İSVEÇ

1. YASAL DAYANAKLAR

1.1. Yerel/Bölgesel yönetimlerle ilgili anayasal hükümler

İsveç’te anayasa düzeyinde (anayasal statüde) 4 adet yasa bulunmaktadır. Bunlardan, “Yönetim Senedi” (The Instrument of Government) (1974) yerel ve bölgesel yönetimler için anayasal koruma sağlayan bir mevzuattır.

Bu yasanın 1. Bölüm, 1. Kısmında: “İsveç’te tüm yetkiler gücünü halktan alır. Mevcut Yönetimin temeli, özgür düşünce ve seçme hakkıdır. Bu da temsili ve parlamenter bir yönetim sistemi ve yerel yönetimler tarafından uygulanır” ifadesi yer almaktadır.

1. Bölüm, 7. Kısımda: “İsveç ‘de yerel yönetimin (belediyeler) temel birimleri ve il konseyleri bulunur. Belediyelerde ve il konseylerinde karar verme yetkileri, seçilmiş meclisler tarafından yürütülür. Belediye ve İl Meclisleri, hizmetlerin temini için gerektiğinde vergi salmaya da yetkilidir” denilmektedir.

1.2. Yerel/Bölgesel Yönetimlerle İlgili Temel Yasal Metinler

Belediyeler ve İl konseyleri(county councils)nin işleyişi 1991 de yürürlüğe giren Yerel Yönetim Yasası ile düzenlenmiştir. Bu Yasa 10 bölümden oluşmaktadır. 1. Bölüm belediyeleri ve il konseyleri ile bunların görevlerini tanımlar; 2. Bölüm belediyelerin ve il konseylerinin yetkilerini; 3. Bölüm yapılanmalarını; 4. Bölüm seçilmiş temsilcilerini; 5. Bölüm belediye meclisleri (parlamento’nun yerel eşdeğeri) ve 6. Bölüm ise belediye icra/yürütme kurulu (yerel hükümet eşdeğeri) ile yerel yönetim komitelerini anlatır. 7. Bölüm ilgili taraflar ve çalışanların temsilcileri tarafından oluşturulan ortak birimler ile “kendi kendini yönetebilen” bu kurumların işlevlerini ele alır. 8. Bölüm finans yönetimi, 9. Bölüm ise denetimle ilgili bölümlerdir. Son olarak 10. Bölüm de yerel yönetim kararlarının hukuka uygunluk denetimine ilişkin hususları belirler.

2. YEREL/BÖLGESEL YÖNETİMLERİN YAPISI

2.1. Ana altbirimler

İsveç İllere, il konseylerine ve belediyelere bölünmüştür. İller esasen, merkezi hükümetin bölgesel ölçekte idari olarak bölümlenmesidir. İl konseylerinin bölge sınırları genellikle illerle örtüşmektedir. Ancak il konseylerinden ayrı, münferit tek bir belediyemevcuttur (Gotland).

2.2. İstatistikî veriler

Yerel/bölgesel yönetimler

a) İller(bölgesel yönetimler, “län”)


b) İl Konseyleri (yerel yönetimler “landsting”)
En geniş yüzölçümü : Norrbotten 98,911 km2
En küçük yüzölçümü : Blekinge 2,942 km2
Ortalama : 20,520 km2
En kalabalık nüfus : Stockholm 1,872,900
En az nüfus : Jämtland 127,424
İl Konseylerinin ortalama nüfusları : 450,567
Gotland’da bir il konseyi yoktur, tüm görevler Gotland Belediyesi tarafından yürütülmektedir.
Bu nedenle sadece 20 adet İl Konseyi vardır.
Belli Nüfus Aralıklarında göre İl Konseyi sayıları

2.3. Yapılanmadaki Değişiklikleri Düzenleyen Hükümler

İsveç’in Belediyelere ve İl Konseylerine bölünmesine İlişkin Yasa (1979:11 tekrar basımı 1988:198) yerel ve bölgesel yönetimlerin alan sınırlarını belirlemektedir. Bu yasa belediye sınırlarının değiştirilmesine ilişkin ilke ve prosedürler hakkındaki hükümleri içerir.

Belediye sınırları, iki ya da daha fazla belediyenin birleştirilmesi, ayrılması veya bir belediyenin bir kısmının başka bir belediyeye dâhil edilmesiyle değiştirilmiş olur. Daha sıradan birtakım konular İl İdare Kurullarında karara bağlanabilirken, bu tür konular hükümet kararını gerektirmektedir. Sınır değişiklikleri, ancak bir belediyenin veya belediyenin bir bölümünün uzun süreli ya da kalıcı biçimde yararına olacağına veya genel anlamda başka bir avantaj sağlayacağına inanılırsa yapılır. Böyle bir durumda söz konusu belediye/belediyelerin istek ve düşünceleri dikkate alınmaktadır. Bu belediyelerden herhangi birinin değişikliği reddetmesi halinde değişiklik kararı, sadece çok yararlı nedenlerolduğuna inanılırsa alınır. Bu nedenle belediyelerin veto hakkı olmayıp, ancak özel durumlarda yerel görüşler dikkate alınır.

İl Konseylerinin sınır değişiklikleri de benzer işlemlerle gerçekleştirilir. Ancak yine de bazı farklar bulunmaktadır. En önemli fark hükümetin, il konseylerinin ya da yerel halkın görüşlerini özel olarak dikkate almak zorunda olmamasıdır.

İki belediyenin sınırında kalan alanlardaki parselasyon çalışmalarına bağlı olarak da sınır değişiklikleri gerekebilir. Bu tür durumların koşulları yasalarda belirlenmiştir.

Sınır değişikliği ya da yapısal bir değişiklik için referanduma gitmek de mümkündür. Referandum işlemleri Yerel Yönetimler Yasası’nda ve referandumlara ilişkin özel prosedürleri içeren Belediye Referandumlar Yasası(1994:692)nda belirtilmiştir. Referandumlar yalnızca yerele danışma niteliği taşır. Yerele danışmanın, kamuoyu yoklaması vb. gibi, daha az resmi yöntemleri de mevcuttur (Yerel Yönetim Yasası, Bölüm 5, Kısım 34). Ancak bu tür durumlarda yasaların gereği olarak, ilgili yerel yönetimlerin sesi mutlaka dinlenip görüşleri dikkate alınmaktadır.

2.4. Merkezi Yönetimin Yerel/Bölgesel Düzeydeki Birimleri Ve Bunların Yerel/Bölgesel Yönetimlerle İlişkisi

İl İdare Kurulları, bölgesel düzeyde merkezi hükümet adına hareket eder. En yetkili karar organı Hükümet tarafından atanan yürütme komitesidir.

İdari birimlerin görevleri geniş bir alanı kapsamaktadır. Bunlar arasında izinler, kayıtlar ve Avrupa Birliği fonlarıyla, diğer hibelerin dağıtılması gibi genel idari konular olarak adlandırılabilecek işler sayılabilir. İl İdare Kurulları bazı konularda belediyelerde denetim de uygular. Bu faaliyetlerin amacı, çevre koruma ve sosyal hizmetler gibi alanlarda, düzenlemelerle uyumun sağlanmasıdır.

