkanı’nın yetkisindedir. İl’deki tüm birimlerinin başı Başkan’dır.

5.6.3.3.3. Bölgeler

Bölge Yönetiminin karar alma organı Bölge Meclisidir. Bölge Meclisi üyeleri her Bölgenin İllerinden seçilerek gelir. Bölge Meclisinin Başkanını, Başkan Yardımcılarını ve Daimi Komiteyi oluşturacak Asamble üyelerini Bölge Meclis üyeleri seçer. Bölge Meclisleri her altı yılda bir yenilenir.

Bölge Meclisi Başkanı, Bölge’nin Yürütme erkidir. Bölge Meclisi üyeleri tarafından mutlak çoğunluk yöntemiyle üç yıllık bir süre için seçilen Bölge Meclisi’nin Başkanı aynı zamanda Bölgenin Politik Başkanıdır. Bölgedeki harcamalara izin vermek ve Yasa ile başka şekilde düzenlenmediği sürece gelirleri belirlemek Bölge Başkanının yetkisindedir.

5.6.3.4. Halkın Karar Verme Süreçlerine Doğrudan Katılımı

Fransız yerel yönetim sisteminde, halkın karar verme süreçlerine doğrudan katılımının olduğunu söylemek mümkün değildir. Alan Yönetimleri, tüm kararları kendi uzmanlık alanları içinde alabilen seçilmiş meclis üyeleri tarafından yönetilmektedir. Bu, genel oy hakkıyla seçilmiş olan Meclis’teki temsilcileri aracılığıyla halkın bir çeşit “dolaylı katılımı” olarak değerlendirilebilir.

Ancak, 6 Şubat 1992 tarihli Yasa Komünleri, Komünü ilgilendiren konuları seçmenlerine danışmaları konusunda görevlendirmektedir. Fakat, belirtmek gerekir ki, bu sadece belediye meclisinin kararlarını netleştirmeye yönelik bir danışma niteliği taşımaktadır.

5.6.3.5. Seçilmiş Yerel Temsilcilerin Konumu

Seçilebilmek için Fransız vatandaşı olmak zorunlu olup, yanı sıra yerel seçimler için 18, İl ve Bölge seçimleri için 21 yaşını doldurmuş olmak gerekmektedir. Seçimler her altı yılda bir yenilenir. Yerel yönetimler, seçilmiş temsilcilerinin statülerini belirleyen koşullar da dahil olmak üzere kendi kendilerini özgürce yönetim edebilmektedirler.

Bölge Meclislerin ya da Genel Konseylerin Başkanları ile nüfusu 30.000 in üzerinde olan Komünlerin Belediye Başkanları, görevlerine başlarken bir mal beyanında bulunmak zorundadır.

Esas olarak, yerel yönetimlerin konusu olan hiçbir faaliyetin ücret için bir hak doğurmayacağı kabul edilse de, bu yönetimler üyelerine bazı adlar altında ödemeler yapmaktadırlar.

5.6.3.6.Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Farklı Seviyeleri Arasında Yetkilerin Dağılımı

Devlet ve alan yönetimleri arasındaki yetkiler, olabildiğince “devletin görev kapsamı içinde kalanlar” ve “Komünlere, İllere ya da Bölgelere devredilenler” olarak ayrışmaktadır. Her yetki alanı/konusu, ona ayrılan kaynaklarla birlikte devlete ya da ilgili alan yönetimlerine hep birlikte, bir bütün olarak (en bloc) dağıtılmaktadır. Ancak, bir yetki grubunun tek bir Kuruma devredilmesi ilkesinin birçok istisnası vardır.132

5.6.3.7.Yerel Ve Bölgesel Yönetimler Arasında İşbirlikleri

Toplum yararına projelerin gerçekleştirilmesi amacıyla yerel yönetimlerin bir araya gelerek, kamu tüzel kişilikleri oluşturmaları mümkündür. Genel olarak “birlikler” adıyla anılan bu kamu tüzel kişiliklerinin birçok biçimi vardır. Bunları,“aynı seviyedeki yerel yönetimleri bir araya getiren”,“her düzeyden yerel yönetimleri bir araya getiren” ve hatta “birlikte diğer kamu hukuk birimlerini de kapsayan” işbirlikleri olarak ayırmak mümkündür.133 Yasal bir kimliğe ve mali özerkliğe sahip olan birliklerin çalışmaları, Valilerin denetimine tabidir.

Yerel yönetimler, ülke çıkarlarına uygun olmak kaydıyla, diğer ülke yerel yönetimleriyle işbirliği geliştirmek üzerine anlaşmalar yapabilirler. Çeşitli alanları kapsayan bu işbirlikleri Fransa Kentler Birliği aracılığı ile yürütülmektedir.

5.6.3.8. Finansman

Vergi tabanlarının belirlenmesi ve vergilerin toplanması devlet tarafından yapılmaktadır. Ancak, devlet tarafından konulan bu sınırlar içinde, İllerin ve komünlerin vergi oranlarını belirleme yetkisi bulunmaktadır.134

Yerel yönetimler için belirlenen vergiler dolaylı vergiler, dolaysız vergiler ve diğer harçlar olarak üç bölüm altında toplanmaktadır. Yerelleşme çalışmaları sırasında bazı devlet vergileri de yerel yönetimlere bırakılmıştır.135

Yerel Yönetimler (komünler, kendi vergilendirme hakkı olan birlikler, ilçeler, bölgeler), Belediye Vergisi, İlçe Vergisi ve Bölge Vergisi adı altındaki yerel vergilerin oranlarını saptamak ya da istedikleri zaman uygulamak konularında özgürdürler.

Fransız yerel yönetimleri, üst yönetimlerinden herhangi bir onay almadan borçlanmak konusunda tamamen serbesttirler. Ayrıca, Devlet yerel yönetimlere çeşitli şekillerde hibeler sağlamaktadır

Bütçe denetiminin sınırları kesin biçimde tanımlanmıştır ve yalnızca bütçe belgeleriyle (İlk Bütçe, Ek bütçe, Varsa değişiklik kararları, Varsa mülhak bütçeler, Devlet Bütçesi) ilgili olarak yapılır. Mali denetim İlde ya da Bölgede devletin görevlendireceği kişi tarafından yapılır. Mali denetim, herhangi bir yönetimin bütçesinde değişiklik yapmasına ve bütçe evraklarının değiştirilmesine olanak tanır.

5.6.3.9. Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Denetlenmesi

Anayasa’nın 72. Madesine uygun olarak, Komünlerin, İllerin ve Bölgelerin hak ve özgürlüklerine ilişkin 2 Mart 1982 tarihli Yasaya göre, bir devlet temsilcisi, İl’de ya da Bölgede yerel yönetimlerin faaliyetleriyle ilgili olarak, eylem sonrası kontrol ve denetim yetkisiyle atanabilir (ex post facto control).

Buna göre Vali136 , bir kararın yasal olmadığına karar verirse, o kararı İdari Mahkemeye taşıyabilir. Yerel yönetim kararlarını feshetme yetkisi, yalnızca İdari Mahkemelere aittir.

5.6.3.10. Yerel ve Bölgesel Yönetim Kararlarına Karşı Bireysel Başvurular

Tüm Fransız alan yönetimleri (yerel ve bölgesel), hukuken birer kamu tüzel kişisi olup, seçildikleri süre boyunca, devletle birlikte, yasal yönetim merciini oluştururlar. Bireyler, normal hukuk çerçevesinde, yerel ve bölgesel yönetimlerin ve aynı şekilde devletin idari kararlarına karşı Yönetim’ler aleyhine dava açabilirler.

5.6.3.11. Yerel ve Bölgesel İdari Personel

Alan yönetimlerinin personeli (komünler, iller, bölgeler ve birlikler), “yerel yönetim çalışanları” ve “geçici personel” olarak iki kesime ayrılır.

Yerel yönetim çalışanlarının genel yasayla belirlenmiş hak ve sorumlulukları olup, bunlar 1983 tarihli Yasa ile tanımlanmış üç tür kamu hizmetinde çalışan (devlet kamu hizmetleri, hastane hizmetleri, yerel yönetim hizmetleri) kadrolu personelin içindedir.

Geçici (kadrosuz) personel idari hiyerarşide herhangi bir derece işgal etmeyip ancak belli bir süre için ve tanımlı koşullarda çalıştırılabilirler. Ayrıca, belirtmek gerekir ki, çeşitli nedenlerle yarı zamanlı personel çalıştırılması, yerel yönetimlerde sıkça karşılaşılan bir uygulamadır.

5.6.3.12. Devam Eden ya da Öngörülen Reformlar

Fransa’da “desantralizasyon” amaçlı değişimler Anayasal ve yasal çerçevede süreklilik arz etmektedir. Açıklık, dayanışma ve modernizasyon, 1988-1993 döneminde yasama organının esas aldığı üç temel unsurdur. 1992 yılı, Cumhuriyetin alan yönetimlerine ilişkin yasa (6 Şubat 1992 Yasası) ile Yerel yönetim görevlerinin uygulanmasına ilişkin Yasa (3 Şubat 1992 tarihli Yasa)nın kabul edildiği önemli bir yıl olmuştur.

1982 ve 2003 yılları arasında, Fransa’nın merkezi yönetim anlayışını temel alan üniter yapısını, yerelleşme ilkesine göre değiştirmek amacıyla yerel yönetim düzenlemeleri yapılmıştır.2003 yılında, yerelleşme ve bölgeselleşme doğrultusunda yapılmak istenen yasal değişikliklere zemin hazırlamak üzere Anayasa’da bazı değişikliklere gidilmiştir.

Belirtmek gerekir ki, zaman içinde pek çok değişiklik yapılsa bile, Fransa’nın yönetim kültürü ve temel yapılanmaları büyük oranda aynı kalmıştır.

5.6.4. Almanya137

5.6.4.1. Yasal Yapı

Anayasası’nın 28. Maddesinin 1 ve 2. Paragrafları, Almanya’daki yerel özerkliğin Federal (devlet) düzeydeki güvencesidir.138 Almanya’daki her Eyalet (şehir-eyaletleri dışında), yerel özerklik için ilkelerini, Eyalet anayasaları hükümlerine uygun olarak belediye ve kırsal bölge yönetmelikleri ile belirlemiştir. Bu temel yasalarla birlikte, yasaların yapısına ve kapsamına bağlı olarak, Yerel Seçim Yasası, Yerel Çalışma Yasası, Yerel Vergi Yasaları ve bazı Eyaletlerde ek yerel idari kademeleri ilgilendiren özel yasa ve düzenlemeler de mevcuttur.

5.6.4.2. Yerel/Bölgesel Yönetimlerin Yapısı

Berlin, Bremen ve Hamburg şehir eyaletleri dışındaki bütün Alman Eyaletlerindeki yerel yönetimlerin ana alt birimleri, belediyeler (yerel seviye) ve kırsal bölgelerden (bölgesel seviye) oluşur. Şehirler ise kendilerine verilen hak ve yetkilerle kendi işlevlerini yerine getirmekte olup bölgesel düzeye entegre olmamışlardır.

Bazı eyaletlerde “Kent Yüksek Birlikleri” denen üçüncü bir düzey daha mevcuttur. Kent Yüksek Birlikleri, daha geniş idari birimlerce daha işlevsel yapılabilecek işleri kendi üye yerleşimleri adına yapmaya yetkilidir.

Bunların hemen üzerindeki yapılanma, ulusal niteliği olan Eyaletler Länder (states) dir.Almanya’da 3’ü şehir eyaleti olmak üzere (Berlin, Bremen, Hamburg) toplam 16 Eyalet (Länder) bulunmaktadır.139

Yerel yönetimlerin yapısında ya da sınırlarında değişiklik yapılmasına ilişkin hükümler, tüm yerel anayasalarda benzerlik gösterir. Belediye sınırlarında herhangi bir değişiklik yapılmasına, belediyelerin kaldırılmasına ya da yeni bir belediye kurulmasına ancak kamu yararı olması durumunda izin verilir.

5.6.4.3. Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Tüm Birimleri

Anayasa’ya göre devlet tüm gücünü halktan alır. Devlet, seçimler ve referandumlarla yine halk tarafından, yasama, yürütme ve yargı organları ile birlikte yönetilir.Bu çerçevede eyaletler, bu ilkeyi daha ayrıntılı olarak özgünleştirmek konusunda özgürdürler. Bu yüzden yerel yönetim birimlerinin yasal yapısı ve yapılanmaları eyaletlere göre değişiklikler gösterir.

Tüm yerel anayasalar seçilmiş organlara halkı temsil yetkisi tanır. Bu organların bölge meclisi, belediye meclisi, belediye temsil meclisi, kent meclisi kurulu, belediye temsilciliği, ilçe meclisleri, konsey ve kent konseyi farklı adları olabilir. Bunlar,Belediyelerin karar alma yetkileri olan temsil organları olmanın yanı sıra en yüksek yerel idari birimlerdir.

Belediye Başkanları doğrudan halk tarafından seçilir ve makamları gereği, hem üyelik hem de belediye temsil organlarının Başkanlığı görevlerini birlikte yürütürler.

Bazı istisnalarla birlikte belediye, bölge, ilçe ya da birlik temsil organlarının üyeleri, dört ya da beş yıllık bir görev dönemi için, yürürlükteki yerel seçim yasalarının hükümlerine göre halk tarafından doğrudan ve bağımsız seçimlerle eşit ve gizli oylamayla seçilirler.

Belediye Başkanları ya da Bölge Yöneticileri neredeyse tüm Eyaletlerde “Yürütme Organı” görevini yapmaktadırlar. Bazı şehirlerde Yürütme Organı, Belediye Başkanı ve diğer üyelerden oluşan Belediye Meclisidir. Belediye Başkanları ile bazı eyaletlerdeki Bölge Yöneticileri basit çoğunluk sistemiyle doğrudan halk tarafından seçilir.

Yerel yönetimlerin siyasi başları belediye meclis üyeleri, bölge meclis üyeleri ya da belediye başkanları ya da bölge yöneticileridir. Yetkilerin dağılımı yerel anayasalara göre değişkenlik gösterir. Birçok Eyalette Belediye Başkanı ya da Bölge Yöneticisi aynı zamanda Yönetimin Başı’dır. Görev süresi, belediyenin temsili birimlerinin yasal görev süresinden bağımsızdır.

Karar Alma ve Yürütme Organları, ortak işbirlikleri, denetim ve düzenleme yetkileri gibi birçok alanda birbirleriyle bağlantılıdırlar. İki birim arasındaki yetkilerin ayrımı çok keskin olmayıp, aksine yetkilerin gerektiğinde temsil biriminden Belediye Başkanına ya da Bölge Yöneticisine devrine izin veren, esnek bir yapısı vardır.

Belediye Başkanına ve Bölge Yöneticisine ait görevlerin dışında, belediye ve ilçelerin tüm işlerinden yasalar çerçevesinde, sırasıyla belediye meclisi ve bölge meclisi sorumludur. Meclisler belediye başkanı ya da bölge yöneticisini özel konularla ilgili kararlar almak konusunda yetkilendirebilir.

5.6.4.4. Karar Alma Süreçlerine Halkın Doğrudan Katılımı

Halkın yerel yönetimler düzeyinde karar süreçlerine doğrudan katılımının en temel yöntemi, belediyenin temsil organları ve bölge meclisleri seçimleridir.Ayrıca, tüm Eyaletlerde yerleşime ilişkin önemli konularla ilgili olarak yerel referandumlar yapılabilir.

Referanduma başvurma konusu, belli bir çoğunluğun isteği ya da vatandaşların gereken imza sayısını sağlayarak verdikleri dilekçe üzerine, Belediye Meclisince gündeme alınarak karara bağlanır. Referandumun yanı sıra, vatandaş başvurusu, vatandaş derneklerinin toplantı çağrısı: yerel uzmanlarla işbirliği doğrudan katılımın diğer yöntemleridir.

5.6.4.5. Yerel Seçilmiş Temsilcilik Görevlerinin Kayıt ve Koşulları

Bu konudaki koşullar yürürlükteki seçim yasalarında belirtilmiştir. Temel şartlar arasında Alman vatandaşı ya da Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşı olmak, 18 yaşını bitirmiş olmak ve o belediyede en az 6 yıldır yaşıyor olmak koşulları vardır. Yerel anayasalara bağlı olarak seçilmiş temsilcilerin görev süreleri dört ila altı yıl arasında değişir.

Seçilmiş Belediye ve Bölge Meclisi üyeleri “gönüllülük” esasına göre görev yaparlar. Devlet memuru değillerdir, herhangi bir ayrıcalık, dokunulmazlık ya da muafiyete sahip değillerdir. .

Federal ve Eyalet seçimlerinin aksine devlet, yerel seçimlerde yer alan aday ya da partilere herhangi bir mali destekte bulunmaz. Adayların özel kaynaklarının yönetimine ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur.

Seçilmiş kişilerden çok geçerli bir mazeretleri olmadığı sürece belediyenin temsil birimindeki tüm toplantılara katılarak yapmaları beklenmektedir. Anayasa, görevlerinin ifası için önemli olması durumunda meclis üyelerinin belediye başkanına mal bildiriminde bulunmalarını zorunlu kılmıştır.

Yerel temsilciler yaptıkları işleri sürdürdükleri ve temsil görevlerini çalışma saatleri dışında yaptıklarından dolayı, kendilerine ödenen herhangi bir ücret yoktur. Ancak eyalet anayasaları, yerel temsilcilere bu görevden dolayı kaybettikleri gelirlerin ve özel harcamalarının karşılanması amacıyla bir “masraf ödeneği”nin sağlanabileceğini öngörmektedir. Yerel temsilcilerin, çalışma saatleri içinde temsil görevlerini yapmaları nedeniyle uğradıkları gelir kayıpları da karşılanır. Tam zamanlı belediye başkanları ve bölge yöneticilerine, geçici devlet memurları statüsünde, belediyenin nüfusuna bağlı olarak belirlenen bir ücret ödenir.

5.6.4.6. Yerel Ve Bölgesel Yönetimlerin Çeşitli Kademeleri Arasında Yetkilerin Dağılımı

Belediyelerin yetkileri, belediye sınırları içindeki tüm kamu işlerinden sorumlu olmak ilkesine dayanmaktadır. Bölgelerin belediyeler arası, bütünleyici ve –her eyalette değil- dengeleyici işlevleri vardır. Yasa başka türlü bir düzenleme öngörmediği sürece; bölgeler kendi alan sınırları içinde kalan belediyelerin kapasitesini aşan tüm kamu görevlerini ve hizmetlerini yapmakla sorumludur.

Eyaletler, belediyeler ve bölgelerden bir takım görevleri (yükümlülükleri kapsamında kalan) yapmalarını isteyen yasalar çıkartabilirler, ancak belediyeler ve bölgeler bu görevleri kendi girişimleriyle de yürütebilirler. Şehir eyaletleri, hem eyalet hem de belediye görevlerini birlikte yürütmektedirler. Yetkiler ana kurum ve ilçe yönetimleri arasında, idari işlerin önem ya da ihtiyaca göre “sıralanması” ilkesiyle dağıtılmıştır.

Yetkiler eyaletten eyalete ve kısmen de eyaletlerin büyüklüğüne göre değişmektedir.140 Birtakım eyaletlerde, belirli görevler özellikle belirli kademelerdeki yönetimlere “ortak görev” olarak verilebilir. Ayrıca belli kademeler için zorunlu olan görev ve hizmetler, başka bir kademede gönüllü olarak yapılan hizmetlerden olabilir.

Belediyeler, kendi görev ve sorumluluklarını nasıl yerine getireceklerine karar vermek konusunda büyük ölçüde serbesttirler, bu durum aynı zamanda yerel özerklik ilkesinin de bir gereğidir. Bu yönetimler hizmetleri, kendileri sağlayabildikleri gibi üçüncü taraflara da ihale edebilirler. Belediyeler, bir hizmeti götürmekte yetersiz kalmaları durumunda diğer yerel yönetim birimleriyle bir araya gelerek işbirlikleri oluşturabilirler.

Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki yetkilerin yeniden dağılımına ilişkin idari reformlar sürekli olarak gündemde tutulmaktadır. Bu kapsamda yerel yönetimlere daha çok görev vermek ve yerel düzeydeki eyalet hükümetlerini belediyelerle ve bölge yönetimleriyle birleştirip bütünleştirmek konusunda güçlü bir eğilim mevcuttur.141

5.6.4.7. Yerel Yönetim Birlikleri ya da Yerel Ve Bölgesel
Düzeydeki Diğer İşbirliği Şekilleri

Belediye işbirlikleri, belediye işbirliklerine ilişkin yasalar, belediye yönetmelikleri ve özel yasalarla düzenlenir. Belediye işbirliklerinin, Yerel Çalışma Grupları, kamu hukukuna bağlı olarak yapılan Anlaşmalar ya da İdari Birlikler gibi çeşitli şekilleri vardır. Bazı eyaletlerde birtakım bölgeler arası görevleri yürüten yüksek düzey belediye birlikleri de kurulmuştur.

İdari Birlikler yerel yönetimler arasındaki en yaygın işbirliği biçimleridir ve yalnızca bunlar ayrıntılı bir yapıya sahiptir. Belediyeler ve kırsal bölgeler tarafından bazı görevleri yerine getirebilmek için kurulabilirler.

Almanya, 21 Mayıs 1980 tarihinde "Yerel Topluluklar ve Yönetimler Arasında Sınırötesi İşbir¬liği Avrupa Çerçeve Sözleşmesi" ne taraf olmuştur. Bu Sözleşmeyle Almanya, özellikle sınır yerleşimleri ve yönetimleri arasındaki sınır ötesi işbirliklerini desteklemek konusunda taahhütte bulunmuştur.

Bu Sözleşme dışında da Almanya, medeni hukuk temelindeki sınır ötesi işbirlikleri konusunda uzun bir geleneğe sahiptir. Çalışma grupları, Birlikler (örneğin Euregion), ortak girişimler ve ortaklık anlaşmalarıyla, çok sayıda yerel sınırötesi ilişkileri bulunmaktadır.

Yerel/Bölgesel yönetimler arasındaki işbirlikleri, “kardeş şehir”leri de kapsamaktadır. Ancak “kardeş şehir” kavramını düzenleyen herhangi bir yasal hüküm bulunmamaktadır.

Almanya’daki yerel yönetimler uluslararası yerel ve bölgesel yönetim birliklerine katılmak konusunda özgürdürler.

5.6.4.8. Finansman

Yerel yönetimlerin gelirleri, vergiler, eyalet/devlet hibeleri, harçlar ve diğer katkılar olarak sıralanmaktadır.

Belediyelerin tarafından belirlemeye ve toplamaya yetkili oldukları vergiler, emlak vergileri (arazi vergisi ve ticari vergiler/alım-satım vergisi) ve yerel tüketim ve harcama/gider vergileridir. Belediyeler ticari vergilerden bir kısım payları eyalete ve devlete aktarırlar.Belediyeler, gelir vergileri ile katma değer vergisinden de bir kısım pay alabilmektedirler.

Hibeler (geri ödenmesi zorunlu olmayan fonlar), üst makamlar tarafından, eyaletin “belediyelerde finansal eşitleme” yasaları uyarınca ya da özel hükümler kapsamında dağıtılır. Hibelerin tutarı ve yapısını belirleyen öncelik, eyaletin yapısı ve ekonomik gücüdür.

Belediye Finansal Eşitleme (Financial Equalization) düzenlemelerinin yasal dayanağı, Anayasa’nın 106. Maddesi, Eyalet anayasalarının buna karşılık gelen hükümleri ve mevcut eyaletlerdeki finansal eşitlemeye ilişkin diğer alt yasalardır. Finansal eşitlemenin amaçları, belediyenin mali durumunu güçlendirmek, vergi gelirlerindeki eşitsizlikleri dengelemek, vergi geliri az olan belediyelerin yaşatılmasını sağlamak ve belli hizmet masraflarını karşılamaktır.

Belediyeler yıllık bütçelerinde gösterilen borçlanmak istedikleri tutarla ilgili olarak Yüksek Denetleme Kurulu’ndan onay almak zorundadırlar. Borçlanma kaynaklarının büyük çoğunluğu kredi pazarındaki bankalar, tasarruf bankaları ve diğer kredi kuruluşlarıdır. Dış kredi almak için özel bir onaya gerek yoktur.

Belediyeler, belediye yasalarında belirtildiği üzere bütçeleri ve ekonomik yönetimleri açısından denetime tabidirler. Bu denetim devlet kurumları tarafından yapılır. Genellikle bu denetimin yasal bir niteliği olup, yönetimin işlerinin “yasallık denetimi” ile sınırlıdır. Yasallık denetiminin amacı, belediyelerin kendi sorumluluklarını aksatmadan yerine getirebilmelerini sağlamaktır.

5.6.4.9. Yerel/Bölgesel Yönetimler Üzerindeki Denetimler

Belediyeler ve kırsal bölgeler devlet denetimine tabidir. Bu denetimler yasal denetim kurumları tarafından yapılır. Çeşitli eyaletlerin Belediye yasaları bu yasal denetim kurumlarının hangileri olduğunu tanımlamaktadır. Genellikle bölge sınırları içindeki belediyelerin yasal denetim kurumları bölge yöneticileridir. Kırsal bölgeler ve bölgesel olmayan şehirler içinse bu kurum, bölge kurulları gibi eyalet ara yönetim kademesindeki bir kurumdur. Böyle bir idari kademenin olmaması halinde, genellikle bu denetim görevini İçişleri Bakanlığı üstlenir. İçişleri Bakanlığı, her koşulda en yüksek denetim kurumudur.

Genel olarak belediyelerin denetimi, yasallık denetimdir, yani yapılan işlerin yasalara uygun olup olmadığı ile sınırlıdır. Yerindelik denetimi yalnızca federal olarak devredilmiş işler için geçerlidir.

Uygunsuz bir yasallık denetimine karşı bir belediye ya da kırsal bölgenin kendini korumak üzere, ‘genel idari yasal koruma’ isteme hakkı vardır. Yerel yönetimler, yerel özerkliğin güvence altına alınmış yetki sınırlarının ihlal edilmesi halinde, federal ya da eyalet Anayasa Mahkemelerine başvurabilmektedirler.

5.6.4.10. Yerel Ve Bölgesel Yönetim Kararlarına Karşı Bireylerin Yaptırımı

Bireylerin kendilerini belediye ya da kırsal bölgenin ya da eyalet kurumlarının olumsuz kararlarına karşı koruyabilecek her tür yaptırıma başvurma hakkı vardır. Genellikle bu tür yasal başvurular, idari mahkemelerinde görüşülerek karara bağlanır.

5.6.4.11. Yerel/Bölgesel İdari Personel

Diğer kamu hizmetinde çalışanlar gibi Belediye çalışanları da bir takım bölümlere ayrılmaktadır. “Devlet memurları”, özel bir hizmet ilişkisi içinde ve kamu hukukunun güvencesi altındadır. Genellikle hukuki uygulamalarla konularla ilgili olarak çalışırlar. ”Memurlar”, özel hukuk çerçevesinde çalıştırılırlar. ”İşçiler” de özel hukuk kapsamında çalıştırılırlar, ancak bunlar daha çok fiziki güç gerektiren işlerde çalışırlar. İşçi ve memurların ücret ve ödemeleri toplu sözleşmelerle düzenlenir.

5.6.4.12. Öngörülen Ya Da Sürmekte Olan Reform Çalışmaları

Bazı eyaletlerdeki yerel yasalarda, örneğin ikili başkanlığın kaldırılması ve belediye başkanlarının doğrudan seçimi, doğrudan halk katılımı yöntemlerinin (referandumlar ve halkın kararları) uygulamaya sokulması gibi uzun vadeli değişiklikler söz konusudur. Tüm eyaletlerde yeni gelişmelere ve gereksinimlere küçük uyarlamalarla müdahale edilebilmektedir.

5.6.5. İtalya142

5.6.5.1. Yasal Durum

İtalya’da bölgesel demokrasiyle ilgili temel Anayasal metinler, Anayasa’nın II. Bölümünün 5. Maddesi, Özel Statülü Bölgelere ilişkin mevzuatı da kapsayan Anayasal hükümler, Bölgeleri ilgilendiren diğer Anayasal Hükümler ve bunlarda değişiklik ve ek yapan Anayasal hükümlerdir.

1953 tarihli “Bölgesel Birimlerin Oluşması ve İşleyişi” adlı yasa ve Bölgesel meclislerin seçimine ilişkin hükümleri kapsayan 1968 tarihli yasalar başta olmak üzere 10’dan fazla yasa ve kararname yerel yönetimleri düzenlemektedir.

5.6.5.2. Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Yapısı

İtalya’daBölgeler,Metropoliten Şehirler,İller ve Belediyeler olmak üzere dört çeşit yerel yönetim yapılanması vardır.

İtalya yerel yönetim yapılanmasının temel birimlerini oluşturan ve sayıları 20 olan bölgelerin, coğrafi alan ve nüfus açısından en küçüğü Valle d’Aosta, en büyük coğrafi alana sahip olanı Sicilya ve en yüksek nüfusa sahip olanı da Lombardiya’dır.143

Bölgeler ve İller düzeyinde merkezi hükümetin taşra birimleri oluşturulmuştur. Bu birimler, merkezi hükümet tarafından atanan memurlar tarafından yönetilirler.

Hükümetin Bölge İdari Yönetim Birimleri, özel statülü olmayan her Bölgenin baş şehrinde, merkezi Hükümetin Bölge’deki ana temsilcisi olan Bölge Valisi (Prefect) tarafından yönetilir. Bölge Valisi, İçişleri Bakanlığı’nın taşra temsilcisi olup, aynı zamanda bir devlet temsilcisi sıfatıyla da görevini Başbakan ya da farklı konulardan sorumlu Bakanların emirleri doğrultusunda yürütür.

5.6.5.3. Bölgesel Yönetimlerin Birimleri

Bölgesel düzeyde Karar Alma Organı, Bölgesel Meclis’tir (Consiglio Regionale).Bölgesel Meclislerin, yasama yetkisi,Bölgesel Yasaları onama ve değiştirme yetkisi, Ulusal Parlamentoya yasa önerisinde bulunma yetkisi, Bölge sınırlarında değişiklik yapılması konularında görüş verme ve bölgesel yönetim politikalarını denetleme yetkileri vardır.

Bölgenin Yürütme organı Bölgesel Hükümettir (Giunta regionale). Yürütme organının görevleri yasaları ve Bölgesel Meclis tarafından kabul edilmiş olan politikaları uygulamak ve Meclis’e gönderilen Bölge Bütçesini ve yıllık bilançoyu hazırlamaktır.

Bölgenin politik başkanı aynı zamanda Bölgesel Yönetimin Başkanıdır. Bölge Başkanı Bölgeyi temsil eder; kendisine Anayasa, yasalar ve Bölge yasalarıyla verilmiş olan görevleri yerine getirir;

Bölge yönetimlerinin iç yapılanmaları çeşitli bölümler şeklinde örgütlenmiştir. Her bölüm özel bir konudan sorumludur ve siyasi erk tarafından atanan bir “bölüm başkanı” tarafından yönetilir.

5.6.5.4. Karar Alma Süreçlerine Halkın Doğrudan Katılımı

Halk, Bölge yasaları ve idari hükümlerle ilgili referandumlara katılarak ya da çeşitli toplumsal eylem ve girişimlerle bu haklarını kullanabilir. Bu haklar bölgesel yasalarla düzenlenmiştir.Bölgelerin birleşmesi ve ayrılması konusunda, yeni belediyeler oluşturulması konularında da halka referandumlar yoluyla danışılır

5.6.5.5. Seçilmiş Bölgesel Temsilcilerin Durumu

Seçim gününde 18 yaşını doldurmuş olan tüm vatandaşların seçimlerde oy kullanma hakkı vardır. 18 yaş ve üstü vatandaşlar seçilebilme hakkına da sahiptir. Seçilebilmek için, ülke sınırları içinde herhangi bir Belediye’nin seçim listesinde yer almak zorunluluğu vardır.

Bölgesel Meclis üyeleri ve Başkanlar beş yıllık bir süre için görev yapmak üzere seçilirler. Bölgesel Yönetimin Başkanının doğrudan seçildiği durumlarda, Başkanlık seçimleri de Meclis seçimleriyle aynı zamanda yapılır.

Devlet ve Bölge yasalarına göre bölgesel meclis üyeleri, seçimlerden hemen sonra kişisel gelir ve mal varlıkları konusunda bildirimde bulunmak zorundadırlar.

Meclis üyelerinin görev ve hakları Bölgesel yasalarla belirlenmektedir.Anayasa’ya göre Meclis üyeleri belirttikleri görüş ve fikirlerinden, kullandıkları oylarından dolayı yargılanamazlar.