İl İdare Kurullarının bir diğer önemi de tümmerkezi hükümet kurumlarının bölgesel birimlerinin olmayışından kaynaklanmaktadır. Böyle birimlerin olmadığı yerlerde, İl İdare Kurulları bu birimlerin görevlerini yürütürler.

İl İdare Kurullarının birçok konuyu, geniş bir kapsamı olan hükümet taahhütleri ve uygulamaları açısından koordine edebilmesinin özel bir önemi vardır. İl İdare Kurulları, il düzeyindeki koordinasyonusağlamaktan en üst düzeyde sorumlu olan birimdir. İl İdare Kurulları yerel, bölgesel ve merkezi düzeydeki yetkili organlar arasındaki ilişkileri stratejik bir şekilde yönetir ve bu nedenle merkezi yönetim ile yerel yönetim birimleri arasında bir köprü görevi yapar.

İl İdare Kurulları ayrıca bölgenin özel şartlarını ve gereksinimlerinide dikkate alarak, İlin ulusal hedeflere ulaşmasını sağlayacak gelişmelerin kesintisiz biçimde sürdürülmesinden sorumludur. Bu da diğer hükümet organları, ilin yerel yönetimleri, il konseyleri ve diğer kurumlarla sürekli bir ilişki ve işbirliği içinde olmayı gerektirir.

Ayrıca yerel düzeyde, iş bulma kurumu gibi bazı merkezi hükümet

birimleri de bulunmaktadır.

Şekil 2: İsveç Kamu Yönetiminin Kademeleri

Kaynak: “İsveç Yerel Yönetim Gelenekleri ve Reformları”

Haggroth, Kronvall, Riberdahl, Rudebeck

3. DEĞİŞİK KATEGORİDEKİ YEREL YA DA BÖLGESEL YÖNETİM BİRİMLERİ

3.1. Karar Alma Organı

3.1.1. Adı

- Belediye Meclisi

- İl Konseyi Meclisi

3.1.2. Yapılanması

Sadece yerel seçimler sonucunda seçilmiş olan temsilcilerden oluşurlar.

Yerel Yönetimler Yasasının 5. Bölüm 1. Kısmında Meclislerin kaç üyeden oluşacağı belirtilmiştir. En düşük temsil oranı (üye sayısı), belediye ya da il konseyi sınırları içinde, oy kullanma hakkına sahip yerleşik seçmen sayısına göre belirlenir.

Mecliste yer alması gereken en az üye sayıları şu şekildedir:

31 üye oy kullanma hakkına sahip yerleşik seçmen sayısı 12,000 ya da daha az olan belediyeler ve oy kullanma hakkına sahip yerleşik seçmen sayısı 140,000 ya da daha az olan il konseyleri;

41 üye oy kullanma hakkına sahip yerleşik seçmen sayısı 12,000 ila 24,000 arası olan belediyeler;

51 üye oy kullanma hakkına sahip yerleşik seçmen sayısı 24,000 ila 36,000 arasında olan belediyeler ve oy kullanma hakkına sahip yerleşik seçmen sayısı 140,000 ila 200,000 arası olan il konseyleri;

61 üye oy kullanma hakkına sahip yerleşik seçmen sayısı 36,000 den fazla olan belediyeler ve

71 üye oy kullanma hakkına sahip yerleşik seçmen sayısı 200,000 den fazla yerleşik seçmen barındıran il konseyleri.

Stockholm Belediyesi ile oy kullanma hakkına sahip yerleşik seçmen sayısı 300,000 den fazla olan il konseylerinde, üye sayısı 101 den az olamamaktadır.

3.1.3. Seçim yöntemi

Meclis üyesi seçimleri her dört yılda bir (Eylül ayının üçüncü pazarı) parlamento seçimleri ile birlikte yapılır. Yeni görev dönemi seçimlerin yapıldığı yılın 1 Kasımında başlar.

Oy kullanma hakkına sahip seçmenler, seçimlere katılan farklı partilere oy verebilirler. Meclisteki koltuklar partiler arasında partilerin aldıkları oylara göre dağıtılır. Sadece şahsa oy vermek de mümkündür. Seçmenlerin % 5 inin ya da daha fazlasının oyunu alan adaylar seçimi kazanmış olurlar.

3.2. Yürütme Organı

3.2.1. Adı

- Belediye yürütme kurulu

- İl konseyi yürütme kurulu

3.2.2. Yapılanması

Yürütme kurulları Meclisler tarafından atanır.

3.2.3. Seçim ya da atama yöntemi

Yürütme kurulu üyeleri, Meclis tarafından oy verme hakkına sahip ve genel seçimlerde aday olabilecek şartlara haiz kişiler arasından seçilir. Nispi Temsil Yasası (1992:339) nın ikinci bölümünde belirtilen kurallara göre, siyasi partiler aksine karar vermedikçe seçimler nispi seçim yöntemiyle yapılır. Partilerin koltukların dağılımı konusunda hemfikir olması da genel bir uygulamadır.

3.3. Yerel/bölgesel yönetimin siyasi başkanı

Belediyenin başkanı belediye yürütme kurulunun da başkanı olup; il konseyindeki eşdeğeri, il konseyi yürütme kurulu başkanıdır.Bu Kurul başkanlarınınkarar verme yetkisi sınırlıdır. Kararların pek çoğu kurullar tarafından ortaklaşa alınır.

Belediye yürütme kurulunun başkanı belediye meclisi tarafından ve İl konseyi yürütme kurulunun başkanı da İl konseyi tarafından atanır.

Başkanlar görevlerini Devlet adına yürütmezler.

3.4. Yönetimin Başkanı

3.4.1. Ünvanı

En üst kademedeki resmi görevli belediye başkanı (kommundirektör, kanslichef ya da kommunchef) olarak adlandırılır.

3.4.2. Görevlerive Karar Alma Organı ile İlişkisi

Yönetimin başı personeli yönetir ve belediyedeki tüm yönetimin koordinasyonundan sorumludur. Danışma kurulu ile herhangi bir bağı yoktur.

Her komite kendi yönetiminden sorumludur ve bu sorumluluk Yönetime aittir.

3.4.3. Atama Yöntemi

En üst kademedeki memurlar ve komite başkanı seçimle gelmezler. Diğer herhangi bir ücretli çalışan gibi atanırlar.

3.5. Yetki ve Sorumlulukların, Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Çeşitli Birimleri Arasında Dağılımı

İl konseylerinde, karar verici organ il konseyi meclisi, yürütmeorganı da il konseyi yürütme kuruludur. Ayrıca bir dizi komite de bazı yürütme faaliyetlerinde bulunmaktadır.

Belediyelerdeki yapıda temel olarak aynıdır: karar verici organ belediye meclisi, yürütme organı belediye yürütme kuruludur. Burada da meclisin onayına sunulmak üzere teklifler hazırlayan, kendi görev alanlarında çalışmalar yürüten çeşitli komiteler mevcuttur.

3.5.1. Konseyin Görevleri

Meclis, belediye ya da il konseyi için önem taşıyan ya da gerektiğinde ilke kararları veya konular hakkında kararlar alan birimdir. Bunlar özellikle şunları içerir;

1.Faaliyetlerin amaç ve yöntemleri,

2.bütçe, vergi ve diğer önemli mali sorunlar,

3.komitelerin yapılanması ve işleyiş şekilleri,

4.komitelerin ve hazırlık komitelerinin seçimi,

5.denetçilerin ve yedeklerinin seçimi,

6.seçilmiş temsilcilerin mali haklarının dayanakları, ve

7.yıllık rapor ve görevden ayrılma.

Meclis bir komiteyi belli bir konuda veya birtakım konularda konsey yerine karar almak üzere görevlendirebilir. Ancak yukarıda sıralanmış olan veya yasalarla belirtilen ya da Konseyce karara bağlanması gereken mevzuatla ilgili konulardaki yetkiler, Komitelere devredilemez.

3.5.2. Komitelerin görevleri

Komiteler, idari sorunlar ve yasalarda belirtilenveya anayasayla emredilen konularla ilgili sorunlarda karar alabilirler.Komiteler ayrıca meclis tarafından kendilerine yöneltilen sorulara da yanıt verirler.

Komiteler konuları mecliste görüşülmek üzere hazırlayarak konseyin kararlarını etkin hale getirmekle de sorumludurlar. Komiteler, konsey tarafından kendilerine verilmiş görevlerin nasıl etkin hale getirileceğine ilişkin olarak da konseyerapor verirler.

3.6. Yerel/bölgesel yönetimlerin iç yapılanmalarıyla ilgili yasal hükümler

Belediyelerin ve il konseylerinin faaliyetlerini düzenleyen hükümler Yerel Yönetim Yasasında yer almaktadır. Bu hükümlere göre belediyeler ve il konseylerinde,bir karar verici merci(meclis), bir yürütme kurulu (belediye ve il konseyi yürütme kurulu) ve bir de olağan üstü durumlar için bir kurul (doğal afetler gibi) oluşturulması zorunludur. Meclis, işlerin yönetimi ve yürütülmesi için gerekli gördüğü durumlarda ayrıca komite ya da kurul oluşturma yetkisine sahiptir. Yasa ayrıca denetçileri seçimi ve atanması konusunu da kapsamaktadır.

4. HALKIN KARAR MEKANİZMALARINA DOĞRUDAN KATILIMI

4.1. Yerel/bölgesel referandumlar

Belediye ya da il konseyi yürütme kurulları, bir konuyu hazırlık aşamasında referanduma götürmeye karar verebilirler. Bir konunun referanduma götürülüp götürülmeyeceği konusu, belediye meclisi ya da il konseyindeki oy verme hakkına sahip üyelerin en az % 5 inin talebi ile gündeme alınabilir. Bu konudaki başvuru yazılı olmalı, sorunu açıkça anlatmalı, başvuru sahiplerinin imza ve adreslerini içermelidir.

Belediye referandumları sadece danışma amaçlıdır.

4.2. Doğrudan katılımın diğer formları

İl konseyleri ve belediye meclisleri bir komiteninözerk bir yönetim birim oluşturarak, bir işletmeyi ya da kurumu yönetmek üzere görevlendirmesi hususunda karar alabilirler.

Belediyeler ve il konseyleri, beldelerinde yaşayan halka, mecliste öneri sunma hakkı verilmesini de temin edebilirler (Halkın Talebi-“citizen’s proposal”).

5. YEREL SEÇİLMİŞ TEMSİLCİLİK GÖREVLERİNİN KAYIT VE KOŞULLARI

5.1. Yerel seçimlere katılabilme koşulları

Yerel seçimlerde aday olmak isteyenlerin İsveç vatandaşı ya da bir Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşı olması veya seçimlerin yapılacağı tarihte en az üç yıldır sürekli olarak İsveç’te ikamet ediyor olması gerekmektedir. Ayrıca en az 18 yaşında olmak ve aday olunan yerin yerel yönetim sınırları içinde ikamet etmek de zorunludur.

Görev süresi dört yıldır.

Belediye ya da il konseyi tarafından atanmış olan üst düzey resmi görevliler, seçimlerde aday olamazlar. Benzer şekilde, herhangi bir Komitenin görev alanındaki konuların idaresinden sorumlu kişilerin de gerek o Komiteye gerekse başka bir Komite için seçilme hakkı olmayabilir.

Diğer taraftan seçilmiş bir temsilci,hem mecliste hem de belediye ya da il konseyindeki bir ya da birkaç komitede birden eşzamanlı olarak görev yapabilir. Ayrıca bir kişinin aynı anda hem belediyede hem de il konseyinde seçilmişolarak görev yapması da mümkündür.

Belediyeler ve il konseyleri, belediye ya da il konseyi meclislerinde temsil edilen politik partilere maddi ya da diğer (parti yardımı) yardımlarda bulunabilirler. Parti yardımlarının kapsam ve şeklini meclis belirler. Bu yardımların nasıl kullanılacağı yasalarla düzenlenmediğinden, Partiler bu yardımı herhangi bir yerel politik etkinlikte kullanabilirler.

5.2. Seçilmiş yerel temsilcilerin görev ve sorumlulukları

Seçilmiş bir temsilci, seçilmiş olduğu birim içindeki karar verme süreçlerinde yer almak zorundadır. Bu temsilciler sadece istisnai durumlarda bireysel sorumluluk almazlar.

Temsilcilerin kişisel ve/veya malivarlıklarıyla ilgili bir beyanda bulunmaları zorunlu değildir.

Bir temsilci görevleriyle ilgili konularda yargılanabilir. Ciddi bir suçtan hüküm giymesi durumunda da görevinden alınabilir. Eğer görevden alma reddedilirse, meclis ortaya çıkan zararların tazmini konusunda dava açabilir.

Seçilmiş bir temsilci, istifa etmek istemesi durumunda bu talebini Meclis’e sunmak zorundadır. Meclis, aksi bir durum ve başka nedenler yoksa seçilmiş temsilcinin istifasını kabul eder.

Seçilmiş bir temsilcinin görev dönemini tamamladıktan sonra yapacağı iş ve aktiviteler konusunda herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. Yeniden seçil(e)meyen temsilciler için tekrar iş bulma/kurma konusunda herhangi bir yardım yapılmamaktadır.

5.3. Seçilmiş temsilcilerin çalışma koşulları

Seçilmiş temsilcilerin çalışma koşullarını yerel uygulamalara göre düzenleyen ulusal bir mevzuat bulunmaktadır. Ancak bu görevler için çalışma saatlerine ilişkin herhangi bir ibare yoktur. Yine de kişinin mesleki hayatı, ailevi yaşantısı ve politik görevi arasındaki dengelerin zorlayıcı olması nedeniyle artan sayıda istifalar gözlenmektedir. Toplantılar gece ya da gündüz yapılabilmektedir. Ancak toplantılar için giderek gündüz saatleri tercih edilmeye başlanmıştır.Yerel temsilcilere, yüklenmiş oldukları özel sorumlulukların ve bu görevin yerine getirilmesinde yardımcı olmak üzere ofis ve sekreterlik hizmetleri sağlanmaktadır. Buna ek olarak, temsil edilen partilere kendi sekreterlik hizmetlerini yürütmeleri için de bir ödeme yapılmaktadır.