5.6.5.6. Bölgelerin Yetkileri

Özel statülü olmayan bölgelerde,bölgesel yasal düzenlemeler Anayasa, AB kuralları ve uluslararası yükümlülüklerle uyumlu olmak zorundadır. Devletin yetkisinde olan temel ilkelerin dışında, Devlet ve Bölgeler arasındaki ortak mevzuat kapsamındaki konularda yasama yetkisi, Bölgelere verilmiştir.Özel Statülü Bölgelerin yasama yetkisi, Bölge yasalarıyla belirlenmiştir.

Denetim yetkileri esas olarak, yasaların devleti yetkili kıldığı “devlete özgü konular”da devletindir ve bu yetkiler bazen Bölgelere devredilebilir.Diğer tüm konularda denetim yetkileri Bölgelerdedir.

Genellikle yasalarla belirlenen Bölgelerin faaliyet alanları içine, genel idari yönetim, eğitim, sağlık, sosyal refah, çevre, kültür ve eğlence, trafik ve ulaşım, ekonomik faaliyetler ve konut ve kent planlaması konuları girmektedir.144

5.6.5.7. Merkezi Hükümet İle Yerel Ve Bölgesel Yönetimler Arasında Kurumsallaşmış İşbirlikleri

1970’li yıllarda devlet ile bölge yönetimleri arasındaki ilişkiler, yeterlilik ölçütlerine göre katı bir biçimde ayrım yapılarak düzenlenmişti. İzleyen yıllarda bu uygulamadan kesin bir dönüş yapılarak işbirliği prensibine dayalı,“eşit işbirliği ilkesi” olarak da adlandırılan, bir kurumlararası ilişkiler modeli benimsenmiştir.

İtalyan devlet-bölgeler işbirliğine en iyi örnek, 1983 yılında Devlet, Bölgeler ve Özerk Yönetimler arasındaki ilişkiler için kurulan “Kalıcı Konferans”tır.Konferans, Başbakan ya da Başbakan’ın özel olarak görevlendireceği başka bir Bakanın Başkanlığında toplanan mesleki bir oluşumdur. Konferansın Genel Kurul üyeleri, 20 İtalya Bölge Başkanı ve 2 özerk İl’in Başkanıdır. Gündemdeki konulardan ulusal düzeyde sorumlu olan Bakanlar, Konferans oturumlarına devleti ve Kamu kurumlarını temsilen davet edilirler.

Geçmişte, Konferansın en birincil görevi devletin, bölgelerin ve özerk İl’lerin ortak yararları ile ilgili konularıyla ilgilenmek, onlara önerilerde bulunmak, aralarındaki bilgi akışını sağlamak ve çalışmalar düzenlemekti. Ancak zaman içinde Konferansın etkinliği giderek artmış ve yetkileri genişlemiştir.

Anayasa’ya göre her bölgesel yasa, karar verme yetkisi olmayan ancak bölgelerle yerel yönetimler arasında danışma işlevi gören ve bölgesel bir organ niteliğinde olan bir “Yerel Yönetimler Konseyi” öngörmektedir. Bu Konseyin kurulması zorunludur, ancak görev ve yapısını her Bölge kendine göre belirleyebilir.

Bölgesel Yönetimler karşılıklı çıkarlarını korumak için serbestçe birlikler, kooperatifler ve ortaklıklar oluşturabilirler. Bölgeler sınırötesi işbirlikleri konusunda anlaşmalar imzalayıp, ulusal politikalar çerçevesinde ve bölgesel alanda güçlü oldukları konularda tanıtıcı faaliyetlerde bulunabilirler. Bu tür faaliyetler için Hükümetin onayı gerekmektedir.

5.6.5.8. Finansman

İtalyan Anayasası’na göre, belediyeler, İller, metropoliten şehirler ve bölgeler, gelir ve harcamalarında özerk, finansman kaynakları konusunda özgürdürler. Devletin maliyesi ve ulusal vergi sisteminin eşgüdümü ilkesi çerçevesinde kendi kendilerine vergi koyabilir ve toplayabilirler. Devlet vergilerinden aldıkları pay, toprak büyüklükleriyle orantılıdır.

Devlet, ekonomik kalkınmayla birlikte sosyal uyum ve dayanışmayı teşvik etmek, ekonomik ve sosyal eşitsizlikleri gidermek, insan haklarının uygulanmasını sağlamak için belediyelere, illere, metropoliten şehir ve bölgelere ek kaynaklar sağlayıp, özel tedbirler geliştirir, fonlar ve hibeler adı altında aktarımlar yapar.145

Anayasa, Bölgelerin yalnızca yatırımların finansmanı için borçlanmalarına izin vermektedir. Bu alandaki bölgesel yönetim harcamaları, her yıl Mali Yasada öngörülen limitler içinde olmak zorundadır.146

5.6.5.9. Bölgesel Yönetimlerin Denetimi

Merkezi Hükümet herhangi bir bölgesel yasanın, bölge yetki sınırlarının dışına çıktığından kuşku duyması halinde, bunun Anayasaya uygun olup olmadığını, yayınlanmasından sonra 60 gün içinde Anayasa Mahkemesinden sorabilir.

Bölgelerin idari uygulamalarının yasallığı merkezi denetime tabi değildir. Ancak Anayasa, özel birtakım hususların çiğnenmesi durumunda devletin kullanacağı özel ikame (yerini alma) yetkileri tanımıştır.Yasalarda belirtilen durumlarda Hükümet, Bölge Yönetimlerinin yetkilerini askıya alıp kendisi bu yetkileri kullanabilir.

5.6.5.10. Bölgesel Yönetimlerin Kararlarına Karşı Kişilerin Başvuracağı Yasal Tedbirler

Herhangi bir Bölgesel Yönetimin yönetim yasalarından olumsuz şekilde etkilendiğini düşünen kişiler idari ya da yasal mercilere başvurabilirler.Yönetime yapılan başvuruların farklı şekilleri vardır. Yasal başvuru ise, mahkemelere ya da idare mahkemesine yapılır.

5.6.5.11. Bölgesel İdari Personel

Bölgesel Yönetimlerde personelin çalışma koşulları Medeni Kanun’la, özel sektör istihdam yasalarıyla ve kamu hukukuyla düzenlenmiştir. Yasalar, Yönetmelikler ve Tüzükler, kamu çalışanları ya da belli statüdeki çalışanlar için belli kuralları öngörürken, toplu sözleşme anlaşmaları ya da özel sözleşmeler, mevzuatın boşluklarından yararlanabilmektir.

Genel koşullarda işe alımlar, yasada belirtilmiş birkaç ayrıcalıklı durum dışında kamu sınavlarıyla yapılmaktadır.

5.6.5.12. Öngörülen ya da Tamamlanmakta Olan Yenilikler

Yerel ve Bölgesel yönetim alanında süregelen yenilikler, 1997 yılında Hükümetin bir takım görev ve sorumlulukları bölgelere (ve yerel yönetimlere) devreden yasasıyla başlamıştır. Görev ve sorumlulukları devreden tüm Yasa ve ilgili Yönetmelikler, Anayasa’yı değiştirmeden “idari federalizm” alanında büyük bir reform gerçekleştirmeyi amaçlayan çalışmalardır.

2001 Anayasal yenilenme (reform), devlet ve bölgeler arasındaki görev dağılımını, özellikle de yasama alanında, köktenci biçimde değiştirmiştir. Bu reforma uygun olarak Devlet, bir dizi özel konuda özel yasama yetkileriyle donatılmıştır. Bazı özel konularda ise Devlet ve Bölgeler eş-yetkili konumuna getirilmiş; devletin temel ilkeleri belirlemesi ve uygulamayla ilgili konuların Bölgelere bırakılması kabul edilmiştir. Bunların dışında kalan diğer tüm konular Bölgelerin yetkisindedir.

5.6.6. Yunanistan147

5.6.6.1. Yasal Yapı

AnayasalHükümler

Yunanistan Cumhuriyetinin, 2001 ve 2008tarihlerinde revize edilen, 1975 tarihli Anayasa’sının 101. ve 102. maddeleri, yerel yönetimler için bir anayasal çerçeve oluşturmaktadır. Buna göre, devletin yönetimi, yerinden yönetim ilkesine (the principle of decentralisation) göre organize edilir.

Bölgenin yönetim birimi, bölgenin jeo-ekonomik, sosyal ve ulaşım koşullarına göre belirlenir.Bölgesel yönetimler, bölgeyle ilgili konularda karar alma yetkisine sahiptir. Devletin merkezi yönetimi, özel yetkilerinin yanı sıra, kanunda belirtilen sınırlar çerçevesinde, yönlendirme ve koordinasyon görevini yerine getirir ve bölgesel yönetimlerin alacakları kararların yasaya uygunluklarını gözden geçirir.

Yerel konuların yönetimi, birincil ve ikincil düzeylerdeki yerel yönetimler tarafından yapılacaktır. Yerel konuların yönetimi için, yerel yönetimlerin yeterli olduğu kabul edilir. Bu konuların çeşitliliği ve kategorileri ile her düzeyde tahsis edilecek ödenekler, yasalarla belirlenecektir. Ayrıca merkezi hükümetin yapmakla yükümlü olduğu bir kısım yerel hizmetler de yasayla yerel yönetimlere devredilebilir.

Yerel yönetimler, idari ve ekonomik olarak bağımsızdırlar. Yönetimler, yasayla belirlenen, genel ve gizli oylama ile seçilirler.Devlet, yerel yönetimlerin çalışmalarında, hukuka uygunluklarını sağlayacak ve karar alma özgürlüklerini kötüye kullanmalarına engel olacak denetimler yapacaktır. Yasalara uygunluk denetimleri yine yasalarla belirlenecektir.

Devlet, yerel yönetimlerin görevlerini yerine getirmeleri için gerekli olan mali özerkliği, hizmetler için gerekli fonları ve aynı zamanda bu fonların şeffaf bir biçimde yönetimini sağlamak için, yasal mevzuatları hazırlayacak ve finansal önlemleri alacaktır.

Temel Mevzuat

Yasa 1850/1989 (OG A 114), “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”, onaylanması sırasında çekince konan Madde 5, 7(§(paragraf)2), 8(§2) ve 10(§2) hariç, yerel yönetimlerle ilgili temel yasal mevzuatlardan biridir.

PD 30/1996 ( OG A 21) 3825/2010 sayı ve tarihli Yasa ile düzenlenen “Valilik Yönetmeliği”.

Yasa 3463/2006 ( OG 114 A ) “Kentsel ve Topluluklara ait (Communal) Yönetmelik”.

Yasa 3852/2010 ( OG 87 A ) “Yerinden Yönetim İdaresinin” (Decentralised Administration Authorities)148 oluşturulması.

5.6.6.2. Birincil Ve İkincil Düzey Yerel Yönetimlerin Ve Yerinden Yönetim İdarelerinin Yapısı

Yunanistan’ın mevcut idari bölümlenmesi, 1 Ocak 2011’den bu yana,Kallikrates Programına göre şekillendirilmiştir. Birincil ve İkincil düzey yerel yönetimler, sırasıyla belediyelerin (municipalities), toplulukların (communities) ve valilik yönetimlerinin (prefectural administrations) birleştirilmesiyle, ülke, yedi (7) Yerinden Yönetim İdaresi, on üç (13) Bölge (İkincil düzey yerel yönetim) ve 325 Belediye (birincil düzey yerel yönetim) olarak, daha geniş coğrafi birimlere ayrılmıştır.

Belediyeler, özerk yönetilen alanlara sahip birincil düzey birimleridir. Yerel konuların yönetiminden belediyeler sorumludur.

Bölgeler, özerk yönetilen alanlara sahip ve tüzel kişiliği olan ikincil düzey yerel yönetim birimleridir. Bölgesel coğrafik sınırlar içerisinde, birden fazla vilayet yer alabilir. Bölgeler, ulusal politikalar ve Avrupa Birliği politikaları çerçevesinde, sürdürülebilir gelişme ve sosyal uyum prensipleri doğrultusunda, bölgesel politikaların planlanması ve yürütülmesinden sorumludurlar.

Yerinden Yönetim İdareleri bir ya da birden fazla bölgeden (Attiki, Kriti) oluşan yedi (7) bölge altında toplanmıştır. Yerinden Yönetim İdareleri, merkezi hükümet tarafından kendilerine devredilen, idari ve mali özerkliğe sahiptirler.

5.6.6.3. Her Seviyedeki Yerel Ve Bölgesel Özerk Yönetimlerin Ve Yerinden Yönetim İdarelerinin Organları

Belediye Başkanı, Belediye Konseyi, Bütçe Komitesi, Yaşam Kalitesi Komitesi ve Yürütme Komitesi, Belediyenin yönetim birimleridir.Belediye Topluluklarının Başkanı ve Belediye Toplulukları Konseyi, Belediye Topluluklarının yönetim organlarıdır.Yerel Toplulukların Başkanı ve Yerel Topluluklar Konseyi, Yerel Toplulukların yönetim organlarıdır. Eğer yerel bir topluluğun nüfusu 300 ve daha az ise, Yerel Topluluk temsilcisi ilgili yönetim birimidir.

Bölge Başkanı, Bölge Başkan Yardımcıları, Bölge Konseyi, Bütçe Komitesi, Yaşam Kalitesi Komitesi, Yürütme Komitesi, bölgenin idari birimlerini oluştururlar.

Yerinden Yönetim İdareleri’nin yöneticisi olanGenel Sekreter, İçişleri Bakanlığının kararı üzerine Bakanlar Konseyi tarafından atanır ya da görevden alınır. Genel Sekreter Hükümetin temsilcisi olup, yerindenyönetimlerle ilgili konularda hükümet politikalarını denetlemeden sorumludur.Yerinden Yönetimler İdarelerine verilmiş ya da aktarılmış yetkileri ve yasayla ona verilmiş olan yetkileri kullanır.

5.6.6.4. Halkın Karar Mekanizmalarına Doğrudan Katılımı

Yerel Referandumlar

Belediye İdareleri, Belediyeyi ilgilendiren önemli konularda referandum yapabilir. Referandumlar ulusal konularda, bölgelerin yetki alanları dışında, belediye bütçeleri ve vergi koyma konularında yapılamaz. Referandumlar, İçişleri Bakanlığının teklifi ve Başkanlık onayı ile yürürlüğe girer. Belediye yönetimleri referandum sonuçlarına uymak zorundadır. Bölgesel düzeyde referandum yapılmasına ilişkin herhangi bir mevzuat bulunmamaktadır.

Halk Katılımı ve Şeffaflık

Halkın katılımı Belediye Danışma Komitesi, Bölgesel Danışma Komitesi, Yerel Topluluklar Halk Toplantıları, Göçmen Uyum Konseyi, Belediye Çalışmalarının Raporlanması, Ortak Birim Toplantılarının, Raporların ve Vatandaş Teklif ve Önerilerinin Açıklanması gibi birimler veya yöntemler aracılığıyla gerçekleşir.

5.6.6.5. Seçilmiş Yerel Temsilcilerin Konumları

Yerel Hükümet Temsilcilerinin Seçimi

İlk ve İkincil düzey yerel temsilciler, her beş (5) yılda bir gizli oylamayla yapılan seçimle belirlenirler. Bu seçimler Avrupa Parlementosu seçimleriyle aynı anda aynı seçim noktalarında yapılır.

Bölgesel ve Belediye Konseylerinin üyeleri, seçim bölgelerinde belirlenir. Bölgesel ya da belediye seçimlerinde toplam sandalye sayısının beşte üçünü kazanan parti alır, kalan beşte ikisi de, aldıkları oy oranında diğer partilere dağıtılır. Bölgelerde ya da belediyelerde kazanan parti, nüfusa bakılmaksızın, geçerli oyların % 50 ( % 50 + 1 ) sinden fazlasını almak zorundadır.

Katılma Koşulları ve Görev Dönemi

Belediye Başkanılığına aday olabilmek için, Yunan vatandaşı olmak, belediye sınırları içerisinde yaşamak, oy verebilecek koşullara sahip olmak ve seçim günü 21 yaşını doldurmak gerekmektedir. Belediye Konseyi üyeliğine aday olabilmek için Yunan vatandaşı, 26 Avrupa Birliği üyesi ülkelerden birinin vatandaşı, ya da Yunan orijinli olup başka bir ülke vatandaşı olmak, ya da yasal olarak belediye sınırları içerisinde yaşayan üçüncü ülke vatandaşı olup, oy verme hakkına sahip ve seçim gününde 18 yaşını doldurmuş olmak gereklidir.

Bölge Başkanı ya da Bölge Başkan Yardımcılığı adayları, Bölge seçimlerinde oy vermek için kayıtlı olması, oy verme hakkına sahip olması ve seçim günü 21 yaşını doldurması gerekmektedir. Bölge Konseyi üyeliğine aday olabilmek için oy verme hakkına sahip olması ve seçim günü 18 yaşını doldurmuş olması gerekmektedir. 21 yaşını doldurmayan hiçbir Konsey üyesi, Başkan Yardımcısı olarak atanamaz.

Seçilmiş Temsilcilerin Görev ve Sorumlulukları

Başkan Belediye Programını uygular. Belediyeyi yasalar önünde ve diğer platformlarda temsil eder. Belediye işlerinin yapılmasını yönlendirir, nakit ödeme belgelerini, yetki alanına giren tüm izin, lisans belgelerini ve belediye başkanlığının taahhüt ettiği işlere imza atar.

Bölge Başkanı, Bölgesel Gelişim Planının uygulanmasından, bölgenin yasalar önünde ve diğer platformlarda temsilinde tüm yasal ya da diğer unsurların kullanımından sorumludur. Bölgesel hizmetlerin ve personelin başkanıdır. Gelirlerin toplanması emrini verir, bütçe dağılımına karar verir ve bölgeyi ilgilendiren anlaşmalara imza atar.

Belediye Başkanları, Belediye Başkan Yardımcıları, Bütçe Komitesinin ve Yaşam Kalitesi Komitesi’nin tüm üyeleri, her yıl mal beyanında bulunmak ve bunları Belediyenin resmi web sayfasında ilan etmek zorundadır.

Tüm Belediye Başkanları, Başkan yardımcıları, Bölge Başkanları, Bölge Başkan Yardımcıları, Bölge ve Belediye Konseyi Başkanları, belediyeler ya da bölgeler tarafından ödenen bir ücret alırlar.Bölge ya da Belediye Konseyleri, Yaşam Kalitesi Komitesi ya da bölgesel idari komite toplantılarına katılan üyelere de katıldıkları toplantılar için ödeme yapılır.

5.6.6.6. Yetkilerin Özerk Yerel Yönetimler Ve Ulusal Yetkililer Arasında Dağılımı

Belediyeler ve Bölgeler sorumluluklarını yerine getirirken ilgili ulusal, bölgesel ve Avrupa politikaları; diğer yerel ve bölgesel yetkililer ve organizasyonlarla işbirliği yapma ihtiyacı; sorumlulukları çerçevesinde mevcut kaynakların adil ve faydalı bir şekilde kullanımı ve dağılımı; hizmetlerin düzgün, kaliteli ve etkili bir şekilde yürütülmesi; sürdürülebilir gelişme ve kültürel mirasın korunması ihtiyacı konularını dikkate alırlar:

Belediyeler

Belediye idareleri, yerel konuları, yerellik ve yakınlık ilkelerine göre, yerel çıkarları ve yaşam kalitesini korumak, geliştirmek ve iyileştirmeyi hedefleyerek yönetir ve düzenlerler. Yerel yetkililer görevlerini, ilgili mevzuat, düzenleme ve yönetim kurallarına göre kendi belirledikleri biçimde yerine getirirler. Belediyeler, hizmetlerini sunabilmek için, özel ya da kamu tüzel kişilikleri oluşturabilirler.

Belediyelerin sorumlulukları esas olarak çevre, yaşam kalitesi ve kentlerin ve yerleşimlerin düzgün işlemesi, istihdam, sosyal güvenlik ve dayanışma, eğitim, kültür ve spor, sivil savunma, kırsal gelişme-hayvancılık-balıkçılık olmak üzere sekiz ( 8 ) özel alanı kapsar.

Bölgeler

Bölgeler, yetkileri çerçevesinde, şeffaflık, etkililik ve uygunluk prensiplerine göre bölgesel politikalar geliştirir, planlar ve uygular. Bölgeler, hizmetlerini sunabilmek için, kamusal ya da özel kanunlarla tüzel kişilikler oluşturabilirler.

Bölgeler yetkilerini ilgili yasalar ve idari mevzuat çerçevesinde,planlama ve gelişme; tarım, hayvancılık ve balıkçılık; doğal kaynaklar, enerji-endüstri, istihdam; ticaret ve turizm; ulaşım ve haberleşme; mekânsal planlama, çevre; sağlık, eğitim, kültür ve spor; sivil savunma ve lojistikalanlarında kullanırlar.

Attiki and Thessaloniki’deki büyükşehir işlevleri, Bölgeler tarafından, İkincil düzey bir yerel yönetim bağlamında düzenlenir ve yürütülür. Bu nedenle, yerel-üstü sorunlar, daha geniş alanlarda ortak bir planlama ve gelişim hedeflenerek çözülmeye çalışılır.

YerindenYönetim İdareleri

Yedi (7) yerinden yönetim idaresi, kasaba ve kentlerin kentsel tasarımları, çevre politikaları, orman politikaları, göç politikaları, vatandaşlık ve enerji politikaları konularında devlet yetkilerine sahiptirler.Her bir yerinden yönetim idaresi, İdarenin bulunduğu kentte, yürütmesini gerçekleştirir.

5.6.6.7. Birinci Ve İkinci Düzey Yerel Yönetimler Arasında İşbirliği Ve Diğer Çeşit Bağlantılar

Ağlar

Belediyeler ve Bölgeler, ortak hedeflerini belediyelerin ve bölgelerin ulusal ağlarına katılarak geliştirmek isteyebilirler. Amaçlarını tanıtmayı hedefleyen belediye ve bölgeler, ilgili yabancı ağlar ya da programlarda, uluslararası ve Avrupa organizasyonlarında aktif bir şekilde yer alarak ekonomik, sosyal ve bölgesel bağlantılarını da geliştirebilirler.

Ağlar, ilgili belediye ve bölgelerin kararlarıyla kurulurlar, bir deklarasyon ve yönetmelikle çalışırlar. Üniversiteler, Araştırma Enstitüleri ve ilgili sosyal aktörler, ağın daha iyi çalışması amacıyla katılım sağlayabilirler.

Birlikler

Belediye Konseylerinin kararıyla, bir ya da daha fazla Belediye, daha geniş bir alanda projelerini uygulayabilmek, belli hizmetleri yerine getirebilmek ve yetkilerini kullanarak programlar ve yöntemler planlamak ve detaylandırmak için, özel bir amaçla Birlik kurabilirler. Yerinden Yönetim İdareleri Genel Sekreteri kararı ile, yasalara bağlı olarak, bu Birliklere katılım zorunlu olabilir.

Uluslararası İşbirliği

Birincil ve İkincil düzey yerel yönetimler, uluslararası ve Avrupa ülkeleriyle, ulusal, uluslararası ve Avrupa Birliği yasalarına kapsamında, sorumlulukları ve ülkenin uluslararası zorunluluklarına göre, Uluslararası ve Avrupa Organizasyonlarının Programları ve Girişimleri, Kardeş Şehir, Avrupa Bölgesel İşbirliği Grubu, Görev Değişimleri ve Etkinlik Organizasyonları biçimlerinde işbirliği içine girebilirler.

Anlaşmalar

Yerel yönetim birimleri kendi aralarında Belediyeler ya da düzeyler arası işbirliği anlaşmaları ve sözleşmeler yapabilirler.

5.6.6.8. Yerel Yönetimlerin Finansmanı

Belediye ve Bölge Gelirleri

Belediyelerin ve Bölgelerin gelirleri, normal ve özel olmak üzere iki kısımdır. Ayrıca, yerel yönetimlere hükümet tarafından yıllık olarak devlet bütçe kaynaklarından tahsis edilen merkezi özerk fonlar vardır.

Yerel İdare Malları ,

Bu mallar, belediye mülkleri (taşınmazlar), kamu (belediye) malları, özel mülkler ve taşınabilir mallardan oluşur. Yerel yönetimler mülklerine bakmak, korumak ve uygun bir şekilde idare etmek zorundadırlar. Gelir kaynağı olan belediye taşınmazlarının yönetimi ve kullanımı özel kurallara göre düzenlenir. Tüm belediye ve bölgelere ait, taşınır ve taşınmazlar tescil edilmek zorundadır.

Vergi Gelirleri

Anayasa, yerel yönetimlere finansal özerklik sağlamaktadır. Bu kapsamda devlet, mevzuatları ve vergileri yerel yönetimlere gelir kaynağı olarak sunacak şekilde düzenlemiştir. Buna ek olarak, uygulamaya yönelik düzenlemeler yaparak, harç bedeli koyma, ruhsat verme ve bağış toplama yetkileri de verilmiştir. Yerel yönetimlerin vergi gelirlerini kullanmaları zorunlu ya da isteğe bağlı olabilir.

Mali Yönetim

Yasalar yerel idarelerin, organizasyonlarının ve işleyişlerinin modernize edilmesi kapsamında, belediyelerin, birincil düzey yerel yerel yönetimler tarafından yürütülecek, süreklilik gösteren, planlama, izleme ve değerlendirme prosedürlerini içeren ve şeffaflığı ve belediyelerin insan ve malzeme kaynakları yönetimlerini geliştirme amacı güden bir Beş Yıllık İşletme Programı hazırlamalarını zorunlu kılmaktadır.

Her bir İşletme Programı, belediyelerin beş yıllık stratejik, uygulama ve finanasal planlarını anlatmaktadır. Bu tür bir planlama, belediyeler arası ve düzeyler arası bir işbirliğini ve yerel halkla diyalog halinde olan tüm belediye organlarının ve tüzel kişiliklerının aktif katılımını gerekmektedir. Yıllık Eylem Planında da yer alacak bu planlama, yıllık bütçe, detaylı kaynak kullanım kaydı ve uygulanacak eylem ve projeleri de içerir.

Bölgeler, seçilmelerinden sonraki dokuz ay içerisinde, planlamalarının dönem ortası çalışması olarak, bir beş yıllık işletme programı hazırlamak zorundadırlar. Beş Yıllık İşletme Programı, Yıllık Eylem Planı ve Yıllık Bütçelere ayrılmıştır. Yıllık bütçe ve yıllık eylem planı, bölge komitesi tarafından hazırlanan rapor ve bölge konseyi tarafından koyulacak vergiler ve harçlar, Yasal Denetçilere sunulur.

5.6.6.9. Yerel İdarelerin Denetlenmesi

Devlet, belediyelerin, bölgelerin ve onların tüzel kişiliklerinin tekil ve ortaklaşa girişimlerini denetler. Devletin yürüttüğü denetim, amaca uygunluk denetiminden çok, yerel yönetimlerin eylemlerinin yasalara uygun olup olmadığının ve seçilmiş temsilcilerin disiplin kurallarına uyup uymadıklarının denetimidir.

Yerel Yönetimler Bağımsız İzleme Ajansı, Yasallık Denetçisi ve Yasallık Denetçileri Konseyi, yerel yönetimlerin eylemlerinin yasalara uygun olup olmadığını denetlemekten ve seçilmiş temsilcilerin disiplin kurallarına uyup uymadıklarının denetiminden sorumludurlar.

5.6.6.10. Yerel İdarelerin Kararlarına Karşı Bireylerin Başvurabilecekleri Yasal Yollar

Vatandaşlar, yerel yönetimlerin kararlarına ya da karar almadaki ihmallerine karşı, idari ya da hukuki olarak korunmaktadırlar. İdari koruma yöntemleri,yasallık denetçisinden önce başvuru yapma; kamu yönetimi başmüfettişine ya/ya da kamu yönetimi müfettişleri-kontrolörleri kuruluna şikâyet başvurusu yapma; Yunan Ombudsman’ına şikâyet başvurusunda bulunma; vatandaşların ya da ticari kurumların belediye ombudsmanına ya da bölgesel ombudsmana şikâyette bulunma eylemlerini içerir.

Öte yandan, yerel yönetimlerin uygulamalarından ya da yetersiz uygulamalarından etkilendiğini düşünen ya da yasal olarak ilgisi olan vatandaşlar mahkemelere başvurabilirler. Başvurular idari mahkemelere, ön dava ya da temyiz mahkemelerine ve hatta en yüksek idari mahkeme olan Devlet Konseyine (Danıştay) yapılabilir.

Her durumda, idari yetkililer, makul bir süre içerisinde bağlayıcı olan hukuki kararlara uymak zorundadırlar.

5.6.6.11. Yerel Yönetimlerin Personeli

Görev dönemi içerisinde iki çeşit personel bulunmaktadır: Kalıcı personel ve açık uçlu sözleşmeyle çalışan sözleşmeli personel. Yasalar, önceden bilinmeyen ya da acil durumlarda, ya da dönemsel olarak ortaya çıkan ihtiyaca göre geçici personel çalıştırılmasına olanak sağlar.

Birincil düzey yerel yönetimlerin personel ücretleri yerel bütçeden ödenir.İkincil düzey yerel yönetimlerin personel ücretleri, devlet bütçesinden yapılır.

5.6.7. Belçika149

5.6.7.1. Yasal Yapı

Anayasal Hükümler

Anayasanın belediyelerle ilgili 4. maddesine göre “Belçika konuşulan dillere göre 4 bölgeye ayrılır: Fransızca, Hollanda dili (Felemenkçe), Almanca konuşulan bölgeler ve her dilin konuşulduğu Başkent (Brüksel) bölgeleri. Krallığa tabi olan her topluluk bu bölgelerden birine bağlıdır.”

Ayrıca Anayasanın 1 ve 3. maddelerinde “Belçika topluluklardan ve bölgelerden oluşan bir federal devlettir” hükmü yer alır. Burada üç topluluktan söz edilir: “Fransız topluluğu, Flaman Topluluğu ve Alman Topluluğu” ve üç bölge tespit edilir: Walloon Bölgesi, Flaman Bölgesi ve Brüksel-Başkent bölgesi.

162. maddeye göre “Kamu birimleri kanunla düzenlenir”. Belediyelere uygulanacak prensipleri de yasa tespit eder; yerel yönetim meclislerinin üyelerinin doğrudan seçilmesi, yerel meclislerin yerel çıkarlarla ilgili her konuda söz söyleme hakkının bulunması, yetkilerin yasanın belirlediği sınırlar içinde şartsız olarak yerel yönetimlere aktarılması, meclis toplantılarının yasanın belirlediği sınırlar içinde halka açık olması, bütçe ve hesapların şeffaflığının sağlanması, kamu yararının zedelenmesinin ve yasaların ihlal edilmesinin önlenmesi için idari vesayet kurumunun oluşturulması ya da federal yasama yetkisinin verilmesi gibi.

Temel Yasal Mevzuat

Belediyelerle ilgili temel yasal hükümler Yeni Belediyeler Yasası ile Yerel Yönetimler Birlikleri Yasasında yer almaktadır. Buna ilave olarak, aşağıda belirtildiği gibi, bölgeler 1 Ocak 2002 den bu yana yerel yönetimlerin örgütsel yetkilerine sahiptir. Bununla birlikte bazı yasal mevzuat o tarihten önce, bazıları ise o tarihten bu yana değiştirilmiştir:

İllerin yönetimi ile ilgili temel yasa 30 Nisan 1836 tarihli İller Yasasıdır 150. Walloon bölgesinde bu yasanın yanı sıra, Walloon illerini düzenleyen 12 Şubat 2004 tarihli, Anayasanın 138. Maddesinde ele alınan konuları da kapsayan, iki kararname bulunmaktadır.

Topluluklar ve bölgelerle ilgili yasal hükümler şöyledir: Özel Kurumsal Reform Yasası, Genel Kurumsal Reform Yasası, Brüksel Kurumları Hakkında Özel Yasa, Almanca Konuşan Topluluklar için Kurumsal Reformlar ve Bölgelerin ve Toplulukların Finansmanı Özel Yasası.

Walloon bölgesinde, illerin, belediyelerin, özerk il ve belediye şirketleri, belediyeler arası birlikler, belediye kümeleri, belediye federasyonları ve belediye içi yerel organların kurumsal mevzuatları, Walloon Hükümeti il ve belediye kurumlarının görev ve sorumlulukları, oluşumları, il, belediye ve belediyeler arası organların seçimleri 2004 yılında Walloon Parlamentosu tarafından onaylanan mevzuatla düzenlenmiştir.