Yerel politikada daha az sayıda temsilciye doğru bir gidiş vardır. Komite sayılarındaki düşüşlere bağlı olarak kamuya yönelik yerel ve bölgesel çalışmalar 1999 yılında 68,474 iken 2003 yılında 66,612 ye kadar gerilemiştir. Ayrıca daha az temsilci ile daha çok kamusal hizmet yürütmeye yönelik bir eğilim de vardır. 1995 yılında belediyelerdeki her bir temsilci ortalama 1,4 komitede görev yaparken, 2005 de bu rakam 1,58’ e yükselmiştir.Eğitim çalışmaları hem partiler tarafından kendi üyeleri için hem de belediye ya da il konseyi tarafından düzenlenmektedir. Bu çalışmalar kurs, seminer ya da benzeri bilgilendirme faaliyetleri şeklinde olabilir. Yeni seçilmiş temsilcilerin tecrübeli temsilcilere oranı da değişiklik gösterebildiği için, bu çalışmalara duyulan ihtiyaç da belediyeden belediyeye ve bir idari dönemden diğerine değişebilir.

Seçilmiş temsilciler, yerel idarelerin çalışmaları ile seçilmiş temsilcilerin görev ve sorumlulukları hakkında ilgili doküman ve belgelerle bilgilendirilmektedirler.

Yerel seçilmiş temsilciler görevlerinin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmek üzere yapmakta oldukları işten izin alabilirler. Bu izin, yalnızca yerel yönetim birimlerinin toplantıları ya da görev kapsamında katılmaları gereken toplantılar için gerekli süreyi kapsar. Ayrıca toplantılara gidip gelme, toplantı öncesi ve sonrasında gerekli olan dinlenme süreleri de bu izin süresine dâhildir.

Seçilmiş temsilciler işlerinden ayrıldıkları zaman kaybedecekleri gelirleri, emeklilik ve izin haklarını karşılayacak bir ödemeye hak kazanırlar. Seçilmiş özürlü temsilcilerin, görev sırasında yapacakları seyahatlerin giderleri de bu şekilde karşılanır. Bakıma muhtaç çocuk sahibi temsilcilerin de, görevleri süresince çocuk bakımı giderleri karşılanabilmektedir. Ancak bu uygulama kendi işlerini tamamen ya da büyük ölçüde bırakmış olan seçilmiş temsilciler için geçerli değildir.

Meclis ayrıca, seçilmiş temsilcilerin görevleri gereği ortaya çıkan seyahat giderleri ile diğer giderlerinkarşılanmasına, yine görevlerin karşılığı olan ücretlerle, emeklilik ve diğer finansal yardımların belli bir orandaödenmesine karar verebilir. Meclisin ödeme yapmayı kabul etmesi durumunda bu ödeme, eşit işe eşit ücret şeklinde olur. Ancak bu koşul, işini tamamen ya da önemli ölçüde bırakan temsilciler için uygulanmaz.

Yerel yönetimler, seçilmiş temsilcilerin partilerine finansal destek sağlamakla da yükümlüdür. Bu destekler genelde yerel mecliste temsil edilen tüm partilere, sahip oldukları sandalye sayısı oranında, temel destek olarak verilir.

Giderler için yapılan ödemeler vergiden muaftır. Aksine, tüm bu ücretler gelir olarak düşünülüp gelir vergisi ödenmelidir. Sağlık sigortası desteği ve emeklilik ödemeleri de toplam gelir üzerinden hesap edilir. Desteğin ya da emeklilik priminin miktarı gelire bağlıdır, daha çok gelir daha fazla destek ya da emeklilik primi anlamına gelir.

5.4. Yerel yönetimlerde cinsiyetlerin temsili

Genel olarak bakıldığında,temsilciler arasında erkekler hala çoğunluktadır.

Belediyelerde seçilmiş kadınların durumu şöyle açıklanabilir:

-

Yerel seçilmiş temsilcilerin % 41 i kadındır;

-

Komite başkanlarının %30 u kadındır;

-

Kadınlar, çocuk bakımı, okullar ve sosyal hizmetler konularındaki komitelerde daha çok görev almaktadırlar;

-

Kadınlar büyük illerde ve banliyölerde diğer belediyelere kıyasla daha çok temsil edilmektedirler.

Kadınların temsil oranları belediyeden belediyeye değişmektedir. Bu, % 28 den %52 ye varan oranlarda bir değişikliktir.

Meclislerde ve komitelerde de hala erkek sayısı kadın sayısından fazla olmasına rağmen, İl konseylerinde bu durum biraz daha farklıdır. Genel olarak bakıldığında durum şu şekilde açıklanabilir;

-

Meclislerdeki temsilcilerin % 49 u;

-

Komite başkanlarının %44ü kadındır.

6. YEREL VE BÖLGESEL YÖNETİMLERİN FARKLI BİRİMLERİ ARASINDA YETKİLERİN DAĞILIMI

6.1. Genel İlkeler

İsveç’te yerel yönetimler uzun yıllardan beri çok geniş bir özerkliğe sahiptirler. “YönetimSenedi” adlı temel Yasanın Birinci bölüm, 1. Kısmındabelediyeler ve il konseylerinin; yerel özerklikilkeleri çerçevesindehizmetlerini yürüttüklerinden dolayı Devletle ilişkilerinde özel bağımsız bir statüye sahip oldukları belirtilmektedir. Günümüzde yerel özerklikilkeleri, Yerel Yönetim Yasası’nın 2. bölüm 1. Kısımda da, Genel Yetkiler başlığı altında anlatılmaktadır.

Belediyeler ve il konseyleri, yetkili oldukları konularda ve kendi sınırları içinde yaşayan kişileri ilgilendiren hususlarda, kamu yararı gözeten kararlar alma hakkına sahiptirler. Bu konulara taraf olmakla ilgili yetkiler ise dava yasaları ve içtihatlarla belirlenmiştir.

Belediyelerin yetkileri Yerel Yönetim Yasasıylave eğitim, sosyal hizmetler, çevre gibi konularda belediyelerin yükümlülüklerine ilişkin özel yasalarla düzenlenmiştir.

6.2. Yerel/Bölgesel Yönetimlerin Ulusal Ekonomik ve Mekânsal Planlamaya Katılımı

Hükümet ile İsveç Yerel Yönetimler ve İl Konseyleri Birliği arasında, belediye ekonomilerini ilgilendiren konularda sürekli bir diyalog vardır.

Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Görevleri aşağıdaki Tabloda verilmiştir:

AÇIKLAMALAR

A.Yasalar/kurallar

B. Düzenlenmemiş

1.

Sivil savunma/koruma sorumlulukları Devlet ile belediyeler ve il konseyleri arasında bölünmüştür. Her belediye sivil savunma konusunda, söz konusu ilin il yürütme kurulu gözlem ve yönetimi altında bağımsız bir sorumluluğa sahiptir. Bu konuda Ulusal Kurtarma Servisleri Kurulu en üst düzeyde yetkiye sahiptir.

2.

İstatistik ofisi Devlet için zorunlu, ancak belediyeler ve il konseyleri için isteğe bağlıdır.

3.

Yüksek eğitim Devlet görevleri arasındadır. İl konseyleri de bazı yuvalardan sorumludur.

4.

Sağlık hizmetleri alanında ise il konseyleri hastanelerden, belediyeler hastalık sonrası bakımevlerinden ve uzun süreli bakımevlerinden sorumludur

5.