5.6.7.2. Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Yapısı

Belçika, dört kademeden oluşan federal bir devlettir: Devlet, Topluluklar ve Bölgeler, İller (orta düzeyde politik yetkili olarak) ve Belediyeler.

Büyükşehir yönetimleri (conurbations) ve belediye federasyonlarının kurulmasıyla ilgili hükümler getiren 26 Temmuz 1971 tarihli Yasada 5 büyükşehirden sadece Brüksel Büyükşehir Yönetimi (Brüksel-Başkent bölgesinde bulunan 19 belediyeden oluşur) gerçekleşmiş ve bu yapıya ayrı bir “tüzel kişilik” verilmiştir.

Yerel Yönetimlerin Sınırlarında Değişiklik

Belçika Anayasasının 39. Maddesine göre, bölge sınırlarını belirleme yetkisi, nitelikli çoğunlukla karar verecek olan parlamentodur.

Topluluklar, ‘dar anlamda’ coğrafi sınırlar esas alınarak oluşturulmamıştır.Referans olarak, “bir topluluğun üyesi olmak” kriteri esas alınmıştır.Yine de konuşulan dil, toplulukların coğrafi sınırlarını belirlemeye devam etmektedir.Bu bölgelerin sınırları 18 Temmuz 1966'da Resmi İşlerde Kullanılacak Lisanlar Yasası ile belirlenmiştir.

Anayasanın 7.maddesine göre, illerin ve belediyelerin sınırları da ancak bir yasayla değiştirilebilir ya da düzeltilebilir. Farklı dil konuşan topluluklara ait belediyeler arasında birleşme yapılmasıyla ilgili yasak halen geçerliliğini devam ettirmektedir.

Belediyelerin birleştirilmesinin amacı, coğrafi, ekonomik, sosyal, kültürel ve mali gereklilikler değerlendirilmek suretiyle, kamu hizmetlerini etkin ve verimli bir biçimde yerine getirecek yerel yönetim birimlerinin oluşturulmasıdır. Başlatılan yeniden yapılanma hareketi sonucunda belediyelerin sayısı 589'a indirilmiştir.

İllerin sayılarının azaltılması ancak anayasa değişikliği yoluyla mümkün iken, sayılarının artırılması yasa yoluyla mümkündür.

13 Temmuz 2001 tarihli Özel Yasa, özel dil uygulamaların yürürlükte olduğu Comines-Warneton ve Fourons belediyeleri hariç, illerin ve belediyelerin sınırlarının yeniden belirlenmesiyle ilgili çeşitli yetkileri bölgelere ve topluluklara devretmiştir.

Merkezi Yönetimin Alan Yönetim (Taşra) Birimleri ve Bunların Yerel Yönetimlerle İlişkileri

Topluluklar ve bölgeler atamaya veya yetki devrine konu olmadıkları için, merkezin birimleri ile bir ilişkiye girmezler.Yerel siyasi yetkililer federal devlet karşısında eşit taraflar olarak bağımsızdır.Koydukları kurallar yasa gücüne sahiptir ve devlet onlar üzerinde hiçbir şekilde denetim ve gözetimde bulunamaz.

Ancak, Federal devlet, topluluk ve bölge düzeyindeki yönetim birimlerinin bazılarının yerel yönetimlere görev ve yetki aktarımında bulunmaları mümkündür. Belediyelere (üst kademe otoritelerden, bu arada Federal Devletten) aktarılan görev ve yetkiler özellikle şu konuları kapsamaktadır: nüfus ve vatandaşlık kayıtları, seçim işleri, dini tesisler, sürücü belgeleri verilmesi, sosyal yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması vs.

Benzer biçimde, illere de üst kademe idari birimler tarafından genel konularla ilgili çok çeşitli yetkiler devredilebilir: Örneğin, adalet görevleriyle ilgili aday teklifinde bulunulması, adli tedbirlerin uygulanması, yasa ve mevzuatın il sınırları içinde uygulanması gibi.

Görev ve yetki devri aynı zamanda yerel yönetimlere üst kademe idari birimlerin denetim ve gözetim görevlerinin de aktarılması sonucunu doğurur.

5.6.7.3. Yerel, Bölgesel ya da Topluluk Yönetimlerinin
Birimleri

Karar Organları

Yerel Düzey

Belediyelerin karar organı, üye sayısı belediyelerin nüfusuna göre 7 ile 55 arasında (daima tek sayı olarak) değişen belediye meclisidir.

Belediye meclislerinin üyeleri, çok adaylı bir listeden tek bir seçimle seçilirler. Koltuklar, tam nispi temsil sisteminin en yüksek ortalamayla birlikte değerlendirilmesi suretiyle dağıtılır.Belediye Meclislerinin tamamen yenilenmesi için yapılan seçimler (olağan seçimler) her altı yılda bir Ekim ayının ikinci pazarı yapılır, seçme ve seçilme yaşı 18 olup, oy vermek zorunludur.

2001 yılı Temmuz ayında kabul edilen Kurumsal Reformlar Yasası, belediye seçimlerinin kurumsal sorumluluğunu bölgelere devretmektedir.

İl Düzeyi

İllerde de, üye sayısı ilin nüfusuna göre 47, 56, 65, 75 ya da 84 olabilen seçilmiş temsilcilerden oluşan il meclisleri yetkilidir.

İl meclislerinin üyeleri de çok adaylı bir listeden tek bir seçimle seçilirler ve oy vermek zorunludur. Koltuklar nispi temsil sisteminin, gruplama mekanizmasıyla değiştirilmesine göre dağıtılır.İl Meclislerinin olağan seçimleri, belediye meclis seçimleriyle aynı gün yapılır.Bu seçimler için de minumum seçme ve seçilme yaşı 18 olarak belirlenmiştir.

Topluluklar Düzeyi

Toplulukların karar alma organları şunlardır:

• 118'i Flaman bölgesinden seçilen 124 üyeli Felemenkçe Konuşan Topluluk Meclisi

• 89 üyeden oluşan Fransızca Konuşan Topluluk Meclisi.

• 25 üyeden oluşan Almanca Konuşan Topluluk Meclisi.

Bölge Düzeyi

Bölgeler incelendiğinde, (hepsi Walloon bölgesinde seçilen) 75 üyesi bulunan Walloon Bölge Meclisi ile (Brüksel Büyükşehir Yönetiminin 19 belediyesinde Fransızca ya da Felemenkçe dil listelerinden seçilen) 89 üyeden oluşan Brüksel-Başkent Bölge Meclisi arasında mutlaka bir ayrım yapılmalıdır.

Şu karar alma organları tamamen Brüksel-Başkent Bölgesine mahsustur:

1.

Fransızca Konuşan Topluluk Komisyon Meclisi (COCOF). Brüksel Bölge Meclisine sadece (tek dil) Fransızca listesinden seçilen üyelerin tamamından oluşur. Şu anda 65 üyesi bulunan bu meclisin üye sayısı seçim sonuçlarına bağlıdır.

2.

Flaman Topluluk Komisyon Meclisi (VGC ya da COCON), Brüksel Bölge Meclisine sadece (tek dil) Felemenkçe listesinden seçilen üyelerin tamamından oluşur. Şu anda 10 üyesi bulunan bu meclisin üye sayısı seçim sonuçlarına bağlıdır.

3.

Birleşik Topluluk Komisyon Meclisi (CCC ya da COCOM), Brüksel Bölge Meclisindekilerle aynı, 89 üyeden oluşur.

Topluluk ve Bölge Meclisleri Seçimleri 5 yılda bir çoklu aday listesi ve nispi temsil sistemine göre yapılır (Erken seçim imkanı yoktur).Bu seçimler Flaman, Walloon, Brüksel-Başkent ve Almanca Konuşan Topluluk Meclisleri içindir.

Meclisler için Avrupa Parlamentosu seçimleri ile aynı günde seçim yapılır. Bu meclislerin geçiş dönemine rastlayan ilk seçimleri 21 Mayıs 1995'te federal parlamento seçimleri ile birlikte yapılmıştır. Oy kullanma yaşı bütün bu seçimler için 18, seçilme yeterlik yaşı ise bölgesel ve topluluk meclisleri için 18, Avrupa Parlamentosu için 21'dir.Oy kullanma zorunludur.

Yürütme Organları

Yerel Düzey

Belediyelerin yürütme organında belediye başkanları ve daimi encümen üyeleri yer alır. Bu organ, başkanın yanı sıra, sayıları 2 ile 10 arasında değişebilen meclis üyesinden oluşur.

Belediye başkanı, kural olarak seçilmiş belediye meclis üyeleri arasından bölge hükümeti tarafından atanır. Ancak bölge hükümeti, istisnai biçimde, il meclis daimi encümen üyelerinin tavsiyesi üzerine meclis üyeleri dışından en az 25 yaşındaki seçmenlerden birini de başkan olarak atayabilir. Bu şekilde, meclis dışından atanan başkanlar, yönettikleri meclislerde sadece görüş bildirebilirler (oy hakları bulunmaz). Encümen üyeleri de meclis tarafından kendi üyeleri arasından (ikinci derecede seçim) seçilir.

İl Düzeyi

İllerde, İl meclisinin daimi bir encümeni bulunur, bu encümen, Vali ve 6 daimi üyeden oluşur.

Vali, Federal Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmak koşuluyla bölge hükümeti tarafından il meclisi dışından atanırken; daimi encümen üyeleri meclis tarafından kendi üyeleri arasından (ikinci derece seçimle) seçilir.

Brüksel-Başkent Bölgesi yönetim düzeyi olarak il tanımından çıkarılsa da, valinin ve vali yardımcısının görevleri aynı düzeyde devam etmektedir. Brüksel-Başkent Yönetim Biriminin Valisi de Brüksel Bölgesel Hükümeti tarafından atanır. Atanması ve görevden alınması Federal Bakanlar Kurulunun onayına bağlıdır. Valiler her koşulda, bölgelerinin hem yasal hem de fiili sorumlusudurlar.

Kamu düzenini koruma konusunda valilerin son derece geniş yetkileri bulunmaktadır. Sadece kuralların uygulanmasından değil aynı zamanda bölgede yasal düzenin ve kişi ve varlık haklarının korunmasından da sorumludurlar. Federal Hükümetle uyumlu biçimde, valiler, devlet temsilini koordine etmek ve yönetmek, kamu düzeni, politikalar, sivil güvenlik, ateşli silahlar mevzuatı ve afet yönetimi gibi konularda yetkilidirler.

Brüksel-Başkent yönetim bölgesinde, Yeni Belediyeler Yasasında, valiye verilen yetkilerin (kamu düzenini korumak, pasaport kontrol ve polis bölgelerindeki kontrol dışında) geri alınmasını hedefleyen değişiklikler yapılmış ve bunlar, bölgesel hükümete ya da “yargı kurulu” na verilmiştir.

Walloon bölgesinde, il meclislerindeki yeni düzenlemelerin etkisiyle, daimi encümen “İl kurulu” adını almıştır ve Vali, Walloon Hükümetinde gözlemci olarak bir koltuğa sahiptir.

Topluluk ve Bölge Düzeyi

Topluluk ve bölgelerde Topluluk/Bölge hükümetleri vardır. Brüksel-Başkent Bölgesi dışında, diğer birimler özerktir (örneğin, yürütme organlarının üye sayılarını değiştirmek, kendi organizasyonlarını yapmak gibi alanlarda).

Topluluk ve bölge bakanları meclislerin üyeleri tarafından seçilir. Bakanlar seçilirken, bu meclislerin üyesi olmaları veya seçilmiş olmaları şartı aranmaz. Başkanlar Krallığa, bakanlar ve yardımcı bakanlar ise bölgesel meclise ve içinde bulundukları Topluluğa bağlılık yemini ederler.

İdari Başkan

Bu yöneticilerin devlet adına yüklendikleri görevler şunlardır:

Belediyelerde, bölgesel hükümet tarafından atanan belediye başkanı, merkezi hükümetin temsilcisi olarak federal devletin, bölgelerin. toplulukların, topluluk komisyonlarının, il meclisinin, il meclisi daimi encümeninin kanun, karar, emir, tüzük ve yönetmelikleri uygulamaktan sorumludur.

Belediye başkanını, kamu düzenini sağlamaya yönelik yasa, karar, kural, tüzük ve yönetmeliklerin uygulanmasından özel olarak sorumlu tutmuştur. Belediye başkanı aynı zamanda belediyenin en üst düzeyde hukuki temsilcisidir ve belediyenin çıkarlarını gözetmekle sorumludur.

İllerde, valiler “İl Valisi” ünvanını taşırlar ve il meclislerinde merkezi hükümeti temsil eder. İl Valisi merkezi idarenin bütün yasa, emir ve işlemlerini ve (yasa, emir, Krallık ya da Topluluk/Bölge Başkanı kararıyla aksi belirtilmedikçe) Topluluk/Bölge Yönetimlerinin yayımladıkları yönetmelikleri uygulamakla yükümlüdür.

Çeşitli Birimler Arasında Yetki ve Sorumlulukların Dağılımı

Belediyeler

- meclis: Genellikle belediyenin bütün meseleleriyle ilgilenir ve diğer idari birimler tarafından gündemine getirilen kanun ve kuralların uygulanmasını sağlayıcı her konuyu müzakere eder.

- encümen: Belediyenin günlük iş ve işlemleriyle ilgili karar alır. Esas itibariyle meclis ya da diğer üst idari birimler tarafından alınmış kararları uygular. Ancak, bazı konularda bizzat yetkilidir.

- belediye başkanı: Encümenin başkanıdır ve kamu düzeninin sağlanmasından sorumludur. Üst idari birimler tarafından başka herhangi bir birime verilmeyen kararların uygulanmasından da sorumludur. Kanunların uygulanmasının sağlanmasına yönelik geniş yetkilere sahip olup, kendisine acil hallerde emirler yayınlama yetkisi de tanınmıştır.

Polis bölgesi

Polis kuvvetlerinin iki düzeyden (federal ve yerel) oluşan tek bir birim olarak şekillendirilmesinden sonra, tüm alan, bir ya da daha fazla belediyeye bakan polis bölgelerine ayrılmıştır.

Bir polis bölgesi, belediye meclisince (meclislerince) atanan seçilmiş belediye temsilcilerinden oluşan bir polis kurulu tarafından yönetilir ve belediye başkanı (başkanları) nın dâhil olduğu bir birim tarafından ve tek bir belediyenin söz konusu olduğu durumlarda belediye encümeni tarafından idare edilir. Bu birime belediye başkanları dönüşümlü olarak başkanlık ederler.

İller

- meclis: İl ile ilgili her meseleyi ele almaya yetkili olan meclis, kanunların uygulanmasıyla ilgili emirler ve kamu düzeniyle ilgili genelgeler yayınlayabilir. İl personelinin ataması, bütçenin hazırlanması, hesapların düzenlenmesi, ildeki kamu mallarının idaresi meclisin il ile ilgili yetkileri arasında yer alır.

- daimi encümen: Meclis kararların uygulanmasından ve günlük işlerin yürütülmesinden sorumludur.

- vali bakanlar kurulu onayıyla bölgesel hükümet tarafından atanır ve onu temsil eder. Kamu düzeninin sağlanması, emirler yayınlanması, hayati ihtiyaçların karşılanması gibi kamu düzeni görevlerinin yanında idari görevleri de yerine getirir, il daimi encümenine başkanlık eder, meclis kararlarını uygular, teşkilata başkanlık yapar, kanunların ve genel kuralların uygulanmasını sağlar. Walloon bölgesinde, gözlemci olarak “il kurulu” toplantılarına katılır.

Topluluklar ve Bölgeler

Meclisler çalışma dönemleri olan 5 yıldan önce feshedilemez. Bu yönetimlerde yer alan çeşitli organların yetki ve sorumlulukları, kendilerine görev olarak verilen konular ve sahip oldukları özerkliğin niteliği çerçevesinde, genellikle devlet seviyesindeki gibidir.

5.6.7.4. Halkın Karar Mekanizmalarına Doğrudan Katılımı

Anayasa karar alma süreciyle ilgili referandum yapılmasını kesin bir şekilde yasaklamıştır.

Yeni Belediyeler Yasasını tamamlayan yasa, belediyenin halka danışması hakkındaki hükümleri kapsayan yeni bir bölüm içermektedir.1995 tarihli İzleme Belge' sinde, bu yasa ve halka danışmayı düzenleyen hükümler içeren yönetmelik birlikte yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Belediye meclisi ya kendiliğinden ya da seçmenlerin başvurusu üzerine bir referanduma karar verebilir. Referandum uygulamasında sadece belediye seçimlerine katılan seçmenlerin (belediye sınırları içerisinde yaşayan, 16 yaşından büyük ve oy kullanmasında sakınca olmayan) oy kullanma hakkı vardır.

Şahıslarla ilgili sorularla, hesap, bütçe, vergi ve belediye personel ücretleri referandum konusu yapılamaz. Referandum uygulamasının belediye yönetimini bağlayacak yasal bir yaptırım gücü bulunmamaktadır.

Belediyenin referanduma gitmesi dışında doğrudan halk katılımı ile ilgili şu hususlardan da bahsedilebilir:

- Anayasa’nın 28. maddesinde her vatandaşa kamu idarelerine dilekçe verme hakkı tanınmıştır.

- toprak kullanımı, planlama ve yönetim konularında, kanunla çeşitli danışma usulleri sağlanmıştır.

Walloon bölgesinde, il düzeyinde danışma ve katılım konseyleri kurma hakkı vardır.

5.6.7.5. Seçilmiş Yerel Temsilcilerin Statüsü

Yerel Seçimlere Aday Olma Koşulları ve Görev Süresi

Belediye ya da seçim bölgesinin herhangi bir belediyesine kayıtlı olan 18 yaşından büyük her Belçika vatandaşı belediye veya il meclisi üyeliği için aday olabilir ve seçime girebilir.

Adayların ağır bir suçtan dolayı ceza almamış veya Seçim Kanununun 6. maddesine göre seçim listesinden çıkarılmamış veya aynı yasanın 7. maddesine göre oy kullanma hakkından mahrum edilmemiş olması gereklidir. Bölge ve belediye meclisi üyeleri 6 yıl için seçilirler.

Seçilmiş Yerel Temsilcilerin Görevleriyle Bağdaşmayan Faaliyetler

Seçilmiş bir temsilci, bağdaşmazlık konusunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, seçimle gelinen birkaç görevi aynı anda üstlenebilir.

Avrupa, federal hükümet, toplulukların ya da bölge parlamentolarının üyeleri ya da daimi encümen üyeleri, seçilmiş oldukları pozisyon dışında, ücret karşılığı herhangi bir görev alamazlar.

Belediye Başkanlarının ve encümen üyelerinin maaşları, belediye başkanlarının ve encümen üyelerinin pozisyonları dışında elde ettikleri gelir ve katılım ücretleri, Parlamento temsilciler meclisi ve Senato üyelerince alınan ücretlerin 1,5 katından fazla olamaz.

Walloon bölgesindeki belediyelerarası birliklerde, il ya da yerel düzeyde seçilmiş bir temsilci, en fazla üç yönetici pozisyonunda yer alabilir.

Yerel ve Bölgesel Seçim Kampanyalarının Finansmanı

Adayların seçim harcamalarını açıklamalarını sağlamak ve bu tür harcamalara bir üst sınır koymak amacıyla 7 Temmuz 1994 tarihli bir yasa çıkarılmıştır. Bu amaca yönelik olarak il ve belediye seçimleriyle ilgili kanunlarda değişiklikler yapılmış ve yeni hükümler getirilmiştir.

Eğer bir aday seçim harcamalarının sınırlandırılması konusundaki hükümlere uymazsa, bazı hallerde seçildiği görevden azledilebilir.Adayların seçim sebebiyle kullandıkları miktarların kaynaklarını açıklama mecburiyetleri vardır.

Federal meclisler olan Parlamento ve Senato’da temsil edilen partilere devlet bütçesinden kaynak aktarılması imkanını getirilmiştir. Adaylarıyla yerel seçimlere katılan siyasi organizasyonlar da, bu prensipten hareketle, kamu otoritelerinin dolaylı olarak yapacakları yardımları kabul edebilirler.

Seçilmiş Yerel ve Bölgesel Temsilcilerin Görev ve Sorumlulukları

Seçilmiş yerel temsilciler temsil ettikleri birimle olan ilişkilerine dikkat etmek zorundadırlar. Temsilcilerin doğrudan ya da dolaylı olarak kendilerini veya ailelerini etkileyen kararların alınmasına müdahil olmaları, karışmaları yasaklanmıştır. Bu kaçınma görevini yerine getirmekte başarısız olan temsilciler için herhangi bir ceza öngörülmemiştir. Seçmenin vereceği cezadan başka, haklarında Ceza Yasanın ilgili hükümlerine göre ceza soruşturması açılabilir;

Seçilmiş yerel temsilciler, görevleri esnasında öğrendikleri (bilhassa gizli toplantılarda veya denetim ve gözetim görevi sırasında edindikleri) bilgileri gizli tutmak zorundadır. Bu tür gizli bilgileri açıklayan seçilmiş temsilciler Ceza Yasasına göre cezalandırılabilir. Belli bir bilginin açıklanmasından zarar gören üçüncü taraflar da davacı olabilir.

Seçilmiş yerel yöneticilerin hiçbir konuda dokunulmazlıkları yoktur, görevlerinin ifası sırasında yaptıkları ve söyledikleri her şeyden sorumludurlar.

2 Mayıs 1995 tarihli seçimle gelinen görev, makam, meslek mensuplarının servetlerini beyan etmeleri hakkındaki kanun (Mal Bildiriminde Bulunulması Yasası) valilere, daimi encümen üyelerine, belediye başkanlarına, encümen üyelerine ve CPAS başkanlarına da uygulanır.

Yasaya göre, kişiler göreve başladıklarında, istifa ettiklerinde veya görev süreleri normal olarak sona erdiğinde takip eden bir ay içinde bütün değerli kağıtları (banka hesapları, senetler ve ortaklıklar gibi), gayrimenkulleri ve menkulleri (antikalar, sanat eserleri gibi) içeren bir listeyi Denetim Mahkemesi' ne sunmakla sorumlu tutulmuştur.

İstifa

Belediye meclis üyeleri, belediye başkanları ve encümen üyeleri, aralıksız iki defa davet edildikleri halde yemin etmeye gelmedikleri takdirde, başka bir sebep olmaksızın istifa etmiş sayılırlar.

Meclis üyeliği veya encümen üyeliğinden istifa talebi belediye meclisine yazılı olarak yapılır. Belediye başkanlığından istifa talebi bölgesel hükümete sunulur ve aynı zamanda meclis de bilgilendirilir. Bir belediye başkanı, ancak belediye başkanlığından istifası bölgesel hükümet tarafından kabul edildikten sonra meclis üyeliğinden istifa talebini meclise verebilir.

İllerde meclis üyeleri istifa taleplerini meclise verirler. Üyeler mazeretsiz olarak bir aydan fazla süreyle toplantılara katılmadıkları zaman istifa etmiş sayılırlar.

Seçilmiş Temsilcilerin Çalışma Koşulları

Bu şartlar idari biriminin büyüklüğüne göre değişir. Belediye meclisleri yılda en az 10 defa toplanmak zorundadırlar. Toplantılar genellikle akşamları yapılır. Büyük belediyelerde ise, il meclislerinde olduğu gibi toplantılar gündüz de yapılabilir.

Meclis işlerini hazırlamakla görevli olan komisyonların sayısı da belediyenin veya ilin büyüklüğüne bağlıdır. Walloon bölgesinde, il konseyi en az bir bütçe ve muhasebe komitesi kurmak zorundadır.

Lojistik imkânlar, birçok durumda seçilmiş temsilcilerin bağlı oldukları politik gruplar tarafından sağlanır.

Özel sektörde çalışanlara verilen ücretli izinli sayılma hakkı, sadece izinli sayılmayı gerektiren görevlerden doğan işlerde kullanılabilir. Kamu kuruluşlarında çalışanlar için ise, 18 Eylül 1986 tarihli Yasa hükümleri uygulanır.

Seçimle Gelinen Görevlerin Ücretlendirilmesi

Belediyelerde, belediye başkanı ve encümen üyelerine yeni Belediyeler Yasasının 19. ve 20. maddelerine göre, şehir üst yöneticisine (town clerk) endekslenmiş miktarda ödenek verilir.

Belediye meclis üyeleri bir maaş almazlar ama meclis toplantılarına, ilgili bölüm ve komite toplantılarına katıldıklarında otomatik olarak katılım ücreti alırlar. Belediye meclislerince toplantılara katılan üyelere huzur hakkı verilmesine karar verilebilir. Bu karar üst idarenin onayını gerektirir.

Maaşlar ve huzur hakları yıllık olarak belediye bütçesine konan giderlerdendir. Belediye başkanları ve encümen üyeleri ödenekler dışında hiçbir sebeple ve hiçbir isim altında belediyeye yük getiren herhangi bir ücret alamazlar.

İllerde il meclis üyelerine huzur hakkı ve uygulanabilen yerlerde ulaşım tazminatı ödenir. İl meclisi daimi encümen üyelerine il meclisince belirlenen miktarda ödenek verilir.

Cinsiyetlerin temsili

Seçim aday listelerinde aynı cinsiyetten olan adaylar, seçime konu olan toplam sandalye sayısı üzerinden hesaplanan üçte ikilik kotadan daha fazla olamaz.Bu hükümler meclisin tamamının değiştirildiği seçimlerde uygulanır. Erkek ve kadınlar arasında gerçekleşmesi istenen bu dağılımı yansıtmayan aday listeleri kural dışı kabul edilerek reddedilmektedir.

Bölge meclisi seçimleri için her aday listesinde, cinsiyetler arası fark birden büyük olamaz.Her listenin ilk iki adayı farklı cinsiyetlerden olmak zorundadır.

5.6.7.6. Yetkilerin Çeşitli Düzeydeki Yerel Ve Bölgesel
Yönetimler Arasındaki Dağılımı

Yetki Dağılımı Yönetiminin Prensipleri

Yerel yönetimlerde yetki dağılımını düzenleyen genel ilke,”tamamıyla belediyeyi veyaili ilgilendiren konular, Anayasa’nın ruhundaki ilkelere uygun olarak belediye veya il meclisi tarafından düzenlenir.” Ayrıca Anayasa, yetkilerin illere ve belediyelere aktarılmasını teşvik etmektedir.

"Tamamen belediyeyi veya ili ilgilendiren konular” tanımının belirsiz yapısı, yerel yönetimlere yetkilerini zaman içinde kapsam ve çeşit olarak hissettirmeden artırma imkanı vermiştir. Ancak, Anayasa’nın ruhuna ve bunu ısrarla takip eden yasalara rağmen, yine de çok sayıda yetki ,hala yetki dağıtımına konu yetkiler olarak kalmaya devam etmektedir.

Topluluklar ve bölgeler ise, sadece kendilerine verilmiş yetkileri kullanırlar.Topluluk ve bölgelere, federal devletin alt kademesini oluşturmadıklarından hiçbir yetki devredilmemiştir.Bunlar federal devlete karşı da geçerli olan özerkliklere sahip, kendine özgü organları ve yetkileri bulunan federe kurumlardır.Bunların belirledikleri kurallar federal devletin belirledikleri ile aynı yasal güce sahiptir.

Belediyelere ise, özerklikleri sınırlandırılmadan, yasayla bazı merkezi yönetim görevleri aktarılmıştır.

5.6.7.7. Yerel/Bölgesel Yönetimler Arasında İşbirliği Ve Diğer Bağlantılar

Kurumsal işbirliği

Bu tür işbirliğinin yasal zemini çeşitli hukuki düzenlemelerle belirlenmiştir.Birden fazla belediye, faaliyet alanları ve görevleri birlik sözleşmesinde açıkça belirlenmiş gönüllü işbirliği kurumları oluşturabilirler.Birliklerin üstlendikleri sosyal hizmetlerin belediyelerini yetki alanındaki hizmetlerden olması gerekir. Belediyeler arası birlikler kamu hukukuna tabi işbirliği kurumlarıdır, her ne surette ve amaçla olursa olsun ticari hedefler gözeterek hareket edemezler.

Belediye birlikleri bakımından basit ve karmaşık birlikler arasında da ayrım yapılmalıdır.Bunlardan ilki tamamen kamu idarelerinden oluşurken, ikincisinde özel sektör kuruluşları da yer alabilir.Bu tür birliklerde sermayeye katılımı hangi oranda olursa olsun, belediyelerin çoğunluk oyunu, yönetim kurulu başkanlığını ve denetleme kuruluşların ellerinde tutmaları gerekir.

Belediyeler arası birlikler kamu limited şirketi, kooperatif veya kâr amacı gütmeyen organizasyonlar şeklinde kurulabilir. Uzatılmadığı müddetçe, süreleri 30 yılla sınırlanmıştır.Her belediyeler arası birlik bir genel kurul, bir yönetim kurulu ve denetim kuruluna sahiptir.Her üye belediyenin meclisi, kendi üyeleri, belediye başkanı ve kıdemli meclis üyeleri arasından genel kurul belediye temsilcilerini atar.Genel kurul, yönetim kurulunu seçer.Yönetim kurulu üyeliği, üye belediyelere tahsis edilmiştir ve meclis üyeleri, belediye başkanları veya encümen üyeleri tarafından doldurulur.

Farklı Ülkelerdeki Yerel Yönetimlerle İşbirliği

Benelüks Sözleşmesi, üç ülkedeki (Belçika, Hollanda, Lüksemburg) mahalli idarelere birbirlerinin menfaati söz konusu olduğu zaman işbirliği yapma imkanı vermektedir. Böyle bir işbirliği basit pratik düzenlemeler biçiminde olabileceği gibi, kendi tüzel kişiliği olan bir kamu kuruluşunun tesis edilmesi veya başka bir hukuki düzenleme şeklinde de olabilir.

Belediyeler ve il idareleri, bir üst otoritenin uygun görmesi halinde, yabancı ortaklarıyla tek başlarına işbirliği yapmakta serbesttir. Belçika'da çok sayıda belediye yabancı idarelerle özel amaçlara yönelik gayri resmi kardeş şehir anlaşmaları yapmıştır.Walloon bölgesinde, belediye/il yönetimleri, denetim biriminin onayıyla, yerel yönetimlerin özel yasalar ya da kamu yasalarıyla, yarar sağlayacağının düşünüldüğü durumlarda, tek başlarına da yabancı muadilleriyle işbirliği yapabilirler.

Topluluklar ve bölgeler Anayasa ve ilgili yasal hükümleri gözeterek yabancı yönetimlerle serbestçe işbirliği yaparlar.

5.6.7.8. Finansman

Vergiler

Belçika'da belediyeler çok geniş mali özerkliğe sahiptir. Anayasanın 170.maddesi 4.paragrafında, “ilgili meclisin kararları dışında hiçbir şey bir belediyeye, bir Topluluğa veya bir belediyeler federasyonuna görev veremez, vergi koyamaz” prensibi üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu yüzden bir belediye özel bir vergi toplamaya mecbur edilemez.Prensip olarak, belediye meclisi, toplamaya karar verdiği bir verginin tabanını, oranını ve diğer unsurlarını (muafiyetler, indirimler) serbestçe belirler.

Başlıca il vergileri Köpek izin belgesi ve bisiklet vergisi;Mobilet vergisi;Üretici enerji vergisi;Taban suyu koruma vergisi;İşçi vergisi;Av ve balıkçılık tezkereleri vergisi;Motorsiklet ve gemi vergisi;Tehlikeli, zararlı, gayri-sıhhi tesisler vergisi ve su toplama vergisidir.

13 Temmuz 2001 tarihli Yasa, bölgelere, bölgesel vergiler konusunda geniş yetkiler vermiştir. Örneğin, kumar ve bahis vergileri, otomatik eğlence makineleri vergisi, ölüm vergilerinde miras ve sermaye transferi, taşınmaz kiralarından alınan vergiler, fermente edilmiş içecek kuruluşlarının kurulmasında alınan vergiler, bazı kayıt ücretleri ve araç ruhsat vergisi gibi vergiler bu yetkiler içindedir. Bölgeler, federal vergi rakamlarını değiştiremeseler de vergi temellerini, vergi oranlarını ve muafiyetleri değiştirme yetkisine sahiptir

Belli vergi yetkilerinin bölgelere devredilmesi, bölgeler arasında yapılan anlaşmalarla sağlanır. Bölgelerin ayrıca vergi yükseltme yetkileri de bulunmaktadır. Yasal olarak, kendi sorumluluk alanlarında bir takım bölgesel vergiler koyabilirler (örneğin atık su atımı, konut ya da konut dışı atıklar).