Pek çok belediye isteğe bağlı olarak yerel yönetimlerin konut şirketlerinin sahibidirler.

6.

Eğer sağlık koruma konularına bağlı olarak genel bir su temin şebekesi kurulması gerekirse, bu işin yapımını denetlemek belediyelerin görevidir.

7.

Tüketiciyi korumak devlet için zorunlu olmakla birlikte belediyeler için isteğe bağlıdır.

8.

Kültürel konulardaki politikalar ve uygulamalar konusunda belediyeler karar verirler.

9.

Bazı müzeler hükümet yönetimindedirler (Ulusal Eski Eserler Merkez Kurulu). İl Konseyleri bölgesel müze ve tiyatrolardan sorumludur.

7. YEREL/BÖLGESEL YETKİLİLER ARASINDA İŞBİRLİĞİ VE DİĞER İLİŞKİLER

7.1. Ortak Çıkarlar Doğrultusundaki İşlerin Yürütülmesinde Kurumsallaşmış İşbirlikleri (Konsorsiyumlar)

7.1.1. Yasal çerçeve

Yerel Yönetim Yasasının 3.Bölüm 16. kısmına göre özel kurumsal bir işlem, bir prosedür olmadığı durumlarda belediyeler ve il konseyleri, yerel idarelerin kapsamındaki konuların yönetimini, konuyla ilgili özel bir limited şirkete, ticari ortaklığa, kar amacı gütmeyen bir birliğe, bir vakfa ya da şahsa devredebilirler. Ancak, yetkileri devretmek mümkün değildir.

Belediyeler ve il konseyleri, kamu kuruluşu statüsüne sahip yerel/bölgesel federasyonlar kurmak veya bunlara katılmakta serbesttirler. Federasyonlar, Yerel Yönetim Yasası ile düzenlenmiştir Bu federasyonlar, belediye ve il konseylerinin yasalar çerçevesinde yürütmekte oldukları veya yükümlü oldukları konularla ilgili olarak çalışırlar. Bu durum, yetki kullanmayı da kapsayabilir.

7.1.2. Ortaklıkların Yapısı

Belediye kuruluşları/girişimleri ya da yerel yönetim federasyonları gönüllülük esasına dayanmakta olup, bir ya da birkaç konu üzerinde çalışmak üzere kurulmuşlardır.

Belediye Kuruluşları birkaç alanda faaliyet gösterebilirler. Bunların çoğu limitet şirket statüsünde olup konut, su ve elektrik gibi teknik alanlarda iş yaparlar.

Yerel yönetim federasyonlarıüst orta eğitim(upper secondary education), acil durum ve kurtarma hizmetleri gibi alanlarda aktiftirler.

7.1.3. Organizasyon Biçimleri

Daha önce bahsedildiği gibi belediyeler ve il konseyleri limited şirket, ticari ortaklık, anonim şirket, kar amacı gütmeyen birlik, vakıf ya da federasyon kurma iznine sahiptirler.

Bu girişim üyelerinin birbirleri arasındaki ilişkiler, aynı özel girişimlerin sahipleri arasındaki gibidir. Belediye kuruluşları, birlikler konusundaki genel kurallara uymak zorundadırlar.

Federasyonlar; özellikle de finansal konuları, yasalarla düzenlenmiştir. Yine de yerel yönetimler yapacakları işbirliklerinin detayları ve kendileriyle ilgili olarak kendi başlarına karar verme özgürlüğüne sahiptirler.

Belediyeler ve il konseyleri belli bir noktaya kadar resmi bir kuruluş ya da federasyon kurmadan da işbirliği anlaşmaları yapmak konusunda serbesttirler. Bu durum, resmi bir karar alma durumu dışında, her konu için geçerlidir.

Öte yandan, kamu ihalesi konusundaki yasa ve düzenlemelere uyulması gerektiği hiçbir zaman hatırdan çıkarılmamalıdır. Zira bu kurallar zaman zaman, kamu ihale sisteminin zorunlulukları önceden yerine getirilmezse, engel teşkil edebilmektedir.

7.2. Ulusal veya Bölgesel Düzeydeki Yerel Yönetim Birliklerine İlişkin Yasal Hükümler ve Bunların Merkezi Yönetim Birimleriyle İlişkisi

Bu konuda özel bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Merkezi hükümetle ilişkiler söz konusu olduğunda, Belediye kuruluşları özel girişimlerden farklı bir konuma sahip değillerdir. Bu durum federasyonlar için de aynen geçerlidir.

7.3. Diğer Ülkelerdeki Yerel/Bölgesel Yönetimlerle Olan İşbirlikleri

İsveç belediyelerinin başka ülke belediyeleri ile yürüttükleri işbirliği programları ile ilgili özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Aslında 1977 den bu yana İsveç ve İskandinav ülkelerindeki yerel yönetimlere, diğer ülke belediyeleriyle işbirliği yapmaizni vermiş olup, bu konuda herhangi yasal bir engel yoktur.

Ulusal mevzuat, karar verme yetkileri söz konusu olduğunda ülke içindeki belediyeler arası işbirliklerinde olduğu kadar uluslar arası işbirliklerinde debirtakım engeller çıkarabilir. Örneğin bir belediye, yetkilerini başka bir yetkili kurum ya da şahsa aktaramaz.

İsveçli yerel yönetimlerin uluslar arası birliklere üye olmaları ile ilgili herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır.

8. FİNANSMAN

8.1. Vergiler

Yerel yönetimler “vergilerin sahibidir”; örneğin başka hiçbir yönetimin pay alamadığı vergi, gelir vergisi olup belediye ve il konseyi gelirlerinin yaklaşık %70 ini oluşturmaktadır (Ulusal Muhasebe:2004). Bu vergiler merkezi hükümet birimleri tarafından toplanır ve yerel yönetimlere aktarılır.

Yerel yönetimler yasal bir yetkilendirme olmadan yeni vergiler koyma hakkına sahip değillerdir. Ayrıca devlet vergilerine ek,başka hiçbir vergi alamazlar.

8.2. Üst Makamlardan Gelen Hibe ve Yardımlar

Üst makamlar tarafından verilen yardımların çoğu devlet hibesi olup, belediye ve il konseylerinin gelirlerinin % 15-20 sini oluşturur.

Merkezi hükümet hibeleri genel hibeler (blok hibeler) ve belirli faaliyetlere verilen hibeler (belli amaca ayrılmış hibeler) olarak ikiye ayrılmaktadır. Belli amaçlara ayrılmış hibeler için ölçüt, aileler için tıbbi destekler, mülteci yerleşimleri ile ilgili hibeler gibi,çeşitli geçici ihtiyaçların karşılanmasıdır.

Merkezi hükümetin temin edeceği hibelerin miktarı her yıl Parlamento (Riksdag) tarafından belirlenir. Hükümetin hibe sistemindeki değişiklikler de ancak Parlamento tarafından belirlenir.