Bunlara ek olarak, Brüksel-Başkent Bölgesinde, Brüksel bileşik kenti için vergilendirme, Bölge tarafından üstlenilmiştir. Toplulukların da kendi vergi koyma yetkileri bulunmaktadır.

Yerel yönetimler, prensip olarak, yerel vergilerin oranlarının tespitinde geniş yetkiler kullanır.Ancak, yasa yerel yönetimleri tavan oranlarla sınırlayabilir.Vesayet yetkisine sahip yönetim birimleri de böyle sınırlamalar yapabilir.

Yerel yönetimler vergileri toplamada tamamen serbestken, yeni vergiler ancak mecliste bir müzakereden sonra yürürlüğe konabilir.Fakat, yasa, bütün yönetimleri belli hususlarda vergi koymaktan alıkoyabilir.Nitekim, yerel yönetimlerin, şirketler vergisine, kurumlar vergisine ve konut dışında emlak vergisine ek vergi uygulamalar kanunla yasaklanmıştır.

Yargı ve Usul Mahkemesi kararına göre, topluluklar ve bölgeler, Federal Yasada bahsedilenler dışında, federal vergilere konu olan durumlarda vergi koyamazlar.

Üst Yönetimlerden Sağlanan Hibeler

Hibeler, ya genel (özel bir amaca sarf edilmesi gerekmeyen) ya da sınırlandırıcı (yönetimi belli bir amaçla sınırlandıran), özel niteliktedir.Devlet, topluluklar, bölgeler ve iller daha alt yönetimlere (genellikle belediyelere) karşılıksız yardımlar (hibeler) tahsis edebilirler.

Genel kural olarak, hibeler harcamaların tamamını karşılamayabilir. Kural, ödeneği alan yönetimin, daima harcamalarının bir kısmını karşılamasıdır.Hibelerin hangi miktarda bütçeye alınacağı tamamen bu hibeyi veren yönetimin tasarrufundadır.

Mali Dengelemeye İlişkin Düzenlemeler

Dengelemenin ana kaynakları şunlardır:

- Belediyeler ve İller fonu.

- Ulusal dayanışma mekanizması. Bu mekanizma, alınan dengeleyici tedbirlerin, kişi başına ortalama gelir vergisi miktarı ulusal ortalamanın altında olan bölgelerin lehine kullanılmasını sağlamıştır.

Diğer Gelir Kaynakları

Geleneksel finansman kaynaklarının yanında, (özellikle kamu hizmetlerinin kullanılmasından alınan ücret ve bedeller gibi) ayrıntılı olarak sıralanması mümkün olmayan diğer gelir kaynakları vardır. Kamu müesseselerine giriş ücretleri (müzeler, yüzme havuzları, eğlence merkezleri vs..) ve eğitim harcamalarına aile katkısı gibi.

Borçlanma

Belçika’da, belediyeler, karşılanacak harcamanın türü veya şartlarıyla sınırlandırılmadan istediği kadar borçlanabilir. Belediye borçlanmasına ilişkin özel düzenlemeler yoktur.

5.6.7.9. Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Denetimi

İdari Denetim Yetkisine Sahip Yönetim

Bölgeler, yerel yönetimleri denetlemekten sorumludur.Bu yetki, federal devletin ve toplulukların kendi sahalarındaki konulara ilişkin denetleme sorumluluklarını etkilemez.

Federal yönetim şu alanlarda yetkilidir:

- Almanca konuşan bölge belediyeleri üzerinde genel idari gözetim ve denetim görevini yerine getirmek,

- Brüksel’in dış belediyelerinde ve özel dil düzenlemelerinin uygulandığı Comines-Warneton ve Fourons belediyelerinde genel idari gözetim ve denetim hizmetlerini organize etmek (fakat uygulamamak).

Bölge hükümeti, daimi encümen veya il valisi, duruma bağlı olarak, denetim kurumları gibi davranabilirler.

Almanca konuşulan belediyelerinin denetimi, Walloon Bölgesine devredilmiştir.Daha sonra bir kararname ile Walloon Parlamentosu bu sorumluluğu Almanca konuşan topluluklara devretmiştir.

Denetim Şekilleri

Denetim, yerel yönetimlerin iş ve işlemlerinin yasallık ve yerindelik (genel çıkarlara uygunluk) denetimini kapsar.

Brüksel-Başkent Bölgesindeki belediyelerin idari denetimi yönetmeliklerle düzenlenmiştir.Buna göre, belediye meclisinin bazı kararları, belediye ya da belediye başkanı tarafından, denetlenmek üzere Bölgeye iletilmek zorundadırlar.Belediye meclisinin iletilmesi zorunlu olmayan tüm kararları, kısa açıklamalarla bir liste halinde gönderilmelidir.

Genel denetim –askıya alma ya da görevden alma şeklinde- belediye yönetimlerinin onaya gereksinim duyulan tüm kararları için geçerlidir. Buna belediye kararlarının yasallığının denetlenmesi ve kamu çıkarlarına uygunluğunun gözden geçirilmesi de dahildir.

Onaya sunulan bir karar, onay verilmediği sürece geçerli değildir.

Walloon Bölgesinde özel bir onaya gerek duyulanlar dışındaki tüm kararlar, Walloon Hükümeti tarafından yasalara uygunluk ya da kamu ve bölge yararına uyum açısından gözden geçirilebilir. Bu sonradan yapılan (a posteriori) bir gözden geçirmedir.

Flaman Bölgesinde, belediyeler söz konusu olduğunda onay denetimi, sadece yönetimler için finansal etkiler taşıyan bir kaç karar için yapılmaktadır. Belediyeler için profesyonel personel konularındaki onay denetiminin kaldırılması, borç yapılandırılması ve normal belediye işlerinin düzenlenmesini de içeren sadeleştirme 15 Temmuz 2002 tarihli kararname ile yapılmıştır. Özerk belediye girişimlerinin denetimi de aynı şekilde basitleştirilmiştir.

İllere gelince, sadeleştirme, profesyonel personel onayının kaldırılması, bütçe, bütçesel değişiklikler ve borç yapılanmasını kapsar. Bu konularda bu sadeleştirilmenin etkisi, diğer yerel/bölgesel kararlarda olduğu gibi, askıya alınabilir ya da iptal edilebilir olmalarına rağmen, hemen uygulanır olmalarıdır.

Belediye kararlarının askıya alınması il valisinin sorumluluğundadır. Muhtemel bir iptal ise Flaman İçişleri Bakanının görevidir.

Yanlış Kullanılan veya Özerkliği Sınırlayan İdari Denetime Karşı Yerel Yönetimlerin Başvurabilecekleri Yasal Yollar

İl yönetimlerinin ilk üst yönetim olarak idari denetimi yaptıkları yerlerde, yerel yönetimler kararın gözden geçirilmesi talebiyle yetkili bölge hükümetine başvurabilirler.Yetkili bölge hükümetince doğrudan veya talep halinde yapılan idari denetime karşı yerel yönetimler Danıştay’dan işlemin iptalini isteyebilirler.

Diğer Denetim Biçimleri

Mahkemeler, kanuna uygun olmayan yerel emir ve kararların uygulanmasını durdurabilirler.Ayrıca, yasayla, ihmal veya suiistimali bulunan belediye başkanı veya kıdemli meclis üyelerinin açığa alınması ve görevden alınması usullerini düzenlenmiştir.

Genel bir kural olarak, karar organları toplantılarının kamuya açık olması, seçim yaptırımlarıyla birlikte yerel/bölgesel yönetimlerin demokratik denetimini garanti altına alır.

5.6.7.10. Yerel/Bölgesel Yönetimlerin Kararlarına Karşı Kişilerin Başvuracakları Yasal Yollar

Temsili demokraside, kişilerin en önemli başvuru yolu seçim sandıklarıdır. Ancak, ultra vires (yetkilerin aşıldığı durumlarda) olarak anlaşmazlıkları tazminat veya iptal yoluyla çözen Danıştay, idari iş ve işlemlerden zarar gördüğünü düşünen şahısların genel başvuru makamıdır.

Medeni hakların ihlal edilmesi durumunda, Anayasanın 144.maddesi gereğince tam yetkili olan adli mahkemelere de başvurulabilir Ayrıca, kişiler, alınan kararların kendilerini doğrudan ya da dolaylı olarak etkilediğini düşünüyorsa, Yargı ve Usul Mahkemesine itiraz edebilir.

Son olarak, kişilere keyfi tedbirlere karşı koruma sağlayan iki mekanizmadan daha söz edilebilir:

- Anayasa’nın 28. maddesinde düzenlenen dilekçe verme hakkı,

- kurulduğu yerlerde ombudsmana başvurma hakkı.

5.6.7.11. Yerel/Bölgesel Yönetimler Personeli

Ana Personel Kategorilerinin Tanımı

İki tür personel vardır:

- Devlet memurlarıyla benzer çalışma şartlarına tabi olan kariyer personeli (daimi veya stajyer).

- Sözleşmeli personel (ödenekli): Bunlar izinli olan kariyer personelinin ya da istifa eden personelinin yerini de doldururlar. Çok özel istisnai görevler için de çalıştırılabilirler.

Çalışanlar, Belçika Sivil Hizmetler Sistemine göre çeşitli düzeylere ayrılan bir hiyerarşiye tabidir.Bu düzeylerin her biri, görev tanımına göre bir dizi mevkiye bölünür.Bu düzey ve mevkiler ücretlerle de ilişkilidir.

İdari ve Mali Kurallardan Sorumlu Yönetim

Topluluk hükümetleri, emeklilik düzenlemeleri, kamu sektörüyle ilgili genel prensipler ve sendikalarla ilgili düzenlemeler aşağıdakiler hariç, kendi personelinin idari ve mali şartlarının düzenlenmesi iş ve işlemlerinde tamamen serbesttir.

Yerel yönetimlerde ise, belediye ve il meclisleri, yasaların ve kuralların genel çerçevesi içinde, personele uygulanacak idari ve mali kuralları belirleyebilirler.

Bölgeler bu işlemlere kendi başlarına başlatma yetkisine sahiptirler.

Ulusal Kamu Çalışanları ile Yerel/Bölgesel Yönetim Çalışanlarının Çalışma Şartları Arasındaki İlişki

Yerel yönetimlerde, personellerine uygulanan çalışma şartları/prensipleri, kamu görevlilerinin çalışma koşullarından uyarlanmıştır. Ancak, kamu görevlilerinin çalışma koşulları ile yerel yönetim çalışanlarına uygulanabilecek hükümler arasında doğrudan bir bağ yoktur.

Bununla birlikte, yasa hükümlerinin kendisine verdiği yetkiler dahilinde, Krallık (federal yönetim) emniyet güçleri personeli için kuralları belirler.

Personel Alımından Sorumlu Organ

Belediyeler Kanunu, yasa tarafından atanma usulü belirlenmemiş personelin atama yetkisini belediye meclislerine vermiştir. Bu yetki, aşağıdakiler hariç, belediye başkanı ve encümen üyelerine ortak kullanmaları şartıyla devredilebilir.

• Doktorlar, cerrahlar, kadın doğum doktorları, veterinerler gibi nitelikli meslek sahipleri;

• Öğretmenler.

İl meclisi, atama yetkisini daimi encümene devrettiği personel dışında bütün personelin atama yetkisine sahiptir.

5.6.8. Norveç151

5.6.8.1. Yasal Yapı

1814 yılına dayanan Norveç Anayasası’nda, yerel yönetimler için herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.Belediyeler ve il belediyeleriyle ilgili olarak 25 Eylül 1992 tarihinde kabul edilen yeni Yerel Yönetimler Yasası, 1 Ocak 1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yasa, belediyeler ve il belediyeleri yapılanmalarının ana özelliklerini belirleyerek, planlama ve bilgilendirme, politik ve idari yapılanmalar, işleyiş yöntemleri, seçilmiş yerel temsilcilerin durumları ve yerel yönetimlerin finansal yapılarını düzenler.

Sosyal hizmetler, okullar, planlama ve inşaat gibi bazı özel alanlarla ilgili de ayrı yasal düzenlemeler bulunmaktadır.Bu düzenlemeler, daha sonra gözden geçirilerek yeni yerel Yönetim Yasasının ortaya koyduğu prensiplerle olabildiğince uyumlu hale getirilmiştir.

5.6.8.2. Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Yapıları

Norveç yerel yönetim sistemi iki kademeden oluşmaktadır: Sayıları 435 olan belediyeler ve 19 olan il belediyeleri (bundan sonra belediyeler ve iller olarak anılacaktır).Oslo hem bir belediye hem de bir ildir. Yüzölçümü 453.9 km², nüfusu da 483 401 kişidir.

Belediye sınırlarında yapılacak değişikliklerle ilgili özel bir yasal düzenleme bulunmaktadır. Eğer ilgili belediyeler ve iller de kabul ederse, küçük değişiklikler il valisi tarafından gerçekleştirilebilir. Aksi durumda, birleşmeler ya da önemli değişiklikler söz konusu olduğunda Yerel Yönetimler Bakanlığı ya da Parlamento karar verebilir.

Değişiklikler, belediyelerin ya da bir grup ikamet sahibinin talebi üzerine yapılabilir. Ayrıca, ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda, hükümet bu konuda girişim başlatabilir. Bu gibi durumlarda genellikle konuyu ele almak ve önerilerde bulunmak üzere bir Komite kurulur.

Yasaya göre, belediye meclisleri ve il meclisleriyle ilgili konularda görüş alınması gereklidir. Yerel referandumlar yasal sistemin bir parçası olmamakla birlikte, genelde belediyelerin birleşmesi söz konusu olduğunda bu yönteme başvurulabilir. Referandumlar sadece görüş alma amaçlıdır.

Devlet yönetiminin,yerel ve bölgesel düzeylerde genel birimleri ve yerel/bölgesel yönetimlerle ilişkilerini düzenleyen kurumlar şunlardır: İl Valisi, Ulusal Eğitim Ofisi, İl Sağlık Müdürü, Rekabet Kurumu, İstihdam Kurumu, Vergi Dairesi, Balıkçılık İdaresi, Norveç Ulusal Kıyı İdaresi, Polis, Göçmen İdaresinin Bölgesel Ofisleri, Ulusal Harita İdaresi ve Sosyal Güvenlik Ofisleri.

5.6.8.3. Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Birimleri

Karar Organı

Belediye/il meclisleri, belediyeler ve illerde en üst düzeydeki yetkili makamlardır.Karar verme yetkisi, aksini belirten bir yasal hüküm olmadığı takdirde, bir yönetim kuruluna, ya da daimi komitelere devredile-
bilir.

Belediye/il meclislerine katılmaya uygun olup, seçime gitmek zorunda olanlar, belediye/il sınırlarında ikamet eden, seçmen olarak kayıt yaptıran ve bu hakka sahip kişilerdir.

Seçim sistemi, doğrudan seçim sistemi ve çok adaylı seçim bölgelerinde nispi temsil prensiplerine dayanmaktadır. Norveç vatandaşları ya da seçim gününde en az üç yıldır Norveç’ de ikamet kaydı olan yabancılar, seçim yılının 31 Aralık tarihinde 18 yaşını doldurmuş olan ve seçme hakkını kaybetmemiş olan kişiler, oy kullanma hakkına sahiptirler.

Yönetim Kurulu

Belediyelerde ve illerde herhangi bir formda yönetim kurulu bulunmamaktadır.Meclis ya da alt komiteler tarafından belirlenen yasa ve kararlar, genelde uygulanmak üzere doğrudan yönetimin başkanına iletilir.

Tüm belediyeler ve illerde, meclis üyeleri kurulu ya da yürütme birimi ve sürekli komiteler bulunmaktadır. Bu birimler, yasalar tarafından aksi belirtilmediği sürece, belediye meclisi tarafından her konuda karar alma yetkisiyle donatılmışlardır. Belediye ve il meclisleri, özel bazı çalışmaların hazırlanması ve yürütülmesi için yeni komiteler görevlendirebilir. Meclis üyeleri kurulu ve sürekli komiteler bazı yetkileri bu komitelere verebilirler.

Siyasi Başkan

Belediye Başkanı yerel/bölgesel yönetimin siyasi başıdır. Belediye Başkanı, meclisin ve meclis üyeleri kurulunun başkanıdır ve belediyenin politik ve yasal temsilcisidir. Tüm komitelerin, meclisler ve kurulların toplantılarına katılma ve söz hakkına sahiptir.Belediye/il meclisleri, belediye başkanlarına sınırları belli konularda ve temel konular dışında karar verme yetkisini devredebilir.

Belediye/il meclisi, meclis üyeleri kurulundan bir belediye başkanı seçer.Belediye Başkanlığı görev süresi dört yıldır.Bir önceki başkan, seçimin dışında kalmayı talep edebilir.

İdari Başkan

Her belediye ve her il, bir İdari Başkan belirlemek zorundadır.İdari Başkan tüm yönetimin lideri olup, belediye/ il tarafından çalıştırılan herkese talimat verme yetkisine sahiptir. İdari Başkanın ana görevi kararları hazırlamak ve uygulamaktır. Tüm toplantılara katılma ve belediyenin idari işlerini denetleyen kontrol komitesi dışındaki tüm komitelerde, meclislerde ve kurullarda söz alma hakkına sahiptir. İdari Başkan Meclis tarafından en az altı yıllık bir süre için atanır.

Yetkilerin ve Sorumlulukların Paylaşımı

Belediye/il meclisi, tüm yetkilere sahip merkezi birimdir.Gene de yetkilerini devretme konusunda, Yerel Yönetimler Yasası’ nda, “meclisin kendisi” ifadesi kullanılan durumlar dışında, serbesttir.Yönetim Kuruluna ve sürekli komitelere geniş bir alanda yetki devredilebilir.Özel konular için kurulmuş komiteler, bu konularla doğrudan bağlantılı başlıklarda karar almada yetkilendirilebilirler.İki ya da daha fazla belediye, belediye projelerini gerçekleştirmek için, ortak bir kurul oluşturabilir.Belediye meclisi, mahalle komiteleri de oluşturabilir ve onlara bulundukları bölge için yetki verebilir.

5.6.8.4. Halkin Karar Mekanizmalarina Doğrudan Katılımı

Yerel Yönetimler Yasasında, yerel/bölgesel referandumları ilgilendiren hiç bir hüküm bulunmamaktadır. Belediye/il meclisi, tüm kararları alacak güce/yetkiye sahiptir, bu nedenle, yasada başka türlü bir hüküm bulunmadığı sürece, referandumlar görüş alma niteliğinde olurlar.

Bazı belediyeler, halkın politikacılar ve yönetim kurulu çalışanlarıyla bir araya gelip, belediye işleriyle ilgili olarak, merak ettikleri şeyleri sorabilecekleri, “soru zamanı” etkinlikleri düzenlerler.

Planlama ve inşaat alanlarındaysa yasal mevzuat planlama idaresinin, halkı planlar hakkında aktif bir şekilde bilgilendirmesini zorunlu kılar.

5.6.8.5. Seçilmiş Yerel Temsilcilerin Konumları

Hem Norveç asıllılar, hem de seçimlerden önceki üç yıl boyunca Norveç’ de ikamet etmiş olan yabancılar, en az 18 yaşında olma ve seçim günü yerel yönetim bölgesinde ikamet ediyor olma koşullarını yerine getirdikleri takdirde seçimlere katılabilirler.

Adayların seçim kampanyalarının nasıl finanse edileceğine dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.Bir önceki parlamento seçimlerinde aldıkları oy oranına bağlı olarak dağıtılan bir devlet yardım sistemi vardır.Partiler bu fonları serbestçe kullanma hakkına sahiptirler.

Seçilmiş temsilcilerin görev süresi dört yıldır.Aynı anda birden fazla seçilmiş görev yapmaya engel bir durum yoktur. Bir kişi belediye meclisinde ya da il meclisinde yer alıp aynı zamanda parlamentoda da görev yapabilir.

Seçilmiş temsilciler tüm oturumlara katılmak ve tüm gündem konularında oy kullanmak zorundadırlar.Ancak temsilcilerin, finansal ya da diğer yönlerden kişisel bağları olan konularda oturumlara katılmalarına izin verilmez.Temsilciler mal varlıklarını beyan etmek zorunda değillerdir ancak belediyeler gönüllülüğe dayanan bir sistem içerisinde bunların kayıt altına alınmasını teşvik etmektedir.

Seçilmiş temsilciler, görevde işledikleri bir suç yüzünden hüküm giyecek olurlarsa görevden alınabilirler.Bir temsilciye, ofisteki sorumluluğu kendisine uygun olmadığı durumlarda ya da belli bazı koşullar altında, Meclis tarafından istifa ederek işi bırakma hakkı verilebilir.

Çalışma koşullarına genellikle yerel düzeyde karar verilir.Çalışma yükü değişebilir.Toplantılar genellikle gece yapılır.

Yasaya göre, temsilcilerin toplantılara katılmaları zorunlu olduğundan seçilmeden once yaptıkları düzenli işlerini bırakmaları gerekmektedir.Bazı belediyeler ve iller, temsilcilere tam zamanlı olarak verecekleri emeğin karşılığı olmak üzere vetek gelir kaynakları olduğundan hareketle, bir ödeme yaparlar.Bu temsilciler, asıl yaptıkları işlerden izinli sayılma hakkına sahip değildirler.

Seçilmiş tüm temsilciler, görev ücreti ya da toplantı katılım ücreti adı altında bir ücret almaktadırlar.Bu ücretlerin miktarı yerel yönetimler tarafından belirlenir, birbirinden farklı olabilir ve vergi sisteminde düzenli gelir olarak işlem görür.

1995 de seçilmiş belediye meclisi üyelerinin % 32,7 si kadınlardan oluşmuştur. İl meclislerinde ise bu oran % 41.5 dur.

5.6.8.6.Yetkilerin Çeşitli Düzeydeki Yerel Ve Bölgesel Yönetimler Arasındaki Dağılımı

Yetki dağılımındaki önemli kriterleri, sözkonusu hizmetten kimin yararlanacağı, ekonomik etkileri ve makul karar almada yerel bilgiye duyulan ihtiyaçtır.Eğer bir görev, birden fazla belediye sakinini etkiliyor ve finansal olarak tek bir belediyenin kapasitesini aşıyorsa, görev öncelikle “İl’e” verilir.Temel bir prensip olarak, belediyeler ve iller, yasalar tarafından başka kurumlara verilmemiş her türlü yerel görevin sorumluğunu alabilirler.

Planlama konusundaki ana sorumlu belediyelerdir, daha geniş anlamda bir koordinasyon gerektiğinde de iller devreye girer.Merkezi boyutta koordinasyondan sorumlu yetkili kurum ise Çevre Bakanlığıdır.

Belediye Planı, il ya da ulusal sektör yetkililerin planın arazi kullanımıyla ilgili bölümlerine itirazları olmaz ise, belediye meclisi tarafından onaylandığı anda kabul edilir ve başka bir onaya gerek duyulmaz. Sonrasında planın Çevre Bakanlığı tarafından onaylanması gerekmektedir.Bakanlık ulusal çıkarları göz önüne alarak planda bazı değişiklikler isteyebilir.

Kendi bölgesindeki planlamadan il sorumludur. İl planlaması öncelikle, il sınırları içerisindeki fiziksel, ekonomik, sosyal ve kültürel aktivitelerin koordine edilmesini hedefler. İl planı, her dört yılda bir gözden geçirilip, detaylı bir şekilde revize edilerek, onaylanmak üzere merkezi hükümete sunulur. Merkezi hükümet planı onaylamadan once, ulusal politikalar açısından önemli konularda gerekli değişiklikleri yapar.

5.6.8.7. Bölgesel ve Yerel Yönetimler Arasında İşbirliği ve Diğer Bağlantılar

Kurumsallaşmış işbirliği hem Yerel Yönetimler Yasasında hem de sektör yasalarıyla düzenlenmiştir.

Yerel Yönetimler Yasasında belediyeler arası işbirliğine dair genel kurallar yer almaktadır: belediyeler ve iller ortak konularla ilgili olarak bir kurul kurabilirler. Bu kurula, yürütülecek işlerin organize edilmesi ve yönetilmesi ile ilgili olarak karar alma yetkisi verilmiştir.

Belediyeler açısından işbirliği genellikle, su rezervi, atık yok etme, gelişme ve konut, iş geliştirme, öğretim, sağlık hizmetleri alanlarında kurulur. Sayıca az olduklarından dolayı, iller arasında işbirliği daha az görülür, çalışma alanları daha kısıtlı ve fiziksel mesafeler çok daha uzaktır.

Merkezi hükümetle, Norveç Yerel Yönetimler Birliği arasındaki ilişkiyi düzenleyen herhangi bir yasal mevzuat bulunmamaktadır.

Norveç, Avrupa Bölgesel Topluluklar ve Yönetimler Arası Sınırötesi İşbirliği Çerçeve Anlaşmasını imzalayarak taraf olmuştur.Ayrıca Nordik ülkeleri arasında da bir belediyeler arası sınırötesi işbirliği anlaşması vardır.Sınırötesi kurumlar farklı alanlarda çeşitli çalışmalar hazırlayıp uygulayabilirler. Ama belediyeler sınırötesi kurumlara karar alma yetkisi vermezler.

5.6.8.8. Finans

İller ve belediyelerin, yerel yönetimler tarafından toplanan kendi vergileri vardır.Belediye vergi gelirleri ağırlıklı olarak gelir vergileri ile kişilerden ve şirketlerden toplanan varlık vergilerinden oluşur.İl vergi gelirleri sadece gelir vergilerinden oluşur.

Belediyeler, gelir vergisi ve varlık vergisine ek olarak, ticari yapılardan ve şehir içindeki konutlardan emlak vergisi alabilir.Bu konuda her belediye kendisi karar alır. Emlak vergisi için izin verilen oran, emlağın vergiye tabii değerinin % 0.2 si ile % 0.7 si arasıdır.

Yerel yönetimlerin vergi koyma özgürlükleri kısıtlıdır.Maksimum ve minimum oranlar, her yıl parlamento tarafından kararlaştırılır.1996 yılında yerel yönetimlerin uyguladıkları maksimum gelir vergisi, belediyelerde % 11.75, illerde % 7 olmuştur. Uygulamada tüm yerel yönetimler en yüksek oranı kabul etmektedirler. Parlamento vergilendirme esaslarının, indirim v.s. gibi kurallarını belirler..

Yerel yönetimlerin, belediyelerin ve illerin, gelirlerinin yaklaşık % 40 ı, merkezi hükümet tarafından sunulan hibelerden oluşmaktadır. Genel hibelerin mevcut harcamaları karşılaması, özel hibelerin ise özel bazı hizmet ve projeleri karşılamak hedeflenmiştir

Özel hibeler genelde yasalarla düzenlenmezken, genel hibeler yasalarla düzenlenmiştir.Özel hibelerin nasıl dağıtılacağına Hükümet karar verir.Genel hibelerin dağıtım prensipleri ise Parlamentoda görüşülür. Genel ya da blok hibeler, vergi gelirlerini ve harcama ihtiyaçlarını dengelemek için kullanılır.

Yerel yönetimler ayrıca, sundukları yerel hizmetlerin karşılığı olarak, kendi sınırları içinde yaşayanlardan aldıkları ücretler ve harçlardan da gelir elde ederler.Belediyeler, alacakları ücret ve harçların miktarını belirlemek konusunda geniş bir özgürlüğe sahiptirler. Harçların miktarı sunulacak hizmetin üretiminin nasıl finance edileceğine bağlıdır.

Yerel Yönetimler Yasası uyarınca, Norveç Belediyeleri, yasada sıralanan konularda borçlanabilirler ve borçlarını artırabilirler.“Borçların geri ödeme planları ve diğer koşullarıyla ilgili kurallar”, geri ödeme planlarını ve bu konudaki koşulları düzenler.Bu kurallar uyarınca, borçların geri ödemesi kırk yıldan daha uzun olamaz.

Norveç belediyelerinin, döviz risklerini de üstlenerek, kaynak dağıtımı yapabilmeleri için gerekli bazı koşullar bulunmaktadır.Bu kurallar uyarınca, Norveç belediyeleri yabancı para birimlerine bağlı borç alamazlar.Yabancı borçlanmalar da Norveç kronunda yapılmalıdır.

Alınacak borçlarla ilgili kararlar devlet yetkilileri (merkezi yönetim) tarafından onaylanmadığı sürece geçerli değildir. İller tarafından alınacak borçlar bakanlık tarafından, belediyeler tarafından alınacak borçlar ise il valisi tarafından onaylanır.

5.6.8.9. Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Denetimi

25 Eylül 1992 tarihli Yerel Yönetimler Yasasına göre hükümetin, il ya da belediye, yerel yönetimleri denetlemesi, bütçe hareketlerinin yasallığının denetlenmesi dışında, otomatik olarak yapılan bir görev değildir.

Yasalar aksine bir yarar görmediği takdirde, il valilerinin denetim görevi, yapılan işlerin yasal olup olmadığını denetlemekle sınırlıdır. Bütçe hareketleri dışındaki konular, meclisin ilgili üç ya da daha fazla üyesinin talebi üzerine ya da valinin girişimiyle ve haklı bir gerekçe varsa denetime tabi tutulabilir, aksi takdirde bu talep sorumsuzluk olarak değerlendirilir.

Yerel yönetimlerin faaliyetlerinin amaca uygunluğu konusunda, genel idari bir denetim bulunmamasına rağmen, sektör mevzuatı bu durumu değiştirir. Yerel yönetimlere verilen neredeyse tüm devlet yetkileriyle ilgili şikayetlerle, il valisi ya da ilgili bakanlık ilgilenir.

Norveç uniter bir devlet olduğundan, yerel yönetimlerin yetkileri yasalarla belirlenmiştir.Parlamento, belediyelerin ya da tek bir belediyenin yetkileri konusunda, Norveç’in uluslararası yükümlülüklerinin sınırları içerisinde, gerekli gördüğü değişiklikleri yapmaya yetkilidir.

Yönetim Yasasının 35. bölümüne gore, yerel yönetimler , il valisinden ya da Yerel Yönetimler Bakanlığından, denetim yetkilerine dayanarak aldıkları bir kararı değiştirmesini talep edebilirler. Ancak böyle bir durum, alınan karar bireylere herhangi bir hak tanımıyorsa mümkün olabilir.

Eğer il valisi kararını değiştirmez ise, Yerel Yönetimler Bakanlığı da aynı koşullar altında aynı şekilde davranabilir. Bakanlığın verdiği karar, konu mahkemeye taşınmadığı sürece kesin karar olarak kabul edilir.

Her belediye, gerekli görülecek personelle birlikte, bir denetçi istihdam etmek ya da belediyeler arası bir denetim işbirliğinde yer almak zorundadır.Yasa, hem işlevsel denetimi (etkinlik ve etkililik) hem de finansal denetimi zorunlu kılar. Denetim raporları, kendi görüşleriyle birlikte meclise iletmek üzere, belediye ya da il denetim komitesine verir. Meclis, belediyelerin yönetimlerini gözeten en üst yetkili organdır.

Kamu yönetiminden sorumlu parlamenter kamu denetçisi (ombudsman), “kamu yönetiminin, bireyleri adil olmayan bir şekilde etkilememesinden ve kamu çalışanlarının ve diğer kamu hizmeti sunanların görevlerini özenle yapmalarından emin olmak ” ile görevlendirilmiştir.

Kamu denetçisi bu çerçevede, bazı belediye kararlarının yasalara uygun olup olmadığını, ya kendi girişimi ile ya da resmi bir şikayeti takiben soruşturabilir.Herhangi bir belediye kararını yok saymak gibi bir yetkisi yoktur ama yok sayma, disiplin cezası ve mümkün olan durumlarda telafi etmeye gidilmesi yönünde tavsiyelerde bulunabilir.

5.6.8.10. Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Kararlarına Karşı Temyiz

Yerel Yönetimler Yasası çerçevesinde bireylerin yerel kararlara itiraz etme hakkı bulunmaktadır.Belediye meclisinin sorunları çözme yetkisi vardır ama diğer başka yerel politik kurumların da bu konuda yetkisi vardır.Belediye meclisi tarafından alınan kararlara Yerel Yönetimler Bakanlığı aracılığıyla da itiraz edilebilir.

Çoğu yerel yönetim kararı, bir bireyin ya da bir grup insanın haklarını ve görevlerini düzenler,bununla beraber, okullar, sosyal güvenlik, planlama ve inşaat v.s. gibi özel mevzuatlara dayanan alanlarda, temyiz için özel prosedürler vardır.

5.6.8.11. Yerel/Bölgesel İdari Personel

Yerel yönetimin başı, idari işler müdürüdür.Meclis tarafından atanır (ve görevden alınır) ve meclis tarafından belirlenen çerçeve içerisinde tüzükle belirlenenler dışında, belediye/il yönetimindeki en üst düzeydeki yöneticidir.Bu makam, tüm çalışanları yönetme hakkına sahiptir.İdari işler müdürü seçilmiş temsilcilerin oluşturduğu birimlerin görev alanlarına giren konuların düzgün bir şekilde ele alınmasını ve aldıkları kararlarının uygulanmasını sağlar. Kontrol komiteleri dışında seçilmiş temsilcilerin oluşturduğu tüm birimlerin toplantılarına kendisinin ya da bir yardımcısının katılma ve söz alma hakkı vardır.

Meclis, belediye meclis üyeleri kuruluna, bir komiteye ya da idari başkana işe alma ve işten çıkarma ile personelle ilgili diğer konularda karar alma yetkisi verebilir.

Meclis üst düzey idari pozisyonlar için, altı yıldan az olmamak kaydıyla, sınırlı bir sure için işe alım yapabilir.

Her il/belediye, muhasebe hesaplarından sorumlu bir uzman (genelde belediye mali işler sorumlusu olarak da görev yapmak üzere) ve bir denetçi çalıştırmak ya da bölge denetimlerine katılmak zorundadır.

5.6.8.12. Planlanan ya da Devam Eden Reformlar

Yerel yönetimler 1992 yılında kabul edilen Yerel Yönetimler Yasasıyla verilen genişletilmiş özgürlükleri uyarlamak ve kullanmak üzerinde çalışmaktadırlar.Şu anda, büyük ölçekte bir reform tasarlanmamakta ya da geliştirilmemektedir. Bununla birlikte, gündemde tartışılmakta olan bazı konular şunlardır:

• Hastahaneler için sahiplik yapısı ve yönetim modeli,

• Oslo metropolitan bölgesinin yerel yönetim yapısı,

• Yerel yönetimlerin finansmanı,

• Belediye taahhütleri ve belediyeler arası işbirliği,

• Özelleştirme.

5.6.9. İSPANYA152

5.6.9.1. Yasal Yapı

Yerel yönetimlerle ilgili Anayasal hükümler bölge düzeyi ve yerel düzey olarak düzenlenmiştir. Buna göre:

Bölge düzeyinde, 1978 İspanya Anayasası’nın; 2, 17, 138 ve 139. maddeleri, 143. maddeden 158. maddeye kadar kısmı, ilk ek madde ve 1, 2, 4 ve 5. geçiş dönemi maddeleri;

Yerel düzeyde, 137, 14, 140, 141, 142, 149.1.18 ve 152.3 maddeleri ve 27 Ağustos 1992 yılında Anayasanın 13. maddesinde yapılan değişikle yabancıların yerel seçimlerde aday olma haklarını düzenleyen 13.2. maddeleri, belirleyici hükümler içermektedir.

Anayasal hükümlerin yanı sıra diğer yasal mevzuat da bölge düzeyi ve yerel düzey olmak üzere biçimlendirilmiştir.Oldukça geniş temel devlet mevzuatının yanı sıra, özel statüler ve Özerk Yönetimlerin herbiri için ayrı ayrı düzenlenmiş çeşitli yasalar yürürlüktedir.

5.6.9.2. Yerel/Bölgesel Yönetimlerin Yapısı

İspanya Anayasası’nın 137. Maddesine göre, Özerk Yönetim, İl ve Belediye olmak üzere üç çeşit yerel yönetim birimi vardır. 17 Özerk Yönetim (Andalusia, Aragon, Asturias, Balearic Adaları, Kanarya Adaları, Cantabria, Castilla -La- Mancha, Castilla y León, Catalonia, Extremadura, Galicia, Madrid, Murcia, Navarra, La Rioja, Bask Ülkesi ve Pais Valenciano), 50 İl ve 8097 belediye yapılanması mevcuttur.

Ayrıca 2 metropolitan alan, 3722 alt belediye, 45 alt yönetim (üst belediye) ve 815 belediye birliği yerel ve bölgesel yönetim dizgesi içinde yer almaktadır.

Belirli Alanlarda Özel Yapılanmalar

- Metropoliten Alanlar:Catalonia ve País Valenciano

Özerk Yönetimler, merkezi yönetime ve ilgili il ve belediyelere danıştıktan sonra, yasa çerçevesinde, metropoliten alanlar oluşturabilir veya halihazır olanları değiştirebilirler. Özerk Yönetim mevzuatı yönetim organlarını ve alandaki bütün belediyelerin temsil edileceği idari yapıyı; belediyelerin karar-almaya katılımını ve mali kaynakların adil bir şekilde dağılımını sağlayan bir ekonomik ve fonksiyonel sistemi; metropolitan alanda yapılacak işleri, verilecek hizmetleri ve bunlarla ilgili uygulama usullerini belirler.

- Balearic Adaları: Majorca Adası, Minorca Adası, Ibiza ve Formentera Adaları

- Kanarya Adaları: Las Palmas Ada Yönetimi,Teneriffe Ada Yönetimi

- “Dipotaciones Forales” (Özel Statülü iller): Vizcaya, Guipuzcoa, Alava

- Ceuta ve Melilla Belediyeleri

Bu iki belediye, ayrı ayrı özerklik statüsüne sahiptir. Özel bir kurumsal sistem (Meclis, başkan ve idare meclisi), yetki ve sorumlulukları ile kendi ekonomik ve mali yapıları oluşturulmuştur. Aslında bunlar belediyedir, ancak teşkilatlanmaları ve yetkileri bakımından Özerk Yönetimlere benzerler.

-Alt Yönetim Bölgeleri / Belediye Üstü Yönetimler (Comarcas)

Kendi Yasalarındaki hükümlere göre, Özerk Yönetimler kendi
topraklarında alt yönetim bölgeleri/comarcaslar oluşturabilir, veya ortak menfaatlerin sökonusu olduğu ancak ayrı yönetim gerektiren durumlarda, ya da ihtiyacı olan bölgelere gerekli hizmetleri götürmek üzere, belediyelerin biraraya gelmesiyle oluşan yeni kuruluşlar kurabilirler. Bir alt yönetim bölgesi (comarca), ilgili belediyelerin beşte ikisinin kabul etmesi ve bu beşte ikinin Özerk Yönetim nüfusun yarısını temsil etmesi halinde belediyelerin girişimiyle kurulabilir.Özerk Yönetim mevzuatı alt yönetim bölgelerinin idari sınırlarını, yürütme organlarının yapısını ve çalışma biçimini, ayrıca yetkilerini ve ekonomik kaynaklarını belirler.

- Belediye Alt Yerel Yönetimleri / Alt Belediye Yönetimleri

Yerel yönetimlerle ilgili Özerk Yönetim mevzuatı, geleneksel olarak “caserios” (hamletler), “parroquias” (köyler), “aldeas” (boroughlar), “bourios, anteiglesias, consejos, pedanias, luqares anejos” olarak adlandırılan ve ayrı ayrı nüfus grupları barındıran birimlerin yerinden yönetimi düşünülerek hazırlanmış, belediyelerden küçük alanlara sahip yerel yönetimlerin çalışma usullerini düzenler. Bunların kurulması, ya o yerde yaşayanların ya da ilgili belediyenin talebi üzerine üzerine gerçekleşir.

-Bir İli Oluşturan Özerk Yönetimler: Navarra, La Rioja, Murcia, Austrias, Cantabria, Balearic Adaları

Yapıların ve Sınırların Değişmesini Düzenleyen Kurallar

Bölge seviyesi

Parlamento (Cortes), il teşkilatının parçası olmayan yerlerde, alansal Özerk Yönetim statüsü kurabilir veya bu statünün verilmesine karar verebilir ve yerel kurumların yerinden yönetim taleplerini inceleyebilir. Özerk Yönetimlerin federasyon oluşturması yasaklanmıştır.

Yerel düzey

İllerde sınırların değişikliği, Ulusal Parlamentonun kabul ettiği bir devlet Teşkilat Yasası çerçevesinde mümkündür.

Belediyeler konusunda yetki, doğrudan veya belediye meclislerinin teklifi üzerine harekete geçen, ilgili halkın uygun görüşünü aldıktan ve ilgili belediyelere danıştıktan sonra karar veren Özerk Yönetime aittir.Birlik kurma, birleşme veya ayrılma konuları ek ulusal mevzuatla düzenlenmiştir.

Merkezi Yönetimin Taşra Teşkilatı ve Bunların Yerel Yönetimlerle İlişkisi

Bölge düzeyi

Her Özerk Yönetim bölgesine, merkezi yönetim hizmetlerinin yürütülmesi ve mümkün olan yerlerde bu yönetim birimiyle koordinas-
yon sağlanmasından sorumlu bir hükümet temsilcisi atanır.

Yerel düzey

İl ve belediyeler, merkezi yönetimlerin genel alan yönetim birimlerini oluştururlar ve buralarda belli merkezi yönetim hizmetleri gerçekleştirilir.

5.6.9.3. Farklı Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Birimleri

Karar Organı

Bölge düzeyi: Özerk Yönetimler

• İsim : Kongre veya Meclis

• Yapı :Özerk Yönetimin idari alanı ve nüfus oranına göre hesap edilen, sayısı belirlenmiş temsilciler veya üyeler.

• Seçim usulü: Üyeler, tüm bölge sınırları içindeki çeşitli alanların temsilini sağlayan nispi temsil sistemine göre yapılan, genel, serbest, eşit, doğrudan ve gizli seçimlerle seçilir. Üyeler her dört yıl için seçilir. Seçim bölgesi ildir ve sandıklar blok liste sistemine göre oluşturulur.

Yerel düzey:

İller

• İsim : İl Meclisi

• Yapı :

• Genel meclis: Başkan ve temsilciler (nüfusa göre).

• İdari komite: Başkan ve toplam sayının üçte birini aşmayan temsilci sayısı.

• Seçim usulü:

• Genel meclis: Üyeleri, il meclis üyeleri arasından politik gruplara göre seçilir; seçim bölgesi, belediye seçim bölgelerindeki boş sandalye sayısı ve alınan oyların boş sandalye sayısıyla ilişkili belirlenecek bir katsayıyla ilgili düzenlemelere göre belirlenir.

• İdari komite: Temsilciler arasından başkan tarafından serbestçe atanır.

Belediyeler

• İsim : Belediye Meclisi

• Yapı :

• Genel meclis: Başkan ve meclis üyeleri (nüfus oranına göre).

• İdari komite: (5.000’den fazla kişinin yaşadığı yerlerde mecburidir): Bir belediye başkanı ve toplam üye sayısının üçte birini aşmayan üyeler.

• Seçim usulü:

• Genel meclis:

• 100-250 kişi: açık listeler ve bütün belediyeyi kapsayan seçim bölgesi.

• 250’den fazla kişi: blok liste ve belediyeyi kapsayan seçim bölgesi; boş sandalyelerle ilgili kazanılan oyların boş sandalyelere göre belli bir katsayı esasıyla dağıtımı sistemi.

• İdari Komiteler: Komite üyeleri, belediye başkanı tarafından, belediye meclis üyeleri arasından serbestçe seçilir.

Yürütme Organı

Bölge düzeyi

• İsim: İdare Meclisi

• Yapı: Meclis bir başkan ve sayıları genellikle 10’u aşmayan meclis üyelerinden oluşur. Bazı Özerk Yönetimlerde başkanvekilleri vardır.

• Seçim veya atanma usulü: Başkan, meclis üyelerini ve olan yerlerde başkan vekilini, serbestçe atar veya görevine son verir.

Yerel düzey

İller

• İsim: İl Meclisi Başkanı (Destek birimler: başkan yardımcıları ve idari komite).

• Seçim veya atanma usulü: Başkan, temsilciler tarafından kendi aralarından seçilir.

Belediyeler

• İsim: Belediye Başkanı (Destek birimler: Başkan yardımcıları ve idari komite).

• Seçim veya atanma usulü:

• 100 kişiden az: Belediye başkanı seçmenlerin çoğunluk oyuyla seçilir ve seçim bölgesi bütün belediyedir.

• 100 – 250 kişi: Belediye meclis üyeleri tarafından, kendi aralarından, mutlak çoğunlukla, eğer sağlanamazsa en yüksek oyu alana göre seçilir.

• 250’den fazla kişi: Meclis üyesi listelerinin birinci sırasındakiler arasından, belediye meclis üyeleri tarafından, mutlak çoğunluğa veya sağlanamazsa seçimde en yüksek oyu alma oranına göre seçilir.

Siyasi Başkan

Bölge yönetimi

• İsim: Özerk Yönetim Başkanı

• Görevin yapısı: Başkan, yönetim kurulunun iş ve işlemlerini yönetir ve koordine eder, Özerk Yönetimi en yüksek seviyede temsil eder ve bu birim dâhilinde de devleti temsil eder.

• Diğer yasal kurumlarla ilişkiler:

• Başkan yürütme organının da başkanlığını yapar, faaliyetlerini yönetir ve koordine eder; ayrıca, bu organın üyelerini seçmek ve görevden uzaklaştırmak gibi ihtiyari yetkileri de vardır.

• Yasama organında ise, başkan meclis üyeleri arasından meclisçe seçilmiş olup yasama organına karşı sorumludur. Meclis, yönetim kurulunun ve onun başkanının iş ve işlemlerini denetler, gereğinde güvensizlik önergesiyle, üyelerin veya başkanın istifasını isteyebilir.

• Seçim veya atanma usulü: Başkan, meclis tarafından üyeleri arasından seçilir ve Kral tarafından atanır.

Yerel Yönetim

• İsim:

• İl: İl Meclisi başkanı

• Belediyeler: Belediye başkanı

• Görevin niteliği ve diğer yasal kurumlarla ilişki:

Yerel yönetimin politik lideri, bütün ilgili birimlerin üzerinde ve onların kararlarını uygulamaktan sorumlu olan başkandır. Başkanın, meclis üyelerinin mutlak çoğunluğu tarafından teklif ve kabul edilen, yapıcı olması ve alternatif adayın ismini ihtiva etmesi koşuluyla, bir güvensizlik önergesi verilerek görevden uzaklaştırılması mümkündür.

İdari Başkan

Bölge Yönetimi

İdare Meclisi yürütme ve idare görevlerini yerine getirir.Bu, yerinden yönetim yapısının oluşturulduğu birimlerin her birinin bir meclis üyesinin gözetim ve denetimine verilmesi yoluyla gerçekleştirilir.Özerk Yönetim başkanının meclis üyelerini (bu görevlere) atama ve bu görevlerden uzaklaştırma ihtiyari yetkisi de vardır.

Yerel Yönetim

Bu görev illerde il meclisi başkanına, belediyelerde belediye başkanına verilmiştir; hepsi ilgili yerel idare meclisinden seçilen ve gerektiğinde serbestçe görevden uzaklaştırılabilen, illerde başkan yardımcıları, belediyelerde belediye başkan yardımcıları, yardımcı veya temsilci meclis üyeleri ile de desteklenmiştir.

Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Farklı Birimleri Arasında Yetki ve Sorumlulukların Dağılımı

Bölge seviyesi

• Bölge kongresi veya meclisi Özerk Yönetimde yaşayan insanları temsil eder, yasama yetkilerini kullanır, bütçeyi onaylar ve idarenin iş ve işlemlerini denetler.

• Başkan, idare meclisinin iş ve işlemlerini yönetir ve koordine eder. Birimi en üst seviyede temsil eder ve devletin Özerk Yönetim içindeki ilişkilerini yürütüp düzenler.

• İdare Meclisi, Özerk Yönetimin yürütme ve idare iş ve işlemlerini yerine getirir. Başkan ve meclis üyelerinden kurulmuştur.

Yerel seviye

İllerin yetkili organları olan İl Genel Meclisi’nin, İdari Komite'nin ve İl Genel Meclisi Başkan’ının; Belediyeler’in yetkili organları olan Belediye Meclisi’nin, İdari Komite’nin ve Belediye Başkanı’nın yetki ve sorumlulukları, oldukça kapsamlı bir şekilde, yasalarla belirlenmiştir.

Yerel/bölgesel yönetimlerin iç yapılanmalarıyla ilgili yasal hükümler

Bölge düzeyinde

Anayasa iller dışında diğer belediyelerin gruplar oluşturabileceği hükmünü taşır. Anayasa, ayrıca yasalarla komşu belediyelerin bir araya gelmesi sonucu oluşturulan farklı yerel alan birimlerine de tam tüzel kişiliğin verilebileceği hükmünü getirmiştir.

Birçok yasa ilden ve belediyeden farklı veya ayrı özellikleri olan alansal birliklerin kurulması hakkında hükümlere sahiptir.Bu özellikler yerinden yönetim statülerinin içinde yer aldığı gibi, Özerk Yönetim mevzuatı çerçevesinde de geliştirilmiştir.

Ayrıca, birçok yasa, ilgili Özerk Yönetimin kurallarına uygun olarak alt yönetim bölgelerinin / üst belediyelerin (comarcas) oluşturabileceği genel hükmüne sahiptir.

Yerel Düzey

İlk olarak belediyeler (100’den fazla kişinin yaşadığı belediyelerde, belediye başkanı ve meclis üyelerinden oluşan belediye meclisi ve 100’den az kişinin yaşadığı yerlerde “açık meclis”; ayrıca 5000’den fazla kişinin yaşadığı yerlerde belediye başkan yardımcıları ve yönetim kurulu); ve ikinci olarak iller (başkan, başkan yardımcıları, yönetim kurulu ve genel meclis). Ayrıca, sözkonusu yerel yönetimlere, Özerk Yönetim yetkisi verilmiştir.Bundan dolayı tamamlayıcı teşkilatlarını oluşturmaları gerekmektedir.

5.6.9.4. Halkın Karar Mekanizmalarına Doğrudan Katılımı

Yerel/Bölgesel Referandumlar

Bölgesel düzey

Anayasa, referandumlarla vatandaşın katılımını sağlamak için bir çok süreç ve yöntem öngörmüştür. Bunlar ilk olarak -Andalusia’da olduğu gibi- Özerk Yönetimlerin kuruluşunda veya Navarra’nın Bask Ülkesi Özerk Yönetimi ile birleşmesi sırasında uygulanmıştır..

Genel olarak, Bask ülkesi, Catalonia, Galicia ve Andalusia’nın özerk statülerinin değiştirilmesi için de referandum yapılması hükmü getirilmiştir, ancak bu Özerk Yönetimlerin idari teşkilatlanmasında bir değişikliği değil, daha temel bir reformu öngörmelidir.

Ayrıca, Catalonia, Andalusia, Valencia, Kanarya Adaları, Austrias, Murcia ve Extremadura’nın statüleri devlet kurallarının uygulanmasının referandumla halka danışılması imkanını sağlar. Bu hallerde, referandum yapılmasını kararlaştırmak devlet sorumluluğunda iken, bu sürecin uygulanmasından Özerk Yönetimler sorumludur.

Yerel düzey

Bir beldede yaşayanlar, yerel mali meseleler dışında, kendi çıkarları açısından özel öneme sahip, belediyenin sorumluluğundaki yerel nitelikli konularda bir halk oylaması talep edebilirler, bu halk oylaması belediye başkanının onayı, belediye meclisinin mutlak çoğunlukla kabul etmesi ve ulusal hükümetin de izin vermesi durumunda gerçekleştir.

Doğrudan Katılımın Diğer Şekilleri

Bölge düzeyi

Yasalar, özerk bölge sınırları içinde yaşayan vatandaşların karar alma sürecine genel, doğrudan, eşit ve gizli oyla yapılan parlamento veya kongre/meclis seçimleri veya yasal vatandaş insiyatifleri vasıtasıyla, her Özerk Yönetimin kendi sınırları içinde koyduğu özel kurallar çerçevesinde doğrudan katılımını sağlamıştır.

Yerel seviye

Belediye teşkilatlanmasını düzenleyen hükümler, sadece bilgi verme amaçlı, kamuya açık meclis toplantılarında, yerel hemşehri dernekleri yoluyla vatandaşın doğrudan katılımını sağlar.

5.6.9.5. Seçilmiş Yerel Temsilcilerin Konumları

Özerklik statülerine göre, meclis üyeleri görevlerini yerine getirirken dokunulmazlığa sahiptir.Yüz kızartıcı suçlar dışında hapse atılamazlar.Özerk Yönetim yüksek adalet divanı tarafından veya Özerk Yönetim sınırları dışında Yargıtay tarafından yargılanırlar.

Yerine getirdikleri görevler için sabit bir ücret almazlar, ancak huzur hakkı ödenebilir.Temsilciler için özel ayrıcalıklar ve zorunluluklar meclisleri düzenleyen hükümlerle konulmuştur. Oluşturulan çerçeve, yukarıdaki durumlarda olduğu gibi, Ulusal Parlamento daki temsilciler ve senatörlerin tabi olduğu hükümlere benzer.

Bütün vatandaşlara, yasaya uygun olarak bütün kamusal atamalara ve görevlere eşit şartlarda aday olma hakkı tanınmıştır.Yabancılara, yasayla veya antlaşmayla oluşturulmuş mütekabiliyet prensiplerine göre yerel seçimlerde aday olabilme hakkı verilmiştir.Topluluk vatandaşı olup üye devletlerde yaşayan ancak o devletin vatandaşı olmayan kişilerin yerel seçimlere katılma ve aday olabilme haklarının detaylarını düzenleyen Avrupa Topluluğu mevzuatı ulusal yasalara adapte edilmektedir.

Seçim bölgesinde ikamet etmek, yerel bir organa seçilebilirlik için bir şart olmaktan çıkarılmıştır.Yine de, adayların bir başka beldede kayıtlı olduklarını veya seçmen olma hakkına sahip olduklarını belgelemeleri zorunludur.

Aday olma hakkını alabilmek için, bir kişi reşit olmalı ve seçmen statüsünü elinde tutuyor olmalıdır. Seçilme hakkına ve yeterliliğine sahip olabilme, seçimlere katılabilme koşulları ve meclis üyeliği açısından bağdaşmaz durumlar seçim mevzuatında belirlenmiştir.

Genel seçim sistemi hakkındaki Yasa, seçim kampanyaları harcamalarının sınırlarını belirler.İzlemenin sağlanabilmesi için Yasa, detaylı muhasebe kuralları koyarak, seçilmiş meclisler ile Sayıştay tarafından incelenmesini öngörür.Yasa ayrıca seçim faaliyetlerinden doğan harcamaların baskısını azaltmak için bir de devlet yardımı öngörmektedir.

Seçilmiş temsilcilerinin görev süresi 4 yıldır.Yerel meclis üyeleri aynı anda parlamento üyesi, senatör ve Özerk Yönetim yasama meclisleri üyesi de olabilirler. Ayrıca, il meclis üyeleri, adalardaki yerel meclis üyeleri de dahil, aynı zamanda Ada Meclisleri üyesi olabilirler.

Yerel yönetimlerin tüm üyeleri, görev sürelerinin başlangıcında, göreve başlamadan önce, herhangi bir uyuşmazlıkla ve mali kazanç elde ettikleri veya edebilecekleri tüm faaliyetler için ilgili bildirimde bulunurlar.

Bütün yerel yönetim üyeleri, kendi kontrollerinde yapılan iş ve işlemlerden hukuki ve cezai kovuşturmalara konu olabilir. Genel prosedürlere göre, bunlar yetkili mahkemeler tarafından sorgulanabilir.

Kamu görevleri serbestçe, herhangi bir baskı olmaksızın kabul edildiği gibi, meclis üyeleri istedikleri zaman ve herhangi bir şarta tabi olmaksızın istifalarını verebilirler. Bir yerel meclis üyesinin görev süresi bitiminden ve görevini tamamlamasından sonra, bazı özel görevleri ve faaliyetleri yapmasını engelleyen açıkça belirlenmiş bir bağdaşmazlık hali yoktur.

Seçilmiş Temsilcilerin Çalışma Koşulları

Yereldeki çalışma şartları ülke düzeyinde belirlenen çerçeveye göre oluşturulmuştur; faaliyet tamgün veya yarı zamanlı olabilir.İş yükü, her yerel yönetimin farklı koşulları yüzünden çok değişkendir.Yerel meclislerin toplantı zamanları da çok farklıdır, bunu her yerel yönetim kendisi belirlidir.Her yerel yönetim, genel mecliste temsil edilen her grup için çalışma odaları ve sekreterlik hizmetleri sağlamak zorundadır.

Meclis üyeleri, seçildikleri görevin -meclis toplantılarına katılmak ya da şahsen veya da birlikte üstlendikleri görevleri yapabilmek gibi- gereklerini yerine getirebilmek için asli görevlerinden (kamu ve özel sektör görevlerinin ikisinden de) gerektiği kadar ayrılma hakkına sahiptir.

Adayların veya Seçilmiş Temsilcilerin Eğitimi

Yönetimin, meclis üyeliğine aday olanlara eğitim vermek gibi yasal bir mecburiyeti yoktur.Ancak, tüm büyük siyasi partilerin, yerel görevlilerin eğitimine yönelik okulları vardır ve meclis üyeleri buralarda eğitim görürler.Belli idari bilimler yüksek okulları ve Özerk Yönetimlere bağlı enstitüler eğitim dönemlerinin bir kısmını yerel meclis üyelerinin görevlerine ayırır.Benzer şekilde, belli özel okullar ve enstitüler yerel temsilcilerin eğitimine yönelik faaliyetlerde bulunurlar.

Seçilmiş Temsilcilere Yapılan ödemeler

Tamgün görev yapan yerel yönetim üyeleri ücret almaya ve genel sosyal güvenlik sistemine kayıt edilmeye hak kazanırlar.Bu durumda ücret ödenmesi, başka bir kamu idaresinin veya bağlı işletme veya kuruluşun bütçesinden ödenen ücretle bağdaşmaz.Tamgün yapılması gereken idari görevlerin listesinin sorumluluk derecelerine göre düzenlenen ücret miktarlarıyla birlikte belirlenmesi meclis yetkisindedir.

Tamgün görev yapmayan meclis üyeleri sadece “yardım” olarak adlandırılan huzur hakkı alırlar.Böylece bu üyelerin görev aldıkları kurumlardaki toplantılara verimli katılımları sağlanmaktadır.Bu huzur hakkının miktarı, yerel yönetimlerin meclisi tarafından kararlaştırılır.

Benzer şekilde, bütün üyeler görevlerinin ifası sırasında yaptıkları harcamalar (ulaşım, belediye dışında konaklama gibi) için ödenek alırlar.

Cinsiyetlerin Temsili

Yasayla, cinsiyet gözetilmeksizin herkese seçimle gelinen yerel görevlere seçilmede eşit şartlar konulmuştur. Kadınların etkin eşitliğini ve kamu görevlerinde daha fazla yeralabilmelerini sağlamak için, siyasi partiler uygulamada aday listelerinin belli bir yüzdesini siyaset yapan kadınlara ayırırlar; bu oran genellikle adayların dörtte biri ile üçte bir arasında değişir. Bu kotalar kanunla düzenlenmemiş, fakat siyasi partilerin kendi aralarında yaptıkları anlaşmalara uymalarıyla oluşmuştur.

5.6.9.6. Yetkilerin Çeşitli Düzeydeki Yerel ve Bölgesel Yönetimler Arasındaki Dağılımı

Genel Prensipler

Yetkilerin dağılımı prensibi, kamu idaresi birimlerinin her birinin yüklümlü olduğui "en büyük ulusal, bölgesel veya yerel çıkar" a dayanan, ve “tam ya da paylaşılan” nitelikteki “kendiliğinden ya da kanunla devredilen” yetkileri ortaya koyar.

Anayasa, eğer statüleri izin veriyorsa, bütün Özerk Yönetimlerin, yasada liste halinde sıralanan tüm yetkileri, tam sorumlulukla üstlenmeleri prensibini getirmiştir. Eğer bu sorumlulukları almaktan kaçınırlarsa, bu yetkilerin kullanımı sorumluluğu devlette kalmaya devam eder.

Yetkilerin dağılımı, bulundukları listelere bağlı olarak, farklı kurallara tabidir.Devletin yetki alanına girmeyen her yetki Özerk Yönetimler tarafından kullanılabilir.Ayrıca, devlet Özerk Yönetimin yetkilerini genişletebilir.

Yerel yönetimlerin (iller, belediyeler ve adalar) özel yetkileri ancak yasayla düzenlenir ve özerk bir şekilde, bu yönetimlerin sorumluluğu altında ve ihtiyaç oldukça diğer kamu yönetim birimleriyle koordineli bir biçimde uygulanır; devredilen yetkiler, yerel yönetim birimlerine ait yerinden yönetim gücüyle uyumlu, gözetim ve denetimlere imkan veren kurallara göre kullanılır.

İller, genellikle, kendi çıkarlarını teşvik etmek ve yönetmekle sorumludur ve belediyeler arası dayanışma, ekonomik ve sosyal politikalar çerçevesinde denge prensiplerini garanti altına alma özel hedefine sahiptir.

Bir belediye, kendi yetkileri dahilinde yerel toplumun ihtiyaçlarını ve arzularını karşılayacak bütün kamu hizmetlerini sağlayabilir ve her türlü faaliyeti teşvik edebilir.

Yerel ve Bölgesel yönetimlerin kendi yetkileri

Bölge seviyesi

Yukarıda açıklananlara paralel olarak, Özerk Yönetimlerin kendi yetkilerini kullanabilecekleri bu alanlar, Anayasa’da liste halinde sıralanmıştır.Devlet tarafından kullanılmayan yetkilerin, yukarıda açıklanan limitler dahilinde, Özerk Yönetimler tarafından üstlenebileceği belirtilmiştir.

Yerel düzey

İller ve Belediyeler: Devlet ve Özerk Yönetim mevzuatının koyduğu hükümler dahilinde olmak şartıyla yasada sayılan yetkileri kullanırlar. İllerin, zorunlu asgari hizmetlerin en iyi ve en uygun şekilde yapılmasını sağlayacak şekilde çeşitli belediye hizmetlerinin koordinasyonu yetkisi önem arzetmektedir.

Yerel/Bölgesel Yönetimlerin Ulusal Ekonomik ve Mekansal Planlamaya Katılımı

Bölge düzeyi

Ekonomik faaliyetlerin bir bütün olarak planlanmasından devlet sorumludur.Hükümet, Özerk Yönetimlerin sağladığı tahminler ışığında ekonomik planlama projeleri hazırlar.Genel ekonomik planlamanın temel kurallarının belirlenmesi ve koordine edilmesi yetkileri yine devlettedir. Bu alanda yetki kabul eden Özerk Yönetimler bu planları detaylandıracak yasalar çıkarabilirler.

Mekansal planlama, tamamen Özerk Yönetimlerin sorumluluğuna bırakılmıştır. Kent planları devlet tarafından hazırlanan ulusal plan hükümlerine tabidir.

Yerel düzey

Planlama araçlarını tasarlamak ve onaylamak yetkisine sahip yönetim birimleri, etkilenen kamu çıkarları arasında uyum sağlayabilmek amacıyla, planlama sürecinde diğer birimlere de katılım imkanı vermelidirler.

Örneğin,kent planlaması tamamen Özerk Yönetimlerin sorumluluğunda olmasına rağmen, bunların onaylanması halinde tüm kent gelişim planları üzerinde bağlayıcı bir etkisi olmasından dolayı, mekansal planların onama aşamasında yerel yönetimlere danışma hükmünü getirmiştir.

Yerel/Bölgesel Yönetimlerin ulusal yönetimin taşra birimi olarak yürütecekleri görevler

Bölge düzeyi

Anayasanın 150.2.maddesi, devletin yetkilerinin kullanımını Özerk Yönetimlere devredebileceği hükmünü düzenler.

Yerel Düzey

Yerel yönetimlerin temel prensiplerini düzenleyen kanun, kamu yönetiminin verimliliğini artırdığı ve daha fazla vatandaş katılımını sağladığı sürece, devlet ve Özerk Yönetimlerin özellikle yerel çıkarları etkileyen alanlarda ellerinde tuttukları yetkileri belediyelere devredebilecekleri hükmünü getirmiştir.İspanya’da, yerel yönetimler, geleneksel olarak, merkezi hükümetin zorunlu görevlerini de yerine getirirler.

5.6.9.7. Yerel/Bölgesel Yönetimler Arasında İşbirliği ve Diğer Bağlantılar

Ortak çıkarlara yönelik görevlerin yerine getirilmesi için kurumsal işbirliği

Konsorsiyum ve Ortak Yönetimlerin Yapıları

• Belediye Birlikleri: Belediyelerin sorumluluk alanındaki projeler ve hizmetlerin uygulanması ve yürütülmesi için oluşturulan gönüllü belediye birlikleridir. Bu sınırlarla bağıtlı olmayan yerel idareler kurumsaldır, tüzel kişiliğe ve kendilerinden beklenen özel hizmet hedeflerini (tek ya da çok amaçlı) gerçekleştirmek için gerekli kapasiteye sahiptir. Ancak hiçbir şekilde tüm belediye hizmetlerinden sorumlu değillerdir.