8.3. Finansal Dengeleme/Eşitleme

Belediyelerin ve il konseylerinin, tüm toplum için eşit yaşam koşulları hazırlamak gibi önemli bir sorumlulukları vardır. Her bir belediye ve il konseyi arasında ekonomik açıdan örneğin yapısal şartlara ve vergi gelirlerine bağlı olarak farklılıklar bulunmaktadır. “Dengeleme/Eşitleme Sistemi Yönetimi”nin ilkesi, tüm belediye ve il konseylerinin eşit finansal şartlarda çalışmasını sağlamaktır. Sistem ayrıca hem dengeleme etkileri hem de kaynaklar dikkate alındığında, uzun vadede istikrarlı ve savunulabilir, akılcı bir yapıya sahip olacak şekilde tasarlanmalıdır.

Dengeleme sisteminde 2005 yılında önemli değişiklikler yapılmıştır. Ancak her halükarda dengeleme sisteminin amacı aynıdır. Yeni dengeleme sitemi beş bölümden oluşur: gelir dengelemesi, harcama ihtiyaçlarının dengelenmesi (maliyet dengelemesi), yapısal hibe, geçiş hibesi ve kişi başı “düzenleme” hibesi ya da ücreti.

Gelir dengelemesi, halen bazı yatay bileşenlere sahip olmasına rağmen, yatay dengelemeden dikey dengelemeye çevrilmiştir. Kişi başı vergi tabanı ulusal ortalamanın %115 altında olan belediyeler ile %110 altında olan İl konseyleri, bu gelir dengeleme hibesinden faydalanmaktadırlar. Kişi başı vergi tabanı bu oranların üzerindeolan kurumlar ise, merkezi hükümete gelir dengeleme ücreti ödemek zorundadırlar. Bu ödenen ücretler, gelir dengeleme hibesinin sadece küçük bir kısmını karşılayacağından, merkezi hükümet asıl kısmını finanse etmek zorundadır, dolayısıyla daha önceki genel hibelerle, önceden bu amaç için ayrılmış olan hibelerin bir kısmını bu kapsamda kullanmaktadır.

Birtakım değişiklikler yapılmakla birlikte, harcama ihtiyaçlarının dengelenmesi ya da maliyetlerin dengelenmesi dikey bir sistemde kalmıştır. Maliyet dengelemesi, maliyet farkları ve yapısal ihtiyaçlara dayalı olan maliyetlerin dengelenmesini amaçlamaktadır; örneğin, nüfustaki yaş dağılımı farklılıkları ya da ilgili yerel yönetimlerdeki uzak mesafelere bağlı olarak ortaya çıkacak ek masraflar gibi.

Masraf dengelemesindeki bazı bileşenler yatay dengeleme sisteminin kapsamındançıkartılmış,bunların yerine merkezi hükümet tarafından finanse edilen yeni bir yapısal hibe oluşturulmuştur. Bu hibe iş geliştirme ve istihdam sağlama maliyetleri ile nüfus yoğunluğunun az olmasından kaynaklanan maliyetleri kapsamaktadır.

Geçiş hibesi, dengeleme sistemindeki değişliklere bağlı olarak yaşanan gelir kayıplarını karşılamayı hedeflemektedir. Geçiş hibesi 2005 den 2010 a kadar kademeli olarak devreden çıkarılacaktır.

Kişi başı “düzenleme” ücreti belediyeler için, Parlamento tarafından verilen ödenekler ile dengeleme hibe ve ücretlerinin net tutarı arasındaki fark; il konseyleri içinse yapısal hibeler ile geçiş hibelerinin farkı olarak hesaplanır. Eğer bu fark pozitif olursa bu, kişi başı “düzenleme” hibesi olarak adlandırılır.

8.4. Diğer gelir kaynakları

Diğer gelir kaynakları; yerel/bölgesel kurumların sunduğu hizmetler için kullanıcıların ödediği ücretve harçlarla, yerel/bölgesel kurumların gayrimenkullerinden gelen kira ve faizleri kapsamaktadır.

Belediyeler ve il konseyleri gelirlerini arttırmak amacıyla emlak ve mülklerini satabilirler.

8.5. Borçlanma

Yerel yönetimlerin nereden ya da kimden borç alacaklarına dair herhangi bir kısıtlama yoktur. Yurtdışından bile borç alabildikleri gibi, bunun için herhangi bir onaya da ihtiyaç duymazlar.Ancak merkezi hükümet bir borç alma mercii değildir.

8.6. Üst Makamların/Kurumların Mali Denetimi

Üst kurumlar tarafından doğrudan bir malidenetim uygulanmamaktadır. Yerel Yönetimler Yasası yerel ve bölgesel yönetimlerin“sorumlu finansman yönetimi”ne ilişkingenel hükümler içermektedir. Yine de merkezi hükümet yerel yönetimlerdeki mali hareketleri takip eder. Ancak bu, belediyelerin ya da İl konseylerinin yetersizliklerini ya da hatalarını kontrol etmek ya da düzeltmek amaçlı bir takip değildir.

Yerel ekonomiler, toplam kamu ekonomisi içerisinde önemli bir yere sahip olduklarından ve bunun bir sonucu olarak da gayri safi yurt içi hâsılanın önemli bir bölümünü teşkil ettiklerinden; ulusal finansın ve ekonomik planlamanın bir parçasıdır.Yerel yönetimlerin 2004 deki harcamaları gayri safi yurt içi hâsılanın %23 üne eşittir. Ulusal ekonomi ve yerel ekonomi arasında merkezi hükümet hibeleri, bunların gerekçeleri, miktarları v.s. gibi çeşitli bağlantılar mevcuttur.

Merkezi hükümet yerel yönetimleri, hibe miktarları ile dolaylı olarak denetleyebilir. Parlamento, yerel yönetimlerin belirlediği yerel gelir vergisi limitlerine kısıtlamalar koyabilir. Bu durum 1991—1993 ve 1997-1999 yaşanmıştır. Bazı kamu hizmetlerinin ücret ve harçları, yasal olarak onaylanmadan vergilendirilemez. Dengeli bir bütçenin olması zorunluluğu 2000 yılında yürürlüğe girmiş ve Yerel Yönetimler Yasası içerisinde de bir şart olarak öngörülmüştür, ancak dengeli bütçeninsağlanamaması durumundada yerel yönetimlere herhangi bir yaptırım uygulanmaz.

9. YEREL/BÖLGESEL YÖNETİMLERİN DENETİMİ

9.1. Genel İlkeler

Yerel yönetimlerin yapılanmasına ilişkin esaslar ile çeşitli görev ve sorumlulukları nasıl yerine getireceklerine ilişkinhususlar Devlet tarafından belirlenir. Devlet aynı zamanda görevlerin nasıl yerine getirildiğini denetlemekle de sorumludur. Devlet denetiminin iki temel unsuru vardır. Bunlardan ilki, belediyelerin ve il konseylerinin görevlerini yasalara uygun biçimde yerine getirdiklerinin Devlet tarafından onaylanması zorunluluğu; ikincisi ise devlet denetiminin yerel özerklikilkelerinin “anlam”ını tahrif etmemesi gereğidir; zira yerel özerklik kavramı hiçbir zaman ‘mutlak’ bir kavram olamaz, çünkü belediyeler bağımsız eyaletlerle eşdeğer bir konumda olamaz. Bu nedenle devlet denetimi,daima bu iki durum arasındaki dengenin sağlanması meselesidir.