Bu yönetimler, Özerk Yönetimler Yasasının kabul ettiği usullere göre, ilgili belediyelerin onayıyla oluşturulan tüzüğe göre yönetilir. Bu Tüzük, Birliklerin faaliyet sınırlarını, hedef ve yetkilerini, yürütme organlarını ve ekonomik kaynaklarını, planlanan faaliyet süresini ve çalışmalarıyla ilgili diğer hususları tanımlar.

• Ortak sekreterya ve denetçinin finansmanı için oluşturulan gruplar: Bu gruplar gönüllülük esasına (ilgili belediyelerin talebi üzerine) veya zorunluluk temelinde (Özerk Yönetimlerce konulmuş ise) kurulabilir; bunlar kendisine verilen özel hedefin Özerk Yönetimce onaylanmasıyla ve Özerk Yönetimin kurallarına göre yönetilir. Bunlar kendi mevzuatlarıyla yönetilen yerel kurumsal idarelerdir.

• Konsorsiyum:Yerel yönetimlerin, başka kamu kurumlarıyla ya da kamu hizmeti veren ve kâr amacı gütmeyen özel kurumlarla birlikte oluşturdukları gönüllü oluşumlardır.

Yerel yönetimlerin ulusal ve bölgesel düzeydeki birlikleriyle ilgili mevcut mevzuat hükümleri ve bunların hükümet birimleriyle ilişkileri

Yerel Yönetimler, ortak çıkarlarını iyileştirmek amacıyla ulusal veya Özerk Yönetim ölçeğinde birlikler kurabilir, özel kuralların yokluğunda, bunlar birliklerle ilgili devlet mevzuatına konu olurlar. Yerel yönetim birlikleri, ortak faaliyetlerde üyelerin katılımını ve yürütme organlarında temsil edilmelerini garanti altına alan, ortak kurum temsilcileri tarafından kabul edilen Tüzüklerine göre yönetilir.

Farklı ülkelerdeki yerel yönetimlerle işbirliği

Bölge seviyesinde uluslararası işbirliği konusunda, getirilmiş hiçbir hüküm yoktur, İspanya Anayasasının 149.1.3.maddesine göre, uluslararası ilişkilerde bütün yetkiler devletindir. Ancak, bütün Özerk Yönetimler Avrupa Bölgeler Konseyi’nin (AER), fiili (de facto) parçalarıdır.

Temmuz 1996’dan beri, Özerk Yönetimler, devlet ve Özerk Yönetimler arasında yapılan bir anlaşmayla, Avrupa Birliği İspanya Daimi Temsilciliği’nde bir Yerinden Yönetim Ataşeliğine sahiptir.

5.6.9.8. Finansman

Mali açıdan, Özerk Yönetimler iki sisteme sahiptir: Navarra ve Bask Ülkesindeki “foral” (özel) sistem ve ortak sistem.

Vergiler

Öz Vergiler

Özerk Yönetimler:Devletin Özerk Yönetimlere bırakılabileceği vergiler: Net emlak vergileri, emlak alım-satım vergileri, veraset ve intikal vergisi, perakende satışlardan alınan vergi (KDV), belirli mallara, perakende satışta uygulanan tüketim vergisi ve kumardan alınan vergiler ve diğer ücretler.

Devletçe belirlenen bu vergiler, devlet düzenlemelerine göre, Özerk Yönetimler tarafından yönetilir, fakat, eğer isterlerse, Özerk Yönetimlerin bir miktar ilave yapabilecekleri hükmü de vardır. Özerk Yönetim gelirlerinin % 12,48’ini bu vergiler oluşturmaktadır.

Yerel Kurumlar:Yerel kurumlara bütün olarak ayrılan vergilerin üçü zorunlu ikisi gönüllü niteliktedir. Zorunlu vergiler; gayrimenkul vergisi, ekonomik faaliyet karlarından alınan vergiler ve motorlu araçlar vergisidir. Gönüllü vergiler; binalar, tesisler ve sivil mühendislik işlerinden alınan vergiler ve kent alanlarında toprağın değerinin artmasından alınan vergilerdir.Bu vergiler yerel kurumlarca yönetilir.

Hepsinde, toplanan vergiler, yerel kurum gelirlerinin % 41’ini oluştururken, çeşitli zorunlu vergiler gelirlerin % 13,67’sini teşkil eder.

Devlet Vergilerine Eklenerek Toplanan Vergiler

Özerk Yönetimler: Özerk Yönetimler, yasayla, devlet tarafından kendilerine bırakılan vergilerde ilaveler yapabilirler, ancak, hiçbir Özerk Yönetim bu ayrıcalığı henüz kullanmamıştır. Benzer şekilde, Özerk Yönetimler gelir vergisi ve emlak vergisi gibi devlet vergilerinden de ilave bir miktar toplayabilirler.

Özerk Yönetimler seçtikleri oranları uygulamakta serbesttir.Ancak, bu ek vergiler yasal sınırlamalara tabidir, bunlar temel vergilerin niteliğini veya yapısı bozmamalıdır.

Yerel Kurumlar: Yerel kurumlar devlet vergilerine ilave vergi koyamazlar.

Yeni Vergi Konulması

Özerk Yönetimler:Özerk Yönetimler, devlet tarafından konulan vergilere ilave olarak, devletin zaten vergilendirdiği ürünlere uygulanmamak kaydıyla, yeni vergiler koyma yetkisine yasal olarak sahiptir.

Özerk Yönetimler, ayrıca, maliyetini aşmamak kaydıyla, hizmetlerin sunulması için de vergiler koyabilirler. Şu ana kadar, Özerk Yönetimlerce nispeten az vergi konulmuştur. Bu vergiler yıllık gelirin % 1,26’sını oluştur.

Yerel Kurumlar:Yerel Kurumların yukarıda bahsedilen iki gönüllü vergiyi ve hizmetlerin sunulması için alınan vergileri kanunla koyma yetkileri vardır. Bunlardan toplananlar, gelirin % 27,6’sını oluşturmaktadır.

Paylaşılan (Ortak) Vergiler

Özerk Yönetimler:Vergi, harç ve özel yardım gibi toplanan miktarların tümü, toplayan Özerk Yönetim veya yerel kuruluşa gider. Ayrıca, Özerk Yönetimler, devletin aktarmadığı vergilerden tüm topladığı miktardan belli bir oranı kabul ederler. Bu onların gelirlerinin % 29,21’ini teşkil eder.

Yerel Kurumlar: Yerel kurumlarda, benzer şekilde, devlet tarafından toplananlardan belli bir pay almaya yetkilidirler, bu toplam gelirlerinin yaklaşık % 24,5’ini oluşturur.

Özel Sistemler: Kanarya Adalari, Ceuta ve Mella, Madrid, Barselona, Navarra ve Bask Ülkesi’nde özel mali hükümler uygulanır

Üst Yönetimlerden Hibeler

Özerk Yönetimler:Devlet Özerk Yönetimlere sermaye harcamaları (%34) ve özel hizmetler tahsisatları (%66) için yardımlar sağlar. Belli Özerk Yönetimlerin statülerinde, devlet yardımlarının Özerk Yönetimlere yapılması ve ilgili il’e veya belediyelere bu kanalla aktarılması hükmü bulunmaktadır.

Yerel Kurumlar:Bir önceki maddede, yerel kurumların devlet vergilerinden pay almalarından bahsedilmişti. Böyle bir pay, devlet transferlerinin bir parçası olarak düşünülebilir. Yerel kurumlar devlet ve Özerk Yönetimlerin ikisinden de sübvansiyon/yardım kabul edebilir. Yardımlar sistemi, tamamen yasayla düzenlenmiştir ve yürütme tarafından değiştirilemez.

Mali Dengeleme

Devlet gelirlerinin paylaşılmasından başka, bu ihtiyacı karşılayacak açık ve kesin bir eşitleme sistemi yoktur, bu paylaşmanın hesaba dahil edilen değişkenlerden biri de nispi zenginlik veya yoksulluk oranıdır.Uygulandığında, temel hizmetlerin asgari seviyelerini garanti altına alacak bir “dengeleme fonu” hazırlanmıştır.

Borçlanma

Yerel yönetimler her finans kurumundan borçlanabilme yetkisine sahiptir.Ancak, yerel finansmanı düzenleyen yasayla bazı sınırlamalar getirilmiştir.Yerel yönetimlerin finansman işlemleri genellikle Maliye Bakanlığının onayına tabidir.Böyle bir onayı gerektirmeyen bazı istisnai durumlar da vardır.

Sözleşmesi yapılan ve planlanan borçlanma işlemlerinin yıllık toplamı, idarenin kaynaklarının % 25’ini geçmediği hallerde de onay zorunlu değildir. Uzun vadeli borçlanmalar cari harcamalar için değil, ancak yatırımlar için yapılabilir.

Üst Yönetimler Tarafından Uygulanan Ekonomik Denetim

Yerel yönetimlerin kendi arasındaki iç ekonomik denetiminin yanı sıra hesaplarının ve ekonomik yönetiminin dış incelemesi Sayıştay tarafından gerçekleştirilir. Yerel finansman, devlet mahkemelerine belediyelerin katılımı ve devletten yerel yönetimlere yapılan transferler hariç, yıllık devlet bütçe mevzuatına dahil edilmez.Devlet tarafından sınırlanan özel vergiler koyma veya olan vergilerin oranlarını yükseltme yetkileri halleri hariç, özerklik statüsü hem gelirlere hem de harcamalara uygulanır.

5.6.9.9. Yerel/Bölgesel Yönetimlerin Denetimi

Yasal denetim

Bölgesel düzey

Devlet, Özerk Yönetimlere hiçbir genel idari denetim uygulayamaz.

Özerklik Süreci Hakkındaki Yasanın 3. maddesi, “hükümet Özerk Yönetimlerin uygulanabilir devlet kurallarını nasıl uyguladığını denetlemeli ve uygun hallerde, resmi bildiride bulunmalıdır” hükmünü getirmiştir.

Aynı yasanın 2.maddesi hem hükümetin hem de parlamentonun hükümet temsilcisi yoluyla Özerk Yönetimden faaliyetleri hakkında, bilgi isteyebileceği hükmünü haizdir.

Eğer, Özerk Yönetim genel çıkarlara aykırı hareket eder veya Anayasayı ciddi şekilde ihlal suçu işlerse, hükümet Özerk Yönetim başkanına resmi bir uyarı gönderdikten sonra durumu düzeltmek için gerekli tedbirleri alır. Bu tedbirlerin uygulanmasını sağlamak için, hükümet Özerk Yönetimlerin birimlerine emir verebilir.

Hükümet, Özerk Yönetim organlarının karar altına aldığı önergeler ve hükümlere karşı çıkmak ve bu konuları Anayasa mahkemesine götürmek yetkisine sahiptir ,

Anayasanın 153.maddesi Özerk Yönetim faaliyetlerinin Anayasa Mahkemesi yoluyla denetimi için bir dizi prosedür belirlemiştir, bu denetim şu araçlarla yapılır;

• Yetki çatışmalarının bildirilmesi;

• Anayasaya aykırılık iddiasıyla başvurmak;

• Özerk Yönetimlerin önerge ve kararlarına karşı itirazda bulunmak.

Hükümet, Danıştay’ı bilgilendirdikten sonra, Anayasanın 150.2.maddesine dayanarak, Özerk Yönetimlere devredilen yetkileri denetleyebilir. Ekonomik hesap denetimi, Sayıştay tarafından yapılır.

Genel mahkemeler de, Özerk Yönetimlerin idari ve düzenleyici faaliyetlerinin yasallığını değerlendirebilir, devlet idari kurumlarının bu faaliyetlerin geçerliliğini denetleyebileceği gerçeğini de göz önüne alır.

Yerel Seviye

Denetim, devlet yönetim birimleri (hükümet temsilcisi veya sivil valinin sorumluluğu altında) ve Özerk Yönetimlerce gerçekleştirilebilir.

Yerel yönetimler, yaptıkları faaliyetlerin ve aldıkları kararların bir kopyasını veya açık bir özetini, altı gün içinde devletin ve Özerk Yönetimlerin idari birimlerine göndermek zorundadır.

Devletin veya Özerk Yönetimlerin idari birimleri, kendi yetki alanları içinde, yerel yönetimlerin bir işlem veya kararının yasaya uygun olmadığını düşündükleri zaman ilgili yönetime o işlemin veya kararın iptalini emredebilirler.Resmi talep iyi hazırlanmış ve yasayı ihlal ettiğine inanılan düzenlemeyi belirler şekilde olmalıdır.Bu süreç, karar ulaştıktan sonra 15 çalışma günü içinde uygulanmalıdır.

Yerindelik Denetimi

Bölgesel düzey

Faaliyetlerin yerindelik denetimi konusunda bir hüküm yoktur. Eğer bir Özerk Yönetim genel çıkarları ciddi şekilde zarara uğratırsa, hükümet, Özerk Yönetim başkanını protesto ettikten sonra, Özerk Yönetim idarelerine özel talimatlar biçiminde uygun tedbirleri alır.

Yerel düzey

Faaliyetlerin yerindelik denetimi konusunda hüküm yoktur. Eğer bir yerel yönetim, İspanya’nın genel çıkarlarına aykırı faaliyetlerde bulunur, kararlar alırsa; hükümet temsilcisi ilgili yönetimin başkanına bir protesto gönderdikten sonra bir cevap gelmezse, bunların uygulanmasını durdurur ve çıkarların korunmasına yönelik gerekli tedbirleri alır. Durdurma tarihinden itibaren altı gün içinde, idari mahkemeye başvurmalıdır.

İdari Denetimlerin Kötüye Kullanımı ya da Özerkliklerin Sınırlandırılmasına Karşı Yerel/Bölgesel Yönetimlerin Yasal Başvuru Yolları

Bölge Düzeyi

Özerk Yönetimler, devletten kendi yetkilerini kullanmaları için lazım olan her bilgiyi isteyebilir. Özerk Yönetime, özerkliğini sınırlayan devlet yasalarına karşı anayasaya aykırılık iddiasında bulunabilme hakkını verilmiştir. Özerk Yönetimlerin üst yöneticilerine de, devletin karar ve önergeleriyle ilgili toplumun özerkliğini sınırladığına inandıklarında, bu tür yetki çatışması hallerini mahkemeye götürebilme yetkisi vermiştir.

Yerel Düzey

Yerel yönetimler, kendi birimleri tarafından alınan kararların değiştirilmesi amacıyla devletin veya Özerk Yönetimlerin idari birimlerin verdikleri protestoları kabul veya reddetmekte serbesttirler. Yerel yönetimler, Anayasa ve LRBRL tarafından garanti altına alınan özerkliklerini etkileyen her durumda, devletin veya Özerk Yönetimlerin idari birimlerinin işlemlerine karşı idari mahkemelere dava açabilirler.

Benzer şekilde, yerel alan yönetimleri Anayasa tarafından garanti altına alınan özerkliklerini zedelediğine inandıkları devlet veya Özerk Yönetim yasalarına karşı Anayasa Mahkemesine gidebilirler.

Mali Denetim

Bölgesel düzey

Özerk Yönetimlerin ekonomik hesap denetimi Sayıştay tarafından yapılır.Özerk Yönetim Parlamentosu tarafından genel hesaplar ibra edildikten ve ilgili idari denetimler tamamlandıktan sonra, hesaplar Sayıştay tarafından incelenir. Sayıştay, diğer taraftan, bazı yetkilerini, Özerk Yönetimce oluşturulan yerlerde, Bölge Sayıştayı’na devredebilir.

Yerel düzey

Yerel yönetimler, kamu muhasebe sistemine tabidir.Devletin yönetim birimleri, yerel yönetimler muhasebe sistemlerini belirler.Yerel yönetimlerin dış hesap ve ekonomik idare denetimi Sayıştay’ın sorumluluğundadır. Özerk Yönetimlerin bazılarının (Catalonia gibi) statülerine göre, yerel yönetimlerin mali denetimi o topluma aittir.

Yerel yönetimler üzerinde diğer denetim biçimleri

Devletin veya Özerk Yönetimlerin idari birimleri, kendi yetkileri dahilinde bir yerel yönetimin faaliyet veya kararlarının yasayı ihlal ettiğine inandıkları her durumda, doğrudan veya yerel yönetime verilen bildirimdeki sürenin sona ermesiyle birlikte, idare mahkemesine dava açabilirler.

Eğer bir yerel yönetim yasayla verilen görevleri ve yükümlülükleri üstlenmekten kaçınırsa, devlet veya Özerk Yönetim idari birimlerinin birisi sahip oldukları yetkiye dayanarak yönetimi verilen görevi yapmaya çağırır ve işin yasal veya finansal olarak tazmininin uygulanması için bir süre verir ki, bu süre bir aydan fazla olmalıdır. Eğer bu süre zarfında durum iyileşmezse, yerel yönetimin yerine ve maliyetleri ona ait olmak üzere görevin yerine getirilmesi için gerekli önlemler alınır.

Bakanlar Kurulu, kendi girişimiyle ve ilgili Özerk Yönetimin meclisini bilgilendirdikten sonra veya Özerk Yönetimin talebi üzerine, Senatonun da onayı ile, bir Krallık Kararnamesi yayınlayarak, anayasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle genel çıkarları ciddi biçimde zedeleyen veya idari suça sebebiyet veren yerel idare organlarının feshine hükmedebilir. Yukarıda bahsedilen fesih emredildikten sonra, ara seçimlerin yapılması ile ilgili normal mevzuat ve yerel idarenin geçici rutin idaresi hükmü otomatik olarak devreye girer.

5.6.9.10. Bireylerin Yerel Yönetimlerin Kararlarına Karşı Yasal Başvuru Yolları

Bölgesel düzey

Devlet, Anayasanın 149.1.18. maddesine dayanarak, kamu idarelerinin temel hukuki sistemleri konusunda karar alma yetkisini tam olarak kullanır. Bu düzenlemeler, Özerk Yönetimlerin özel teşkilatlanma şartlarına bakmaksızın, vatandaşların bütün idareler karşısında doğrudan eşit muamele görmelerini garanti altına alır. Ayrıca, Anayasanın 149.1.5. maddesi de adalet yönetiminin tamamen devletin yetkileri dahilinde olmasını sağlar.

Öte yandan, Özerk Yönetimlerle ilgili şahıslara açık başvuru yolları doğrudan devlete karşı olanlarla aynıdır. İdare mahkemeleri ve idari süreç yasalarının kapsadığı ilgili devlet düzenlemeleri, bireylerin yasaları ihlal eden her idari işlem veya düzenlemeye karşı dava açabilecekleri temel prensibi üzerine kurulmuştur. Burada göz önünde tutulması gereken nokta, dava konusu edilen işlem veya düzenlemenin iptalinde ilgili bireyin geçerli bir çıkarı olmasıdır.

Yerel düzey

Bir idari süreci tamamlayan yerel yönetim işlemine itiraz edildiği zaman, ilgili taraflar idari birimlere kararın tekrar gözden geçirilmesi için başvurabilirler.Eğer başvuru reddedilirse, konu yetkili adli makama götürülebilir.

5.6.9.11. Yerel Yönetimlerin Personeli

Bölge Seviyesi

Başlıca personel kategorileri şöyledir:

• Sivil Meslek Memurları, merkezi hükümetten Özerk Yönetimlere aktarılan ya da Özerk Yönetimlerce alınan daimi personel.

• Yardımcı personel, geçici veya süresi belli olmayan sözleşmelerle iş hukuku düzenlemelerine göre Özerk Yönetim emrinde çalışan işçiler.

• Diğer personel, bu kategori, ihtiyaç duyuldukça görev verilen daimi personel ve geçici atamalar, günlük işleyiş için çalıştırılan kişiler ve diğer personelden oluşur.

Özerk Yönetimler, genel olarak yasayla belirlenen temel devlet düzenlemelerinde yer alan kategoriler arasında gerekli farklılaştırmayı yapmak şartıyla, kendi daimi personel gruplarını oluşturabilirler.

Anayasanın 149.1.maddesine göre devlet, sivil kamu hizmetleri ve sivil memurların statüleriyle ilgili temel yasal çerçeveyi tanımlamak yetkisine tam sahiptir.

Yerel Düzey

Yerel yönetimler tarafından istihdam edilen personel aşağıdaki kategorilere ayrılır:

• Meslek memurları

• Sözleşmeli personel

• Özel olarak atanan ve danışman olarak çalışan yardımcı personel.

İspanya Anayasası’nın 149.1.18. maddesine uygun olarak kurulan, sivil hizmet birimleriyle ilgili devletin temel ilkeleri, “sivil kurumların yasal statülerinin temel prensipleri ve sivil memurların idari statüleri”nin belirlenme yetkisini devlete bırakmıştır.

5.6.10. BULGARİSTAN153

5.6.10.1. Yasal Yapı

Anayasal Hükümler

Bulgaristan Cumhuriyeti 1991 yılı Anayasasının ana prensiplerinde, yerel ve bölgesel yönetimlerin yapısına ve işleyişine ilişkin temel hükümlere yer verilir: Bunlar güçler ayrılığı, halkın egemenliğinin üstünlüğü, gizli oylamayla seçme hakkı, çoğulcu politika, vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin garanti altına alınması. Anayasa’da yerel özerkliğin desteklenmesi garanti altına alınmıştır, buna göre Bulgaristan Cumhuriyeti, yerel özerkliğin var olduğu, üniter bir devlet olacaktır.

Anayasanın 135. Maddesi, ulusal toprakların, bölgelere ve belediyelere bölünmesini düzenler.136. Maddeye göre, belediye, yerel özerkliğin uygulandığı ana yönetim birimidir. 142. Maddeye göre, bölgeler, yerel düzeyde, bölge politikalarını ve hükümet politikalarını yürütmekten sorumlu idari birimlerdir.

Yasal Hükümler

Bu alandakitemel mevzuat, 1991 yılında kabul edilen ve 1995 yılında bazı değişiklikler yapılan Yerel Özerklik ve Yerel Yönetimler Yasasıdır. Bu yasa ile, belediyelerin özerk faaliyet alanları, belediye ve semt meclislerinin yapısı ve yetkileri, faaliyetleri, belediye ve semt yönetimi meclis üyelerinin yetki ve statüleri, belediye başkanlarının, semt yöneticilerinin ve belediye sekreterinin, yetki ve görevleri ile belediye personelinin statüleri, belediyelerin mal varlığı ve finansmanı, bütçenin ana gelir ve harcama kalemleri, desantralize bir idari yönetim birimi olarak bölgenin, bölge valisi ve bölgesel yönetimin rolü, yerel ve bölgesel yönetimlerin birlik kurma hakkı ve Ulusal Belediyeler Birliği’nin yetkileri belirlenmiştir.

5.6.10.2. Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Yapıları

Alansal Yönetim Birimleri (Taşra Teşkilatı)

Bulgaristan Cumhuriyeti İdari ve Alan Yönetimi (Organizasyon) Yasası iki alansal düzey belirlemiştir: belediyeler ve bölgeler.

Yerel özerklik sistemi içerisindeki, ana alansal yönetim birimleri belediyelerdir. Bunların, belediye meclisleri ve seçilmiş belediye başkanları vardır. Yasa, bir belediyeyi, bir ya da daha fazla yerleşimden oluşan, kendi coğrafi alanına, kendi ismine ve kendi yönetim merkezine sahip bir birim olarak tanımlar. Belediye kurma süreci, düzenlenecek bir yerel referandumda seçmenlerin bu yönde oy kullanmalarını ve sonrasında da hükümetin onayını gerektirir.

Belediyelerin, bir de idari alansal alt birimleri – semt yönetimleri ve belediye şubeleri- kurulabilir. Bunlar belediye meclisi ya da yasalar tarafından kendilerine verilmiş olan yetkilerle görev yaparlar.

Semt yönetimlerinin seçilmiş başkanları ve meclisleri vardır. Bir belediyedeki alan ve meclis sayısı, o sınırlar içinde ikamet eden halkın isteği doğrultusunda belediye meclis kararıyla değiştirilebilir. Belediye şubelerinin de seçilmiş başkanları vardır.

Bölgeler, görevlerini merkezi hükümet tarafından atanan bölge valileri ve bölgesel yönetimler aracılığı ile yerine getiren birimlerdir. Bölgelerin kurulması ve sınırlarının değiştirilebilmesi için özel bir yasa çıkarılması gereklidir. Bu amaca yönelik genel süreçte (halkoylamasıyla) halkın görüşünün sorulmasına ihtiyaç yoktur.

Mevcut alansal yönetim birimleri olarak, 255 belediye ve aynı zamanda bir bölge olan Sofya belediyesi de dahil olmak üzere 9 bölge bulunmaktadır.Alt yönetim birimleri, belediye şubeleri ve semt yönetimleridir. 3840 belediye şubesine karşılık, 24 ü Başkentte, 6 sı Plovdiv’de ve 5 i de Varna’da olmak üzere 35 Semt yönetimi bulunmaktadır.

Devlet yönetiminin alan yönetim (taşra) birimlerive yerel ve bölgesel yönetimler

Bulgaristan’da devlet yönetiminin alansal yönetim (taşra) birimleri, özellikle taşra hizmetlerinin düzeyleri ve hizmet alanı kapsamında, oldukça gelişkin bir idari yapılanmaya sahiptir. 20’den fazla merkezi bakanlık ve kuruluş 1987’ye kadar var olan eski iller düzeyinde yürütülen hizmetleri yerine getirirler. Taşra hizmetleri, (belediye düzeyi dahil) iki veya daha fazla düzeyde, istihdam, ordu, polis, vergi idaresi, gayrimenkul mal komisyonu gibi belli alanlarda kurulmuştur.

Bölge seviyesinde yasayla yerelleştirilen hizmetler arasındaki etkileşim, bölge içindeki kamu kuruluşlarının faaliyetlerini ve bunların yerel yönetimlerle ilişkilerini koordine etmekle görevli bölge valisi tarafından düzenlenir. Bölge valisi, merkezi yönetimin alansal yönetim (taşra) birimlerinin ve yerel yönetimlerin iş ve işlemlerinin yasallığını denetleme yetkisine sahiptir.

5.6.10.3. Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Organları

Karar Organı

Belediyelerde karar organı belediye meclisleridir. Yerel Özerklik ve Yerel Yönetimler Yasasına uygun olarak, belediye meclisinin üye sayısı, ilgili belediyenin nüfusuna göre belirlenir. Semt yönetimlerinde, seçilmiş semt yönetimi meclisi bulunur. Semt yönetimi meclisi üyelerinin sayısı da semt yönetimi nüfusuna göre belirlenir.

Belediye ve Semt yönetimi meclis üyelerinin seçimi Yerel Seçimler Yasası’na göre yapılır. Bu genel oya dayalı doğrudan bir seçimdir. Vatandaşların–seçmenlerin ilgili belediyede veya semtte ikamet etme, seçme ve seçilme hakkına sahip olma zorunluluğu vardır. Seçim sistemi nispi temsil sistemi olup hiçbir baraj yoktur.

Bir yerel yönetim olarak belediye meclisi, belediye faaliyetleriyle ilgili politikaları belirler. Belediye meclisi diğer kurumların yetkisi dâhilinde olmayan, ancak yerel önem taşıyan görevlerle birlikte kendisine kanunla verilen diğer görevleri de yerine getirir.

Semt yönetimi meclisi, semtte yaşayan insanların belli alanlarda karşılaştıkları problemlere çözümler bularak belediye meclisine yardım eder.

Halen, bölge düzeyinde seçilmiş bir yerel özerk birim yoktur.

Yürütme Organı

Belediyenin yürütme organı belediye başkanıdır. Belediye başkanları, semt yönetimi ve belediye şubesi başkanları gibi, Belediye Seçim Kanununa göre dört yıl için belediyede yaşayanlar tarafından genel oy ilkesine dayalı olarak doğrudan seçilirler. Belediye başkanının teklifi üzerine, belediye meclisi gizli oyla bir veya daha fazla başkan yardımcısı seçer.

Belediyenin yürütme organı olarak belediye başkanı yasalarla belirlenmiş; yönetim, koordinasyon, organizasyon, yürütme ve temsil yetkileri gibi pek çok yerel nitelikli görevi yerine getirir. Belediye başkanı bazı belli hallerde merkezi yönetimin taşra teşkilatının bir organı olarak da hareket eder.

Bir semt yönetimi veya belediye şubesi başkanı kendisine yasalarla verilmiş yetkileri yerine getirdiği gibi, bu başkanlara, belediye meclisi ve belediye yönetiminin yapısını ve işleyişini belirleyen mevzuat ve düzenlemeler ile diğer görevler de devredilebilir.

Bölgeler, vali yardımcıları ve bölge yönetiminin desteğiyle bölge valisi tarafından yönetilir. Bölge valisi bakanlar kurulunca, vali yardımcıları ise başbakan tarafından atanır.

Bölge Valisi’nin başlıca görevleri; ulusal politikaları ve kanunları bölgesinde uygulamak, bölge sınırları içindeki kuruluşların, organizasyonların ve girişimlerin iş ve işlemleri üzerinde hukukilik denetimi yapmak, alansal yönetim (taşra) reformunu izlemek, devlet kuruluşlarının çalışmasını ve yerel yönetimlerle ilişkilerini koordine etmektir.

Görevlerini yerine getirirken bölge valisi belediye meclislerinin yasaya aykırı işlemlerinin yürütülmesini durdurabilir ve mahkemeye götürebilir. Bölge valisi belediye başkanlarının yasaya aykırı işlemlerini iptal edebilir, bu iptal işlemi belli bir sürece tabi değildir. Bu tür kararlar dava konusu yapılabilir.

Yerel/Bölgesel Yönetimlerin Siyasi ve İdari Başkanları

Belediye başkanı belediyenin siyasi ve idari başıdır. Belediye başkanı, görevlerini başkan yardımcıları, bir sekreter ve belediyenin bütün birimlerinde çalışan belediye personelinden oluşan yönetim memurları yardımıyla ifa eder. Semt yönetimlerine ve belediye şubelerine sahip olan kentlerde bu birimlerin yönetiminin başı semt yönetimi başkanı veya belediye şubesi başkanıdır.

Belediye başkanı belediye yönetiminin yürütme faaliyetlerinin tümünden sorumludur. Belediye meclisinin onayladığı usule uygun olarak, semt yönetimlerinde ve belediye şubelerinde çalışanlar hariç, diğer belediye personelinin atamasını ve görevden uzaklaştırmasını yapar. Semt yönetimlerinin ve belediye şubelerinin amirleri, kendi başkanlarıdır. Belediye başkanı görevlerinin bazılarını semt yönetimi ve belediye şubesi başkanlarına devredebilir ve bu görevlerin yerine getirilmesini uygunluk ve hukukilik açısından denetler. Yasayla semt yönetimi ve belediye şubesi başkanlarına verilen yetkiler, belediye başkanı tarafından ancak hukukilik açısından denetlenebilir.

Yerel Yönetimlerin Çeşitli Birimleri Arasında Yetki ve Sorumlulukların Dağılımı

Karar organı olarak belediye meclisi belediye faaliyetlerinin, varlıklarının ve finansmanlarının geliştirilmesi politikalarını belirler. Bu politikaların uygulanmasına yönelik önemli kararları almak da onun yetkisindedir.

Belediye başkanı yönetimin yürütme organıdır. Belediye başkanı belediye meclisinin kararlarını uygular ve meclise hesap verir. Yasanın kendine verdiği yetkilere ilave olarak bazı hallerde devlet yetkilileri tarafından kendine verilen görevleri de yapar.

Bölge seviyesinde karar organı yoktur ve yetki ve sorumlulukların yatay dağılımı mümkün değildir.

Yerel/Bölgesel Yönetimlerin iç yapılanmalarıyla ilgili yasal hükümler

Yasaya göre, yerel yönetimler, kendi iç yapılanmalarını ve işlerinin işleyişini düzenlemede temel yetkilere sahiptir. Yerel Özerklik ve Yerel Yönetimler Yasasına göre, belediye meclisi kendi yapısını belirler, üyeleri arasında gizli oyla başkanını seçer, daimi ve özel komiteler kurar ve bunların üyelerini seçer.

Kurallara, bütçeden personel ücretlerine ayrılacak paya ve belediye başkanlarının alacakları ücretlere belediye meclisi karar verir. İdarenin iç işleyişinin kabul edilmesi sırasında, belediye başkanına bırakılacak yetkilerin azlığına veya çokluğuna da meclis karar verir.

Bakanlar Kurulu bir kararla yerel yönetimlerdeki görevler için ulusal bir standart ve bu standarda karşılık gelen ücretleri tespit eder.

Bölge yönetimlerinin yapısı Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenir. Vali yardımcıları hariç tüm bölge yönetimi personeli bölge valisince atanır.

5.6.10.4. Halkın Karar Almaya Doğrudan Katılımı

Anayasa, referandumların gizli ve doğrudan genel oy ilkelerine dayalı olarak yapılmasını öngörür. Seçme ve seçilme haklarını kaybetmemişlerse veya hapis cezası almamışlarsa, 18 yaş ve üzerindeki bütün vatandaşların halk oylamalarına katılma hakkı da bulunmaktadır. Anayasaya göre belediyelerin sınırları halka danışıldıktan ve görüşleri alındıktan sonra belirlenir. Yerel özerklik içinde Bulgaristan vatandaşlarının doğrudan katılımı Anayasa'nın garantisi altındadır.

Yerel/Bölgesel Referandumlar

Yerel referandumlar, yasaya göre ancak yerel yönetimlerin yetkileri dâhilinde olan yerel sorunlar için organize edilebilir. Bu tür referandumlar bir köy, ilçe, kasaba ya da belediye ölçeğinde yapılabilir.

Yeni mevzuat, belediyenin faaliyet alanı kapsamına giren her sorun için yerel referandum yapma hakkı tanımıştır. Mevzuat, ayrıca belediyelerin kurulması, birleşmesi veya ayrılması konuları ile başkanın görev süresi bitmeden önce görevi bırakması durumunda mecburi referandum öngörür. Belediye sınırlarının veya yönetim merkezinin değişmesi hallerinde de halka başvurulabilir.

Yerel referandumların organize edilmesi kararı belediye meclisince alınır ve belediye bütçesinden finanse edilir. Belediyelerde yerel referandum organize etme teklifi (ilçe, kasaba ve belediye düzeyindekilere benzer şekilde) seçmenlerin en az dörtte biri, belediye meclis üyelerinin en az dörtte biri, belediye başkanı ve bölge valisi tarafından yapılabilir.

Belediye bütçesi ve vergileriyle ilgili konularda yerel referandum yapılamaz; bunlar Yerel Vergiler Yasasıyla düzenlenir; Yasayla özel usullere tabi konular da referanduma konu olamaz.

Doğrudan Katılımın Diğer Şekilleri

Bir köy, ilçe, kasaba ya da belediye için önemli olan kararlar, o yönetim birimi sınırları içinde yaşayanların katıldığı genel toplantılar yoluyla da alınabilir. Bunlar genellikle imar planı, kamusal altyapı, sağlık, kırsal alanların ve belediye ormanlarının korunması, güvenlik ve kanunla belirlenen diğer konularla ilgilidir.

Vatandaşlar imza kampanyaları düzenleyerek, belediye meclisine yerel toplumu ilgilendiren konularda teklifler götürebilir. Kampanyanın geçerli olabilmesi için teklif, seçmenlerin en az dörtte biri tarafından imzalanmalıdır. Belediye meclisi teklifi Özerklik ve Yerel Yönetimler Yasasına uygun olarak görüştükten sonra, teklifte yer alan konular hakkında karar verir.

Beldenin imar ve kalkınmasına yönelik proje, program ve planlar üzerinde yerel düzeyde halka açık görüşmeler yapılabilir. Görüşmeler, etkilenen alanlarda yapılan toplantılar, basın ve diğer uygun yollarla gerçekleştirilir.

5.6.10.5. Seçilmiş Yerel Temsilcilerin Konumları

Yerel Seçimlere Aday Olma Koşulları ve Görev Süresi

Belediye Seçimleri Yasası gereğince, seçilmiş yerel temsilciler belediye ve semt yönetimi meclisi üyeleri ile belediye, semt yönetimi ve belediye şubesi başkanlarıdır. 18 yaşında veya daha büyük olan, çifte vatandaş olmayan, seçme yeterliğini kaybetmemiş ve seçimin ilan edildiği tarihten önce ilgili belediye, semt yönetimi veya belediye şubesi sınırları içinde ikamet eden bütün Bulgaristan vatandaşları yeterliliğe sahiptir. Seçme hakkını kaybeden veya hapis cezası alan kişiler seçime katılamazlar.

Anayasaya göre, meclis üyeleri ve belediye başkanlarının görev süresi dört yıldır. Semt yönetimi ve belediye şubesi meclis üyelerinin görev süresi de dört yıldır.

Seçilmiş Yerel Temsilcilerin Görevleriyle Bağdaşmayan
Faaliyetler

Özerklik ve Yerel Yönetimler Yasasına göre belediye veya semt yönetimi meclis üyeleri belediye, semt yönetimi veya belediye şubesi başkanı, başkan yardımcısı veya belediye yönetiminde herhangi bir ücretli pozisyonda olamazlar. Meclis üyelerinin bu görevlerden birine seçilmesi ya da atanması halinde, yasa hükümlerine göre, meclis üyelikleri sona erer.

Bulgaristan yasaları aynı anda seçimle gelinen birkaç görevin aynı anda üstlenilmesini kesinlikle yasaklar. Anayasaya göre parlamento üyeleri aynı anda hükümet üyesi olamazlar. Belediye veya semt yönetimi meclisinin üyesi olarak da seçilemezler.

Seçim kampanyalarının finansmanını düzenleyen hükümler

Yerel seçimlerde adayların seçim kampanyaları siyasi partiler ve koalisyonlar tarafından, devlet, belediye veya yabancıların ortak olmadığı özel ve tüzel kişilerden alınan yardımlarla finanse edilebilir. Bir seçim kampanyasında harcanabilecek miktarın maksimum bir sınırı vardır.

Bir meclis üyesi veya seçilmiş başkanın, yasada izin verilenlerin dışında bir kaynaktan fon kullandığı ortaya çıkarsa savcı, bir siyasi parti veya seçimde yer alan bir koalisyon mahkemeye başvurabilir ve mahkeme de seçimi iptal edebilir. Yasa dışı olarak sağlanan fonlar devlet hazinesine ödenmelidir.

Seçim Yasası kamu idareleri tarafından partilere, koalisyonlara veya yerel seçimlerde adaylar gösteren sosyal gruplara mali yardım yapılmasına müsaade etmemektedir. Seçimlerin organizasyonu ve teknik hazırlıkları için ayrılan kaynaklar ulusal bütçeden karşılanır.

Yerel Temsilcilerin Görev ve Sorumlulukları

Belediye ve semt yönetimi meclis üyelerinin görevleri şunlardır; belediye ve semt yönetimi meclisi toplantılarına katılmak, meclisteki daimi veya geçici komitelerin çalışmalarına katılmak, meclisin gereksinimleri için denetimlerde ve bilgi toplamada görev almak, seçmenlerle ilişkileri devam ettirmek, onlara belediye meclisinin kararları ve faaliyetleri hakkında bilgi vermek.

Görevlerini 6 aydan fazla yerine getirmeyen bir meclis üyesi üyelikten düşürülebilir. Düşürme kararı meclisin mutlak çoğunluğuyla kabul edilen bir önergeyle gerçekleştirilir. Meclis, görevlerini altı ay süreyle yerine getirmediğini tespit ettiği başkanı görevden alabilir. Meclis, başkanın görevinin sona erdirilmesi kararını tüm üyelerinin üçte iki çoğunluğuyla alır. Bu mümkün olmazsa, meclis, tüm üyelerinin yarıdan fazlasının aldığı kararla, başkanın yetkilerinin elinden alınması konusunda referandum yapılmasını isteyebilir.

İstifa

Seçilmiş temsilciler görevlerinden istifa etme hakkına sahiptir. Meclis üyeleri ve başkanlar eğer istifa ederlerse görev süreleri normal süresinden önce sona erer. İstifa hakkı, seçilmiş temsilcilerin devredilemez haklarından biri olarak kabul edilir. İlgili kişinin talebi meclis tarafından bir müzakereye veya oylamaya konu edilemez, sadece işleme konulur.

Seçilmiş Temsilcilerin Çalışma Koşulları

Yasa, belediye meclisinin faaliyetleri için gerekli organizasyon ve teknik çalışma şartlarının sağlanması görevini belediye başkanına vermiştir. Belediye meclisinin normal işleyişi için meclise ve daimi komitelere uygun toplantı yerleri sağlanır. Meclis başkanı ve üyelere çalışabilecekleri ofisler verilir.

Seçilmiş Temsilcilerin Eğitimi

Bulgaristan’da, şu anda, seçilmiş temsilcilere eğitim ve bilgi veren herhangi bir ulusal kuruluş veya sistem yoktur. Bu faaliyet çok sayıdaki kamu ve özel kuruluşlar, vakıflar, kâr amacı gütmeyen birlikler ve sivil toplum örgütleri ile adayları destekleyen siyasi partiler tarafından yapılır.

Seçimle Gelinen Görevlerin Ücretlendirilmesi

Prensip olarak seçilmiş temsilcilere ücret verilmez ve aylık alamazlar. Bir işe sahip olan meclis üyeleri, seçilmiş temsilci olarak görevlerini yerine getirirken bulunamadıkları saatler için de işlerinden tam ücret alırlar. Bunların işverenlerine belediye bütçesinden tazminat ödenir. Bir işi olmayan bir meclis üyesi ise belediye meclisinin belirlediği şekil ve miktarda ücret alır. Bütün meclisler, bu ödemelerin miktarları, şekilleri ve dönemlerini düzenleyen usulleri kendileri kabul eder.

Ücret çizelgesine dâhil olan belediye başkanları, Bakanlar Kurulunca belirlenen sınırlar içinde ve belediye meclisince tespit edilen miktarda bir ücret alırlar. Belediye meclisi, meclis başkanına ücret verebilir ve ücretlendirme belediyenin büyüklüğüne ve iş yüküne bağlı olmadan yapabilir.

5.6.10.6. Yetkilerin Çeşitli Düzeydeki Yerel ve Bölgesel
Yönetimler Arasındaki Dağılımı

Yetki dağılımı yönetiminin prensipleri

Yetkilerin yerel yönetimler ve merkezi yönetimler arasında dağılımın temel prensipleri şunlara dayandırılır;

• Yerel yönetimlerin kendilerine verilen yetkileri kullanmak için özerklik ve bağımsızlık hakkı. Yerel Özerklik ve Yerel Yönetimler Yasasına göre vatandaşlar ve onların seçtikleri yerel kuruluşlar, yetkileri dâhilinde ve özerklik faaliyet alanındaki tüm sorunlara çözüm bulma hakkına sahiptir. Bu faaliyet alanı mevzuatla belirlenir. Belediye meclisleri de, diğer kuruluşların yetki alanına girmeyen yerel olarak önemli diğer konularda karar alabilirler.

• Mahkemelerde yetkilerini savunma hakkı. Belediye meclisleri haklarını ihlal eden iş ve işlemleri mahkemelere götürebilirler. Anayasa mahkemesi, yerel yönetimler ve merkezi yönetim arasındaki yetki paylaşımıyla ilgili anlaşmazlıklarda karar vermek yetkisine sahiptir.

Yerel yönetimlerin görev kapsamı Yerel Özerklik ve Yerel Yönetimler Yasasıyla düzenlenmiştir. Aynı yasaya göre, belirlenmiş durumlarda belediye başkanına (veya belediye sekreterine) yetkiler verilmiştir.

5.6.10.7. Yerel ve Bölgesel Yönetimler Arasında İşbirliği ve Diğer Bağlantılar

Kurumsal İşbirliği

Yerel yönetimler arasında işbirliğini düzenleyen yasal hükümler Anayasa’da ve Yerel Özerklik ve Yerel Yönetimler Yasası’nda mevcuttur. Yerel birimlerinin, ortak sorunları çözmek ve görev yapmak amacıyla gönüllü olarak birlik kurma hakları da belirlenmiştir. Belediyeler, çıkarlarını gözetmek, yerel özerkliği desteklemek ve geliştirmek amacıyla ulusal ve bölgesel birlikler kurabilirler.

Yerel yönetim birimleri arasındaki birlikler gönüllülük temelinde ve eşitlik prensibine uygun olarak kurulur. Genel bir kural olarak belediye birlikleri çok amaçlı olmalıdır. Amaçların sayısı ve niteliği birlik tarafından kabul edilen maddelerle tespit edilir.

Bir belediyenin birden fazla birliğe katılmasını engelleyen herhangi bir hüküm yoktur. Ulusal Belediyeler Birliği yasada açıkça öngörülmüştür ve halen ülkedeki belediyelerin üçte ikisi bu birliğin üyesidir.

Organizasyon Biçimleri

Yasa, çeşitli belediyeler arası birliklerin amaçları, kuruluş ve yönetim usulleri için çerçeve sınırlarını tespit eder. Belediyenin yerel yönetimlerce kurulan birliklere katılabilmesi için belediye meclisinin karar alması gerekir. Belediye meclisleri, ayrıca, birlik maddelerini kabul eder ve temsilcileri atar.

Bulgaristan mevzuatında yerel yönetim birliklerini düzenleyen özel hükümler bulunmadığından, bu birlikler ticari olmayan şirketler olarak kurulur ve çalışır.

Bir birliğin en üst organı, üyelerden oluşan genel kuruldur. Birliklerin yönetimi üye belediye yetkili temsilcilerinden oluşan genel kurula bırakılmıştır. Genel kurulda, her üye bir oya sahiptir.

Bulgaristan mevzuatı bir belediyenin dış ülkelerdeki birliklere katılma ve oralarda temsilci gönderme kararının tanınmasına izin vermektedir. Ulusal birlik de diğer ülkelerdeki benzer organizasyonlarla ilişki kurmak ve uluslararası organizasyonlara üye olma hakkına sahiptir.

5.6.10.8. Finansman

Vergiler

Yerel yönetimlerce toplanan ve diğer birimlere pay ayrılmayan özel vergiler emlak vergileri, veraset vergisi, hediye vergisi ve gayrimenkul taşıma vergisidir.

Anayasanın 84[3] maddesine göre, vergilerin miktar ve oranları yasayla belirlenir. Yasal yönetimler ne yerel vergilerin miktar ve oranlarını tespit etmeye, ne de yeni vergi koymaya yetkilidir. Halen, belediye meclisleri, Özerklik ve Yerel Yönetimler Yasasındaki hükümler çerçevesinde, sadece vergi, harç ve ücretlerin miktarları konusunda yasaların kendilerine tanıdığı sınırlar içinde belirlemede bulunabilmektedir.

Belediyeler bölgelerinde toplanan genel vergilerden, gelir vergisinin % 50’sini, kurumlar vergisinin % 6,5’ini ve dolaylı vergileri alırlar. Belediye bütçe toplam gelirlerinin yaklaşık % 40’ı bahsedilen vergilerdeki belediye paylarından sağlanan gelirlerden oluşmaktadır.

Üst yönetimlerden Hibeler

Belediyeler, Devlet Bütçe Yasasıyla yıllık hibeler alırlar. Bu hibeler belediye gelir yapısı içinde en önemli mali desteği temsil eder. Hibeler sistemi her yıl Devlet Bütçe Yasasıyla düzenlenir.

Belediyeler merkezi yönetimden biri genel ikisi özel amaçlı olmak üzere üç çeşit hibe alır: Genel (blok) hibeler temel olarak cari harcamaları karşılamak amacıyla verilir. Belediye meclisleri bütçelerini yaparken, mevzuatla belirlenen önceliklere uymaya çalışarak bu geliri istedikleri gibi dağıtabilirler. Özel hibelerden biri sabit varlıkların satın alınmasına ayrılmıştır. Diğer belli bir amaca yönelik özel hibe inşaat mühendisliği hizmetlerine yöneliktir.

Mali dengelemeye ilişkin düzenlemeler

Genel bütçe ve belediye bütçeleri arasındaki ilişkilerle ilgili yöntem, vergi matrahlarını dikkate alarak, çeşitli yerel yönetimler arasında gerçek eşitliği garanti ederek mali denkliği sağlayacak mekanizmalara sahiptir. Bu, bir başlangıç gelir seviyesine (alt ve üst limitler) göre çalışan bir dengeleme fonunun hesaplara dâhil edilmesiyle sağlanır.

Diğer gelir kaynakları

Belediyeler, Yerel Ücretler ve Harçlar Yasası ve Bakanlar Kurulunca kabul edilen yerel ücret ve harç oranları tablosuna göre, sundukları hizmetler için ücret alabilirler. Yerel ücret ve harçlar, miktarı belirleyen yönetime bağlı olarak üç grupta toplanabilir.

İlki, miktarı belediye meclislerinin kendi kararlarıyla belirlenen yerel ücretler ve harçlardır. İkincisi, Bakanlar Kurulunun onayladığı oran tablosu ile sadece (alt ve üst) sınırları tespit edilen yerel harçlardır. Belediye meclisleri, harçların uygulanacak miktarını bu sınırlar içinde belirler. Üçüncüsü, Bakanlar Kurulunca miktarı belirlenen yerel ücret ve harçlardır.

Belediye mülklerinden elde edilen kiralar ve diğer gelirler

Taşınmaz Mallar Yasasına göre, belediyelerin sabit varlıkları üretim ihtiyaçları veya ekonomik amaçlarla belediye özel mülkü- bir ihaleyle ve belediye meclisinin öngördüğü şartlar dahilinde, belediye başkanınca kiralanabilir. Belediyeler, belediye mülkünün kullanarak başka gelirler de -satışlar, takaslar, leasing gibi- elde ederler.

Borçlanma

Belediyeler, bütçelerindeki yetersizlikleri karşılamak üzere borçlanma hakkına sahiptir, fakat bunları (ücretlerin ödenmesi, cari masraflar gibi) genel amaçlar için kullanamazlar. Yerel yönetimler borç alabilmek için üst kuruluşlardan izin almak zorunda değildir.

Üst yönetimlerin mali denetimi

Maliye Bakanlığı’nın ve Sayıştay’ın uzman birimleri belediyelerin faaliyetleri üzerinde mali denetim uygular. Sayıştay birimleri belediye bütçelerinin kullanımının yasallığı ve uygunluğu inceler ve denetlerler. Bütçenin uygulanmasından zarar doğması durumunda, ilgililer, Mali Denetim Yasası hükümlerine göre mali sorumluluğa tabi tutulur.

5.6.10.9. Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Denetimi

Yerel Yönetimlerin İşlerinin Genel İdari Denetimi

Bulgaristan’da yerel yönetimlerin iş ve işlemleri üzerinde ulusal düzeyde bir genel idari denetim uygulayan uzman bir kurum yoktur. Mevcut halde, yerel yönetimlerin iş ve işlemleri üzerindeki idari denetim, Yerel Özerklik ve Yerel Yönetimler Yasası ile İdari Yöntemler Yasası göre yapılmaktadır. Yasa, yerel yönetimlerin iş ve işlemleri üzerinde yasallık denetimi yapmak ana sorumluluğunu bölge valisine vermiştir.

Anayasa hükümlerine göre, merkezi yönetim ve temsilcileri, ancak yasayla kendilerine yetki verilmişse, yerel yönetimlerin iş ve işlemleri üzerinde yasallık denetimi yapabilirler. Bu yüzden, ana denetim organı olan bölge valisi ancak şekli olarak yasallık denetimi yapabilir. Uygunluk denetimi yapma yetkisine sahip değildir.

Bölge valisi, belediye meclislerinin yasal olmayan işlemlerini erteleyebilir ve şekil eksiklerinde ilgili mahkemeye götürür. Belediye meclisinin işlemlerini iptal etmek veya değiştirmek yetkisine sahip değildir. Bilgileri açıklamak sadece mahkemenin yetkisindedir.

Merkezi yönetim de, özel kanunların uygulanmasında ilgili alandaki yetkiler yerel yönetimlere devredilmişse, yerel yönetimlerin faaliyet ve kararlarını denetleyebilir. Denetimin kötüye kullanımı hallerinde, yerel yönetimlerin hakları mahkemelerde savunulabilir. Yerel yönetimler, bölge valisinin belediye meclisinin yasaya aykırı işlemlerini erteleme kararına karşı yetkili mahkemeye başvurabilirler.

Yerel yönetimlerin Hesaplarının Denetimi

Genel Mali Denetim Yasası gereğince yerel yönetimlerin işlemlerinin mali denetimi en az her üç yılda bir yapılır. Denetimler Maliye Bakanlığına bağlı mali denetim birimleri tarafından gerçekleştirilir. Mali denetimin amacı dokümantasyon ve hesap raporlarının, toplama, koruma, idare, harcama ve varlıklar kalemlerinin yasallığını ve güvenilirliğini sağlamaktır.

Yerel yönetimler, incelemeyi yapan denetim idaresine veya üst kuruluşuna itiraz etmek, mahkemelere başvurmak ve adli inceleme istemek haklarına sahiptir.

Diğer Denetim Biçimleri

Yerel yönetimler, idari denetime ilave olarak, adli ve sivil denetime de konu edilebilir. Belediye yönetim işlemlerinin yasallığı dava edilebilir. İdari İşlemler Yasası ve Medeni İşlemler Yasasına uygun genel işlemler dışında, özel mevzuatın koyduğu işlemler de izlenebilir. Eğer bütün imkânlar kullanılmışsa veya idari kanallara başvurma süreleri geçmişse, ancak bu durumda hakları zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile savcı dava açabilir.

İdari işlemlere karşı belediyelerce yapılan talepler, ilgili il mahkemesinde görülür. Bölge valilerinin, Sofya belediyesiyle ilgili işlemlerine karşı Yüksek Mahkemeye başvurulur. Mahkeme, bir idari işlemi tamamen veya kısmen iptal edebilir, değiştirebilir veya başvuruyu reddedebilir. Bir işlemin yapılmasının yasaya aykırı olarak reddi halinde, mahkeme yetkili yönetimi, uygulamaya mecbur edebilir.

5.6.10.10. Yerel Yönetimlerin Kararlarına Karşı Başvuru Yolları

Yerel yönetimlerin kararlarının haklarını ve çıkarlarını zedelediğini düşünen şahıslar kendilerini, karar düzeltme talebiyle, bölge valisine başvurma yoluyla, idari mahkeme yoluyla ya da sivil mahkemeler yoluyla savunabilirler. Bunlara ilave olarak, şahıslar haklarını, yerel yönetimlerin yasaya aykırı işlemlerine karşı, ülkede yasaların uygulanmasının genel denetiminden sorumlu kamu savcılığı kurumuna başvurarak da savunabilirler.

5.6.10.11. Yerel Yönetimler Personeli

Yerel yönetim personeli seçilmiş temsilciler ve ücretli görevlerde çalışanlardan oluşur.

Belediye başkanı belediyenin bütün yürütme faaliyetlerini idare eder, uzman yürütme birimlerinin faaliyetini yönlendirir ve koordine eder. İdarenin başı olan başkana, kanuna göre, belediyenin faaliyetlerini organize eden ve belediye personelinin çalışma şartlarından sorumlu olan belediye sekreteri yardım eder. Yerel Özerklik ve Yerel Yönetimler Yasasının yeni hükümleri semt yönetimi başkanları ile belediye şubesi başkanlarına, semt yönetimi ve belediye şubesinde çalışan yerel yönetim personeli üzerinde geniş yetkiler vermiştir. Personelle ilgili olarak semt yönetimi ve belediye şubesi başkanları neredeyse iş yasasına göre bir işverenin bütün yetkilerine sahiptir.

Belediye meclisi, başkanın ücretini yasal hükümler çerçevesinde tespit etmeye ve belediye bütçesinden personel harcamalarına ayrılacak fonu belirlemeye yetkilidir.

Belediye başkanı, semt yönetimlerinde ve belediye şubelerinde çalışanlar hariç, birim başkanları ve diğer personeli atar ve görevden uzaklaştırır. Semt yönetimlerinde ve belediye şubelerinde işveren hakları ilgili başkanlar tarafından kullanılır. Semt yönetimi ve belediye şubesi başkanlarının işveren olarak yaptıkları bütün işlemler, belediye başkanının yasallık denetimine tabidir.

Yerel Özerklik ve Yerel Yönetimler Kanununun “yerel yönetim” çalışanları ve görevleri tanımlamasıyla sadece belediyeyi değil bölge idaresini de kastettiğini hatırlatmak gerekir.