Devlet denetimi yasal (hukuki), mali ya da politik olabilir. Devletin, yasalarla veya devlet birimlerini yetkilendirerek(örneğin mahkemeler, merkezi ve bölgesel yönetim birimleri ya da merkezi hükümet kamu denetçileri (Central Government Ombudsman)), doğrudan ya da dolaylı olarak denetimi sağlayacak çeşitli yöntemleri mevcuttur. Devlet tarafından alınan bu önlemlerin ve bu denetimlerin amacı, belediyelerin yanlış ya da yasal olmayan kararlarını ve etkilerini engellemektir. Bazı durumlarda yasadışı işlemlere karşı yaptırımların uygulanması, devlet hibelerinin kaybı ya da merkezi hükümetin özel denetimine tabi olma riskini de beraberinde taşır. Ancak doğrudan hukuki bir denetim sayılmasa da devlet hibeleri ve bu hibelerin dağıtımını düzenleyen mevzuatlar devletin, yerel finans kaynaklarının kullanımında belediyelerin merkezi hükümet politikalarına uyup uymadıklarını denetleyebilmesi için çok iyi bir yöntemdir.

Hukuka uygunluk denetimi asla sıradan/olağan (ex officio) bir işlem olmayıp, bir belediyenin aldığı herhangi birkararla ilgili bir şikâyet üzerine başlatılır. Bu açıdan söz konusu faaliyetlere karşı Devletin yapacağı denetimler, tamamen vatandaşların yapacakları başvurulara dayanmaktadır. Bu nedenle hukuka uygunluk denetimi vatandaşlar için bir hak arama biçimiyken, aynı zamanda Devlet için de yerel yönetimleri denetleme yöntemi olarak görülmelidir. Belediye ve il konseyinin tüm üyelerinin belediye kararlarına karşı çıkma yetkileri vardır. Bu, İsveç’teki yerel özerkliğin çok önemli bir özelliğidir. Böyle bir itiraz hakkı, belediye kararlarının yasallığının vatandaşlarca, idari mahkemelerce incelenerek denetlenmesinin sağlandığı, demokratik bir yöntem olarak değerlendirilmektedir. İtirazların herhangi bir kişisel karşılık beklentisi olmayan konularda yapılması büyük önem taşır. Örneğin yerel yönetim yetkilerinin sınırları. Bu sınırlar, detaylı yönetmeliklerle değil içtihat hukuku ile belirlenmiştir. Uygulamada bazı ilkeler giderek yerel yönetimlerin yetki alanlarını sınırlayan bir hale dönüşmüştür. İdari mahkemelerin olağan uygulamalar haline getirdiği bu ilkelerin çoğu, artık Yerel Yönetim Yasasında önemli bir yer tutmaktadır.

Devlet denetimi ayrıca Ulusal Sağlık ve Sosyal Yardım Kurulu, Ulusal Eğitim Ajansı, il idari kurulları, Parlamento Ombudsmanı ve Hukuk Müşaviri gibi bazı merkezi hükümet yetkilileri ve birimleri tarafından da yapılabilmektedir. Bu kurumlar idari denetim –yerindelik denetimi- yapmaktadırlar. Yerel Özerklik Hakkı nedeniyle birtakım kurumlara, denetimlerinde bazı istisnai işlemleri yapabilmeleri için, özel yasalarla ayrıcalık tanınmıştır. Bu kurumlar yalnız talep durumunda değil, onun dışında olağan (ex officio)denetimler için de tedbirli olma hakkına sahiptir.

Geçmişte, belediye tarafından alınmış bazı kararların bir merkezi yönetim kurumu tarafından, genellikle de İl İdare Kuruluna gönderilerek onay alınması zorunluluğu vardı. Bu tür bir devlet denetimi daha çok, örneğin kredi bulma ya da yerel mevzuatlar konusundaki kararları için öngörülmüştü.

9.2. İdari Denetim

Belediyelerin faaliyetleri,çeşitlidevlet kurumları tarafından denetlenmektedir. Bu kurumların uygunsuzluklara yaklaşımları farklı farklıdır. Bazı Kurumlar yanlış gördükleri konuların düzeltilmesi konusunda ısrarcı hatta zorlayıcı olabilirken, bazısı uyumsuzlukları Merkezi Hükümete bildirebilmekte, kimisi de mahkemelere intikal ettirebilmektedir.

Belediyelerin faaliyetlerini denetleme yetkisi ve yöntemleri, özel yasa ve kurallarla düzenlenmiştir. Bu yetkiler; Parlamentoİdare Üyeleri ile Adli ve Sivil İdareler İdare Üyeleri için Yönetmelikler (Parlamenter Ombudsman, 1986:765), Hukuk Müşavirlerinin Denetimi Yasası (1975:1339), Hukuk Müşavirliği Yönetmeliği ve diğer yasal düzenlemeler (1975:1345) ile Ulusal Sağlık ve Sosyal Yardım Kurulu Yönetmeliği (1988:1236), Ulusal Eğitim Ajansı Yönetmeliği (1991:1121) ve Veri Denetleme Yönetmeliği(1988:912) gibi mevzuatlarda yer almıştır.

İdari denetimden sorumlu kurumlar ve konuları şu şekildedir:

-Parlamenter Ombudsman, yerel yönetimlerin faaliyetlerinin insan ve vatandaşlık haklarını ihlal edip etmediğine karar vermeye yetkilidir,

-Hukuk Müşaviri, Anayasa ve Otomatik Veri İşleme Yasası çerçevesinde ifade ve basın özgürlüğü alanlarında özel denetim görevi vardır,

-Devlet İlİdare Kurulları, Yerel yönetimlerin zorunlu hizmetlerini düzenleyen özel mevzuat çerçevesinde sorumluluklarını yerine getirip getirmediklerini denetlemekle yetkilidir,

-Ulusal Eğitim Ajansı, belediyelerin eğitim alanındaki faaliyetlerinin Ulusal Parlamento, ilgili yasa, yönetmelik ve müfredatlarla tanımlanmış ulusal hedeflere uygunluğunun denetlenmesinden sorumludur,

- Ulusal Sağlık ve Sosyal Yardım Kurulu, sosyal politikalar alanındaki (sosyal yardımlaşma, sağlık hizmetleri, tıbbi bakım ile diş ve ağız sağlığı hizmetleri dâhil) ulusal politikaların yerele uyarlanması ve uygulanmasından sorumludur,

- Ulusal Veri Denetleme Yönetmeliği, otomatik veri işleme konularından sorumludur.

9.3. Hukuka uygunluk Denetimi

Belediyeler ve il konseylerinin kararlarının birçoğu yasal denetime tabiidir. Bu konudaki itirazlar idari mahkemelere, sivil mahkemelere ya da özel mahkemelere yapılabilir. Yasal denetime tabi olan Kararlar, Yerel Yönetimler Yasası ve pek çok özel yasaların içerisinde belirtilmiştir.

Belediyelerin almış oldukları kararlarla ilgili olarak,farklı mahkemelerinfarklıyetkileri vardır. Eğer sadece hukuka uygunlukaçısından inceleniyorsa, mahkeme söz konusu kararı ya da uygulamayı değiştirmeye değil sadece iptal etmeye yetkilidir. Buna karşın, eğer yerindelik de değerlendiriliyorsa mahkeme verilmiş olan belediye kararını, başka bir kararla değiştirmeye yetkilidir. Bazı örneklerde, örneğin zararların tazmini durumunda mahkeme, söz konusu zarara karşılık olarak talep edilen miktarı,belgelenebilen miktara düşürebilir. Bazı durumlarda da, taraflardan birinin sürecin kurallarına itaatsizlik etmesi durumunda mahkeme ceza verebilir. Özel durumlarda mahkemeler bir belediye kararını geçici olarak iptal etme yetkisine de sahiptirler. Belediyeler, mahkeme kararını belirlenen sürede uygulamaya koymadıkları özel durumlardamahkemelerce para cezasına çarptırılabilirler.

Belediyeler ve il konseyleri mahkeme kararlarına itiraz etmek konusunda, mahkemelere başvuran herhangi bir tarafla aynı haklara sahiptir. İdari mahkemelerin kararlarına yapılacak itirazları İl idare mahkemelerine, temyiz mahkemelerine ve Yargıtay/Anayasa Mahkemesine yapmak mümkündür. Sivil mahkeme kararlarına itirazlar ise Bölge mahkemesine, Temyiz mahkemesine veya Yargıtay/Anayasa Mahkemesineyapılabilir.

Geçen yıllar içerisinde ortaya çıkan tek sorun, bazı belediyelerin ve il konseylerinin mahkeme kararlarına uymaması olmuştur. Görevi kötüye kullanmayı engellemek için yerel denetçilere, belediyeler ve il konseylerinin kamusal yetkilerini nasıl uyguladıklarının denetlenmesi konusunda artan miktarlarda yetkilerle donatılmışlardır. Bazı politikalarla ilgili olarak mahkemeler, mahkeme kararlarını uygulamamışlarsa belediyelere ve il konseylerine ekonomik yaptırımlar da dayatabilirler.

Adli makamların yetkili oldukları yasal denetimler;

a) İdari mahkemeler

İdari mahkemeler ya sadece yasallığını (hukuka uygunluk değerlendirmesi) ya da hem yasallığı hem de kararın yerindeliğini (idari işlemler, sivil dava işlemleri) incelerler. İdari Mahkemenin hukuka uygunluk denetimine tabi olacak Kararlar, Yerel Yönetimler Yasasının 10. bölümünde detaylıca belirtilmiştir. İdari mahkemelerce hem hukuka uygunluk hem de yerindelik denetimi yapılabilecek kararların hangileri olduğu ise özel yasalarda belirtilmiştir.

b) Sivil Mahkemeler

Sivil Mahkemelerin yetki alanı oldukça geniştir. Belediyeler ve il konseyleri sadece kamu kurumları olarak değerlendirilmeyip, herhangi bir sözleşmetarafı veya mülk sahibigibi özel hukuka konu kurumlar olduklarından, bunların içinde oldukları geniş bir konu yelpazesi mahkemelerin önüne sunulabilir. Bu bağlamda belediyeler herhangi bir birey ya da özel girişim gibi mahkemelerin önüne çıkabilirler. Zararların karşılanması için yapılan başvurular sivil başvurular olarak değerlendirilmektedir.

c) Özel mahkemeler

Özel mahkemeler,özel yasal sorunları, kanunlar çerçevesinde özel işlem ve süreçlerle uyum içerisinde çözen kurumlardır.

Son olarak belirtilmelidir ki; İsveç’te anayasa mahkemesi bulunmamaktadır. Mahkemeler Anayasaya aykırı buldukları yasaları uygulamama hakkına sahiptirler.

10. YEREL/BÖLGESEL YÖNETİMLERİN KARARLARINA KARŞI BİREYSEL BAŞVURU YOLLARI

Bir belediyenin almış olduğu bir karara karşı itiraz hakkı, sadece o belediye sınırları içinde kayıtlı, orada gayrimenkul sahibi olan ve yerel vergisini orada ödeyen, yani o belediyede yaşayan kişilere aittir.Yüksek mahkemeler, söz konusu kararıancak hukuka uygunluk açısından inceleyebilir. Böyle bir incelemeden sonra kararın; kanuni sürece uyumlu bir şekilde alınmadığı, belediyenin yetki alanı dışında bir konuda olduğu, kararı alan kurumun böylebir kararı alma yetkisinin olmadığı ya da yasa ve ilgili hükümlere aykırı olduğu saptanırsa, söz konusu kararın “hatalı” olduğu açıklanabilir. Eğer karar hatalı ise iptal edilir, ancak değiştirilemez.

Belediye ve idari kararların tümüne karşı yapılan itirazlar, İdari Mahkemeler tarafından değerlendirilir. İdari Mahkemelerin itiraza ilişkin davayı reddetmesi halinde Yüksek İdare Mahkemesine gidilebilir.

11. YEREL/BÖLGESEL İDARİ PERSONEL

İsveç’te, İsveç kamu idaresinin farklı kademelerine personel atanmaz.

Belediyeler ve il konseyleri bu bağlamda çalıştıracakları personellerin istihdamı ve idari, finansal statülerini belirlemek konularında tamamen merkezi hükümetten bağımsızdırlar. Dolayısıyla yerel yönetim çalışanlarının, çalışma şart ve koşulları da devlet memurlarınınkinden farklıdır.

Kamu sektöründe çalışanların toplam sayısı (devlet, belediyeler, il konseyleri) yaklaşık 1.2 milyon kişi civarındadır. Bunların yaklaşık %26 sı kamu sağlık sektöründe, %22 si sosyal yardım hizmetlerinde ve %18 i de eğitim sektöründe çalışmaktadır.

Devlet 234,000

Belediyeler 760,000

İl Konseyleri 250,000

12. YÜRÜRLÜKTE OLAN VEYA ÖNGÖRÜLEN YENİLİKLER

İsveç’te hükümet tarafından oluşturulan bir Komite; merkezi, bölgesel ve yerel yönetimler arasındaki görev ve sorumlulukları incelemek üzere görevlendirilmiştir. Komite, ekonomik ve demografik değişimleri de göz önüne alarak mevcut sistemi inceleyecek ve giderek artan uluslararasılaşmanın (küreselleşme), belediyeler ve il konseylerinin sunduğu sosyal yardım hizmetlerine olan etkisini irdeleyecektir.

İsveç, bir süreden beri sınırötesi işbirliği koşullarının iyileştirilmesi konusunda çalışmalar yapmaktadır. Yürürlükteki İsveç yasaları, belediye ve il konseylerine, diğer ülkelerdeki eşdeğer seviyedeki kurumlarla, özel hukuka tabi farklı kurumlar vasıtasıyla işbirliğine girebilme hakkını tanımıştır. İsveç ve Finlandiya sınırındaki Haparanda ve Tornea Belediyeleri arasındaki işbirliği oldukça geniş ve kapsamlıdır. Bu iki belediye bu işbirliğini daha da genişletmeyi amaçlamaktadırlar. İsveç Hükümeti yakın gelecekte bir Komisyon atayacak ve; bu ve benzeri sınır ötesi işbirliklerinde karşılaşılan güçlükleri çözmeye yönelik bir araştırma yaptıracaktır.

226 https://wcd.coe.int/com.instranet.InstraServlet?command=com.instranet. CmdBlobGet&InstranetImage=2565091&SecMode=1&DocId=1332328&Usage=2