77 Bu ülkeler, toplumların ve medeniyetin korunması için hukuk ve uluslararası işbirliğine dayalı barışın sürdürülmesinin kaçınılmaz olduğu inancıyla, kendi halklarının ortak mirası ve kişisel özgürlüklerin temeli olan manevi ve ahlaki değerlere derinden bağlılıklarını, siyasi hürriyetlerin ve hukuk kurallarının gerçek demokrasinin esasını oluşturan prensipler olduğunu doğrulayarak, bu ideallerin ve sosyal-ekonomik çıkarların gerçekleştirilmesi ve sürdürülmesi için aynı biçimde düşünen Avrupa ülkeleri arasında yakın bir işbirliğine gereksinim olduğuna inanarak, Avrupa Devletleri'ni daha sıkı işbirliğine götürecek bir örgütü vakit kaybetmeksizin oluşturma gereğini göz önünde bulundurarak, Avrupa Konseyi'ni kurmaya karar vererek Kuruluş Yasası'nı kabul etmiştir.
78 1957 Roma Anlaşmasıyla kurulan ve merkezi Brüksel olan Avrupa Birliği’nin organları ile Avrupa Konseyi'nin organları çeşitli isim benzerliklerinden dolayı sıkça karıştırılmaktadır. Her ne kadar Avrupa Topluluğu'nun yirmi sekiz üye ülkesi Avrupa Konseyi'nin de üyesi ise, bu iki kuruluş birbirlerinden oldukça farklıdır. Avrupa Konseyi'nin çalışma konuları ve amaçları yukarıda belirtildiği gibi insan hakları, medya, hukuki işbirliği, sosyal ve ekonomik sorunlar, sağlık, eğitim, kültür, tarihi ve kültürel miras, spor, gençlik, yerel ve böl-gesel yönetimler, çevre konularında geniş bir yelpazeyi kapsarken, Avrupa Topluluğu'nun temel amacı, üye ülkeleri arasında ekonomik ve politik alanda bütünleşmeyi sağlamaktır.
Avrupa Birliği’nin organları, Avrupa Birliği Konseyi ve Bakanlar Konseyi (The Euro-pean Council and Council of Ministers), Avrupa Komisyonu (The European Commission), Avrupa Parlamentosu (The European Parliament), Avrupa Adalet Divanı (European Court of Justice), Sayıştay (Court of Auditors)’dır. Avrupa Birliği’nin Konsey (zirve), Komisyon ve Sayıştay kurumlarına benzer bir yapılanma Avrupa Konseyi’nde yoktur. Avrupa Birliği’nin Bakanlar Konseyi'nin karşılığı olarak, Avrupa Konseyi’nde Bakanlar Komitesi ( Committee of Ministers) görev yapar. Avrupa Birliği’nin doğrudan vatandaşlar tarafından seçilen Avrupa Parlamentosu’nun Avrupa Konseyindeki karşılığı, üye ülkelerin meclisleri tarafından kendi üyeleri arasından görevlendirilerek oluşturulan Parlamenter Assamble’dir (Parliamentary As-sembly). Avrupa Birliği’nin işleyişini denetleyen Avrupa Adalet Divanı ile Avrupa Konse-yi’nin kuruluşlarından biri olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (European Court of Human Rights) de birbirine karıştırılmamalıdır.
79 Avrupa Konseyi’ne üye olan ülkeler, bu ülkelerin 2015 yılı itibarıyla Parla-menter Asamble ve buna koşut olarak Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde aynı olan temsilci sayıları ve üyelik tarihleri şöyledir: Arnavutluk (Albania) 4, 1995; Andora (Andorra) 2, 1994; Ermenistan (Armenia)4 , 2001; Avusturya (Austria) 6, 1956; Azerbaycan (Azerbai-jan) 6, 2001; Belçika (Belgium) 7, 1949; Bosna-Hersek (Bosnia and Herzégovina) 5, 2002; Bulgaristan (Bulgaria) 6, 1992; Hırvatistan (Croatia) 5,1996; Kıbrıs Rum Kesimi (Cyprus) 3,1961; Çek Cumhuriyeti (Czech Republic) 7,1993; Danimarka (Denmark) 5,1949; Estonya (Estonia) 3, 1993;Finlandiya (Finland) 5, 1989; Fransa (France) 18, 1949; Gürcistan (Georgia) 5, 1999;Almanya (Germany) 18,1950; Yunanistan (Greece) 7, 1949; Macaristan (Hungary) 7, 1990;İzlanda (Iceland) 3, 1950; İrlanda (Ireland) 4, 1949; İtalya (Italy) 18, 1949; Latviya (Latvia) 3, 1995; Lihtenştay (Liechtenstein) 2,1978; Litvanya (Lithuania) 4, 1993; Lüksem-burg (Luxembourg) 3, 1949; Malta 3, 1965; Moldova 5, 1995; Monaco 2, 2004; Montenegro 3, 2007;Hollanda (Netherlands) 7, 1949; Norveç (Norway) 5, 1949; Polanya (Poland) 12, 1991; Portekiz (Portugal) 7, 1976; Romanya (Romania) 10, 1993; Rusya (Russian Federation) 18, 1996; San Marino 2, 1988; Sırbistan (Serbia) 7, 2003; Slovakya (Slovak Republic) 5, 1993; Slovenya (Slovenia) 3, 1993; İspanya (Spain) 12, 1977; İsveç (Sweden) 6, 1949; İsviçre (Switzerland) 6, 1963; Makedonya (Macedonia) 3, 1995; Türkiye (Turkey) 18, 1949; Ukrayna (Ukraine) 12, 1995; Birleşik Krallık (United Kingdom) 18, 1949.
80 Kongre tarafından oluşturulan ve yönlendirilen İzleme Grupları ( Monitoring Groups), Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın uygulamalarının değerlendirilmesi amacıyla bütün üye ülkelere düzenli izleme ziyaretlerinde bulunur. Kongre bu ziyaretlerde düzenlenen raporlardan (monitoring reports) çıkarılan sonuçlara göre, ülkelerin izlemesi gere-ken “tavsiye kararları” (recommendations) veyerel ve bölgesel yönetimlerde yönetişimin geliştirilmesi düşüncesiyle “kararlar” (resolutions) alır.
81 Türkiye, Yerel Kanat’ta Belediye Meclisi üyeleri ya da başkanları arasından seçilen 9 asil ve 9 yedek üyenin; Bölgesel Kanat’ta İl Genel Meclisi Üyeleri ya da başkanları arasından seçilen 9 asil ve 9 yedek üyenin oluşturduğu, toplam 18 asil ve 18 yedek üyelik bir delegasyon tarafından Kongre’de temsil edilmektedir.Diğer ülkelerin üye sayıları ve üyelik tarihleri, Avrupa Konseyi’ne üyelik konusu ele alınırken, yukarıda verilmiştir.
82 2009 yılında bu Şartın eki olarak bir Ek Protokol (Additional Protocol) kabul edilmiştir. Bu Ek Protokol aşağıda özel bir bölümde incelenmiştir.
83 Şart, Türkiye tarafından 21 Kasım 1988′de imzalanmış ve1991 yılında, 3723 sayılı yasa ile TBMM tarafından onaylanmıştır.
84 Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını 3723 sayılı Kanunla onaylayan Türkiye, Şartın 12. maddesinin 1 numaralı fıkrasına göre;
a) 2 ve 5 inci maddelerinin,
b) 3, 7 ve 8 inci maddelerinin 1 ve 2 numaralı fıkralarının,
c) 4 üncü maddesinin 1,2,3,4 ve 5 numaralı fıkralarının,
d) 6 ncı maddesinin 2 numaralı fıkrasının,
e) 9 uncu maddesinin 1,2,3,5 ve 8 numaralı fıkralarının,
f) 10 uncu maddesinin 1 numaralı fıkrasının,
kabul edilerek onaylanması uygun bulunmuştur.
Kabul edilen bu maddeler dışında kalan ve dolayısıyla çekince konmuş olan maddeler-le ilgili henüz sonuç alıcı bir çalışma yapılmamıştır. Yerel yönetimlerle ilgili olarak yapılan yeni düzenlemeler sonucu anlamı kalmayan bazı çekincelerin kaldırılmasında sakınca görülmemelidir
85 Avrupa Konseyi’nin yaptığı bu çalışmalara diğer bir örnek olan ” Belediyeciler İçin Ahlaki Davranış Kuralları: Bir Avrupa Konseyi Yönergesi” adlı metin için Bkz. (Keleş, 2012: 567-575).
86 Temsili demokrasinin bir adım ötesine geçmeye çalışan katılımcı demokrasinin ve modern yönetim anlayışının temel dayanaklarından biri olan “Katılım” kavramı, çalışmamızda ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bkz. Bölüm 4.5.2.
87 Bu sözleşmenin uygulanmasını kolaylaştırmak açısından Model Anlaşmalar ve Çerçeve Anlaşmalar, Statüler ve Mukaveleler düzenlenerek devletlerin ve yerel yönetimlerin kullanımına sunulmuştur. Avrupa Konseyine üye ülkelerin farklı yasal ve anayasal sistemlerine uyum sağlanabilmesi için, yerel ve bölgesel yönetimlerin olduğu gibi devletlerin de, kendi gereksinimlerine en uygun olan sınırötesi işbirliği şeklini kullanabilmeleri sağlamak amacıyla yapılan bu düzenlemelerin sayısı 30’u bulmuştur. Ayrıca bu sözleşmeye ilişkin üç adet protokol yayınlanmıştır(.coe.int, 2013)
88 Sözleşme bir ‘Başlangıç’ bölümü ve 12 maddeden oluşmaktadır.
89 Başvuru Çerçeve Belgesi’nin hazırlanma süreci, niteliği, işlevleri ve metni için Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongre’sinin Bölgesel Kanat Bürosu tarafından 28 Haziran 2010 tarihinde yayınlanan şu belge esas alınmıştır: The Congress of Local and Regional Authorities, Bureau of the Congress, Bureau of the Chamber of Regions (2010), Follow-up to the Reference Framework for Regional Democracy, CPR/BUR(18)3rev, Document prepared by Mr Jean-Claude Van Cauwenberghe, Council of Europe, Strasbourg.
90 Yerindenlik ilkesi veya hizmette halka yakınlık ilkesi olarak da adlandırılan yerellik ilkesi (the principle of subsidiarity), Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın tanımlayıcı ilkelerinden biridir. Şart’ın 4/3. Maddesinde yer alan bu ilkeye göre: “Kamu sorumlulukları genellikle ve tercihen vatandaşa en yakın olan yönetimler tarafından kullanılacaktır. Sorumluluğun bir başka yönetime verilmesinde, görevin kapsam ve niteliği ile yetkinlik ve ekonomi gerekleri göz önünde bulundurulmalıdır”. Bu ilke, kitabın Avrupa Birliği ve Yerel Yönetimler bölümünde yakından incelenmiştir. Bkz. Bölüm, 5.5.1.
91 Yerel uyum ilkesi , nerede yaşadıklarına bakılmaksızın yurttaşlar arasında eşitlik ilkesi olarak tanımlanabilir. Yerel uyum İlkesinin hedefi, yurttaşlara kamu yönetimine katılımda eşit şartlar sunmak ve rekabet bakımından en uygun koşulları garanti ederek, dengeli, sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak ve nüfus ve coğrafi koşulların farklılıklarına gereken önemi vererek, bütün ülke genelinde hayat kalitesini geliştirmektir.
92 Federal sadakat: Federal ve bölgesel yönetim birimleri(bölümler) yetkilerini bağımsız olarak kullanabilirler ve yetkilerini kullanma biçimi konusunda daha üst ya da federal yönetimeya da devleti oluşturan diğer birimlere hesap vermezler. Bununla birlikte, devleti oluşturan yönetim birimlerinin özerkliği devletin yapısını tehlikeye atabilir. Devleti oluşturan bütün birimler “federal sadakata” bağlı kalmalıdır ve yetki ve sorumluluklarını yerine getirirken devletin genel yapısal dengesini tehlikeye atabilecek ve devletin oluşturan diğer yönetim birimlerinin çıkarlarına zarar verebilecek adımlar atmaktan kaçınmalıdırlar.
93 Bu yaklaşım, genişlemenin Avrupa kurumları ve bu kurumların yönetimi üzerindeki etkileri ve yeni üye olan ülkelerdeki yönetim değişikliklerine odaklanmıştır. Çok basamaklı yönetim anlayışına göre,Avrupa Birliği yönetimi içinde aktörlerin sayılarının artması ve çeşitlenmesi nedeniyle, devlet merkezli bütünleşme anlayışının açıklayıcı etkisi azalmaktadır. Başka bir deyişle, genişleme sonrasında Avrupa’nın yüzleştiği en önemli sorunlardan biri AB içinde artan “ heterojenliktir”. Heterojenlik terimiyle, ekonomik gelişmişlikteki düzey farklılıkları, yönetsel yapı ve kapasitesi, siyasi sistemlerdeki ve fikirlerdeki farklılıklar kastedilmektedir.
Bu yaklaşıma göre, Birliğin politika yapım süreci ve anayasal sistemi, gerek müzakereler sırasında gerek ise sonrasında bu “heterojenlikle” mücadele etmek zorunda kalacaktır. Genişleme sonrasında, ülkelerin sahip oldukları değişik politik tercihler nedeniyle, Konseyde daha kesin, özellikli ve bir örnek kararların alınması çok daha zorlaşacaktır. Bundan dolayı, alınacak kararlarda olabildiğince esnek davranılmalı ve karar süreçlerinde oluşacak bir kilitlenmeden kaçınılmalıdır.
94 Konsey tarafından hazırlanan diğer Şart’lardan farklı olarak, Kentsel Şart anlaşma statüsüne sahip değildi ve bu yönüyle devletlerin değil, doğrudan üye ülkelerin yerel yönetimlerinin imzasına açılmıştı.“Avrupa Kentsel Şartı II-Yeni Bir Kentlilik İçin Bildirge” de aynı özelliği taşımaktadır. Türkiye’de anlaşmayı imzalayan bir yerel yönetim birimi henüz bulunmamaktadır. Bkz.,Pektaş, Ethem Kadri ve Akın,Fehmi (2010).
95 Avrupa Kentsel Şartı’nın Kongre tarafından yayınlanan metni iki temel bölümden oluşmaktadır. Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu adıyla yayınlanan bölüm, Kentsel Şart’tan alınarak hazırlanmış ve Kongre (1992 yılındaki adıyla Konferans) tarafından kabul edilmiştir.Deklerasyon, güvenlik, kirletilmemiş sağlıklı bir çevre, istihdam, konut, dolaşım, sağlık, spor ve dinlence, kültür, kültürlerarası kaynaşma, kaliteli bir mimari ve fiziksel çevre,işlevlerin uyumu, katılım, ekonomik kalkınma, sürdürülebilir kalkınma,mal ve hizmetler, doğal zenginlikler ve kaynaklar, kişisel bütünlük, belediyelerarası işbirliği, finansal yapı ve mekanizmalar, eşitlik adları altında, kentsel yaşamın her yönüne değinmeye çalışan 20 kısımdan oluşmaktadır.
Avrupa Kentsel Şartı’nın Tarihçesi, Amacı ve Avrupa’da Kent konularını kapsayan ikinci bölüm, Şartın özü olan “Ana Başlıklar (Özel Bölümler)” kısmını da içermektedir. Bu kısımda, Kentsel Şartın ana başlıkları olarak aşağıdaki konular sıralanmış, bu konularda gerçekleştirilecek çalışmalarda uyulması gereken “ilkeler” belirtilmiş ve açıklanmıştır:
Ulaşım ve Dolaşım, Kentlerde Çevre ve Doğal Yapı, Kentlerin Fiziki Yapısı, Kentsel Tarihi Yapı Mirası, Konut, Kentsel Güvenlik ve Suçların Önlenmesi, Kentlerdeki Özürlü ve Engelliler,Kentlerde Spor ve Dinlence, Kentlerde Kültür, Kentlerde Kültürlerarası Kaynaşma, Kentlerde Sağlık,Halk Katılımı, Kent Yönetimi ve Kent Planlaması, Kentlerde Ekonomik Kalkınma.
Avrupa Kentsel Şartı hakkında ayrıntılı bilgi için ,bkz., Yener, Zerrin ve Arapkirlioğlu, Kumru (1996).
96 Türkçe’ye ‘hizmette yerellik’, ‘yerindenlik’, ‘hizmette halka yakınlık’ ya da ‘yetki ikamesi’ olarak da çevrilmektedir.
97 İkincisi ise, aşağıda incelenecek olan Bölgeler Komitesi adıyla bir danışma organının kurulmasıdır. Böylece, yerel birimlerin Birlik düzeyinde daha iyi temsil edilmeleri yolu da açılmıştır (Keleş, 2006:83).
98 Avrupa Birliği, yerel, bölgesel, ulusal ve birlik düzeyinde olmak üzere dört aşamalı bir yönetim modelini benimsemiştir. (UNDP&TESEV, 2005:94).
99 Ayrıca, Maastricht Antlaşması’nın 128. maddesinde “Topluluk üye devletlerin kültürlerinin gelişmesine katkıda bulunur, ortak kültür mirasını koruyarak ulusal ve bölgesel kültür zenginliklerini güvence altına alır” denilerek, ulus ve ulus-altı düzeye kültür alanında görevler yüklenmektedir.
100 Bölgeler Komitesi’nin yanı sıra Avrupa Birliği politikaları üzerinde yerel ve bölgesel yönetimlerin etkisini hissettiren bir diğer kurum Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi (CEMR)dir.Avrupa’daki en büyük yerel ve bölgesel yönetimler örgütü olan Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi (CEMR), 1951 yılında Cenevre’de kurulmuştur. CEMR, kardeş şehir ilişkilerini artırmaya yönelik bir kurumdur. Coğrafi olarak birbirinden uzakta olan yerleşim birimlerinin, kültürel ve ticari ilişkilerinin geliştirilmesi amacıyla oluşturdukları birliktelik olarak tanımlanan kardeş şehir ilişkileri, bu kentlere farklı bir bakış açısı ve ortaklık mekanizması kazandırmaktadır (cemr-network.org, 2013).
101 Avrupa Birliği Müktesebatı (Acquis Communautaire), toplumsal yaşamı ilgilendiren tüm alanlarda Avrupa Birliği’nin yürürlükte olan hukuk sistemi ve kurallar bütününe verilen isimdir. Yaklaşık 120 bin sayfadan oluşan müktesebat, birincil hukuk metinlerini (Avrupa Topluluğu’nu kuran antlaşma ile onu yenileyen antlaşmaları), ikincil hukuk metinlerini (direktifler, tüzükler, kararlar), üçüncü ülkelerle yapılan anlaşmaları, Adalet Divanı kararlarını ve aday ülkelerin AB’ye katılırken imzaladıkları katılım antlaşmalarını kapsar ve genel anlamıyla bütün mevzuatı ifade eder. Bkz. (abgs.gov.tr, 2013 ).
102 Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde kilometre taşları olan ve doğal olarak yerel yönetimleri de ilgilendiren önemli gelişmeler, Ankara Anlaşması (1963), Katma Protokol (1970), Tam Üyelik Başvurusu (1987), Gümrük Birliği (1995) ve Helsinki Zirvesi ile kabul edilen aday ülke statüsü (1999) şeklinde sıralanabilir. Bu tarihten sonra Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkileri; Katılım Ortaklığı Belgesi, Ulusal Program, İzleme Raporları, Katılım Öncesi Ekonomik Program gibi plan ve programlar çerçevesinde yürütülmektedir.
103 Avrupa Birliği “müktesebatında” yerel yönetimlere yönelik ve yerel yönetimlerin uygulanmasından sorumlu olduğu yasal düzenlemeler şunlardır: 1.Çevre Hukuku, 2.Tüketicinin Korunması, 3.Ulaşım, 4.Güvenlik ve Adli İşbirliği 5.Enerji Yönetimi, 6.Rekabet Hukuku, 7.Ayrımcılığın Önlenmesi ve Serbest Dolaşım, 8.Sosyal Politika, 9.Kamu İhaleleri, 10.Devlet Yardımları, 11.Yerel Vergiler, 12.Yerel Seçimler.(Kalkınma Bakanlığı, 2013: 41).
104 “AB Müktesebatı’nın Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı İle AB Müktesebatı’nın Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı’nın Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine” dair 2003/5930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı.
105 Avrupa Birliği uyum sürecinde yerel yönetimlerle ilgili olarak çıkarılan bu yasaların yanı sıra, fasıllar kapsamında ve müktesebata uyum çerçevesinde, 3194 sayılı İmar ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda bazı değişiklikler yapan düzenlemeler gerçekleştirilmiş ve Ocak 2013 tarihinde tamamlanan İlerleme Raporunda yer almıştır.
Ayrıca, "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı 2012-2015”, “Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ve "Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme"nin onaylanması gibi, yerel yönetimleri de ilgilendiren bazı çalışmalar yapılmıştır. İlerleme Raporunda yerel yönetimlerin kurumsal kapasitelerinin geliştirilmesi için başlatılan, İlleri, Özel İdareleri ve Belediyeleri Avrupa Birliği’ne hazırlamaya yönelik projelere yer verilmiştir. Bkz., (Kalkınma Bakanlığı, 2013: 44-46).
106 İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması (İBBS), Nomenclature of Territorial Units of Statistics (NUTS).
107 Başlangıç aşamasında yasanın adında yer alan “bölge”terimi yasalaşma süreci içinde kaldırılmıştır.
108 Bölgesel kalkınma ajanslarını kuran,ajansların görev, yetki ve örgütlenmesini düzenleyen 32 maddeden oluşan Yasa’nı amaç ve kapsam başlığını taşıyan 1. Maddesi şöyledir: “Bu Kanunun amacı; kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek, kaynakların yerinde ve etkin kullanımını sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek suretiyle, ulusal kalkınma plânı ve programlarda öngörülen ilke ve politikalarla uyumlu olarak bölgesel gelişmeyi hızlandırmak, sürdürülebilirliğini sağlamak, bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak üzere oluşturulacak kalkınma ajanslarının kuruluş, görev ve yetkileri ile koordinasyonuna ilişkin esas ve usûlleri düzenlemektir” (mevzuat.gov.tr, 2013)
109 Bu bölüm, esas olarak, İsveç adına Avrupa Konseyi için son olarak 2007 yılında güncellenen ve Yerel ve Bölgesel Demokrasi Yürütme Komitesince (AKYBYK) aynı yıl kabul edilmiş olan resmi bir rapordan alınmıştır. Raporun tam tercümesi kitabın II. Kısmına konmuştur. Avrupa Konseyi Yayınları arasında 2007 yılında yayınlanan rapor, 09.03.2016 tarihi itibarıyla Konseyin sitesinde bu ülkeyle ilgili son resmi rapor olarak yer almaktadır. Bkz. https://wcd.coe.int/com.instranet.InstraServlet?command=com.instranet.CmdBlobGet&InstranetImage=2565091&SecMode=1&DocId=1332328&Usage=2
110 Bu birimlerle ilgili ayrıntılı rakamsal veriler, kitabın II.Kısmındaki İsveç dosyasında yer almaktadır.
111 Görevlerin dağılımı ileyerel ve bölgesel yönetimlerin görevleri, kitabın II.Kısmında İsveç dosyasında verilen ayrıntılı bir tabloda yer almaktadır.
112 Belediyeler ve il konseyleri belli bir noktaya kadar resmi bir kuruluş ya da federasyon kurmadan da işbirliği anlaşmaları yapmak konusunda serbesttirler.
113 Bu bölüm, esas olarak, Birleşik Krallık (United Kingdom) adına Avrupa Konseyi için son olarak 1999 yılında güncellenen ve Yerel ve Bölgesel Demokrasi Yürütme Komitesince (AKYBYK) aynı yıl kabul edilmiş olan resmi bir rapordan alınmıştır. Raporun tam tercümesi kitabın sonundaki II.Kısmına konmuştur. Avrupa Konseyi Yayınları arasında 2000 yılında yayınlanan rapor, 09.03.2016 tarihi itibarıyla Konseyin sitesinde bu ülkeyle ilgili son resmi rapor olarak yer almaktadır.Bkz.https://wcd.coe.int/com.instranet.InstraServlet?command=com.instranet.CmdBlobGet&InstranetImage=2565112&SecMode=1&DocId=1349878&Usage=2
114 Birleşik Krallık, hazırladığı bu resmi belgede, kendi anayasasını, yazılı hukukuna, medeni hukukuna ve antlaşmalara dayandırmaktadır. Ülkemizde yaygın inanış olan “İngiltere’nin yazılı bir Anayasası olmadığı” düşüncesinin, “İngiltere’nin tek bir kitapta toplanmış ve maddeleri sırayla yazılmış bir Anayasası olmadığı” şeklinde yenilenmesi gerekir.Birleşik Krallığın sadece İngiltere’den oluşmadığı konusu da dikkate alınmalıdır.
115 1998 Kuzey İrlanda Yasası ise, Kuzey İrlanda’da yetki devrinin önünü açmaktadır.
116 Londra Şehir Konseyi, eski Londra Şehrini temsil eden küçük bir alanın yönetiminden sorumlu tek ve tarihi bir yönetim birimidir.
117 Londra Belde Yönetimleri, Londra Şehir Konseyi, Metropoliten Alt-bölge Meclisleri ve tek-seviyeli meclisler, yetki alanlarındaki temel yerel yönetim hizmetlerini sağlayan tek kademeli yönetimlerdir. İngiltere’nin diğer bölgelerinde hizmetler, alt-bölge meclisleri ve kontluk meclisleri olmak üzere 2 kademede (katmanda) sağlanmaktadır.
118 “County” terimi Türkiye’deki farklı yerel yönetim birimlerinin karşılığı olarak kullanılabilmektedir.Bu terime, bazı kaynaklarda “ilçe” ,bazılarında “il”, bazılarında ise “bölge” olarak rastlanmaktadır. İngiltere’nin yerel yönetim yapılanmasına bakıldığında, çeşitli büyüklüklerdeki ve farklı seviyelerdeki yerel yönetimlerin örgütlenişini ifade eden bu terimin, tarihsel gelişimini de kapsayacak biçimde, “kontluk” olarak çevrilmesi uygun görülmüştür.
119 Aynı şekilde “District” terimi de, Türkiyede’ki sisteme uyarlama kaygısıyla, yine “ilçe” olarak kullanılabilmektedir. İngiltere yerel yönetim sistemi dikkate alınarak, bu terimin daha sağlıklı karşılığının “alt-bölge” olabileceği düşünülmüştür.
120 Metropoliten Alt-bölge Meclisleri, Londra’nın dışındaki 6 önemli kentsel yerleşim alanına (Büyük Manchester, Merseyside, Tyne and Wear, Batı Yorkshire, Güney Yorkshire ve Batı Midlands) hizmet sağlar.
121 “Unitary”terimi yerel yönetimler için kullanılışı açısından “tek-seviyeli” anlamına gelmektedir. Yani, tek-seviyeli yerel yönetimler, tek bir seçilmiş yerel yönetim meclisine bağlı yönetimlerdir.
122 1994 tarihli yasalar gereğince, 1996’dan itibaren tüm İskoçya ve Galler’de, tek seviyeli yerel yönetim sistemi uygulanmaya başlanmıştır. 1972 tarihli Yerel Yönetimler (Kuzey İrlanda) Yasası da Kuzey İrlanda için, tek seviyeli bir yerel yönetim yapısı öngörmektedir.
123 Avrupa Konseyi için hazırlanan bu raporun sunulduğu sırada Parlamento’da olan yasa tasarısı, aynı yıl içinde, 1999 Londra Büyükşehir Yasası (Greater London Authority Act 1999) olarak yasalaşmış ve 2007 yılında bazı değişikliklere uğramıştır. Dolayısıyla rapor içinde geçen “öngörülen reformlarla” ilgili tanımlamalar, taslağın yasalaşmasıyla çok büyük oranda hayata geçmiştir.
124 Yerel yönetimlerin kapsamındaki diğer konularda, örneğin eğitim (Eğitim ve Çalışma Bakanlığı), personel sosyal hizmetleri (Sağlık Bakanlığı) ve emniyet ve itfaiye hizmetleri (Başbakanlık) vb. diğer Bakanlıkların görev ve yetki alanına girmektedir.
125 Bu bölüm, esas olarak, Fransa adına Avrupa Konseyi için son olarak 1997 yılında güncellenen ve Yerel ve Bölgesel Demokrasi Yürütme Komitesince (AKYBYK) aynı yıl kabul edilmiş olan resmi bir rapordan alınmıştır. Raporun tam tercümesi kitabın II.Kısmına konmuştur. Avrupa Konseyi Yayınları arasında 1998 yılında yayınlanan rapor, 09.03.2016 tarihi itibarıyla Konseyin sitesinde bu ülkeyle ilgili son resmi rapor olarak yer almaktadır. Bkz.https://wcd.coe.int/com.instranet.InstraServlet?command=com.instranet.CmdBlobGet&InstranetImage=2564998&SecMode=1&DocId=1349236&Usage=2
126 “Bölgeler” bu Anayasal hüküm doğrultusunda yasa tarafından kurulmuş idari ve yerel birimlerdir. Yerel birimler arasında çeşitli biçimlerde kurulan “birlikler” de, bazı kaynaklarda, bir yerel yönetim biçimi olarak gösterilmektedir.
127 6 Şubat 1992 tarihli “Cumhuriyetin İdari Alan Yönetimi” Yasası, desantralizasyonla, yetki ve kaynakların devletin sivil kurumlarının farklı kademeleri arasında dağıtılmasını genel ilke olarak düzenlemiştir. Bu, devlet yönetiminin yapılanmasında ya da hizmetlerde, Sübsidiarite (yerellik) ilkesininhayata geçirilmesi anlamına gelmektedir.
128 Fransa ülke raporunda 1992 tarihi itibarıyla verilen bu rakamlar, farklı dönemlerdeki küçük oynamalara rağmen, geçerliliğini korumakta ve bugün itibarıyla çeşitli kaynaklarda benzer rakamlar verilmektedir. Bkz. TESEV, 2009: 58-76.
129 Bu sayı, 1 Ocak 2016 tarihi itibarıyla 13’e düşürülmüştür. Dolayısıyla toplam bölge sayısı da bu tarihten sonra 17’dir.
130 Bu terim Türkçe’ye, Türk idare sistemi de dikkate alınarak, genellikle “Kaymakam” olarak çevrilmektedir. Bu çeviri, her iki sistemin benzerliklerinin yarattığı bir kullanım kolaylığı sağlamaktadır. Ancak, sistemlerin ayrışan yönleri göz önüne alındığında, “İkinci Vali” şeklinde çevirmenin daha yerinde olacağı düşünülmüştür.
131 2 Mart 1982 tarihli Yasa, daha önce Vali’nin yetkisinde olan “Yürütme İşlevlerini” Genel Konsey’in Başkanı’na devretmiştir. Bu yasayla Başkanların konumun, İl’deki devlet temsilcisi olanVali’ye göre oldukça güçlenmiştir.
132 Genel olarak devlet ve alan yönetimleri arasındaki yetki dağılımını gösteren ayrıntılı bir liste ve açıklamaları, kitabın II.Kısmındaki Fransa dosyasında yer almaktadır.
133 Fransız yerel yönetim sisteminde yaşamsal rolleri olan ve genel olarak “ Birlikler” şeklinde adlandırılan bu yapılara daha çok komünler başvurmaktadır. Su, kanalizasyon ve çöp toplama hizmeti gibi farklı birçok hizmeti sunmak amacıyla kurulan ve yapılarına göre, işbirlikleri ya da konsorsiyumlar olarak anılan birliklerin sayıları 15.000’i tek amaçlı, 3.000’i çok amaçlı olmak üzere 18.000 dolayındadır. Bkz. TESEV, 2009:60.
Bu birlikler hakkında oldukça kapsamlı bir bilgi kitabın EK IV Fransa kısmında yer almaktadır.
134 Yerel Yönetimlerin yeni vergiler belirleyip uygulamak konusunda her hangi bir yasal yetkileri bulunmamaktadır.
135 Fransa’nın yerel yönetimler için belirlenen vergilerini içeren ayrıntılı bir tablo kitabın II.Kısmındaki Fransa dosyasında yer almaktadır.
136 Alan yönetimlerinin kararları zorunlu olarak yalnızca Vali’ye gönderilir. Vali yerel yönetimlerin faaliyetlerini yasalar çerçevesinde denetleyebilir. Yerel yönetimlerin hesapları da Vali ve Bölge Denetim Kurumu tarafından denetlenir.
137 Bu bölüm, esas olarak, Almanya adına Avrupa Konseyi için son olarak 1998 yılında güncellenen ve Yerel ve Bölgesel Demokrasi Yürütme Komitesince (AKYBYK) aynı yıl kabul edilmiş olan resmi bir rapordan alınmıştır. Raporun tam tercümesi kitabın II.Kısmına konmuştur. Avrupa Konseyi Yayınları arasında 1999 yılında yayınlanan rapor, 09.03.2016 tarihi itibarıyla Konseyin sitesinde bu ülkeyle ilgili son resmi rapor olarak yer almaktadır. Bkz.https://wcd.coe.int/com.instranet.InstraServlet?command=com.instranet.CmdBlobGet&InstranetImage=2565001&SecMode=1&DocId=1349246&Usage=2
138 Alman yönetim sistemi 1949 Anayasa’sına göre şekillendirilmiştir. Anayasa, 1990'daki birleşmeden sonra küçük değişikliklere uğramasına rağmen günümüze değin genel yapısını sürdürmüştür.
139 Yerel birimlerle ilgili rakamsal veriler kitabın II.Kısmındaki Almanya dosyasında tablolar halinde yer almaktadır
140 Yetkileri içeren ayrıntılı bir tablo kitabın II.Kısmında Almanya dosyasında yer almaktadır.
141 Yerel yönetimlerin yetkilerinin dağılımına ilişkin ayrıntılı tablolar, kitabın II.Kısmında Almanya dosyasında yer almaktadır.
142 Bu bölüm, esas olarak, İtalya adına Avrupa Konseyi için son olarak 2008 yılında güncellenen ve Yerel ve Bölgesel Demokrasi Yürütme Komitesince (AKYBYK) aynı yıl kabul edilmiş olan resmi bir rapordan alınmıştır. Raporun tam tercümesi kitabın II.Kısmına konmuştur. Avrupa Konseyi Yayınları arasında 2008 yılında yayınlanan rapor, 09.03.2016 tarihi itibarıyla Konseyin sitesinde bu ülkeyle ilgili son resmi rapor olarak yer almaktadır. Bkz. https://wcd.coe.int /com.instranet.InstraServlet?command=com.instranet.CmdBlobGet&InstranetImage=2565031&SecMode=1&DocId=1349756&Usage=2
143 Bölgeler hakkında ayrıntılı bilgiler içeren tablolar kitabın II.Kısmındaki İtalya dosyasında yer almaktadır.
144 Bölgesel yönetimlerin sayılan faaliyet alanları içinde yer alan görevlerinin ayrıntılı listesi kitabın II. Kısmındaki İtalya dosyasında verilmiştir.
145 Hükümetten bölgelere aktarılan mali kaynakları ayrıntılı biçimde gösteren tablolar, kitabın II.Kısmındaki İtalya dosyasında yer almaktadır.
146 Bölgelerin borçlanma ve ödemeleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler kitabın II. Kısmındaki İtalyadosyasında yer almaktadır.
147 Bu bölüm, esas olarak, Yunanistan adına Avrupa Konseyi için son olarak 2012 yılında güncellenen ve Yerel ve Bölgesel Demokrasi Yürütme Komitesince (AKYBYK) aynı yıl kabul edilmiş olan resmi bir rapordan alınmıştır. Raporun tam tercümesi kitabın II. Kısmına ülke dosyası olarak konmuştur. Avrupa Konseyi Yayınları arasında 2013 yılında yayınlanan rapor, 09.03.2016 tarihi itibarıyla Konseyin sitesinde bu ülkeyle ilgili son resmi rapor olarak yer almaktadır. Bkz. https://wcd.coe.int/ViewDoc.jsp?id=2039825&Site=&BackColorInternet=B9BDEE&Back ColorIntranet=FFCD4F&BackColorLogged=FFC679
148 Yunanistan Anayasası’nın ilgili maddelerinde “yerinden yönetim” ilkesine (the principle of decentralisation) dayandırılan ve yerel yönetim yapılandırmasının en üstünde yer alan 7 adet yerinden yönetim biriminin ismi Türkçe’ye “Yerinden Yönetim İdaresi”olarak çevrilmiştir. Bu idareler, merkezi hükümet tarafından kendilerine devredilen idari ve mali özerkliğe sahiptirler. Öte yandan, yapılarına bakıldığında ise, başlarında merkezin atadığı, onun temsilcisi olan ve hükümet politikalarını denetlemekten sorumlu Genel Sekreterleri görüyoruz. Bu yönüyle, bu birimler gerçek bir adem-i merkeziyet yapılanmasından çok (decentralised), yetki genişliğine (deconcentrated) dayalı bir yapılanmayı andırmaktadır. Bilindiği gibi decontration (yetki genişliği) ilkesi merkezden yine merkeze bağlı birimlere aktarılan yetkileri içerir ve gerçek bir yerel yönetimi işaret etmez.. Ancak, çevirdiğimiz metnin hem İngilizce, hem de Fransızcasında bu idarelerin (decentralised/décentralisées) şeklinde adlandırılmasından dolayı bunlar için “yerinden yönetim” idareleri isminin kullanılmasının uygun olacağı düşünülmüştür.
149 Bu bölüm, esas olarak, Belçika adına Avrupa Konseyi için son olarak 2006 yılında güncellenen ve Yerel ve Bölgesel Demokrasi Yürütme Komitesince (AKYBYK) aynı yıl kabul edilmiş olan resmi bir rapordan alınmıştır. Raporun tam tercümesi kitabın II. Kısmına ülke dosyası olarak konmuştur. Avrupa Konseyi Yayınları arasında 2006 yılında yayınlanan rapor, 09.03.2016 tarihi itibarıyla Konseyin sitesinde bu ülkeyle ilgili son resmi rapor olarak yer almaktadır. Bkz. https://wcd.coe.int/ViewDoc.jsp?id=1365121&Site=&BackColorInternet=B9BDEE& BackColorIntranet=FFCD4F&BackColorLogged=FFC679
150 Yasa, devletin federal yapısını geliştirmek amacıyla çıkarılan 16 Temmuz 1993 tarihli özel kanunla değiştirilmiştir.
151 Bu bölüm, esas olarak, Norveç adına Avrupa Konseyi için son olarak 1998 yılında güncellenen ve Yerel ve Bölgesel Demokrasi Yürütme Komitesince (AKYBYK) aynı yıl kabul edilmiş olan resmi bir rapordan alınmıştır. Raporun tam tercümesi kitabın II. Kısmına ülke dosyası olarak konmuştur. Avrupa Konseyi Yayınları arasında 1998 yılında yayınlanan rapor, 03.09.2016 tarihi itibarıyla Konseyin sitesinde bu ülkeyle ilgili son resmi rapor olarak yer almaktadır. Bkz. https://wcd.coe.int/com.instranet.InstraServlet?command=com.instranet.CmdBlobGet &InstranetImage=2565049&SecMode=1&DocId=1349482&Usage=2
152 Bu bölüm, esas olarak, İspanya adına Avrupa Konseyi için son olarak 1997 yılında güncellenen ve Yerel ve Bölgesel Demokrasi Yürütme Komitesince (AKYBYK) aynı yıl kabul edilmiş olan resmi bir rapordan alınmıştır. Raporun tam tercümesi kitabın II. Kısmına ülke dosyası olarak konmuştur. Avrupa Konseyi Yayınları arasında 1997 yılında yayınlanan rapor, 09. 03. 2016 tarihi itibarıyla Konseyin sitesinde bu ülkeyle ilgili son resmi rapor olarak yer almaktadır. Bkz. https://wcd.coe.int/com.instranet.InstraServlet?command=com.instranet.CmdBlobGet& InstranetImage=2565085&SecMode=1&DocId=1349828&Usage=2
153 Bu bölüm, esas olarak, Bulgaristan adına Avrupa Konseyi için son olarak 1996 yılında güncellenen ve Yerel ve Bölgesel Demokrasi Yürütme Komitesince (AKYBYK) aynı yıl kabul edilmiş olan resmi bir rapordan alınmıştır. Raporun tam tercümesi kitabın II. Kısmına ülke dosyası olarak konmuştur. Avrupa Konseyi Yayınları arasında 1997 yılında yayınlanan rapor, 09.03. 2016 tarihi itibarıyla Konseyin sitesinde bu ülkeyle ilgili son resmi rapor olarak yer almaktadır. Bkz. https://wcd.coe.int/com.instranet.InstraServlet?command=com.instranet.CmdBlobGet& InstranetImage=2564971&SecMode=1&DocId=1349176&Usage=2